Gençlerimizin Kanıyla Oynuyorlar Ey Ahali!
Geçenlerde internette dolaşırken, gördüğüm görüntü karşısında bir öğretmen olarak üzüntü duyduğumu, okullarımızdan geçen genç kuşakların ağır sorumluluğunu acıyla dolu hissettiğimi, bir baba olarak içimin yandığını ve bu toplumun bir ferdi olarak canımın çok yandığını ifade etmeliyim. İşte yazıma konu olan o görüntü:
Görüntülerde, duruşuyla uyuşturucu aldığı belli olan bir gencin ayakta durmakta zorlandığı görülüyor. Çevredekiler ise bu durum karşısında, gencin bu haline duyarsız ve aldırış etmeyen bakışları ve hareketleri ile adeta hatanın yanına başka bir hatayı koymaktalar. Bu bakımdan, bir pencereden bakıldığında görülen üzücü ve acı bir tablodur, hem de çok; bir başka pencereden bakıldığında ise görülen utanç verici bir sahnedir. Aslında, en önemlisi bizler için toplumsal bir soruna ilişkin ders çıkarılması gereken, hayatın akışından bir kesittir bu görüntü. Bu akışın, hangi yönden ve açıdan bakarsanız bakınız, olağan olmadığı kesindir. Görüntüdeki gibi olağan karşılanması mümkün değildir. Ve bilinmelidir ki, olağanlaşması hali, ülkenin geleceği ve toplumsal sağlık için büyük bir tehlikeyi içinde barındırmaktadır. Unutmayınız ki, toplum içinde tehlikeye gebe olaylar olağanlaştığında, tehlike hızla topluma yaklaşır ve en sonunda da onunla buluşur. Bu nedenledir ki, tehlikeye gebe olaylara toplumda bilinçli ve eylemsel farkındalık yaratmak önem arz eder. Onun için yukarıdaki görüntüden gördüğünüz durum karşısındaki toplumsal hal, iyi ve doğru hal değildir ve tehlike bağırarak, adeta naralar atarak ‘geliyorum’ sinyali vermektedir.
Evet, bu sorun öyle bir boyut değiştirmiştir ki; artık virane, harabe, metruk, izbe ve kuytu yerlerden gündelik hayatın aktığı sosyal alanlara taşmıştır. Öyle ki, uyuşturucu illetine müptela olan gençlerimiz, caddelerden, sokaklardan, yol kenarlarından taşmaktadırlar. Buralarda komaya girmektedirler bazı zamanlar, yine buralarda gözlerimizin önünde can çekişmektedirler. Denizden kıyıya vuran Aylan bebeklere benzer şekilde, bizim de gençlerimiz caddelere, sokaklara acı duyacağımız ve utanacağımız bir biçimde vurmaktadır. Toplumun gençler üzerindeki özensizliği ve duyarsızlığı yüzünden bu utanç ve acı adeta yüzüne çarpılmaktadır. Dilerim, toplum için bu konuda bir silkinmeye vesile olur.
Metruk ve kuytu yerlerden sokaklara, caddelere ve parklara akarak taşan ve toplumun varlığını tehdit eder tonda ve şiddette alarm veren bu tip olayların; gençlerimiz arasında giderek yaygınlaşan, kanına giren bu illetin; ülke geleceğini de, vatanın bölünmez bütünlüğünü de, devletin güvenliğini de, can-mal güvenliğimizi de tehdit ettiğini bilmemiz gerekir. Bu sorunun üzerine gerçekten bilinçli ve eylemsel bir biçimde gidilmezse, ileride doğrudan ya da dolaylı bizlere nasıl zararlı dokunuşlarla mukabelede bulunabileceğini öngörebilmemiz gerekir. Yoksa; kaygısızca, duyarsızca ve özensizce bir duruş, tehlike çanlarının şiddetini her geçen gün daha da yükseltecektir. Efendiler! Tehlike çanları gençlerimiz için çalıyor, onun için toplanmalıyız. Ve toplumsal duruşumuzu, bu konuda daha özenli, duyarlı, ciddi niteliklerle bilinçli eylemselliğe dönüştürebilmeliyiz. Yoksa, toplumun geleceği olan gençlerimizi kaybedeceğiz, elbette buna bağlı olarak geleceğimizi de ve toplumu da...
Efendiler!
Toplum, gençlerini uyuşturucuya kurban veriyor. Bilmelisiniz ki, toplum, gençleri ile hareket kabiliyetine erişir. Toplum, gençleri ile gençleşir, yenilenir, tazelenir, demlenir ve gelişir. Toplum, gençleri ile zihnini ve ufkunu açar. Toplum, kendisini diri tutabilmek için gençlerine sahip çıkmalıdır. Toplum, hayata gençleri ile anlam ve bilinç katar. Toplum, gençlerine muhtaçtır. Muhtaç olmasa, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu M. Kemal ATATÜRK, gençliğine seslenerek Cumhuriyeti, vatanı, devleti onlara emanet etmezdi. Gençler önemsenmezdi, öyle değil mi? Gençlerini canlı, diri ve şuurlu tutamayan bir toplumun varlığı tehdit altındadır. Soruna, orta ve uzun vadede bakarsak, sokaklara, caddelere, parklara ve yollara taşan uyuşturucu bağımlısı gençlerin o hallerine duyarsız kalamayız. Ve bu sorunun ciddiyetinin farkına ancak böyle varabiliriz. Bir soruna ciddiyetle yaklaşırsak, o sorunun çözümü yolunda daha bilinçli ve eylemsel hareket ederiz, yoksa sorunun çözümü yolunda beyhude kürekler çeker dururuz. Bence eksikliğimiz, toplumun genç damarlarına giren bu olaya ciddiyetsiz ve umursamaz yaklaşım şeklimiz ve tarzımızdır.
Beğenmediğimiz ya da karşı olduğumuz bir fikrin gençlerimizin beynini yıkamasından endişe ediyoruz ya da kaygı duyuyoruz. Birtakım fikirlerle ve duygularla bunlara karşı hemen harekete geçiyoruz. Ama iş, gençlerimizin kanına giren uyuşturucuya gelince aynı tonda ve şiddette harekete geçemiyoruz. Bu ülkede, komünist ya da sol ya da ülkücü gençler sırf fikirlerinden dolayı bir zamanlar asıldılar. Fikirler bu kadar tehlikeli görülürken bir zamanlar, taze beyinler bu yolda feda ve kurban edilirken, beyin yıkamalar bu kadar endişe verirken, şu anda neden gençlerin kanına giren bu uyuşturucu illetine karşı topyekün bir mücadeleye girişilmez, bu mücadele neden ciddiyetle ve önemle ve özenle ele alınmaz ve şuurlu eylemsel önlemler alınmaz.
Bir dönem, fikirleri yedi gençlerimizi, şimdilerde ise uyuşturucu illeti yiyip bitiriyor gençlerimizi. Ama toplum aynı ton ve şiddette bir reaksiyona sahip değil. Toplum nazarında fikirler mi daha tehlikeli görülüyor, yoksa uyuşturucu illeti mi? Bu vesile ile ülkü ocaklarının, ülke genelinde duyarlılıkla başlattığı uyuşturucu ile mücadele çalışmaları için kendilerini tebrik ediyorum. Fikir mücadelesi veren bir gençlik örgütünün bu çalışması, diğer fikirsel gençlik örgütleri için de örnektir. Bu bağlamda uyuşturucu ile mücadelenin, topyekün bir hal alması için bu çalışmalar önemli bir role sahiptir. Ve dileriz, gençliğin fikirsel olarak beynine giren örgütlenmeler, gençliğin kanına girenlere karşı BİR olarak verirler bu mücadeleyi. Birbirlerine örnek olup bu uğurda daha da safları sıklaştırarak...
Efendiler!
Sesimizi duyuyor musunuz?
Toplumun can damarının kanına giriyorlar bu illet ile. Toplumun en enerjik damarına şırınga vuruluyor. Toplum, hareketsiz hale getiriliyor ve etkisizleştiriliyor. Toplum, tazeliğini yitiriyor. Gençlerine sahip çıkamayan bu toplum yaşlanıyor ve giderek verimsizleşiyor. Gençlerimizin kanıyla oynayanlara karşı ey müslüman toplum, ey asil Türk Milleti, kalk ayağa ve gereken dersi ver gençlerini katledenlere karşı.
GENCİNE BAĞRINI AÇ, KUCAKLA ONU, SIMSIKI SAR, GENCİNİN KANIYLA OYNAMALARINA İZİN VERME...
UNUTULMAMALIDIR Kİ, PIRIL PIRIL GENCİNE ÖZENLİ DAVRANMAYAN TOPLUM, HER BAKIMDAN TÜKENİŞİ YAŞAR...
Saygı ile...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.