“Mehmet ŞİMŞEK” ismi, bu aralar Sayın Başbakanımızın dilinde çokça yer alıyor. Bilindiği gibi Mehmet ŞİMŞEK, Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Arıca (Kefré) Köyünden olup Kürt’tür. Dolayısıyla Sayın Başbakanımız, Türk-Kürt ayrımını yapmadığını göstermek için Mehmet ŞİMŞEK’i sık sık örnek veriyor. Diyarbakır ve Batman gibi illere gittiğinde de onu yanında platforma çıkarıyor.
Bunları niye anlatıyorum diyeceksiniz? Bölgemizin bir evladı olarak ilkokul, ortaokul ve liseyi bu topraklarda okumuş, yokluk görmüş biri olarak Mehmet ŞİMŞEK’in bölgemizin eğitim ve öğretim sorunlarını yakından görmesini istiyoruz. Kendisinin çok iyi bir ekonomist, başarılı bir Maliye Bakanı olması, bizim için elbette gurur verici. Ancak bizim ondan başka beklentilerimiz de var.
Her siyasetçi, kendi memleketine mutlaka büyük katkılarda bulunmuştur. Kadirşinaslığın, vefakârlığın bir göstergesi olarak bu, olması gereken bir şey olduğundan kimse bunu yadırgamaz. Sayın Şimşek de biliyor ki kendisinin doğduğu topraklarda insanlar, yıllarca ihmal edilmiş; şehirlerimiz Batı’daki şehirlerden her yönde bariz bir şekilde geri bırakılmıştır. Bunun yansıması olarak da bu bölge illeri olarak bizler, Türkiye’nin eğitim-öğretimdeki başarı sıralamasında sonuncu sıraları kimseye kaptırmıyoruz.
Bu topraklarda otuz yıl boyunca kanın akması, sorunlarımızın temel nedenlerindendi şüphesiz. Son bir yıldır kan dökülmüyor çok şükür. Bu hepimizin özlemle beklediği bir dönemdi. Bu sürece katkısı olan herkese minnettarlığımızı ifade ediyorum buradan. İnşallah bölgemizde hayatın normale dönmesiyle şehirlerimizin çehresi de yatırımlarla hızla değişecektir ve her yönden kalkınma sağlanacaktır!
Güzel gelişmeler oluyor bölgemizde, hayal türünden işler yapılıyor birçok sahada. Devlet, bölge insanına saygı duymaya başlıyor; onları kendi dilleriyle konuşturuyor; onları tanımaya ve anlamaya çalışıyor. Yollar yapılıyor, ticaret canlandırılmaya çalışılıyor. Bölge insanının eğitim-öğretim açığını kapatmak isteyen Sayın Başbakan, okul üstüne okul yapıyor. Okullaşma oranında büyük yükselişler sağlanıyor.
Gel gör ki bölgenin en önemli sorunlarından biri olan eğitim-öğretimde, henüz arzulanan başarı sağlanmış değil ve böyle giderse sağlanamaz da. Çünkü eğitim-öğretimin öğretmen ayağında hâlâ ciddi sorunlar var: Bölgemiz okullarında ciddi bir öğretmen açığı var. Öğretmenlerin önemli bir kısmı kadrolu değil. Bu öğretmenler cüzi bir ücretle çalıştırılıyor. Öğretmen açığı pedagojik formasyon sahibi olanlarla kapatılamayınca iki yıllık yüksek okul mezunları da ücretli öğretmen olarak görevlendiriliyor. Özellikle köy okullarımızı gezen biri, bu tabloyu çok yakından görebilecektir. Belli bir kadrosu olmayan okullarımızın öğretmenleri sık sık değişiyor. İlkokul beşinci sınıfı bitirinceye kadar on iki öğretmen değiştiren öğrencilerimizin olduğunu bizzat biliyorum.
Son zamanlarda öğretmen atamalarının daha çok bölgemize yapıldığını biliyoruz. Ancak bu, sorunlarımızın çözümü için yeterli olmuyor. Batı’nın mamur il ve ilçelerinde çalışmak varken bu bölgenin gelişmemiş ve birçok alanda dezantajlı olan yerleşim yerlerinde çalışmak, öğretmenlerimizi huzursuz ediyor. Bu nedenle buralara atanan öğretmenler, buralardan gitmek için daha ilk günden tayin çıkarma yollarını araştırmaya başlıyor ve birçoğu da özellikle eş özrüyle senelerini doldurmadan bölgemizi terk edip amaçlarına ulaşabiliyor.
İşte bu noktada iş, Sayın Şimşek’e düşmektedir. Çünkü kendisi, kesenin ağzını sıkı sıkıya bağlamış olup bu sorunun halli için kendisine getirilen hiçbir paralı çözüme geçit vermemektedir.
Sayın Bakanım, sizin de bildiğiniz gibi bu bölge dezavantajlı! İnsanlar burada çalışmak istemiyor! Kadrosunu alan buradan kaçıyor! Sayın Dinçer, insanları burada zorla tutmaya çalıştı ama başaramadı. O halde size düşen, kesenin ağzını biraz açmaktır; bu insanlara pozitif ayrımcılık yapmaktır. Gercüş’te, Dargeçit’te, Ceylanpınar’da, Yüksekova’da çalışan birini Denizli, Aydın, Konya, Bolu’da çalışan biriyle eşit tutmak adaletsizliktir. Korkmayın; eğitime yatırdığınız her kuruş, size fazlasıyla kâr olarak dönecektir!
Daha önceki dönemlerde, Doğu bölgelerinde görev yapan öğretmenlere bölge tazminatı adı altında, hatırı sayılır bir ödeme yapılıyordu. Dolayısıyla bu bölgelerde çalışan biri, Batı’da çalışan birinden daha fazla kazandığını görüyor ve bundan memnun oluyordu. Bugünün Türkiye’si, o günün Türkiye’sinden kat be kat zengin olduğu halde ne oluyor da başta siz Sayın Bakanım, böyle bir uygulamaya yeşil ışık yakmıyorsunuz?
Köylerde çalışan öğretmenlerimiz, çok zor şartlar altında görev yapmaktalar. Birçoğunun kalacağı düzgün bir lojmanı yok. Dolayısıyla şehir merkezlerinden her gün kilometrelerce yol yaparak köylerine gidiş geliş yapmaktalar. Bu insanlar, hem kira hem servis ücreti ödemek zorunda kalmaktalar. Nereden bakarsanız bu insanlara haksızlık yapıldığını görürsünüz. En basitinden bir soru: “Sayın Bakanım, sizce bu insanlara servis ücreti ödememek insafın neresine sığar!”
Hal böyle iken Sayın Bakanım, eğitim-öğretimdeki zayıf karnemiz bir türlü iyileşmiyor! Çocuklarımızın eğitimleri aksıyor, sağlıklı bir şekilde yürümüyor. Herkesin sizin gibi fedakâr bir öğretmen ağabeyi de yok ki ellerinden tutup onları bu dezavantajlı yerlerden alıp okutsun. Hazır dershaneler de kapanıyorken çocuklarımızın geleceği tamamen devlet öğretmenlerine bırakılmış durumda. Onların cüzdanı ise sizin ellerinizde.
Halen bu bölgenin bir milletvekili olan size, bunları hatırlatmamıza da gerek yok aslında. Çünkü bu sorunların tespitini yapıp sonra da bunları çözüme kavuşturmak, başta sizin göreviniz. Ama Gercüşlü bir hemşehriniz ve bir sendikacı olarak bunları sizlere hatırlatmak istedim yine de. Belki biraz empati yaparsınız diye. Ha şunu da hatırlatayım Sayın Bakanım! Kürtler cömertlikleriyle meşhur bir millet!