Farklılıklarımızı koruyarak demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl bir toplumun mümkünlüğünü örgütlemesi gereken okullarımızda şiddet, hayatın farklı alanlarında olduğu gibi giderek tırmanıyor. İstanbul`un Başakşehir ilçesinde bulunan Başakşehir Anadolu Lisesi`nde iki öğrenci arasında yaşanan bir kavganın gerek başlama nedeni, gerekse sonrasında yaşananlar, Türkiye`nin içine sürüklendiği kaygı verici atmosferi tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Şubemizden edindiğimiz bilgilere göre olay şöyle gerçekleşiyor:
28 Kasım Perşembe günü, İstanbul`un Başakşehir ilçesinde bulunan Başakşehir Anadolu Lisesi`nde 11. ve 12. sınıflarda okuyan biri Kürt, iki öğrenci arasında kavga çıkmıştır. Kavganın son bulmasıyla birlikte, polis kimliği taşıyan ve okulun güvenlik görevlisine bu kimliği göstererek okula giren bir kişinin de aralarında bulunduğu iki erkek ve bir kadından oluşan aile fertleri okula gelip okul idaresiyle görüşmüşlerdir. Okuldan çıkarken ise okul bahçesinde karşılaştıkları Kürt öğrenciyi, kavganın tarafı olan çocuklarıyla birlikte coplayıp darp etmişlerdir. Hem suçlu hem güçlü misali bir de karakola gidip Çocuk Büro Amirliği`ne şikayette bulunmuşlardır. Darp edilen öğrencinin ifadesine göre kavganın başlama nedeni, bir öğrencinin bir Kürt öğrenciyle arasında geçen diyalogda "babasının özel harekatçı olduğu için Kürtlere karakolda kötü muamele ettiğini" söyleyerek Kürt olan öğrenciye küfür ve hakaret etmesidir.
Bilinmelidir ki, Eğitim Sen olarak yaşanan bu şiddeti en sert biçimde kınıyoruz. Makamı, mevkisi, görevi, cinsiyeti, dili, dini, inancı her ne olursa olsun hiç kimsenin bir başkasına şiddet uygulama hakkı yoktur! Üstelik bu şiddet, bir eğitim kurumunda ve bir öğrenciye yönelebiliyorsa vahametin boyutu derinleşiyor demektir. Çünkü demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl bir toplumun örgütlenmesi için mücadele etmesi gereken bir eğitim kurumunda yaşanan şiddet, bu kurumun kendi iddiasını yıkmaktadır.
Bu olay ve benzeri birçok olay göstermektedir ki, ailelerin nefret söylemleri etkisinde kalan çocuk veya gençler kendi arkadaşlarıyla kurduğu ilişkiyi dahi bu nefret üzerinden sürdürmektedirler. Polisin olağanüstü şiddet uygulamalarıyla bir anıldığı bir ülkede gerek siyasal iktidarın gerekse ebeveynlerin üzerine ciddi sorumluluklar düşmektedir. Kaldı ki okul bahçesinde öğrenci coplayabilen ya da buna tanıklık eden bir kolluk gücünün görevini hukuk çerçevesi içerisinde yapabilmesinin imkanı bulunmamaktadır. Belli ki Hükümetin polis şiddetini meşrulaştıran, aklayan açıklamalarından güç alanlar görevini kötüye kullanmayı, darp etmeyi, öldürmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
Eğitim Sen olarak konunun tüm yönleriyle araştırılması ve gerekli cezai işlemlerin yapılması için başta İl ve İlçe Milli Eğitim yetkilileri olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyor ve konuyla ilgili açıklama bekliyoruz! Darp edilen öğrenciyi yalnız sananlar bilmelidir ki sendikamız bu sürecin yakından takipçisi olacaktır!