Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu`nun `Üniversiteler Polisin değil, Özgür Bilim ve Eleştirel Düşüncenin Mekanlarıdır!` başlıklı açıklama metnidir.
AKP`nin yükseköğretimi yeniden yapılandırma çalışmalarının yeni boyutları bir bir ortaya çıkıyor. Hatırlanacağı üzere, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın ABD`de SAVAŞ kartları kararken, "Statlardan ve üniversiteden özel güvenliği çıkartacağız. Çünkü danışıklı dövüş oluyor. Polis güvenliği sağlayacak" açıklaması sonrasında, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da "Birilerinin üniversite hayatını karıştırmasına meydan vermeyeceğiz" demişti. Üstelik bu sözler, Reyhanlı katliamına hükümetin dış politikasının neden olduğunu ifade ettiği için polisin gaz ve copuna maruz kalan üniversite öğrencilerinin görüntülerinin ardından gelmişti. Son olarak, İçişleri Bakanı Muammer Güler`in üniversitelerde "Emniyet Hizmetleri Sınıfı"nda "koruma memuru" adıyla 10 bin kişinin istihdam edileceğini belirtmesiyle, AKP`nin ağzındaki lokma çıkmış oldu.
Bundan sonra, işlerin sekteye uğramadan, hiçbir muhalefete maruz kalmadan AKP`nin istediği gibi gitmesi için eleştirel, muhalif düşünce nerede görülürse POLİS tarafından önlenmeli ya da ezilmeliydi!!! Çok değil, daha birkaç ay önce Burhan Kuzu`nun bir gazeteye verdiği demeçte, "dönüştüremediğimiz tek yer olarak sokak kaldı" ifadeleri, aslında binlerce siyasi tutukluya rağmen AKP`ye muhalefet edenlerin halen varlığını sürdürmesinden duyulan rahatsızlığın en açık ifadesiydi. Bu nedenledir ki "dindar ve kindar" nesiller isteyen AKP`nin karşısına, ezilen tüm kesimlerin hakları için mücadele etmekten geri adım atmayarak çıkan ve AKP`nin piyasacı, muhafazakar, otoriter politikalarının karşısına dikilen ve BAŞKALDIRAN gençlerimizin yuvaları olarak görülen ÜNİVERSİTELER, tamamıyla AKP`nin hizmetine sunulmak isteniyor! Kaldı ki bu üniversiteler, 12 Eylül ürünü YÖK`ün varlığını kazandığı günden beri baskının, ticarileştirmenin mekanları olma yolunda hızla yol almışken, bu dönüşümün sürati belli ki AKP`yi tatmin etmemiştir. POLİS eliyle yapılmak istenenen son hamle ile AKP`nin 12 Eylül cuntacılarının hedeflerine nasıl ulaştığını, onlardan bir farkının olmadığını ve ancak olağanüstü durumlarda uygulanan güvenlik politikalarının nasıl olağanlaştırıldığını açıkça göstermektedir.
Elbette, üniversitelere polisin girmesi sadece öğrencileri değil, bu öğrencileri yetiştiren akademisyenleri, dolayısıyla özgür bilim ve eleştirel düşünceyi de hedefine koymuş oluyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın binlerce polis eşliğinde girdiği ODTÜ`den çıkarken, protestocu öğrencileri terörist ilan etmişti. Ardından, ODTÜ`de polis şiddetini kınamak için ders yapmayan öğretim elemanlarına karşı "Bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa onlara yazıklar olsun." demişti. Bunun ardından, AKP`nin yetiştirmek istediği nesillerle karşı eleştirel, özgür düşünceyi savunan ve farklılıkların eşitçe yan yana yaşabileceği bir yaşamın mümkün olabileceğini ifade eden akademisyenlere, aklın sınırlarını zorlayan gerekçelerle soruşturma açılmaya başlandı. Bu gelişmelerden de görülebileceği üzere, AKP`nin akademiden sadece POLİS AKADEMİSİNİ anlamasının ardında yatan şey, üniversiteleri tamamıyla itaatkar nesiller yetiştirmesi gereken kurumlar haline getirmek amacıdır.
Eğitim Sen olarak, 12 Eylül ürünü YÖK`ten medet uman, üniversiteleri soruşturmaların, baskıların mekanı haline getiren ve bu baskıya rağmen yükselen muhalefeti anlamaya çalışmak yerine, daha fazla baskı ve şiddetle iktidarını koruma derdine düşen AKP`yi uyarıyoruz! Haklarını arayanları düşman olarak görerek, biber gazı kapsüllerini mermi gibi kullanıp insanları öldürmekte bir sorun görmeyen, zalimliği her eylemde ortaya çıkan polisinizin ÜNİVERSİTEDE YERİ YOKTUR! Unutmayın ki "Ferman Sizinse, Üniversiteler Bizimdir!" Polisin üniversiteye girmesi yönünde atacağınız bir adımla, üniversiteleri birer direniş mekanları haline çevireceğimiz iyi bilinmelidir! Karar Sizin!!!