‘'Ucuz insanlara pahalı gelmen senin değil, onların suçu. Unutma ki, insan anlayana çok, anlamayana eksik görünür; Hepsi bu...!''
Ucuz kahramanlığa soyunmayan ve tarihe adını altın harflerle yazdıran sendikalarımız:
Hak arama eylemini yalın sesle değil; bağlama ve gitar eşliğinde ekolu mikrofondan şiir okuyarak yaparlar…
TANGRAM gibi itici yabancı kelimelere karşı alerjik reaksiyon gösterirler…
Neden derseniz? TANGRAM kelimesinin Türkçe bir kelime olmamasından olsa gerek herhalde…
Bakın, biz yazdık… Ama yine bu TANGRAM kelimesini görmeyecekler, duymayacaklar, konuşmayacaklar. Üç maymun hikayesinde olduğu gibi.
Maymun kim? Dediğinizi duyar gibi oldum…
Estağfurullah kimseye öyle bir şey demedik. İma da dahi bulunmadık. Yanlış anlaşılmasın sonra…
Sadece bir teşbih, hepsi bu!
Evet, ciddi sendikalar demiştik değil mi?
Ucuz kahramanlık yapmayan ciddi sendikalar iş güvenliğine çok önem verirler…
Hem de çok…
Bu nedenle, kendi Genel Merkezlerinde yaptıkları eylemlerde bile mutlaka kask, kelepçe ve sopa bulundururlar. Genel Merkez Yöneticilerinin masalarının önündeki halıya oturttukları anasınıfı çocuklarına darağacını göstererek, ileride devlete karşı yanlış yaparlarsa sonlarının ne olacağını anlatıp, sosyal sorumluluklarını yerine getirirler. Ciddi sendikacılık bunu gerektirir.
Kamunun güvenliğini sağlamak için de Genel Merkez binalarında ulusal platformlar kurarak, başına da en az general düzeyinde emekli paşaları getirirler.
Bu da, ciddi sendikacılığın en önemli olmazsa olmazlarından biridir.
Allah muhafaza, ya yarın darbe filan olursa maazallah!
Sonra ne yaparız değil mi?
Ama gel gör ki; ucuz kahramanlık yapan sendikalarda bu genel güvenlik ve sosyal sorumluluk tedbirlerinin hiçbirini göremezsiniz. Dedik ya onlar ucuz kahramanlık peşindeler. Ancak parti binaları önlerinde Bakanı istifaya çağırırlar. Peşlerine taktıkları beş-on bin öğretmenle yürüyüş yaparlar.
Ne gerek var o kadar kalabalığa? Güvenli bir eyleme en fazla üç yüz kişi yeterde artar bile. Fazlası güvensiz olur.
Bunların ki, on bin kişi ile ucuz kahramanlık değil de nedir?
Öyleyse;
Kahrolsun ucuz kahramanlık yapan sendikalar!
Yaşasın, iş güvenliği odaklı kasklı sendikalar…
Bir de şu biber gazına karşı maske ayarlanabilse, tadından yenmez gerçek kahraman sendikalarımız. Ama olsun. Biber gazının da her ne kadar acı da olsa, ajitasyon getirisini unutmamalı değil mi?
Sık, sık… Azıcık da acılısından sık… Başkasına değil, Başkana sık, Başkana…
Ver reytingi… Ver reytingi… Üye var mı? Üye…
Kemancı, bağlamacı nerde kaldı?
İşte gerçek kahraman sendikacılık…
Mehmet Ali SURUÇ