Türk Eğitim Sen genel Sekreteri Musa AKKAŞ,cevabın sonunda sosyal becerilerin ölçülmesi ile öğretmen atamalarına sözlü mülakat getirilse kitlesel eylemler düzenleyeceklerini ve bu eylemelerin bir iki günlük eylemler olmayacağına vurgu yapıyor.Bu hatadan dönülmesi için de Milli Eğitim Bakanı sayın Nabi AVCI'yı uyarıyor.
işte röportajın o kısmı;
Sedat DEGER: Talim Terbiye Kurulu’nun 80 sayılı kararı ile ilgili toplantıdan bizlere neler aktarabilirsiniz? Sosyal becerinin ölçülmesini bize biraz açabilir misiniz? Bu şekilde beceri nasıl ölçülebilir ve bu fikir kimlerden çıktı?
Türk Eğitim Sen Genel Sekreteri Musa AKKAŞ: Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlik alanlarında atamalarda esas alınacak yükseköğretim programlarının belirlenmesine ilişkin mevcut yapının gözden geçirilmesi çalıştayı düzenledi. Bu çalıştaya Türk Eğitim Sen’i temsilen ben katıldım. 80 sayılı karala ilgili çalışmalar yapıldı. Sendika olarak görüşlerimizi söyledik. Mezuniyet alanına ilişkin maaş karşılığı okutulacak derslerle ilişkin ders sayılarında eksiltme ve artırmalar oldu. Geçmiş çalıştay toplantıların da şunlara şahit oldum. Çalıştay da alınan kararların aksine mevzuatlar çıkarılmıştır. Antalya da “Öğretmen Stratejileri Çalıştayı” buna örnektir. Antalya ilinde yapılan çalıştayda; Öğretmen atamalarının yılda iki defa yapılması, öğretmenlerin alanında bilgilerini artırmak için yüksek lisans ve doktora eğitimi için teşvik edilmesi kararı alınmasına karşılık tam tersi uygulamalar yapılmıştır. Eğitim özrü yönetmelikten çıkarılmış, öğretmen atamalarının yılda bir defa yapılması yönetmelikle uygulamaya geçirilmiştir. 80 sayılı kararla ilgili raporlar önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacaktır. Bakacağız neler değişmiş göreceğiz. Bu çalıştayda alan mağdurlarının sorunlarını gündeme getirerek önergeler verdik. Çalıştay raporu içerisinde verdiğimiz önergeler yer aldı. Bu çalıştayda, öğretmen alımında alan sınavının dışında sosyal becerilerin de ölçülebileceği bir sistem üzerinde durulduğuna dair diğer komisyonlarda görüşmeler yapılmış. Türk Eğitim-Sen olarak, 60 puan barajı ile ilgili en büyük endişemiz, önümüzdeki yıllarda öğretmen atamalarında sözlü sınav gelebileceğine yönelikti. Bu noktada 60 puan barajını savunanları uyarmış, bunun kendi geleceklerinin önüne bariyer koymak anlamına geleceğini söylemiştik. Çünkü 60 puan barajı, KPSS’nin sıralamayı değil, başarıyı ölçen bir sınav olarak görülmesi anlamına gelmektedir. KPSS başarıyı ölçen bir sınav olarak görülürse, 60 taban puan uygulaması haklılık kazanacak ve “daha başarılı öğretmenleri atayalım” denilerek, atama bekleyen öğretmenlere sözlü sınav getirilecektir. Sözlü sınav uygulamasının ise Türkiye’de ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur. Tıpkı yönetici atamalarında olduğu gibi, öğretmen atamalarında da kadrolar yandaşlarla dolacak, ideolojik davranılacak, eş-dost, ahbap-çavuş ilişkisi ön palana çıkacak, bu kişiler henüz öğretmen olmadan tercihe zorlanacak, ‘torpil’ kelimesi öğretmenlik mesleğinin baş tacı olacaktır. Bu nedenle sendikamız, 60 puan barajına karşı çıkmıştır. Nitekim ne kadar haklı olduğumuzu İstanbul’da yapılan bu çalıştayda bir kez daha anladık. Atama bekleyen tüm öğretmenlerimiz bilmelidir ki, 60 puan barajıyla aslında öğretmen atamalarında mülakatın tohumları atılmıştır.
Şayet Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri “Sosyal beceriden kastımız mülakat” değil derse, sosyal beceriden ne kastettiklerini kamuoyuna açıklamaları gerekir. Ancak şunu net olarak ifade edebiliriz ki; sosyal becerinin sözlü sınav dışında başka bir anlama gelmesi çok zordur. Şöyle düşünelim; Öğretmen olarak atanmak için KPSS ile test edileceksiniz, alan sınavına gireceksiniz, tüm bunlar yetmeyecek, bir de sosyal becerileriniz ölçülecek. İletişim kurma, grup içi ve grup dışı ilişkilerde performans sergileme, arkadaşlık kurma ve sürdürebilme, sosyal rahatlık vb. durumlar sosyal beceriler içinde yer almaktadır. Öğretmen olarak atanmayı bekleyenlerin büyük kısmı ise, çalışma hayatında yer almayan ve eli ekmek tutmayan kişilerdir. Dolayısıyla;
Bu öğretmenlerimizin sosyal becerilerini kim, nasıl ölçecektir? Sosyal becerilerde kıstas ne olacaktır? “Öğretmen atamalarında sosyal becerileri ölçeceğim” demek, gerçekten hakka uygun, adaletli bir öğretmen alımının önünü mü açar; yoksa haksızlığı, torpili, yandaşlığı beraberinde mi getirir?
Öte yandan KPSS ve alan sınavından yüksek puan almasına rağmen, sosyal becerilerden düşük puan verilen öğretmenlere yapılan haksızlığın vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Ya da KPSS ve alan sınavından düşük puan alan ama sosyal becerilerden yüksek puan verilen kişilere yapılan torpilin hesabını nasıl vereceksiniz? Her ne olursa olsun, öğretmen alımlarında yazılı sınav dışında yapılacak her türlü uygulama şaibeye, kirlenmeye, haksızlığa yol açacaktır. Herkes bilmelidir ki; SOSYAL BECERİLERİN ÖLÇÜLEBİLECEĞİ BİR SINAV OLAMAZ. Şayet öğretmen alımlarında ‘sosyal beceriler’ adı altında sözlü sınav getirilirse, Türk Eğitim-Sen olarak ataması yapılmayan öğretmenler ile birlikte Ankara merkezli kitlesel eylemler yapacağız. Böyle bir uygulamayı aklından geçirenler, sendikamızın MEB’in kapısına dayanacağını bilmelidir. Ülkenin her tarafını eylem alanı haline dönüştürürüz. Bu eylemlik süreci bir gün, iki gün olmaz. Öğretmenlerimizi kirletmek isteyenlere asla müsaade etmeyiz. Hiç kimse öğretmenlik mesleğini ideolojik ve keyfi uygulamalar neticesinde ayaklar altına alamaz. Eğitim gibi geleceğimizi ilgilendiren çok önemli bir alanda, yeni ayak oyunlarına tahammül kalmamıştır. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya tavsiyemiz, yol yakınken “sosyal beceri” garabetinden dönmesidir. Müdürlük alımında torpile resmiyet kazandıran Nabi Avcı’nın bu anlayışlarına sessiz kalmamızı kimse bizden beklemesin.
Mebpersonel.com özel haberidir.
Mebpersonel.com özel haberidir.