Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, ''MİSGEP, hem iş sağlığı ve güvenliğini hem de madencilik sektörünü ilgilendiren önemli bir projedir. Kasım 2019’da başlayan, 3 ana bileşenden oluşan ve bütçesi 17,6 Milyon Avro olan MİSGEP’i bu ay itibariyle başarıyla sonuçlandırmış bulunuyoruz. Çalışma hayatımız, maden işçilerimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yeni çalışma alanları beraberinde yeni sağlık ve güvenlik risklerini de getiriyor. Bu sebeple Bakanlık olarak bir taraftan istihdamı artıracak yeni çalışma alanlarının oluşmasına fırsat verecek adımlar atarken, diğer taraftan da bu alanların güvenliğini sağlama ve riskleri en aza indirgeme noktasında çalışmalar yürütüyoruz. Biliyoruz ki, bir çalışma ortamının güvenli olması, en az üretilen iş kadar önemlidir. Biz bu öneme binaen iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini bir seçenek olarak değil, bir zorunluluk olarak görüyoruz.
21 yıldır işçisiyle, işvereniyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, tüm kesimleriyle birlikte ülkemizi, Cumhuriyetimizin 100. Yılına ulaştırdık. Bizleri bu büyük başarılara ulaştıran da sosyal devlet anlayışıyla insana verdiğimiz değer, yaratılana gösterdiğimiz hürmet olmuştur. Bu sebeple bir taraftan ülkemizdeki işgücü ve istihdam oranlarını hızla yukarı seviyelere çıkarırken, diğer yandan da insan onuruna yaraşır çalışma koşullarını sağlamak için çalışıyoruz.
Maden işçilerimizin güvenliği ve refahı bizim için her şeyden daha önemlidir. Dolayısıyla tek bir çalışanımızın dahi; icra ettiği mesleğin risklerinden etkilenmediği, can ve sağlık tehlikesi yaşamadığı bir çalışma hayatı hepimizin asıl hedefi ve ortak arzusudur. Evlatlarına, ailelerine helal lokma yedirmenin mücadelesini veren maden işçilerimizin, her gün madenlere; ‘selametle’ girip ‘selametle’ çıkması en büyük temennimiz.
Bizler her alanda olduğu gibi, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında da ortak akıl ve istişare odaklı bir çalışma prensibinden yanayız. Bu alanda başarılı olmak, çalışanların, işverenlerin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının kısacası çalışma hayatının tüm unsurlarının katılımı, iş birliği ve koordinasyonunu gerekli kılıyor.
Tüm paydaşlarımızı dahil ederek Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni kurduk. 2012 yılında yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, bu anlayışın bir eseridir. Bu kanunla iş sağlığı ve güvenliği alanı müstakil bir kanun düzenlemesine kavuşmuş oldu. Yine bu kanunla, iş sağlığı ve güvenliği alanında, uluslararası norm ve gelişme standartlarıyla uyumlu bir sistem kurmuş olduk. Öte yandan işverenlerimize; çalışanlarına daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sunmaları için teşvik uygulamalarımız kapsamında; 10’dan az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işletmelerimize, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde kullanılmak üzere maddi olarak devlet desteği sağlıyoruz. 10’dan fazla çalışanı olan çok tehlikeli işletmelerimiz için, iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli bir teşvik uygulaması olarak; 3 yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmezse, işsizlik sigortası işveren payını üç yıl süreyle yüzde 50 indirimli olarak alıyoruz. Tüm bu teşvik ve desteklerimizle işverenlerimizin iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğünü ve çalışanlarımızın iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine erişimini kolaylaştırdık.
Yeraltı madenlerinde personel takip sistemi, sığınma odaları ve oksijenli ferdi kurtarıcıların kullanılmasını zorunlu hale getirdik. Maden işçilerimizin çalışma sürelerinde, yıllık izinlerinde, iş güvencelerinde iyileştirmeler yaptık. 2008 yılı Ekim ayından sonra ilk defa madenlerin yeraltı işlerinde çalışmaya başlayanların 55 olan emeklilik yaşını 50’ye düşürdük. Asgari ücretin; madende çalışanlara en az 2 kat olarak uygulanmasını sağladık.
Bu projeyle özellikle madencilik sektörü başta olmak üzere çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerimizde iş sağlığı ve güvenliği şartlarını iyileştirmeyi, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği standartlarını yükseltmeyi, bu alandaki farkındalık ve bilinç düzeyini geliştirmeyi hedefledik. Teknik yardım, finansal destek, rehberlik ve hibe desteği gibi bileşenlerle işçilerimiz ve işverenlerimiz başta olmak üzere yediden yetmişe binlerce insanımıza ulaştık. Proje kapsamında; 23 bin maden çalışanına eğitim ve sağlık gözetimi sağladık. 625 işverene eğitim verdik. Yine içerisinde; mühendis, öğretmen, iş güvenliği uzmanı ve öğrencinin de bulunduğu 3 bin 885 paydaşa eğitim verdik. Farkındalık artırma etkinlikleriyle bin 100 vatandaşımıza, 114 STK, KOBİ ve yerel paydaşımıza da ulaşmış olduk. Bu çerçevede saha çalışmalarımız neticesinde etki analizi raporumuz hazırlanarak bu alanda bir de çalıştay gerçekleştirdik. MİSGEP’i, maden sektörünü, her türlü iş kazası ve meslek hastalıklarından arındırma arzumuz doğrultusunda atılmış çok önemli bir adım olarak görüyorum. Projenin hazırlık aşamasından sonuçlandırılma aşamasında kadar emeği geçen herkese, çalışma hayatımıza güç ve anlam katan, siz değerli paydaşlarımıza da çok teşekkür ediyorum.'' dedi.
Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi'nin (MİSGEP) Kapanış Toplantısı'nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ''Toplam 21 milyar ton olarak hesap ettiğimiz rezervimizi daha çok işleyerek yerli kömür üretimimizi artırmayı hedefliyoruz. Sadece kömürde değil, tüm kaynaklarımızda giriştiğimiz üretim mücadelemizle madencilik sektörümüzü ilmek ilmek dokumayı da sürdürüyoruz. 2022 yılında 6,5 milyar dolarlık ihracat yaptık ve bu ihracatla birlikte Cumhuriyet tarihinin en büyük maden ihracatını gerçekleştirmiş olduk. 2002 yılında sadece GSYH içerisinde binde 6 olan madencilik payını 2022 yılında yüzde 1,4 seviyesine ulaştırdık. Bu payı GSYH'nin yüzde 5'ine yükseltmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
2022 yılı verilerine göre kömür dahil, altın dışı toplam maden ithalatımız yaklaşık 12 milyar dolara ulaşmış durumda. Bizim önümüzdeki dönem için hedefimiz, Türkiye'yi madenler konusunda net ihracatçı konuma getirmek.
Son yıllarda bu kapsamda yaptığımız çalışmalar neticesinde madenci kardeşlerimizin emeğine duyduğumuz saygının bir göstergesi olarak bazı düzenlemeleri hayata geçirdik. Madenci kardeşlerimizin maaşlarını asgari ücretin en az iki katı olacak şekilde düzenledik. Haftada 45 saat olan çalışma süresini 37,5 saat ile sınırladık ve işletmelere istihdam ettikleri personel için sigorta poliçesi yaptırma zorunluluğu getirdik. Madenlerdeki iş sağlığı ve güvenlik tedbirlerini çok katı kurallara bağladık. Ani ve habersiz denetimlerimizi artırdık. Bu kapsamda bu yıl içerisinde yaklaşık 7 bin 179 denetim gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar bu sayının 8 bini aşacağını düşünüyoruz.
İnanıyoruz ki işçimize, insanımıza verdiğimiz değer, ülkemize misliyle dönecek, yerli istihdam yerli üretimi katlayarak artıracaktır. 6 Şubat depremleri bizlere gösterdi ki madencilik sektörü özel bir teşekkürü hak ediyor. Deprem felaketleri sonrası canını ortaya koyarak kahramanca insanımızın yardımına koşan madencilerimize de bu vesile ile sizlerin huzurlarınızda bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bir can daha kurtarabilmek için gece gündüz enkaz başında çalışan madencilerimizin başarısını ülkemiz ve tüm dünya takip etti. Biz de bakanlık olarak, madencilerimizin bu tecrübesini afet koordinasyonu kapsamında kurumsal bir yapı haline getirmek için çalışıyoruz.'' dedi.