Atılan her adımı engellemeyi muhalefet zanneden bu sivil toplum kuruluşlarının ideolojik tutumları Milli Eğitim Bakanlığının yıllarca vekâleten yönetilmesine neden olmuştur. Burada dikkat çeken önemli iki duruş vardır:
Bunlardan birincisi her zaman eylem yapmayı sendikacılık zanneden, ancak vekâleten yöneticilik sürecinde eylem yapmayarak bu konudaki samimiyetini ortaya koyanlardır. Her defasında çarşaf çarşaf vekâleten idarecilik yapan yöneticilerin listesini yayınlayıp, kendi üyesi olup vekâleten yöneticilik yapanları unutarak tribünlere oynayanlardır.
Bunlardan ikincisi ise Milli Eğitim Bakanlığının attığı her adımı belirli ideolojileri kendilerine siper ederek yargıya taşıyan ve bunu kutsal görev olarak algılayanlardır. Bu duruşun ideolojik örneği olarak Danıştay’a açılan ve Danıştay’ında, hemen karara bağladığı “2010 Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) sonbahar dönemi kılavuzundaki kılık kıyafetle ilgili düzenlemelerin yürütmesini oy birliğiyle durdurduğu” dava kararıdır.
Bu ideolojik bakış açısı her yönetici atama sürecinde kendini göstermiş ve Milli Eğitim Bakanlığı 9 yıl boyunca vekâleten yönetilmiştir. Vekâleten bu yükü omuzlayan eğitimcilere ise vekâleten idareciliğin hiç bir faydası olmamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığının en önemli adımı olan ve okullardaki işletme körlüğünü ortadan kaldıran rotasyon uygulaması konusunda ortak hareket eden ve ıslarla rotasyonu iptal ettirmeye çalışmalarının perde arkasında yandaş kayırmak olduğunu ise bilmeyen kalmamıştır. Ayrıca yanlış yönlendirmelerle kendi üyelerini bile mağdur ettikleri ortadadır. Rotasyon uygulaması ile mahkeme yollarını aşındıranlar davayı kazanmalarına rağmen mağdur olmuşlardır. Çünkü davayı kazanmaları onları rotasyon uygulamasından kurtarmaya yetmediği gibi bir sonraki rotasyonda tercihlerini daraltmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Çünkü atı alan üsküdarı çoktan geçmiştir.
03 Aralık 2012 tarihinde internet sitelerine “Eğitim Bir Sen davadan feragat ettiği için, MEB Anadolu Liseleri kararını uygulamayacak” başlıklı bir yazı düştü…
Yazıda bahsedilen sendika 2005/73 sayılı genelgeyi yargı taşıyarak o dönem ki tüm atamaları iptal ettirerek Anadolu liselerine atanan öğretmenlerimizin mağdur olmasına neden olmuştu. İlgili genelgede ise atama usulü şu şekilde belirtilmişti. “Anadolu Liseleri öğretmenliği için, 2000 yılında yapılan “Öğretmen Seçme Sınavı” sonucunda katılmış olduğu mülakat/uygulama sınavında 70 puan ve üzerinde puan alarak başarılı olup; son üç yıl içinde adli ve idari soruşturma ile görev yeri değiştirilmemiş ve son iki yılda iyi derecenin altında sicil notu almamış olmak koşuluyla, sınav puanı üstünlüğüne göre atanır” şeklindeydi.
İlgili yazıda bahsedilen konu ise Adana ilin de ki bir öğretmenin Anadolu Liselerine yapılacak yönetici atamasında önceliğin Anadolu Liselerine verilmesi ile ilgili bireysel davasıydı. Mahkeme sonucunda ortaya çıkan kararda ise Anadolu Liselerine Türkiye genelindeki tüm illerde yapılacak yönetici atamalarında bu tür okullarda çalışanlara ve çalışma hakkı bulunanlara öncelik tanınması şeklinde olmuştur. Dava süreci devam ederken Anadolu Lisesi puanlarının yeniden hesaplanması ile davacının okul yöneticiliğine atamaya esas puanı yetersiz olmuş ve Anadolu Lisesi yöneticiliğine atanma şansını kaybetmiştir. Sonuç olarak dava Eğitim Bir Senin davası değil, Eğitim Bir Sen üyesinin bireysel olarak açtığı ve bireysel olarak feragat ettiği bir davadır. Yani sizlerin 2005/73 sayılı genelgeyi iptal ettirerek atanan onca öğretmeni mağdur ettiğiniz gibi yaklaşım sergilenmemiştir. Anadolu Liselerine yapılacak yönetici ataması ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığının nasıl bir adım atacağı sorusunun cevabı ise temyiz den sonra ortaya çıkacaktır. Şuanda Milli Eğitim Bakanlığının atacağı her hangi bir adım mahkeme kapısında bekleyenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
İlgili yazıdaki şu cümle ise hayli dikkat çekiciydi, “Adana’dan açılan dava kararının ortaya çıkması sürecinde; bu davanın Eğitim Bir Sen tarafından açılmış olmasına kamuoyu şaşırmıştı.” anlaşılan o ki taraflı ve ideolojikbakış kamuoyunu değil, sadece bu cümleleri söyleyenleri şaşırtmıştı. Eğitim Bir Senin açtığı ve kazandığı davalar ile ilgili olarak bilgi edinmek için aşağıdakie Eğitimbirsen sitesine girmeleri yeterli olacaktır.
Ayrıca Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, okul müdürlerinin parti teşkilatlarında belirlendiği adil yönetici atamasının olmadığı Metin Bostancıoğlu döneminde yargısız infazla meslekten atılanlara sicil affı ile haklarının iade edilmesi, Toplu Sözleşme ile uyarı ve kınama cezalarına yargı yolunun açılması, il dışına çıkışlarda izin uygulamasının kaldırılması, uzman öğretmenlik sorununun son bulması, İl Disiplin ve Yüksek Disiplin Kurulunda sendika temsilcisinin bulunması… vb birçok kazanım Eğitim Bir Senin kazanımıdır.
Şimdi bu yazıyı kaleme alan değerli arkadaşıma şu soruları sormak istiyorum. Üyesi olduğun ve bir dönem de şube başkanlığını yaptığın sendika bu güne kadar eğitim ve eğitimciler ile ilgili hangi kazanımı elde etti? Birçok mahkemeniz ve basın açıklamanız ideolojik duruştan başka bir şey değil de nedir? Tüm bu yaptıklarınızı ideolojiniz ile birleştirip insanlarımızın, genç kızlarımızın inançlarının karşısında durmadınız mı? Bazen öğretmenevindeki tespih ve seccadeden rahatsız olup basın açıklaması yaptınız, bazen de başı örtülü olduğu için okuyamayan kızlarımızın, bırakın okumasını sınavlara bile girmesinden rahatsız olup mahkeme kapılarına koşmadınız mı?
Takdir kamuoyunun ve eğitim camiasınındır.
Saygılarımla…
Not: Değerli eğitimci arkadaşım adresinizi bildirmeniz durumunda Eğitim Bir Senin yayınlamış olduğu “Sendikal Kazanımlarımız” kitabının size ulaşmasını sağlayabilirim.
Melih Durmaz
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 Nolu Şube
Şube Sekreteri
melihdurmaz80@gmail.com