Farklılıklara Saygılı Olmak
Saygı için iletişimde bulunanların düşünceleri, değer yargıları, farklılık arz etse de karşısındaki için değer anlam ettiğini kabullenmesi gerekir. İletişim içinde olan taraflar bunu karşılıklı olarak yapmalılar. Aksi halde kimse karşısındakine saygı göstermezse, kendisine saygı duyacak kimseyi de bulamaz.
Kişilerden veya toplumlardan aynı duygularda olmalarını aynı davranışları göstermelerini bekleyemeyiz. Dünyada görüş ve düşüncelerden tutun da yaşayış biçimlerine kadar binlerce farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar kimi zaman çatışmalar doğuruyor. Çünkü yeryüzünde yaşayan topluluk çeşitleri fiziksel olarak da psikolojik olarak da birbirlerinden farklıdır. Bu farklılığa rağmen insanlar birlikte yaşamak zorundadır. Bu zorunluluktan kaynaklı birliktelik saygılı davranıldığında sağlıklı yürüyebilir.
Önemli olan farklı görüşte dahi olsa insanların birbirine saygı ile yaklaşabilmesidir. İletişimde bulunulan kişiler, kurumlar saldırgan olmadan, hakaret etmeden, küçümsemeden birbirini kabullenmesi gerekir. Aksi durumunda kaos, karışıklık, çatışma dünyadan eksilmeyecektir.
Bunu tüm bireylerden bekliyor olsak da herkes bu çerçevede hareket etmeyecektir. Mayası bozuk olan hamurdan ekmek olmayacağı gibi kanı bozuk olan insandan da saygılı olması beklenilmez. Bize düşen aklı selim olan, düşünüp sorgulayabilen, insani vasıflara sahip olanları saygılı olmaya davet etmek olacaktır.
Kişilerin önce kendine saygı duyması gerekir. Kişi kendini tanımalı ve yaratılış gayesinin farkına varmalıdır. Kendini tanıyan kişi kendine saygı duyar ki akabinde ilişkide olduğu kişi veya topluma da saygı duyar. Bu saygı karşılıklı olmalı mıdır? Tabi ki de evet. İnsan saygı gösteriyorsa saygı görmek de ister.
Saygının sınırları geçmişten gelen deneyimlerle az çok çizilip belirlenmiştir. Bu insani ilişkilerde olduğu kadar toplumsal ilişkilerde de bellidir.
Nasıl ki biz Müslümanlar diğer dinlerin kitaplarına, Peygamberlerin, kutsallarına saygı duyuyorsak onlardan da bunu beklemek en doğal hakkımızdır. Bizler kimsenin kutsalına da, inançlarına da hakaret etmiyoruz. Etmeyiz de. Bizim inancımız bunu gerektiriyor. Bu onların inançlarını kabul ettiğimiz anlamına da gelmiyor.
Dinlerindeki yanlışlıkları, bozulmuşluklarını veya dinsizlerin neden ve ne için inanmaları ile alakalı fikir beyan etmemiz onların ahiretini kurtarma gayreti içinde olmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü inancımız bunu bizden istiyor. Ama hiç kimseyi inanmıyor diye, bizim gibi düşünmüyor diye,başka dine mensup diye yok etmeyi, hakaret etmeyi kendimizde hak görmüyoruz. Bu insanlığa yakışmaz.
O zaman aynı şeyi onlardan da beklememiz gayet doğal. Hiç kimse özgürlük söylemleri ardına saklanarak inancımıza hakaret etmeye kalkmasın. İnsanlığımız ne kadar iyi ise düşmanlığımız da o kadar kötüdür. Gerçi onu dahi ahlak kuralları içinde yapan bir inancın ve kültürün içinden geliyoruz.
Bunun için İslam’a, değerlerimize, kutsallarımıza, saygısızca saldıranlara sesleniyorum. Nerde kaldı sizin saygınız? Ellerinizi kafanızın arasına alarak düşünmeniz insanlık için faydalı olacaktır. Bozuk olan zihniyetinizle toplumun kutsallarını ayaklar altına alarak toplumda infial yaratmaya kalkmanız cehaletinizin ve bozuk zihniyetinizin yansımasıdır.
Saygı duymadığınız insanlardan saygı görmeye hakkınız olamayacağını unutmayın. Her zaman söylediğim gibi var olan enerjimizi, gücümüzü ülkemizi imar etmeye, milletimize ve insanlığa hizmet etmeye ayırmamız gerekir. Kimse bu milletin kutsalıyla alay etmeye, düşmanca yaklaşmaya kalkmasın. Yoksa sizler için de ağa babalarınız için de iyi olmayacaktır.
Selam ve dua ile sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Hacı KAYMAZ
Eğitimci Yazar
www.facebook.com:haci.kymz
Istagram:hacikaymaz
E-Posta: [email protected]
Twitter:@HaciKAYMAZ
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.