1998 yapımı ‘’Er Ryan’ı Kurtarmak’’ filminde dört çocuk annesi bir kadın, İkinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği üç oğlunun ardından fazlasıyla yaralanmıştır. Tek dileği hayatta kalan tek oğlunun savaştan sağ salim dönmesidir. Yakarışları karşılık bulur ve Başkan tarafından verilen bir emirle James Ryan’ın ne pahasına olursa olsun bu savaştan sağ çıkması sağlanacaktır. Normandiya çıkarmasının yapıldığı gün, sekiz kişilik bir asker birliği farklı bir göreve, Ryan’ı kurtarma görevine atanır. Ancak yüzbaşı John Miller tarafından yönetilen bu birim, can pazarının yaşandığı bu zorlu ortamda hakikatli bir yaşam mücadelesine atılacak; tek bir adamı kurtarmak için sekiz kişinin hayatının tehlikeye atılmasının meşruluğunu sorgulayacaktır.
İzmir’deki, Rotaryenler Milli Eğitime mi sızıyor! Haberlerinin ardından gözler, her konuda fikir beyan eden kimi STK ve sendika temsilcilerine çevrildi. Bu STK ve sendika temsilcilerinin önce ölüm sessizliğine bürünmeleri ardındanda susma orucunu bozmaları… Arkadaşlarını kurtarma adına toplumsal tepkiyi Milli Eğitim Bakanına çevirme çabalarının Bursa’da haysiyetli sinelere çarparak suratlarında patlaması bana Er Ryan’ı Kurtarmak filmini hatırlattı.
Reis’in ‘’Yeni Ömerler bulmalıyız’’ sözünü yanlış anlamış olmalılar ki Ömer’i kurtarmak için bir müfreze lejyoner sendikacı harekete geçti. Madem eski Ömer’ler bu kadar kıymetlinizdi; Dinçer Ömer’i hangi günahından dolayı giyotine gönderdiniz. Hakkında hiçbir şaibe olmayan, liyakate en çok önem veren Bakanlardan biriydi.
Bu lejyoner sendikacılardan biri de açıklama yapmış: ‘’Uygun adım yürümeyeceğiz, yeniden emir komutaya girmeyeceğiz.’’ Diyor. ‘’Bir okul müdürümüzün bile görevden uzaklaştırılmasına izin vermeyeceğiz.’’ diyerek te meydan okuyor. Okul müdürünü görevden alma yetkisine sahip makam bellidir. Gizli öznelerle olayı perdelemeye gerek yok. Açık olmak lazım. Size kim uygun adım yürüyün! Emir komutaya girin! diyor.
Bir konuda haklı; lejyonerler profesyoneldir. Kim daha çok verirse onun askeridir. 15 Bin lira maaşı kimden alırsa onun emir komutasına girer. Başkasının adımına ayak uydurmaz.
Bu olay, geçenlerde twiter da TT olan Orkid reklamını hatırlattı. Orkid firması Tükiye’de kadınların toplumsal baskı altında olduğu tezinden hareketle Orkid paketlerini gazete kağıtlarına sardırarak bir reklam kampanyası yürütmüştü. Oysa; Türkiye’de böyle bir durumun söz konusu olmadığı, bunun Türkiye’ye yönelik bir algı operasyonu olabileceği sokak röportajlarıyla da ortaya çıkınca firma reklamın maksadını aştığını söyleyerek özür diledi.
Size yapılmayan, gerçekte var olmayan bir baskıdan söz ederek ‘’Uygun adım yürümeyeceğiz, yeniden emir komutaya girmeyeceğiz.’’ Demek tıpkı Orkid’in ped reklamı gibi poşetlik… Sahada var olmamanızın açığını üzerinize 2 beden büyük gelen gömleğin forsuyla kapatamazsınız…