Şubat ataması bekleyen Öğretmenden Mektup var..

Şubat ataması bekleyen Öğretmenden Mektup var..

 Geçtiğimiz haftalarda Şubat ataması için MEB Bakanı Ömer DİNÇER ile görüşen atanamayan öğretmenlere, Bakan Dinçer’in açıklamaları gerçekten çok üzücüydü.

Bu bağlamdan dolayı geçen hafta isminin açıklanmasını istemeyen bir okurum mail atmıştı. Bu maili okuduğumda gerçekten söylenecek hiçbir şey savunulacak hiçbir düşünce olmadığını gördüm… Ve işte o mektubun derin hissiyatlarla yoğrulduğu dizeleri…

“Sayın başbakanım yıllar oldu bir sevdam vardı içimde büyüttüğüm, karatahta basında kara günlere inat AK gelecekli çocuklar yetiştirmek... Ben bu hayalle yasıyorum her şeye inat. Odamın bir tarafını hasta anama bir tarafını da sabahları asgari ücret karşılığı pazarlama yapacak kardeşime ayırdım. Olsun...750 TL maaşla kira dershane ve hastane üçgeninde kardeşimin eline baktım bir yıl. Sabahları minibüs paramı kardeşimin cebinden çalıp bir yıl dershane köşelerinde süründüm olsun... Herkes yemeğe giderken ben daha yeni yedim yalanlarını ne çok dedim… Olsun. Rahatsızlandım bir böbreğimi kaybettim olsun. Annemin gözyaşları sel olup akıyor olsun... Bir yandan onun böbreğini de aldırdık olsun… Her gece soru bankalarının sayfalarını gözyaşlarımla ıslattım olsun... Siz yeter ki bana gönlümün ekmeğini öğretmenliğimi verin. Sınava girdim kitapçığı açtım çözmeye başladım ama bunları bir daha yasama ihtimalinin verdiği stresle istediğim gibi yapamadım. Aslında aldığım puan sizin vasıflı diye atamasını yaptığınız çoğu öğretmenden kat kat yüksekti (80,080) ama kontenjanlar açıklanınca yıkıldım lise branşlarına çok büyük bir haksızlık yapılmıştı. Herkes 50 60 puanla atanırken ben aynı gün dershaneye bir akrabamın yardımıyla tekrar yazıldım. Eve gelene kadar aklımdan intihar etmeyi geçirdim ama annem geldi gözümün önüne kardeşim geldi aklıma yapamadım... Bunları bana acıyın diye anlatmıyorum ama çok yoruldum başbakanım... Ben bunca şeyi yasarken yıkılmadım ama bugün yıkıldım başbakanım yıkıldım. Bakanımız liderimiz gözüyle baktığımız kişi bizi aç güvercinlere benzetip dalga geçti. Biz bunu hak etmedik sayın başbakanım. 8 yıl oldu atanamadım hiçbir şey zoruma gitmedi ama bu çok acıttı sol yanımı inanın yazımın her harfini bir gözyaşım temizliyor. Yıkılıyorum başbakanım yıkılıyorum. Sadece kendime üzülmüyorum ekmek peşinden koşan tüm güvercinlere üzülüyorum. Bakanımız bizim kutsal saydığımız üç şeyi nasıl böyle bir yaklaşımla dile getirir. Ekmek benim için emektir paylaşmaktır yerde gördüğüm zaman öpüp alnıma koyduğumdur. Helali anlatır ekmek bana sofrada benim karnım tok oğlum siz yiyin diyen bir babayı anmaktır ekmek bazıları bilmese de... Öğretmen bir dilenci değildir öğretmen yeri gelir anadır yeri gelir babadır öğretmen olmak yeri gelir dağ köyünde soba yakmaktır öğretmen her harfine kırk yıl köle olunacak insandır öğretmen. İKRA sözüyle başlayan kitabın mümessilidir. Öğretmen olmamak ise sevdiği kızın gelin arabasında kendi isminin bas harfini görememektir (atanamayınca) bakanım bilmese de emin önünde yem peşinde koşan güvercinler belki de benim hasta annem gibi yavrularına yem götürüyordur. Güvercin bana mağara süsüdür Peygamber yoldaşıdır Sevgiliyi (s.a.v) anlatır. Güvercin demek bu mağarada kimse yok demektir. Güvercin demek haber demek güvercin demek barış demektir her ne kadar bir kanadı kırık olsa da ne olur bari siz yem bekleyen 238 bin güvercine ekmek dağıtın... Bizler Eminönü’nde olmasak bile liselerin önünde hiçbir taşın (hakaretin) ulaşmayacağı yerde sizden şubat soğuğunda kardelen kokusu taşıyan ekmek parçacıkları istiyoruz saygılarımla…”

Her hangi bir öğretmenden sadece biri…

www.adiyaman24.com

gökhan özger

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Öğretmen Atamaları Haberleri