Ataması yapılmayan öğretmenlerin çığlıkları anlaşılan ne yapılırsa yapılsın duyulmayacak, adaylar bu çilenin ayazını iliklerinde yaşamaya devam edecek ve galiba fırtınaya savrulan hayalleri nevbaharı göremeden sararan güz yaprakları gibi rüzgara savrulup gidecektir!
.....
Ataması yapılmayan öğretmenlerin sosyal bir patlamaya sebep olabileceğini on beş sene öncesinden bilinmesine rağmen, ilgililerin buna duyarsız kalınması, gerekli önlemlerin alınmaması, sorunun bu kadar büyümesine sebep olmuşlardır!
İşin içinde olan bizler bu konuyu defalarca dile getirdik. Yapmayın etmeyin, günahtır yazıktır dedik; ama bir türlü etkili bir şekilde sesimizi duyuramadık.
.......
Milli Eğitim Bakanlığının ihtiyacının onlarca katı kadar yök tarafından kontenjan açılmasının izahı olamaz, bu kadar ihtiyaç fazlası kontenjanların açılmasına kimse bir kılıf bulamaz.
Soruyoruz:
Neden eğitim fakültelerinde ihtiyaç olmayan bölümleri bu kadar açtınız?
Barajı aşanların öğretmenlik bölümlerine yerleşebilecek kadar bu mesleğin değerini neden ayaklar altına aldınız?
Neden fen edebiyat fakültelerine bu kadar gereksiz bölümlerin açılmasına göz yumdunuz?
Neden her gelene formasyon verdiniz, bu formasyonları vererek neyi amaçladınız?
Açık Öğretim bünyesinde öğretmenlik programlarının açılmasının amacı neydi?
Mademki bütün bu insanları öyle veya böyle mezun ettiniz, o zaman istihdamlarını neden sağlamıyorsunuz; sağlamıyorsanız bile niye bu insanları bu noktaya getirdiniz?
Çığ gibi büyüyen sorun bu kadar gündemdeyken neden hep ertelediniz?
Mademki devlet bunlara bu kadar maddi ve manevi imkanlar seferber etti niye bu mağdurlara sahiplenmiyor?
Mezun olanlara oranla bu kadar az kontenjan ayrılarak bu yığılmanın önüne nasıl geçeceksiniz, geçebilmek için bir stratejik planınız var mı?
Kpss sınavları sonucunda hayallerine ulaşmadığından intihar edenlerden kim sorumludur?
İnsanların hayallerini ellerinden alarak bir nevi onları katlettiğinizin farkında değil misidiniz?
Bütün bu facia dün de ortadayken 2010 yılında sorular apaçık sızdırıldığı bilinmesine rağmen neden sızdıranların üstüne gitmediniz de, mutsuz insanların feryadı, diyerek bu kadar hayalleri yok sayılan insanları ayrıca yaraladınız, bunu yapanlar hala neden ortaya çıkarılmadı, bu kadar zor muydu?
İhtiyaç olmamasına rağmen Türkiye'nin dört bir tarafına eğitim fakültelerinin açılmasının temelinde bilmediğimiz bir neden var mıydı?
Yetkililerin bu duruma el atmaması halinde bu sorunun daha da büyüyeceğini görmüyor mu?
Sosyal patlamaya hazır hale gelmiş bu umutsuz insanların çığlıklarını niye duymuyorsunuz?
Bir yandan örneğin x branşında 40 binden fazla kişi sınava girmiş ancak bu alandan yaklaşık 1000 kişilik alım bekleniyor, kalanları nasıl istihdam edeceksiniz, edilemeyecekse bu bölümlere neden hala öğrenci alıyorsunuz?
Bunların hiçbir şekilde bu saatten sonra eritilmesi mümkün olmadığını görmüyor musunuz?
Daha önce defalarca yök bu konuyla ilgili kararlar aldılar da bu kararlar neden uygulanmadı?
2015 yılında yapılan sınavda birçok aday netlerinin yanlış hesaplandığını iddia ediyor, ancak bu konuda ösym yapılan incelemede maddi hatta görülmediğine ilişkin açıklama yapıyorlar. O zaman bu durumda kim doğru söyluyor?
Ösym haklı olsa bile bu kadar sorunun iptal edilmesi, bazı soruların mahkemelik olması, daha önce sızdırılan sorularla ilgili soruşturmanın sonuçlandırılmaması ve sızdırıldığı ilk basta kabul etmeyen bu kurumun, mutsuz insanların feryadı dışında bir sıkıntının olmadığını açıklaması ortadayken bu kuruma kim nasıl güvenebilir?
Eğer sorular havuza alınmadan önce üç akademisyenin onayından geçiyorsa ve buna rağmen yanlış olduğu görülüyorsa ösym bu uzmanlara neden bir soruşturma açmamaktadır veya bunlar neden komisyondan alınmamaktadır?
2014 yılında tarih alanında sorulan sorularının çoğunun bir kitaptan adeta kelimelerde bile değişiklik yapılmadan sorulması ile oluşan şaibenin sonucu ne oldu?
Ey yetkililer biliyorum sizler artık çözüm bulamazsınız bu konuda kimsenin beklentisi sizden zaten kalmamış! Bunun sonucunda vicdanınızın yargıcının sorduğu sorulara rahat bir şekilde cevap verebiliyor musunuz?
Ümidimiz olmasa da yine de alın size radikal bir çözüm:
Branş öğretmenleri aylık karşılığı okuttuğu ders saati 15, sınıf öğretmenlerin okuttuğu aylık karşılığı ders saati 18'dir! Hiçbirine ek ders verilmese buradan -ki mevzuat gereği verilmeyebilir- oluşacak ihtiyaç 300 bini bulacaktır. Mevcut ihtiyaç da şimdilik 120 bin civarındadır. Yani toplam yaklaşık ihtiyaç 420 bin olacaktır. Dolayısıyla açıkta olan ataması yapılmayan öğretmenlerin tamamının ataması yapılarak kesin bir çözüm bu şekilde bulunmuş olur. Ataması yapılan ve şuan öğretmen olarak çalışan biri olarak diyorum ki hayalleri kül olan hayattan beklentisi adeta kalmayan ataması yapılmayan öğretmenler atansın da bütün samimiyetimle söylüyorum EK DERS İSTEMİYORUM.
Tabi bu yapıldıktan sonra gelecek yıllarda oluşacak ihtiyaçtan fazla olan kontenjanların ortadan kaldırılması ve ihtiyaç görülmeyen bölümlerin de mutlaka kapatılması da gerekir!
Abdulkadir Arca
Eğitimci Yazar