Okul İdarecilerini Belirlemeyle İlgili Görüşlerimiz

Okul İdarecilerini Belirlemeyle İlgili Görüşlerimiz

 1-       6528 sayılı kanun ile değiştirilen 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin 8. Fıkrası ile “okul ve kurum müdürleri il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine, müdür başyardımcısı ve yardımcıları ise okul veya kurum müdürünün inhası ve il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilir. … Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz.” Hükmü ile eğitim kurumu yöneticilikleri, kazanılmış hak olmaktan çıkartılmış ve 4 yılda bir yenilenen görevlendirmeler haline getirilmiştir. Yönetici görevlendirmelerinde liyakatin yerine sadakat, adaletin yerine yandaşlık ölçü olarak kabul edilecektir. Bu durum yönetici olmak veya yönetici kalmak isteyenlerin görevlendirme yapacak siyasi ve bürokratik iradelerin, bu iradeler üzerinde baskı altında tutan meslek kuruluşu vb. baskı gruplarının vesayeti altına girmesine ve görev süreleri boyunca yasal gereklilikleri yerine getirirken baskı unsuru çevrelerin illegal taleplerine boyun eğmek zorunda kalacaklardır.

2- 6528 sayılı kanunla yapılan değişiklikler öncesinde yürürlükte olan sistemde yöneticilikler kadro olarak ihdas edilmiş ve ikinci görev olarak değerlendiriliyorken bile okul ve kurumlarımızda profesyonel yönetim anlayışına mani olurken yeni düzenlemeyle kadro hakkı iptal edilip sadece görevlendirme olarak planlanması yöneticilerin mesleki aidiyet, özgüven duygularını yok ederek binlerce insanın paydaşı olduğu okul ve kurumlarda yönetimlerin profesyonelleşmesi imkânsız hale gelecektir.
3- Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde yer alan müdür olarak görevlendirileceklerde aranacak özel şartlardan, müdür olarak görev yapmış olmaktan kastedilen ne olduğu tam olarak anlaşılmamaktadır. Eğer bahsedilen kadrolu müdürlük ise; bu madde eğitim yönetimi, liyakat ve adalet açısından doğrudur. Müdür vekilliğinde geçen sürelerin bu kapsamda değerlendirilmesi haksızlıklara yol açacaktır.
4- Yönetmeliği 6 ıncı maddesinin (d) bendindeki “Bakanlık kadrolarında öğretmen olarak asaleten en az sekiz yıl görev yapmış olmak.” Hükmü bazı problemleri de beraberinde getirecektir. Yöneticilik kendine özgü teorik ve pratik boyutu olan bir bilim dalı ve uygulama alanıdır. Bilgi, tecrübe ve liyakatin önemli olduğu yöneticilikte, önceden bu görevlerin herhangi birinde bulunmamış bir öğretmenin doğrudan müdürlük görevine getirilmesi okul ve kurumlarımız için problemlere neden olabilecektir.
5- Yönetmeliği 10 uncu maddesindeki yöneticilik görev süresi uzatılmayanlardan yeniden görevlendirme isteğinde bulunanların en son görev yaptıkları eğitim kurumlarında görevlendirilemeyecekleri hükmü başka kurumlarda yönetici olabilecekleri anlamına gelmektedir. Bu ifade müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları açısından başka müdürler tarafından teklif edilebilecekleri sonucunu doğurmakla birlikte müdürler açısından bir kurumda başarılı olamayan müdürün bir başka kuruma müdür olarak görevlendirilmesine sebep olacağından isabetli değildir.
Okulların ve öğrencilerin ihtiyaçları dikkate alınarak yönetim kademelerinde kadın yöneticilerin yer almasına fırsat verilmesi yerinde bir düzenlemedir.
Müdürlerin 4 yıllığına görevlendirilmesini takiben müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları da aynı dönem için görevlendirilecektir. Bu durum gelecek dönemde görevlendirmesi uzatılmayan kurum müdürü ile birlikte kendisi tarafından görevlendirilmiş müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının da görevlerinin uzatılmayacağı anlamına gelmektedir ki bir kurumda aynı dönemde bütün yöneticilerin değişmiş olmasının kurum kültürü ve kurumsal hafızanın yok olmasına neden olacağından dolayı son derece sakıncalıdır.
6- Yönetmeliğin 11, 12, 13 ve 14 üncü maddelerindeki değerlendirme ve sözlü sınav komisyonları ve görevleri ile ilgili olarak;
İl milli eğitim müdürü değerlendirme komisyonu başkanı olmak yerine komisyonda görev almamalı ve yönetici görevlendirme süreçlerinin tamamında kontrol ve denetim görevi yapmalıdır.
Siyasi baskıya açık idari kadrolardan oluşturulmuş komisyonun vereceği kararların objektif ve şeffaf olabilmesi için her ilde en çok üyeye sahip üç sendikanın temsilcisi de komisyonlara eşit koşullarda dâhil edilmelidir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasinin gereği olarak anayasamızda teminat altına alınmıştır. Hiçbir hukuk düzeninde hâkimlik ve savcılık rolleri aynı makamda birleştirilemez. Haksızlığa uğradığını iddia eden adayların itirazlarını değerlendirmeyi yapan aynı komisyonun karara bağlaması demokrasi ve temel hukuk kurallarına aykırı olup komisyon kararlarını sorgulanamaz hale getirmektedir. Sonuç olarak illerde maarif müfettişleri başkanının başkanlığında, başkan tarafından görevlendirilen iki maarif müfettişi, il milli eğitim müdürü tarafından görevlendirilen bir il milli eğitim müdür yardımcısı, bir il milli eğitim şube müdürü ile o ilde en çok üyeye sahip üç sendika temsilcisinden oluşan itiraz değerlendirme komisyonu kurulmalıdır. Adaylar değerlendirme komisyonlarının kararlarına dair itirazlarını itiraz değerlendirme komisyonuna yapmalıdır.
Sözlü sınav komisyonundaki sendika temsilcileri sendikalarına üye yönetici adayları için yapılan değerlendirmede oy kullanmamalıdır.
Sözlü sınav komisyonunun yapacağı çalışmaların şeffaf, tarafsız ve şaibeden uzak olması için sınav süreçleri kamera kaydına alınmalı, MEB. Şube müdürlüğü sözlü sınavlarında yapıldığı gibi komisyon üyelerine hesap makinesi dağıtmak ve değerlendirme formlarını kurşun kalemle doldurmak gibi yanlış uygulamalardan vazgeçilmelidir.
İllerde okul ve kurum yöneticiliklerinde belirleyici olacak sözlü sınav sorularını bilimsel soru hazırlama tekniklerine uygun olarak hazırlayabilecek yeterli sayıda personelin bulunup bulunmadığı, söz konusu yeterliliklere sahip personelin sözlü sınav komisyonunda yer alıp alamayacağı, sözlü sınav komisyonu tarafından hazırlanan veya hazırlatılan soruların bir kısım adaylara sızdırılmasına mani olacak güvenlik tedbirlerinin planmamış olması sözlü sınav ile ilgili şaibeleri artıracaktır. Bahsi geçen tereddütlerin giderilebilmesi, yönetici adaylarının sınavlara haksızlığa uğrayacakları endişesini taşımadan girebilmeleri için, sorular konunun uzmanlarına merkezi olarak hazırlatılmalı diğer merkezi sınavlarda alınan güvenlik tedbirlerine benzer önlemlerle komisyonlara ulaştırılmalıdır. Ayrıca sözlü sınavda bilgiye dayalı değerlendirmelerin ağırlığı artırılmalıdır.
Sözlü sınav konuları ve puan değerleri ile ilgili 20 nci maddenin uygulanmasında bazı problemlerle karşılaşılacaktır. Sözlü sınav değerlendirme kriterlerinden b ila e maddeleri arasındaki maddeler uzmanlık ve bu alanda yeterlilik gerektirmektedir.  Anılan maddelerde tarafsız ve şeffaf değerlendirmenin yapılabilmesi için objektif ölçme araçları geliştirilmelidir. Sözlü sınav komisyonu üyelerinin bahsi geçen alan bilgisi ve yeterliliklere sahip olmaması, sözlü sınav süresinin sağlıklı değerlendirme yapılmasına uygun düzenlenmemesi halinde, anılan bentler hak edenlerin yönetici olmasına engel olabileceği gibi hak etmeyenlerin yönetici olmasına fırsat sağlayacaktır. Bu nedenle a bendinin ağırlığı en az % 75’e çıkarılmalı ve sözlü sınavlar sübjektif olmaktan kurtarılmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Sendikalar Haberleri