Ataması yapılmayan öğretmenlerimizden ŞUBATÇILAR grubunu yapacakları etkinliklerde,eylemlerde destekliyoruz.İlk desteğimizi sendikamız adına ŞUBAT’ da 30 Bin atama imza kampanyasına verdik.
14 Ekim’de Eminönü’nde ‘Güvercin Uçurtma’ etkinliğine destek vereceğiz.
Şubatçılar grubu adını;Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER ile Şubat ayında atama yapılması,öğretmen alımlarının olup olmayacağı gibi sorunları konuşmak üzere gittikleri bir toplantıda bakan korumaları öncelikle bu grup ile konuşmaya başlıyorlar onları ikna etmeye çalışıyorlar.Tabii ki öğretmenlerimiz haklı olarak taleplerini bakana iletmek istiyorlar.Sonrasında Bakan Ömer DİNÇER görüşmeye geliyor.Yanında ki bir milletvekiline dönerek;’Ben bu öğretmenlerimizi Eminönü’nde yem bekleyen güvercinlere benzetiyorum.’yakıştırması yapıyor.Bakanın bürokratları daha sonra benzetmeye ilişkin olarak yanlış anlaşıldı gibi durumu kurtarmaya çalışıyorlar.Ayrıca Bakanımız “Eğer siz öğretmenlik yeterliliğinde olsaydınız zaten o 40 bin kişinin içinde olurdunuz, karşımda değil.’sözleriyle öğretmenlerimizi dolaylı yönlerden rencide ediyor.
Bizler biliyoruz ki ülkemizin her alanda öğretmene ihtiyacı var. Atanmama sorunu mezun olmuş,ellerine diploma almış öğretmenlerimizin değildir.Bu sorun istihdam sorunudur.Bu yüzden hiçbir öğretmenimiz çevresinde ve aile etrafında psikolojik bir baskı yaratılarak suçluymuş gibi gösterilemez.Bunu özellikle Milli Eğitimden sorumlu bir bakan asla yapmaması gereken bir durumdur.Bu söylem öğretmenlerimizde manevi bir çöküntü oluşturmuştur.Ataması yapılmadığı için kamuoyumuza yansıyan 34 ölümle sonuçlanmış bir intihar gerçeği var.Bunun yanında bunalıma giren,geleceği hakkında plan yapamayan yüz binlerce öğretmenimiz var.Bu öğretmenlerimiz eğitim politikaları ve ekonomik gerekçeler,siyasi nedenlerden dolayı yapılan yanlışlıların bedellerini ödüyorlar.Yazık değil mi ülkemiz geleceğine!Yazık değil mi gelecek nesilleri yaratacak genç beyinlerin yok olmasına!
Eğitim-Söz-Sen(Eğitim ve Bilim Çalışanlarının Sözü Sendikası)yokluklar içerisinde kurulmuş ve yoluklarla hak arama yönünde her türlü örgütlenme ambargosuna karşı ,siyasi amaç gütmeden siyaset üstü ,sorunsallığa odaklanmış bir sendikal oluşumdur.Bizlerin güçlü olması siyasi olarak örgütlenmiş sendikal yapıları da rahatsız etmektedir.Bu yüzden önümüze örgütlenmesinler diye barajlar koymuşlardır.
Biz kurulduğumuz andan itibaren sorunlara yoğunlaştık.Çünkü sendika kurucu ve üyelerimizin büyük çoğunluğu yıllarca atanmayı bekleyen öğretmenlerimizden,ücretli,usta öğretici,4/C kısmi zamanlı geçici öğretici,4/B sözleşmeli öğretmenlik süreçlerini bizzat yaşayanlardır.Bu yüzden ilk kurulduğumuz anda ki hedefimizi ‘Sözleşmeli Öğretmenlik’ uygulamasını ortadan kaldırmak için vermiştir.Bugün sözleşmeli öğretmenlik uygulaması bitmişse bunda ki en büyük pay sendikamıza aittir.
Biz klasik sendikacılık veya sendika ağalığı yapan bir sendika değiliz.Tüm yöneticilerimiz eğitimin asli görevlerini de içinde sürdürmektedir.
Sendikamız; bu yıl MEB’in yer değiştirme işlemlerinde yaptığı hataları dile ayrıca getirmiştir.MEB çözüm önerilerini dikkate alırken de ‘kaş yapayım derken göz çıkartmaktadır.’Yer değiştirme işlemlerinin hepsinde (il içi,iller arası,özür grubu,becayiş)büyük hatalar ve yeniden telafisi olmayacak sorunlar yaratmıştır.Durum böyle iken ‘ALAN DEĞİŞİKLİĞİ’ işlemleri ise tam usulsüzlüktür.Yani bir mağduriyeti gidereyim derken alanında uzman,ataması yapılmayan öğretmenleri atamayıp yerlerine alanında uzman olmayan sınıf öğretmenlerimizi ataması ne kadar doğrudur?Bu yeni mağduriyetler yaratmak değil midir?Bizler MEB’in TALİM TERBİYE KURULU’ nun da anlık kararlar almasına şaşıyoruz.Alan değişikliğinde ki itirazımızı öncelikle MEB’e resmi yazımızla ilettik.Burada bilinmesini isteriz ki yanlışın üzerine yanlışla gidilemez.Bunu eğitimci arkadaşlarımız kendi lehlerine dahi olsa yapamayacakları,üstesinden gelemeyecekleri,eğitimini haftada birkaç saat alarak üniversitelerinde gördükleri dersleri yan alan olarak göstermelerini kendi vicdani halleri bile kabul etmemektedir. İçinde bulundukları sıkıntılardan kaynaklı olduğunu MEB’in yarattığı bu olanaktan da havuzda bulunmayan birçok öğretmenimizin de yaptığını görmekteyiz.Burada sorgulanması gereken kural uygulayıcıların yaptığı sistem hatasıdır.Sınıf öğretmenlerimizin de bizleri yanlış anlamasını istemiyoruz zaten büyük çoğunluğu bu değişiklikten sonrada alan değiştirmelerine pişman olmuşlardır.Geçmişte sınıf öğretmenliğine başka fakültelerden sınıf öğretmenliği pedagojisi olmadığı halde daha sonra hizmet içi kurslarla sınıf öğretmenliği pedagojik formasyon belgesi verildiğini hepimiz biliyoruz.Yılların pratiği içinde elbet bu durumdaki öğretmenlerimiz içinden çok iyi,değerli öğretmenlerimiz de çıkmıştır.Sınıf öğretmenliği branşının önünü tıkayan unsurlardan biride bu tür atama biçimlerinin olmasıdır.Bizler etik olarak kim nereden mezun olmuşsa kendi alanında istihdam etmesini savunuruz.Fakat MEB TTK kararları ile bu öznel değişmez durumu göz ardı etmektedir.Böylece oluşan mevzuat ve atama esaslarında yapılan değişikliklerde haliyle haklar oluşmaktadır.Böylece atama alanı dışındakilerde haklı olarak başvuru yapmaktadır.Bu resmi olarak yapılan yanlışlıkların bedelini ise yıllarca kendi alanlarına atama bekleyen öğretmenlerimizi çekmektedir.Nasıl ki sınıf öğretmenliği alanında ki arkadaşlarımız yıllar önce yapılan bu tür atamaları yanlış bulmuş,eleştirmişler ise aynı şekilde uzmanlık gerektirecek başka alanlara geçiş hakkı verildi diye savunmaları eğitim düzeni açısından etik değildir.Burada ikilem yaratmak istemiyoruz.Branşları birbirine düşürmek de istemiyoruz.Eğer eğitimci isek yapılan yanlışlılara doğru yönde taraf olursak oluşan sorunlara karşıda dayanışma göstermiş oluruz.Herkesin kendi çıkarı doğrultusunda hareket etmek en büyük haksızlıktır.Yani genel çıkarlarımız yönünde mücadele edip oluşan bu bölünmelerinde önüne geçmek empati yapmaktan geçmektedir.
Eğitim-Söz-Sen her zaman eğitim bileşenlerinin sorunlarını tarafsız savunma yolunda olacaktır.Çünkü biz en başta tüm eğitim çalışanları ve onu oluşturan tüm unsurları,paydaşları adına,onların sözü-sözcüsü olmaya SÖZ verdik.
Atama bekleyen öğretmenlerimizin alanlarına atanmalarını etkileyecek sorunların başında ise yapılan bu alan değişikliğinde yapılan yanlış atamalar olacaktır.
Kamuoyuna yansıyan alan değişiklikleri sayıları şu şekilde olmuştur.
Yeni eğitim sisteminin ortaya çıkardığı, norm kadro fazlası 42 bin Sınıf Öğretmeni’nin Alan geçişi yaptıkları branşlara göre dağılımları;
4.270 Beden Eğitimi
3.400 Fen Bilgisi
1.400 Görsel Sanatlar
4.219 İlk. Matematik
3.200 İngilizce
1.000 Matematik
3.330 Müzik
3.500 Okul Öncesi
5.120 Rehberlik
580 Tarih
2.728 Sosyal Bilgiler
2.941 Teknoloji Tasarım
1.460 Türk Dili ve Edb.
4.037 Türkçe
760 Zihin Engelliler Öğrt
Yapılan alan değişikliği karşısında MEB yukarıdaki branşlara bu yolla alım yapmadan kar yaptığını düşünüp yeni dönemde öğretmen alımı yoluna büyük olasılıkla gitmeyecektir.Çünkü bunun yanında yapılan 40.000 ilk atamayı da gerekçe gösterecektir.Yukarıda usulsüz alan geçişleri mahkemece önlendiğinde bunların yerine atama ihtiyacı duyabilir.Bununda haksızlığa karşı mücadele edecek dayanışmadan geçeceğini belirtmek isteriz.Mahkeme yönünde bizlerin hazırlığı sürmektedir.Alan değişikliğini mahkemeye verdiğimizde bu değişiklikten yararlanan öğretmenlerimizden de tepki alacağımızı biliyoruz. Amacımız onları karşımıza almak değildir.Büyük ihtimalle mahkemenin iptali durumunda alanları belki iptal olacaktır ,eski branşlarına döneceklerdir ve alan değişikliği ile geçtikleri yerlerde kendi branşlarını da sürdürme imkanı olacak vicdani rahatsızlıklarda giderilmiş olacaktır.
Bu yolla havuzda olmayan sınıf öğretmenlerinden branşlara geçenlerin sınıf öğretmenliği yerlerinde de birçok ilde sınıf öğretmenliği ihtiyacı da çıkmıştır.MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Sayın Hikmet ÇOLAK ile görüşmemizde bizlere bu eğitim-öğretim yılında kesinlikle ücretli öğretmen görevlendirmesi olmayacağını söylemesine rağmen yeniden ücretli görevlendirmelere anlam veremedik…
Gerek ataması yapılamayan öğretmenlerimizden gerek ise bu alan değişikliğinden rahatsız olan şuan itibarı ile görev yapan tüm öğretmenlerimizden bizlere hukuki süreçlerimize dayanak olması için belge,doküman v.b göndermeleri çözüm noktasında büyük bir adım olacaktır.
Günümüzde bu hak arama yönünde sendikacılık yapmak, büyük siyasi güçler arenasında boy gösteren bilindik klasik sendikalar(sarı sendika)karşısında gerçekten zor.Sorunlara duyarlı tüm eğitim birliğini savunan kitle örgütlerini,dayanışmasını,doğruluğunu savunan eğitim çalışanlarını,eğitimin adsız kahramanlarını,ataması yapılamayan öğretmenlerimizi,eğitim gören öğretmen adaylarını ,eğitim alanında katkı sunmak isteyen tüm bireyleri sendikamızda görmek isteriz.
Haksızlıklara karşı mücadele eden tüm değerleri saygıyla selamlıyoruz.
Nihat AYDIN
EĞİTİM-SÖZ-SEN
GENEL BAŞKANI