Öğretmenlerin En Önemli Sorunu Düşük Maaşlarıdır

Konunun uzmanlarına göre Türkiye'de öğretmen maaşları Avrupa ülkelerinin gerisinde kalırken, eğitim sistemindeki değişiklikler ve kalabalık sınıflar da öğretmenlerin başarısına olumsuz etki yapıyor. Öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri olarak ‘itibar kaybı' gösteriliyor. Ayrıca Türkiye'de 100 binden fazla öğretmenin atanmayı beklemesi, beraberinde ekonomik ve sosyal sorunları da getiriyor.

 En büyük sorun itibar kaybı ve Maaşlar

öğretmenlerin en önemli sorununun ‘itibar kaybı' olduğunu  Her kesim söylüyor.

“Geçmiş yıllarda toplumun en itibarlı mesleği öğretmenlik mesleğiydi. Bizim kültürümüz, milli geleneklerimiz, dini inançlarımız Hz. Ali'nin sözlerinde olduğu gibi “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” anlayışı üzerinedir. Ama maalesef yıllar içerisinde siyasetçilerin yapmış olduğu büyük hatalar, tribünlere oynayan siyasetçilerin halka hoş görünmek için öğretmenler aleyhinde sarf ettiği küçük düşürücü sözler, öğretmelerimiz bakımından ciddi bir itibar problemi yaratmıştır.

Öylesine büyük bir boyut kazanmıştır ki, bu neredeyse öğrenciler dahi öğretmenleri saymaz hale gelmiştir. Bunun sonucunda da öğretmenlerimizin fiziki müdahalelerle sıkça karşılaştıklarını son zamanlarda duyuyoruz.

Türkiye'nin çeşitli illerinde veliler tarafından sopayla bıçakla darp edilen öğretmenlerle ilgili olaylara basında sıkça şahit oluyoruz. Dolayısıyla öğretmenlerimizin ekonomik, sosyal birçok problemi var ama bunlardan en önemlisi bana göre toplumsal itibar problemi ve ücret konusudur.

Bunun sadece sosyal ayağı yok, ekonomik ayağı da var. Siz toplumu eğiten, eğitim, öğretimin en önemli enstrümanı olan öğretmeni yaşama ac ziyeti içerinden ekonomik sıkıntılarla baş başa bırakırsanız, borcunu ödemeyen, hacze uğrayan bir öğretmen modeli yaratırsanız elbette öğretmenlerimiz toplumsal statü kaybına uğrarlar.

“Yaklaşık 18 milyon öğrencinin olduğu Türkiye'de 850 bini aşkın da öğretmen var. Son 11 yılda eğitim sisteminde tam 13 temel değişiklik yapıldı, 5 Milli Eğitim Bakanı değişti. Eğitim sisteminin sık sık değiştiği, bölgeler, iller hatta ilçeler arası eğitim eşitsizliğinin,kalite sorunun olduğu Türkiye'de öğretmen olmak zor.

Tüm bunların yanı sıra öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili sorunları var.  Türkiye'deki öğretmen maaşları pek çok Avrupa ülkesinin gerisinde.  Eğitim Bir Sen'nin Türkiye genelinde 17 bin öğretmen ile yaptığı araştırma mesleğin sorunlarını da özetler nitelikte;

Öğretmenlerin 84.7'sinin bankaya borcu var, yüzde 86' sı elektrik ve su faturalarını , yakıt giderini azaltmak için tasarruf yapıyor, yüzde 66'si tükenmişlik sendromu yaşadığını söylüyor, öğretmenlerin prestijli meslek olduğunu düşünenler yüzde 4.7 , yüzde 31.9'u öğrenci, veli şiddetine maruz kalmış. Ayrıca ‘atanamayan öğretmenler' sorunu var. Yaklaşık 350 bin öğretmen atama bekliyor. 70 bin ücretli öğretmen adeta mevsimlik işçi gibi çalışıyor. En fazla kazanabildikleri para kadrolu bir öğretmenin kazanabildiğinin sadece üçte biri.”

Ülkemizde bir çok kuruluşlar anket yapmaktadır bu anketlerin ortak sonucunda:

Öğretmen, müdür, müdür yardımcıları, memurların dâhil olduğu eğitim görevlileri arasında yapılan anketteki sonuçlarda ekonomik ve sosyal sorunlar öne çıkıyor.

Anket sonuçlarına göre Türkiye'de ‘en prestijli mesleğin öğretmenlik olduğunu'düşünenlerin oranı sadece yüzde 4,7.

Devlet okullarının itibar kaybettiği görüşünde olanların oranı da yüzde 90,9.

Katılanlardan yüzde 96,5'i de öğretmenlerin toplumsal itibar kaybettiğini düşünüyor.

Ankete katılanların:

Yüzde 89,2'sinin borcu var. Kredi kartı olanların yüzde 42,2'si aylık borcunun tamamını düzenli ödeyemiyor. Yüzde 82,9'u son 11 yıl içinde banka kredisi çekti.

Yüzde 66,9'u ‘Tükenmişlik sendromuna' yakalandığını söylüyor. Bu sendrom, ‘çalışanlarda yorgunluk, hayal kırıklığı, motivasyon ve enerji kaybı, isteksizlik, işinden soğuma ya da işi bırakma' şeklinde kendini gösteren bir sendromdur.

Yüzde 37'sinde işe bağlı olarak stres ve sinirlilik hali var.

Yüzde 77,7'si toplu sözleşmelerde öğretmenlere yönelik kayda değer bir kazanım olmadığını söylüyor.

Yüzde 78,9'u yönetici atamalarındaki sözlü sınavların adil yapılmadığı görüşünde. Katılanlar, “yandaşlar kayrılarak kul hakkı yeniyor” diyor.

Yüzde 76,5'i SBS (Seviye Belirleme Sınavı) yerine getirilen yeni sınav modelinin öğrenci başarısını artıracağını düşünmüyor.

Yüzde 31,9'u öğrenci, veli şiddetine maruz kalmış.

Yüzde 48,3'ü siyasette yandaş atamalarının kendisini rahatsız ettiğini söylüyor.

Yüzde 89,3'ü öğretmenlerin kaybettiği itibarlarını Bakan Nabi Avcı ile geri kazanabileceklerine inanmıyor.

Yüzde 72'si öğrenci andının kaldırılmasını doğru bulmuyor.

Yüzde 73,6'sı özel okullarda etnik dil ve lehçelerde eğitimin önünün açılmasına karşı çıkıyor ve önümüzdeki yıllarda devlet okullarına sirayet edebileceğini düşünüyor.

Yüzde 59'u iş güvencelerinin ellerinden alınacağına dair endişe taşıyor.

Müfredat, donanım, zihniyet, okul yönetiminde katılım” da öğretmenlerin yaşamını güçleştiren sorunlar arasında sayılıyor.

“Her sene değişen müfredat ve bunu okullar açıldıktan sonra öğrenen öğretmenlerin ciddi döküman ve donanım eksikliği temel problemlerden biri. Eğitimin uygulamadan yoksun ve teorik kalması da diğer önemli problem. Tarih derslerinin yanlı ve gercekten kopuk yalanlar uzerine kurulması, törenlerin militarist olması, idarenin öğretmen görüşünü dikkate almadan okulu yönetmesi sayılabilecek diğer sorunlar.”

Tüm öğretmenlerin ortak sorunları

TÜRKİYE'nin dört bir yanında büyük bir sevgi bağıyla görevini yapan öğretmenlerin sorunları da çok. Onları temsil eden Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Demokrat Eğitimciler Sendikası başkanlarının ilettiği sorunlar şöyle:

· Eşit işe eşit ücret kanunu çıkarıldı, öğretmenler bu kanun kapsamına alınmadı. Öğretmenler kendilerini üvey evlat gibi hissediyorlar. Azim, şevk ve motivasyon-larında düşüş yaşandı.

· Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı çok fazla.

· Hâlâ sobayla ısıtılan sınıflar var ve birleştirilmiş sınıf uygulaması devam ediyor.

· 350 bin civarında ataması yapılmayan öğretmen var. Bu sorun kangren haline geldi.

· Avrupa Birliği'ne üye, hatta aday ülkelerde öğretmenlerin siyaset hakkı var. Gelişmiş, çağdaş demokrasi ve siyaset için öğretmenlere siyaset ve grev hakkı verilmeli.

· Ücretli öğretmenler çok düşük maaşlarla çalışıyor. Sosyal güvenceleri yok, sendikalı olamıyorlar.

· Dersane öğretmenleri arasında asgari ücretle çalışanlar var.

· Resim, müzik gibi sanat öğretmenleri idareci olamıyor, ders sayıları giderek azaltılıyor, iki okula bir resim ve müzik öğretmeni düşüyor.

· Okullarda öğretmenlerin sadece bir odası var. Her birinin ayrı çalışma ofisi ve bilgisayarı, interneti olmalı.

· OECD ülkelerinde öğretmenlerin yıllık çalışma saatleri 1652 saat, Türkiye'de 1840 saat.

· Bütün kamu çalışanlarının lojmanları ve işe gidip gelmeleri için servisleri var ama öğretmenlerin ne lojmanı ne de servisleri var. En azından yol masrafları karşılanmalı.

· Öğretmenler kendi çalıştıkları okula çocuklarını kayıt ettiremiyorlar, bu durum da onları olumsuz etkiliyor.

· Okullar engelli öğretmen ve öğrenciler dikkate alınarak planlanmıyor, bu durum eğitim ve öğretimi olumsuz etkiliyor.

Öğretmen adayları mezun olmadan önce 1 yıl staj yapmalı

EĞİTİMİN temel öğesi, çekirdeği öğretmenlerdir. Derslik sayımız, maddi kaynaklarımız, bilgi ve teknolojik alt yapımız ne olursa olsun eğitimin başarısını belirleyen en kritik faktör yine öğretmendir. Bir taraftan derslik sayımızı arttırmaya, teknolojik alt yapıyı iyileştirmeye çalışırken öğretmenin mesleğini icra etmesi ve mesleki gelişimi ile ilgili tedbirler almanın da üzerinde duruyoruz.

Öğretmenliğe talep fazla

Son 10 yılda eğitim fakültelerinin sayısı 54'ten 75'e yükseldi. Öğrenci sayısı 151 binden 200 bine çıktı. Eğitim fakülteleri, fen-edebiyat ile iktisadi ve idari bilimlerden sonra en fazla öğrenci alan yükseköğretim kurumları haline geldi. Bazı eğitim fakülteleri ya da bölümlerinde bu sayı 100'ü aşıyor. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı mühendislik fakültelerinde 35, fen-edebiyat fakültelerinde ise 9.

KPSS en önemli sorun

KPSS nedeniyle özellikle fakültelerin son sınıflarında öğrenciler liselerde olduğu gibi sınava hazırlanıyor ve dersler amaca uygun olarak yapılamıyor. Buna rağmen her yıl mezun olan 50 bin civarındaki öğretmen adayı, atanmayı olağan bir hak olarak görüp, atanamama halinde hayal kırıklığı yaşıyor. Türkiye'de kamu personeli istihdamının en büyük kısmını gerçekleştirmesine rağmen öğretmen eğitimi programlarının mezunları arasındaki işsizlik oranı giderek artıyor.

Öğretmenlik için Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuranların sayısı 2011 yılında 264 bine yükseldi. Son yıllardaki yıllık istihdam ortalaması 30 bine yaklaşmasına rağmen, öğretmenlik programları ve diğer yükseköğretim kurumları mezunları bu alanda yeterince iş bulamıyorlar. Türkiye'nin öğretmen eğitimi alanında 10-15 yıldan bu yana yeterli yatırımı yapmadığı, buna karşılık sağlıksız ve dengesiz bir büyümeyle çeşitli güçlüklerle karşı karşıya kaldığı ortada.

Öğretmen yetiştiren kurumlar

gözden geçirilmeli: Bugün öğretmenlerin yetiştirilmesi ile ilgili eğitim programları, üniversitelerimizdeki diğer eğitim programlarından farklı bir nitelik taşımıyor. Diğer mesleklere eleman nasıl yetiştiriliyorsa öğretmenler de öyle, özel bir önem atfedilmeden aynı şekilde yetiştiriliyor. Öğretmenlerimizin seçim sürecinde de istisnai bir yapı ile bu süreç geliştirilmiyor. Ayrıca öğretmenler mesleğini icra ederken çok özel ve istisnai muamaleye tabi tutulmuyor. O zaman bu sürecin hepsi rutinleşmiş, sıradan hale gelmişse öğretmenlerin istisnai olduğunu, bu mesleğin mutena bir meslek olduğunu iddia etmek olur mu?
 
Öğretmenliği tekrar kendi konumuna oturtmamız lazım. Bunun için öğretmen yetiştiren fakültelere giriş yeniden gözden geçirilmeli ve farklılaştırılmalı. Böylece öğretmen olmak isteyen insanların bu ülkenin en kabiliyetli, en başarılı ve duygusal açıdan da güçlü ve idealist olanların yöneldiği bir meslek olarak ortaya temayüz etmesini sağlamak lazım.

Stajlar itina ile yapılmıyor: Fakülteden mezun olanların hemen öğretmenlik mesleğine yönelmeleri bence yetersiz olabilir. Fakültede okurken adayların stajlarını çok iyi yapması ve pratiklerini okullarda çok başarılı, tecrübeli öğretmenlerimizden belki de en az bir yıl süreyle fiili olarak alması lazım. Bugün stajlar o kadar itina ile yapılmıyor. Onun için eğer gerekiyorsa eğitim fakültelerinin eğitim süreleri uzatılabilir. Ancak, bunun karar vericisi YÖK ve üniversitelerdir. Ama ben okullarımızda bir yıl boyunca sınıfta yine belirli bir tecrübeli öğretmenin nezaretinde olmaksızın staj yapmamış çocuğumuzun öğretmen olarak işe başlamasını doğru bulmuyorum.

Öğretmenlik rutinden kurtarılmalı: Milli Eğitim Bakanlığı'na veya herhangi bir özel kuruma öğretmen olarak seçilen adayların öğretmenlik ünvanını almadan önce de iyi bir denemeden, adaylık sürecinden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Öğretmenlik mesleğinin bir kişinin 30 yıl boyunca rutin bir şekilde icra ettiği meslek olmaktan çıkarılması gerekir. Öğretmenlerimizin büyük bölümü bir kuruma giriyor, bazen kurumunu değiştiriyor, bazen kalıyor. Ama emekli olana kadar rutin olarak ders veriyor. Bu ne kadar sıkıcı, ne kadar insanın ruhuna aykırı bir şey. Halbuki o insanın mesleki hayatının belirli safhalarında farklılaştığını görmek, onu kıdemi arttıkça itibarını arttıran, saygınlığını pekiştiren bir mekanizma kurmak çok önemli. Motivasyon dediğimiz şey herkesin maaşıyla irtibatlı hale gelmişse iyi değil. Aslında diğer alanlardaki yetersizliklerin çaresiz şekilde maddi olarak telafi edilmesi beklentisiyle alakalıdır bu durum.

Öğretmenlik özel ve önemli bir meslektir

EĞİTİM, herkesin yapabileceği bir iş değil, bu iş için özel olarak yetiştirilmiş öğretmenlerin yapabileceği özel bir meslektir.

Bir okulu başarılı veya başarısız kılan, öğrencilerin bireysel yeteneklerini geliştirmelerini, kendilerine, ulusa ve insanlığa faydalı bilgi, beceri ve değerlerle yetişmelerini sağlayan en önemli güç öğretmenlerdir.

 
Mehmet Altındağ
Eğitim-Der başkanı (Eğitim Dostluk Dayanışma Derneği)

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Özlük Hakları Haberleri