Ne zamandan beri makamlar davaya eşitlendi?

İşte whatsap gruplarında dolaşan o muhteşem yazı

Ne zamandan beri makamlar davaya eşitlendi?

Sabrınızı zorlayacak;ama Allah rızası için vicdanlarımız dinlesin bu yazıyı;haksız isem bin bedduayla arkamdan gönderin,baş göz üstüne kabulümüzdür...

Bu yazıyı çok farklı duygularla kaleme alıyorum; bu davaya inanmış, devletin çeşitli kademelerinde çalışmış; onuru ve şerefiyle görevini arkadaşlarına devretmiş; dışarıdan olanları izleyen bir dostunuz, bir arkadaşınızım, kabul ederseniz...

Kabul ederseniz diyorum çünkü; öyle bir noktaya geldik ki, sıfatlarımızın kabulü bile bazı kişilerin, tekelinde... Allah’ın bizi kabul edip etmemesinden çok bir grubun, belli bir meşrebin kabulü daha önemli ve değerli bir hale geldi. “Bizden” dedikleri an bütün kusurların, hataların, üstünün örtüldüğü, görülmediği, sümen altı edildiği bir dönem yaşıyoruz ve kimsenin vicdanı sızlamıyor; ciddi ve cihanşümul bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız...

Bizden oldun mu her şey meşru ve hak...
İftira hak!
Haysiyet celladlığı hak!
Aymazlık hak!

Beceriksizlik,kifayetsizlik hak!
Whatsapp Gruplarından iftira, yalan, haysiyet cellatlığı hak!
Dedikodu yapmak,yaymak,onurları yok etmek meşru ve hak!
Peki bu kadar aymazlık ne adına, kim adına, niçin ve neden yapılıyor?
Kime ne faydası var?
Kişiliği gelişmemiş, hiçbir özelliği olmayan, bazı kişilerin,belli bir zümrenin, Hayatlarında göremeyecekleri ikbali Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sayesinde emeksiz ve zahmetsiz elde etmelerinin bir bedeli mi yoksa bu...?
Dava kelimesi mahşerde bizden şikayetçi olacak;utanmadan dava diyenlerin davası farklı...
Kimine göre dava,makamı
Kimine göre ikbali..
Kimine göre de malı mülkü...
Asıl dava sahipleri ise gösterişsiz riyasız hiçbir şey beklemeden sırf Allah rızası için çaba ve gayret peşinde.
Sesi gür çıkanlar,görüntü sahibi dava beyzadeleri;salon baronları...Bunların

Biz geçmişte çok mücadele ettik yalanlarına bakmayın..

Bu tipler geçmişte de hiçbir bedel ödemediler; bedel ödeyenlerin sırtına basarak bir yerlere geldiler...
Onun için bu nimetlerin Allah’ın bir lütfu değil; kendi kazanımlarıyla olduğunu düşenecek kadar gaflet ve ihanet içindeler...

Bu sünepe tipler, yetersiz ve bakiyesi eksik, meziyetsizler yüzünden bugün bütün kazanımları kaybetmekle karşı karşıyayız...

Allah rızası için, lütfen, ama lütfen herkes elini vicdanına koysun ve şu sorulara cevap versin...

Bugün devletin tüm imkanları elimizdeyken neden müslümanlara olan güven yerlerde sürünüyor?
Bütün imkanlar varken neden kendi çocuklarımız bile dindarlık kavramına şaşı bakıyor?
Geçmişte hiçbir yerde adamımız yokken davamız daha samimi ve hasbi değil miydi?
Baki hakikatler ne zamandan beri bizim gibi kifayetsiz insanların makamıyla eş değer tutulmaya başlandı?
Her yerde güya bizim adamlarımız(!) var;o halde neden değerler can çekişiyor; dedikodu, iftira, yalan pazarda en yüksek fiyattan alıcı buluyor...?
Madem biz bedel ödedik diyoruz; ödediğimiz bedelin karşılığı bu muydu?
Mesele çocuklarımızın imanını kurtarmak değil mi?
Yoksa babamızın malı olarak gördüğümüz koltuklar mı?
Koltukları korumak için gösterdiğimiz çabayı; yaptığımız kulisleri, çevirdiğimiz entrikaları, söylediğimiz yalanları hasbi ve samimi bir şekilde bu ülkenin çocukları için harcasaydık; vicdanınıza sesleniyorum! Bugün bu halde mi olurduk?
Ve elbirliği ile Alem-i İslamın umudu olan, bütün müslümanlara can suyu verecek gemiyi kemire kemire batırıyoruz dostlar, eserimizle gurur duyabilirsiniz...

Adamım diye caka satan, değerler manzumesini ağzından düşürmeyen bizler; yalanda, iftirada dünya rekoru kırıyoruz...

İnsanları; bizden ve bizden olmayan, bizim mahalleli diye kategorize ediyor, yetmiyor sosyal medya gruplarından her türlü iftiralara, kumpaslara yol veriyor, sonra kenara geçip kıs kıs gülüyoruz; biraz sonra da iftira etmek, suizanda bulunmak haramdır diyerek ayet ve hadislerle sosyal medya hesaplarımızdan hiç sıkılmadan, utanmadan bunları paylaşıyor, ne kadar mütedeyyin ve samimi bir şahsiyet olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz;karşıdaki muhataplara..
Gerçek hayat içinde gerçek yüzümüzü gören herkes bizden ve temsil ettiğimiz fikirden nefret ediyor;hızla bizden uzaklaşıyor.
Umrumuzda mı?
Hayır...

Asrı Saadet dönemi münafıkları bugünleri görse; biz bile bu kadarını yapamazdık; pes doğrusu diyeceklerine eminim...

Son zamanlarda koltuğunu kaybeden herkes; ben gidersem dava biter modunda...

Bu nasıl bir davadır ki biri gidince bitiyor?

Kimse kusura bakmasın, herkes varlığını Cenab-ı Allah’ın sonsuz inayetine borçlu...

Allah’a olan inanç kaybolduktan sonra, onun hamiliğini yitirdiğimiz anda hepimiz kaçıp saklanacak yer arayacağız...

Kimse kendisini davanın temsilcisi sanmasın...

Bu kutsi dava bizim gibi makam, mevki, para, şöhret düşkünü insanlara kaldıysa vah o davaya...

Hiçbir dönem, ama hiçbir dönem devlet erki bu kadar çapsız ve kifayetsiz insanlarla dolmamıştı...

Öyle ki ekser idareciler; muhteris, kifayetsiz,  liyakatsız, adeta oturduğu koltuğu babasının malı, kendisine verilmiş miras  gibi görüyor ve öyle hareket ediyor...

Bu durum mide bulandır
 

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Genel Haberleri