Bir ÖĞRETMEN olarak daha doğrusu atanamayan 400 bin öğretmenin sesi olarak bizler bu ülkede düşüncelerimizi ve eleştirilerimizi söylemekte özgür olduğumuzu düşünüyoruz. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı da, başbakanı da, bakanları da, milletvekili de, doktoru da, avukatı da, mühendisi de kısacası devlet büyüklerimizin hepsi ve geriye kalan tüm meslekler bir öğretmenin elinden geçmeden bu kadar yücelmez ve bu seviyeye gelemezler. Böyle kutsal bir mesleğin ülkemizde ki değerini görmek istiyoruz. Ülkemizin şu an ki öğretmen açığı, norm durumları, KPSS’ ye giren öğretmen aday sayısı ve buna benzer birçok veriler ortada. Bunun haricinde düz hesap olarak söylersek şu acı gerçekte ortada.400 bin öğretmen adayı olan bir ülkede 130 bin e yakın bir açık sayısı ve bunu karşılamak için verilen 37 bin kadro sayısı… Peki ya geriye kalan öğretmen adayları ne yapacak? Simitçilik mi? Manavcılık mı? Biletçilik mi? Seyyar satıcılık mı? Sizlere sorarız.
Ey devlet büyüklerimiz! Bizler bu dünyanın vazgeçilmez bir parçasıyız. Biz öğretmenler olmasaydık sizlerde su an o koltuklarda olmayacaktınız. Öncelikle bizlerin bu ülkede değerimizin anlaşılmasını istiyoruz. Bu kadar öğretmen adayı varken bu kadar açık varken 37 binin çok düşük ve çok acı bir kadro sayısı olduğunu dile getirerek bu mağduriyetimizin hem kasım hem de şubat atamalarıyla giderilmesini talep ediyoruz. 400 bin öğretmen adayı yaklaşık 3 milyon insan demektir. Biz zengin bir ülkeyiz her ne kadar farklı görülse de bizim bu yıl toplamda 100 bin kadro verecek bir bütçemiz olduğunun kanısındayız. Bu cümleyi kurarken bile zorlanıyoruz. Çünkü ülkemizin eğitim anlayışı bir maliyenin ağzına bakar duruma gelmemelidir.
Ülkemizde öğretmen açığını kapatamadığınız müddetçe eğitimde istenilen değişim, dönüşüm asla yaşanamayacaktır. Hele ki ücretli öğretmenlik gibi bir istihdam modeliyle eğitimde kalite ve verimi sağlamayı düşünmek, uluslararası alanda ‘ben de varım’ diyebilmek hayaldir. Kadrolu öğretmen istihdamı azar azar yapılırken, ücretli öğretmen istihdamının ulaştığı rakamlar endişe vericidir. Son olarak MEB ağustos ayında 37 bin öğretmen ataması yapmıştır. Seçimler öncesinde bir müjde ile hem kasım hem de şubat aylarında 40 bin ek atama talep etmektedir ve bu sözü beklemekteyiz. 40 bin ek atama, öğretmen açığının giderilmesine ciddi bir merhem olacaktır. Zira ücretli öğretmen sayısı 80 bine dayanmışken, 2015 yılında 100 bin kadrolu öğretmen ataması zorunluluk haline gelmiştir.
Bir diğer husus pedagojik formasyon verilmesi durumudur. Ülkemizde o kadar atama bekleyen öğretmen adayı varken bir de bu durumun ortaya çıkması öğretmenlik istihdamı arttırmıştır. Pedagojik formasyon veren kurumlar bu istihdamı düşünerek neden kontenjan sayılarını arttırmadıklarını sorarız? Böyle bir durumda kadro bekleyen öğretmen sayısında artma olup ülkemizde ki öğretmenlerin değeri giderek zayıflamaktadır. Madem böyle bir konu gündeme geliyor o zaman bu istihdamın, genel olarak kontenjan sayılarına yansıması gerekirdi. Bu sebeple eylül ayında açıklanan 37 bin kadro sayısı bizlere hayal kırıklığı yaşatmıştır. Fakat kasım ve şubat aylarında 40 bin öğretmenin ek ataması yapılması durumunda bu sorunun çözüleceği kanaatindeyiz. Bütün bu sorunların yanında bir de asıl adı haksızlığı haksızlıkla kapatmak olan alan değişikliği konusu vardır. 4+4+4 sisteminin kurbanı olan binlerce sınıf öğretmenine, branş öğretmeni olma hakkının tanınmasıyla branş öğretmenleri fazlasıyla mağdur edilmiştir. Atama bekleyen binlerce öğretmen varken böyle bir durum biz asıl öğretmenlerin ve eğitimin niteliğini düşürmektedir. Ülkemizde eğitim ve öğretim nereye gidiyor? Alanı olmayan öğretmenlerin, öğrencilere nasıl faydalı bir eğitim vereceğini sorarız sizlere?
Saygı değer devlet büyüklerimiz, 37 bin öğretmen ataması gerçekleşen eylül ayında, tercih yapan öğretmen sayısı ve acı tablo ortadadır. Başvuru yapan tam 162,005 öğretmen adayı vardır. Yani verilen kontenjan sayısından 4,5 katı kadar fazladır ve bir ümitle tercihini yapmışlardır. Bu sayının çok fazla olması 2.ve 3. bir öğretmen atamalarının yapılması gerektiğinin sinyallerini vermektedir. Ayrıca daha da acı olan bir durum branşlara verilen kontenjan sayılarıdır. Bazı branşlara yapılan başvuru sayısı verilen kontenjan sayısı nı 5-6 katıdır. Bunlar gözden geçilmediği sürece genel olarak bu istihdam daha da artarak yaşanacaktır. Bu sorunların nasıl çözüleceği bizlerce bilinmektedir. Ücretli öğretmenliğin önüne geçerek, zorunlu emeklilik getirerek, pedagojik formasyonları kaldırarak, sınıflarda ki öğrenci sayıları azaltılarak ve okullar yapılarak ülkemizin bu ciddi sorunu çözülebilir durumdadır. Fakat 2015 yılının en büyük sorunu verilen kontenjan sayısıyla memnun edilmeyen öğretmen adaylarıdır. Bu sorunun çözülmesi için hem KASIM hem de ŞUBAT atamaları yapılıp bizleri memnun edecek ve ülkemizin gelişmişliğine katkı sağlamamız için engeller kalkacaktır.
Hükümetimizin, öğretmenlerin sesini duyacağından ve memnun edeceğinden hiç şüphemiz yoktur. Sizlerden hem KASIM hem de ŞUBAT ataması sözü vermeniz için ve bunun gerçekleşmesi için heyecanla bekliyoruz…
400 BİN ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER