SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BÜYÜK ZAFERİ
SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BÜYÜK ZAFERİ
Doç.Dr. Ali MEYDAN Nevşehir Üniversitesi , 02.10.2012
Gün geçmiyor ki Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir sürprize imza atmasın. Resmi kurumlarda çalışanlar olsun, özel okullarda, dersanelerde çalışanlar olsun, özel ders veren öğretmenler olsun hemen hepsi yarın Sayın Bakan aleyhimize hangi kararı alacak kaygısıyla yaşıyor.
Alınan bu kararlar Hun İmparatorluğundan bu güne kadar gelen öğretmenlik kurumunun bütün kazanımlarını da yerle bir etmiş durumda. Artık hiçbir öğretmen maaşlarının azlığından, özlük haklarının yetersizliğinden, eğitim öğretim hayatının keşmekeşinden şikâyet etmiyor. Bütün şikâyet öğretmenlik mesleğinin ve bizzat öğretmenin kendisinin itibarının ve karizmasının yok edilmesidir. Azaltılması, tahrip edilmesi, erozyona uğratılması değil bizzat bilerek, isteyerek ve bilinçli bir şekilde yok edilmesi…
Hun imparatorluğundan bu güne dedik ama özellikle Cumhuriyetle birlikte öğretmen toplum tarafından baş tacı edilmiş, öğrencilerin ömür boyu kendilerine model aldıkları kişiler olmuşken aynı zamanda hiçbir devlet memurunun gitmediği köylerde, kasabalarda, mezralarda devletin güler yüzü olmuş, devleti temsil etmiştir. Geldiğimiz noktada bu temsil ayaklar altına alınmış, her veli öğretmenin başına idareci kesilmiş, birçok öğrenci öğretmenine küfür eder hale getirilmiş, köye her gelen müfettiş, mülki idareci vs. de öğretmene fırça atıp gitmiştir. Köylerde, kasabalardaki durum şehirlerde, metropollerde daha da vahimdir.
Bütün bu olumsuzluklar yaşanırken gün sınıf öğretmenlerine doğdu.
Toplumda yıllarca yaşayan genel kabul ‘çocuğum hiç bir şey olamıyorsan öğretmen ol, onu da olamıyorsan sınıf öğretmeni ol’ algısının atamaların azalması, üniversiteye giriş puanlarının yükselmesiyle yavaş yavaş azaldığı bir dönemde bir anda 4+4+4’e geçilmesi ve sınıf öğretmeni atamasının neredeyse yapılamamasıyla hayal kırıklığı en üst düzeye çıkmıştı.
Aslında Cumhuriyet tarihi boyunca sınıf öğretmenlerini ya da genel anlamda öğretmenleri nasıl yetiştireceğimize ya da kimlerin yetiştireceğine bir türlü karar verememiştik.
Yaklaşık 90 yılda 37 öğretmen yetiştirme modeli uygulanmış, 80 Milli Eğitim Bakanı görev yapmıştı. Mevcut durumu ise kimse izah edemiyor bile. Hayattaki bütün Milli Eğitim Bakanlarını bir araya getirip öğretmen yetiştirme modelimizin ne olduğunu ve yetiştirmeye çalıştığımız öğretmenlerden ne beklediğimizi soracak olsak muhtemelen 5 dk. sonra büyük bir kaos çıkar.
Sınıf öğretmenlerine doğan gün ise Sayın Bakan’ın verdiği kararlardan dönmemeyi erdem kabul etmesi ve tabiri caizse şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmasıyla ortaya çıktı. İlk icraat olarak zihin engelliler sınıfı öğretmenliğine ve teknoloji tasarım öğretmenliğine sınıf öğretmenlerinin geçirilmesi oldu. Sınıf öğretmenleri ‘kim bu zihin engelliler, öyle bir sınıf mı var?’ ya da ‘teknoloji tasarım öğretmenleri ne tasarlıyor?’ sorularını çevrelerine soradursunlar ikinci bomba da üniversite eğitiminde alınan yan alanlara geçişin yolunun açılması oldu.
2001 yılına kadar Sınıf Öğretmenliği bölümlerinde yan alan uygulaması yapılmış, uygulamada 3. Sınıftan itibaren mevcut programa ilaveten dönemde 1 ya da 2 farklı ders alınmış ancak ne veren öğretim görevlileri hele hele ne de yan alanı alan öğretmen adayı bu uygulamanın ne işe yarayacağını bile anlamadan mezun olmuştu. Aradan geçen 10 yıldan fazla zamanda bir öğretmenin aldığı yan alanın ne olduğunu bile unuttuğu bir dönemde ‘haydi marş marş yan alanınıza’ demek Milli Eğitimin eğitimi ne kadar ciddiye aldığını göstermektedir.
Özellikle 90’lı yıllardan sonra (öncesi de farklı değildi) ataması olmayan her üniversite mezununun sınıf öğretmeni olarak istihdam edildiği günler geride kaldı artık. O yıllarda ilkokullarda sınıf öğretmenliği mezunu bir öğretmeni bulmak çok zorken yıllar içinde bu açık kapanmış, farklı bölüm ya da fakültelerden mezun olup sınıf öğretmenliği yapanların sayısı da hızla azalmıştı. Artık çark tersine işliyor. Bugünden sonra gittiğiniz her ortaokulda ve lisede Türkçe Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, Beden Eğitimi Öğretmenliği, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği yapan sınıf öğretmenleriyle karşılaşacaksınız. İlkokullarda ise Zihin Engelliler ve Teknoloji Tasarım öğretmenliği alanlarını sınıf öğretmenleri ele geçirdi bile.
Eksik kalan bir nokta var: Yıllarca birçok fakülte (Ziraat Fakültesi, Veteriner Fakültesi gibi) ve bölüm (fizik, kimya, biyoloji, jeoloji gibi) mezunları sınıf öğretmeni olarak atanmıştı.
Ancak yeni uygulamada sınıf öğretmenleri bu alanlara henüz atanamadı. Tam da bu noktada mutlaka bir katkım olacaktır. Mesela bir lisansüstü öğretim yaptırdığım öğrencime ‘pamuk tarımının öğrencilerin tarım işçisi olarak çalıştırılması ve okula geç başlamalarındaki etkisi’ konulu bir tezle Ziraat Fakültesine, bir öğrencime ‘keçi sütüyle beslenen çocukların okul başarıları’ konulu bir tezle Veteriner Fakültesine akademisyen olarak girmesine sağlayabilirim.
Bu gayretimi gören ve durumun vehametini anlayan diğer öğretim üyeleri de benzer çözüm önerileri getireceklerdir.
Gayret bizden…
İlk yorum yazan siz olun