Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nun “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” dolayısıyla yapmış olduğu açıklama metni.
Birleşmiş Milletlerin 1992 yılında aldığı bir kararla 3 Aralık günü, Uluslararası Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilmiştir. Hükümet temsilcileri her yıl 3 Aralık dünya engelliler gününde bilinen ifadelerle engellilere ne kadar çok önem verdiklerini (!) ifade etseler de, Türkiye`de engellilerin başta eğitim hakkı olmak üzere, pek çok haktan yeterince yararlanamadığı bilinmektedir.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO`nun yaptığı araştırmalar, ülkemizde nüfusun yüzde 14`ünün engelli olduğunu göstermektedir. Engelli olanlardan bir kısmı doğuştan bir kısmı ise sonradan geçirmiş oldukları iş kazaları, trafik kazaları vb sonucunda engelli duruma düşmüştür.
Ülkemizde milyonlarca engelli yurttaş, eğitim ve istihdam başta olmak üzere sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama katılma sorunlarının pek çoğu henüz çözüme kavuşturulabilmiş değildir. Engellilerin pek çoğu kendi başına ihtiyaçlarını giderememekte, aile fertlerine bağlı ve bakıma muhtaç durumdadır. Ülkemizde başta eğitim olmak üzere, genel ve yerel hizmetlerin planlanması ve yürütülmesi aşamalarında engelli yurttaşlar dikkate alınmamaktadır.
Özel eğitim için gerekli bilgi, hizmet ve fiziksel çevre koşullarının özel eğitim kapsamında olan engelli çocuklar için henüz yeterince ulaşılabilir hale getirilmemiştir. Eğitimde fırsat eşitliği gerçekten sağlanmak isteniyorsa öncelikle ilk, orta ve yükseköğretimden yararlanmalarının kolaylaştırılması gerekir.
Engellilerin eğitimi açısından hayati önem taşıyan özel eğitime uygun nitelikte okul ve kurumların sayısı çok yetersizdir. Bu alana yönelik ciddi bir planlamadan bahsetmek mümkün değildir. Eğitime ayrılan payın geneline ve özel eğitime bütçeden ayrılan paya bakıldığında, bu gerçeği görmek mümkündür. Mevcut özel eğitim okulları ve kurumların belli illerde yoğunlaşması, diğer iller ve bölgelerde yaşayan engellileri ve ailelerini umutsuzluk ve çaresizliğe mahkum etmeyi sürdürmektedir.
Bütün hizmet alanlarında olduğu gibi, toplumun duyarlı olduğu özel eğitim alanında yaşanan sorunların temel nedeni, sistemli bir şekilde uygulamaya konulan eğitimde özelleştirme politikalarıdır. Bu durum, bir taraftan devletin eğitime ayırdığı bütçeyi kısıtlarken, diğer taraftan özel okullar ve vakıf üniversitelerinin teşvik edilmesi ve eğitim alanında yatırım yapmamasından açıkça anlaşılmaktadır.
Türkiye, engellilerin eğitimi konusunda gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarla kıyaslandığında olması gereken düzeyin çok gerisindedir. Engellilerin eğitim alma ve meslek edinme taleplerini gerçekleştirme olanakları sınırlıdır. Son yıllarda, mantar gibi çoğalan özel eğitim merkezlerinin denetimsiz uygulamaları nedeniyle engellilerin ve ailelerinin istismar edildiği kanısı toplumda giderek yaygınlaşmaktadır. Gerek eğitim merkezleri ve eğitin programları, gerek engelli sayısı ve engellilerin eğitiminde görev alacak deneyimli kadro oluşturulmasına dair politikalar yetersizdir.
Eğitim Sen, engellilerin eğitimi alana yönelik özel politikalar belirlenmesini ve eğitim başta olmak üzere, tüm toplumsal yaşam alanlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bunun için;
* Yollar, binalar, toplumsal yaşam alanları engellilerin ihtiyaçlarına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmalı, toplum engellilere nasıl davranacağı ile ilgili bilinçlendirilmelidir.
* Engellilerin lehine, onların talepleri doğrultusunda bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
* Engellilerle ilgili her türlü eğitim, yardım ve diğer etkinlikler kamu eliyle ve kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılmalıdır.
* Özel eğitime bütçeden yeterli kaynak sağlanmalı, kamuya ait özel eğitim kurumları ve okullarının sayısı artırılmalıdır.
* Çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışanların ve sosyal güvenceden yoksun olan ailelerin çocuklarının kullandıkları bütün cihazlar devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalıdır.
* Çocukların sosyal aktivitelerini geliştirecek etkinliklere öncelik verilmelidir.
* Özel eğitime muhtaç çocuklar için yeterli sayıda öğretmen, rehberlik uzmanı, psikolojik danışman ve yardımcı hizmet personeli kadrosu açılmalı, bu personel her yıl hizmet içi eğitimden geçirilmelidir.
* Sorun sadece eğitim boyutuyla sınırlandırılmamalı, engelliler için yeni istihdam alanları yaratılmasına özen gösterilmelidir. Hiçbir koşul aranmaksızın yeni istihdam alanları açılmalı, yasal olarak engelli çalıştırmak zorunluluğu bulunan işyerlerinin denetimleri yapılarak, kurallara uymayanlar hakkında gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.