Esenyurt CHP’nin İstanbul’da kazandığı iki ilçeden biriydi. Esenyurt’u yaklaşık 25.000 oy farkıyla kaybeden Ak Parti, iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini de yaklaşık 13.000 oy farkla kaybetti. Yani Esenyurt kaybedilmese İstanbul’da kaybedilmezdi gibi bir tablo çıkıyor ortaya.
Peki, Ak Parti Türkiye genelinde yerini korurken, halkın umudu olmaya devam ederken, bazı büyükşehirleri ve İstanbul’un en büyük nüfuslu ilçesini neden kaybetti. Bu sorunun cevapları arasına birçok madde sıralanabilir. Biz burada bürokrasideki tutuma ilşkin bir örnek sunuyoruz sadece. Yoksa seçimin kaybedilmesinin tüm sorumluluğunu bir bürokrata yıkmak gibi bir çaba içerisinde değiliz.
Bilindiği üzere, bürokraside üç tip bürokrat vardır. Birincisi atanmış bürokratlar. Bunlar; rutin işlerin adamıdırlar. İkincisi adanmış bürokratlar. Bunlar; ülkeye, devlete, millete hizmet için kendilerini adayanlardır. Birde dadanmış bürokratlar vardır. Bunlar da; ellerindeki tüm devlet imkanların eş, dost akrabalarına kısacası kendi şahsi çıkarlarına yönelik kullanan bürokratlardır. Hangi tür bürokrat olursa olsun, bürokratların kendi küçük iktidar alanlarında yapıp ettiklerinin faturası o bürokratları göreve getiren siyasi iradeye fatura edilir.
Esenyurt ilçe milli eğitim müdürü Ak Parti iktidarı zamanında göreve gelmiş olan, yine siyasi duruşu net olan Eğitimbirsende de ilçe başkanlığı yapmış bilinçli bir ilçe milli eğitim müdürüdür.
Esenyurt ilçe milli eğitim müdürünün İstanbul seçimleri iptal edilmişken, seçimin üzerinden henüz bir ay bile geçmeden ilçe milli eğitim şube müdürlerini de yanına alarak İstanbul’da hiç örneği olmayacak şekilde CHP’li Esenyurt Belediye Başkanını ziyaret etmesini yorumsuz bir şekilde siz değerli takipçilerimizin değerlendirmesine bırakıyoruz.
Biz burada kimseyi yargılamıyoruz. Sadece bir örneklem üzerinden herkesi düşünmeye davet ediyoruz…
Sayın ilçe müdürümüzün son paylaşımında belirttiği gibi; ihanetin kör hançeri mi?
Hakkın kılıcı mı?
Hangisi?