Müslümanca Yönetmek/İdare

‘’Müslüman bir ülkeyiz.’’ sözü müslümanlığın hayati öneme sahip ve üzerinde titizlikle durulması gereken gereklerini ve sorumluluklarını hatırlatmak için değil de caka satılan bir övünme ve gurur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sözün esasa değil de bir plak misali şekile takılı kaldığı ise ortadadır. Çalan bu plağın şekilsel bir açmazın ve çıkmazın içinde kitleleri oyaladığını ve kitlelerin duyguları ile mütemadiyen oynadığını anlayabiliyor, görebiliyor ve hissedebiliyoruz. İnsan üzülmeden edemiyor

Böylece bu dokunulmazlığın gölgesinde,  bu dokunulmazlıktan cesaret alınarak  müslümanlığın  hayati öneme sahip gerekleri  ve sorumlulukları  esastan şekile indirgenmiş olunuyor. Ve esastan şekile bir kaçışı, eğilimi konjonktürel hava içinde meydana  getiriyor. Bu bağlamda müslümanlık görüntüsü içinde olan meydanların hıncahınç bir izlenim vermesi aldatmamalı bizleri. Zira yönelim neye ve kime? Bunu sorgulamak lazım. Hayati soru budur. Gerisi lafü güzaf ve hamaset olur.

Bakınız,  şekil boyutunda  ya da formatında  yaşanan bu tip müslümanlığın kamçılayarak  ürettiği insan profili  hangi özelliklere haiz:

  1. Sahte, asla gerçek değil. Bu nedenle gerçeklerle işi olmayan.
  2. Gerçeklerden kopuk, yalanlarla idare eden. Gerçekleri onaylamayan, yalanları onaylayan.
  3. Kendi kendini aldatabilen. İllüzyonun kitabını yazan. İllüzyonistlere rahmet okutan.
  4. Çıkarcı. Oportünist.
  5. Nepotist.
  6. Üstlerine dalkavuk, astlarına kavuklu kral.
  7. Gösterişi seven.
  8. Lükse düşkün.
  9. Gücün azı ile yetinmeyen, güçlendikçe güçlenmek isteyen. Doymak bilmeyen. İştahı kabarık. Öyle ki iştah kabarıklığı yıkıp geçer noktasında. 
  10. Gücü asla paylaşmayan. İç-dış paydaşları iplemeyen. Bildiğini okuyan.
  11. İçi maddi, dışı manevi görünen ya da öyle algılanan. Yani dışı insanları kendisine yakan, içi ise bulunduğu makamda  maiyetindekileri  ve başka başka kimseleri  yakan.
  12. Kıskanç.
  13. Nefret dolu.
  14. Korku salan.
  15. Kendi menfaati  ekseninde  en yakın dostlarının bile  ayağını kaydırmaktan geri durmayan,  ayaklarına  çelme takan.
  16. Açgözlü. Her türlü şeyi paylaşmaktan kaçınır. Paylaşımı sevmez. Tıksırıncaya kadar yer içer.
  17. Açıkgöz. Öyle ki haksızlık,  zarar verici boyutta.
  18. Kraldan çok kralcı.
  19. Ali kıran baş kesen.
  20. Eyyamcı.
  21. Konjonktürel bir kişilik. Her an sağa sola kaymaya hazır ve nazır.
  22. VE BULUNDUĞU MAKAMI KÖTÜYE KULLANARAK O MAKAMI KİRLETEN.
  23. Zulmeden, zulmettiren. Bu niteliği  ile  mağdur  ve  mazlum niceliğini katmerleyen.
  24. Adil olmayan.

Belli  makamlarda bu özelliklere haiz kişilerden usandık.

Belli  makamlarda bu özelliklere haiz kişilerden tiksindik. Koltuklar kaldırabilir ama insanların mideleri kaldırmıyor.

Belli  makamlarda bu özelliklere haiz kişiler eliyle göz göre göre yapılan ve devamlı büyütülen haksızlığı ve adaletsizliği görünce ‘Müslümanlığa sığar mı!’ yakınmalarına rağmen nasıl bir pişkinlik içinde bulunulduğunu görmekten utandık.

Müslümanlığın şekli ile idare edip özüne hiç inmemiş, inmek için de hiç niyeti olmayan bu güruhun her daim güç karşısında evrilip çevrildiklerini gözlemledik. Onun için Allah’ın zatına değil gücüne taptıklarını, dünya hayatında ise maddi güçten başka güç tanımadıklarını görebiliyoruz.

Ama şunu hatırlatmak isterim.

Güç,  zamanın elinde  insanlar arasında devamlı  döner  ve değişir  durur.  Siz, her  ne kadar köşebaşlarını tutmakta ısrar etseniz de o köşebaşlarında  hep siz olamazsınız.  Yani dünya hayatında güç hep aynı elllerde kalmaz. Onun için gücün insanları aldatmaması gerektiği Kur’an-da tekrarlanır durur. Zira bu durum Allah’ın kanununa terstir.  Allah’ın kanununda  zaman insanlar arasında evrilir çevrilir. Bu, Allah’ın insan üzerinde bir imtihanıdır. Yok öyle her daim güç odağı olmak! Kanıtı ise aşağıdadır:

‘’... Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez.’’ (Al-i İmran Suresi, 140.Ayet)

ONUN İÇİN İDARE EDERKEN; 

NE OLUR ZULMETMEYİN!

NE OLUR ADİL OLUN!

NE OLUR İŞLERİ EHLİNE VERİN!

BUNLARI YAPMAZSANIZ ZALİM OLURSUNUZ.

VE  ZALİM OLANLAR, KARŞILARINDA ZALİMLERİ BULUR.

ALLAH, ZALİMİ ZALİM İLE TOKATLAR.

Bu da Allah’ın bir kanunudur. Kanıtı ise aşağıdadır ayrıca tarih sayfalarındadır (tarih sayfalarında  zaman içinde  zalimlerin mazlum, mazlumların zalim olduğu  yazılıdır.):

‘’ İşte böylece işledikleri günahlar yüzünden zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız (inatları yüzünden birbirlerini felakete götürürler).’’ (Enam Suresi, 129.Ayet)

Tercih cüz-i iradelerinizin...

UNUTMAYIN İNSAN, YAPTIKLARI İLE KENDİ SONUNU HAZIRLAR.

‘’Her kişi kendi günahıyla mahkum olur.’’ (Müddessir Suresi, 38.Ayet)

‘’... Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir (ona göre muamele görecektir).’’ (Tur Suresi, 21.Ayet)

ARTIK  YÖNETİLİRKEN  MÜSLÜMANCA AMEL (ÇALIŞMA) VE TAKVA (KADROLAŞMA/NEPOTİZM/İLTİMAS GİBİ  KÖTÜLÜKLERDEN KORUNMA) BEKLİYORUZ.

ESAS BU.

SADET BU.

LAFA KARNIMIZ TOK.

ŞEKLE DE TABİİ...

Saygılar.

Yusuf SEVİNGEN

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Genel Haberleri