İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin “Haklar ve Özgürlükler” başlıklı 1. bölümünün “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” başlıklı 8. maddesinde de herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Nitekim ILO ve UNESCO’nun ortak kararı olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinde “Evlilik, kadınların öğretimde bir konum (makam) elde etmelerine ve onu korumalarına engel olmamalıdır. Evlilik, onların ne ücretini ne de çalışma koşullarını etkilemelidir” ve “Aile yükümlülükleri olan kadın öğretmenin oturduğu yerde bir konum (makam) edinmesini sağlayan ve her ikisi de öğretim (öğretmenlik) mesleğinde bulunan eşlerin birbirine yakın yerlere ya da aynı kuruma atanabilmelerine olanak veren önlemler alınmalıdır” hükümleri yer almaktadır.
Uluslararası hukuk ve ülkemiz hukuku, aile birliğinin sağlanmasını ve bütünlüğünün korunmasını devletin vatandaşına karşı başlıca görevleri arasında saymasına rağmen, eşleri atandıkları yerden başka bir yerde çalışan öğretmenleri işleri ve eşleri arasında tercihte bulunmaya zorlamak, hukukun ihlali olduğu kadar insan haklarına saygı göstermeyen eski Türkiye’den kalma kötü bir alışkanlık örneğidir.
657 sayılı Kanun dahi yer değiştirme suretiyle atamalarda aile birliğinin muhafazasını esas almış iken bu temel insan ve çalışan hakkını görmezlikten gelmek, öğretmenlerin motivasyonlarının kaybına, çalışma barışının bozulmasına ve mesleğin itibarına zarar vermektir.
Öğretmenler, işi ile eşi arasında bir tercihte bulunmaya zorlanmamalıdır.
Eğitim-Bir-Sen