Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminden önce Başbakana bu sistemden sonra ise Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışan bakanların görevleri; ilgili bakanlık sorumluluk alanındaki işlerin yürütülmesi için kararlar almak bunları uygulatmak, temsil ettiği Cumhurbaşkanı ve partinin siyasi ilkeleri doğrultusunda faaliyetler yürütmek, gerçekleştirdiği icraatlar, kurduğu iletişim kanalları ile hem bakanlık sorumluluk alanına giren vatandaşlar hem de tüm seçmenler ile iyi ilişkiler yürüterek Cumhurbaşkanlığı Hükümetine ve partiye seçmen kazandırmaktır.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 20 yıldır iktidar görevini yürüten Ak Partinin en önemli temel taşlarından biri halkla iç içe olmak, halkın sorunlarını direk ve hızlı bir şekilde belirleyip çözmek olmuştur. Bu doğrultu ekseninde de Bakanlar Kurulu itina ile seçilmiştir hep.
Ancak 20 yıllık iktidar dönemini incelediğimizde Bakanlar Kurulunu oluşturan Bakanların seçiminde bazı yol kazalarının olduğunu da görmek kaçınılmaz maalesef. Temel hedeflerinden biri Cumhurbaşkanını temsil etmek ve partisine oy kazandırmak olan bakanların aslında partiye zarar verdiği hatta oy kaybettirdiği aşikar.
20 yıllık iktidar partisi olan Ak Partinin her zaman ilk önceliği eğitim olmuş, bu alanda önemli adımlar atmıştır. Ancak geliştirdikleri söylemler, mevzuata aykırı atamalar, eğitimin ve önümüzdeki seçimlerin kaderini belirleyecek gençlerden uzak politikaları ve davranışları ile muhaliflerden daha fazla zarar veren iki Milli Eğitim Bakanı Ak Partinin siyasi konjektörü ile ters düşmüşlerdir. Burada isim zikretmesek bile her eğitimcinin aklına gelecek isimleri tahmin etmek çokta zor olmasa gerek.
Ömer Dinçer
Mahmut Özer
Evet, eğitim camiasını küstüren, kıran, yaralayan, değersizleştiren politikaları yürütmüş ve yürüten camia içinde yıllar sonra bile asla iyi hatırlanamayacak iki bakan.
Okul yöneticilerinin odaları ile uğraşan, her konuşmasında öğretmenleri değersizleştiren, atanamayan öğretmenleri güvercine benzeten, merkez teşkilatın büyük bölümünü görevden alan, veliyi üzeni ben de üzerim diyen, öğretmenlerin aile birliğine bile karşı çıkan bir Milli Eğitim Bakanıydı Ömer Dinçer.
Şoförünü önce memur sonra Şube Müdürü olarak atayan, bakanlığın fetö ile mücadele etmiş, yıllarca devletine hizmet etmiş, eğitimin içinden gelen bütün üst düzey yöneticilerini görevden alan, eğitimi doktorlara, mühendislere, eşe dosta emanet eden, eğitimi rakamlardan, istatistikten ibaret gören, gençler ile iletişim kuramayan, öğretmen atamalarını eline yüzüne bulaştıran, kendi atadığı adamları bile tekrar görevden alan, ayakları yere basmayan herkesten habersiz hazırlanan öğretmenlik meslek kanunu ile öğretmenleri küstüren, değersizleştiren, ulufe dağıtırdı gibi eşe dosta toruna torbaya 76. Maddeden şube müdürlüğü dağıtan bir Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer.
Ak Parti içinde milyonlarca öğretmene, öğrenciye, veliye hitap eden bir bakanlıkta böyle icraatları at koşturur gibi yapabilen bir bakan varken muhalefete ne gerek var diye sormazlar mı?