Muhafazakarlık Yol Ayrımında

Muhafazakarlık Yol Ayrımında
Ülke olarak muhafazakarlığımızla hep övünç duymuşuzdur.

Muhafazakarlığımızı öve öve bitirememişizdir şöyle muhafazakarız böyle muhafazakarız diye diye tabi.

Toplumun ideolojik ya da başka şekillerde ve esaslarda yaftalandığı anketlerde bile seçeneklerin olmazsa olmazıdır muhafazakarlık.

Olmazsa olmazlarımız arasında yani.

Anketlerdeki ve sözlükteki varlığı ile ne kadar övünsek azdır!

Yalnız,  bir soru sormak isterim:

Sözcük olarak yakıcı hissedilirliği olan bu sözcüğün  hayatın içinde varlığı hissedilir derecede midir?

Sorunun kendi bakış açımdan  cevabına geçmeden önce şu bilgileri vermek isterim:

Muhafazakar, muhafaza eden demek.

Sözcüğün içindeki  muhafaza ise korumak anlamındadır.

Muhafazakar sözcüğünün  Arapça kökenli  olması dolayısıyla bir de oradan gelen bir kutsallığı ve dokunulmazlığı  var tabi !

Her neyse...

Bu bağlamda muhafazakar sözcüğü  için ‘koruyan kimse’ diyebiliriz.

Aslında bu sözcüğü bir yönüyle  İslam’daki ‘muttaki’ sözcüğü ile ilişkilendirebiliriz.

Şöyle ki;

‘Muttaki’ sözcüğü  takva sahibi anlamındadır.

Allah Kur’an-da takva sahibi kimselerin üstünlüğünden bahsediyor. Hatta en hayırlı giysinin; çarşaf, türban, cübbe, sarık vs. olduğunu değil, takva giysisi olduğunu ifade ediyor. Tabi anladığımız dilde Kur’an-ı okumadığımız için bunu bilmiyor olabiliriz. Ama Allah düşünüp tutalım ve akledelim diye ayetlerini detaylı (mufassal) bir şekilde  böyle açıklıyor (mübin). Takva ise kendisini kötülüklerden korumak anlamına gelmektedir.

Yani muttaki sözcüğü  kendisini kötülüklerden koruyan anlamındadır.

İşte  ‘koruma’  noktasında  muhafazakar sözcüğü ile  birleşmektedir.

Tabi takva  ve muttaki de Arapça kökenli, oradan gelen bir kutsallığı ve dokunulmazlığı da yok değil şimdi !

Yüzdeye vurduğumuzda ülkemizde muhafazakar, muttaki, müslüman diye nitelendirilen  ve kendisine yöneltilen bu nitelemelerle övünç duyan insan sayısının ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz (Kur’an; asla çoğunluğu yüceltmez ve övmez, hatta bazı yerlerde çoğunluğun heva ve hevesine uyma!’ mealine gelecek şekilde peygamber ikaz ediliyor). Tabi yalnızca söyleyebiliriz! Biz de bu nitelendirmelere nail çoğunluk gibi yapıp bu durumu sözcüğe  indirgeyelim. Bu arada bolca anlamını bilmediğiniz Arapça sözcük kullanıyoruz yazımızda ama malum serde  Arapça kutsanmış ve dokunulmaz bir dil, onun feyzinden  yararlanıyoruz işte!

Şimdi gelelim sadede;

O da yukarıdaki sorunun cevabıdır.

Sanırım bunca açıklamadan ve bilgilendirmeden sonra söz konusu sorunun cevabı,  üç aşağı beş yukarı kafanızda şekillenerek ortaya çıkmıştır diye düşünüyorum.

Sizde ortaya çıkan cevap  gibi   benim de cevabım: ‘Hayır’dır.

Şimdi örnekleyelim:

Devleti, milletten ayrı düşünmüyorum.

Devlet de milletin bir parçası aslında.

Yani devleti  de  milletler oluşturuyor ve  meydana getiyor.

Devlet olarak unutmayınız ki  Anayasa gereği çocuklarımızı kurduğumuz  eğitim ve sağlık sistemleri  ile hayatın içerisinde  koruma yükümlülüğümüz var.

Devlet, yukarıda da  dediğim üzere millettir aslında. Yani halk toplulukları...

O zaman şu soruları  soralım kendimize:

Birey, yurttaş, insan, Türk, Arap, Kürt, Müslüman, Muhafazakar, Sosyalist, Atatürkçü, İslamcı şucu ya da bucu vs.  olarak  kurduğumuz eğitim ve sağlık sistemleri ile çocuklarımızı, kendimizi, insanoğlunu ne kadar koruyabiliyoruz?

Eğitimli ve sağlıklı bireyler, yurttaşlar, insanlar yetiştirebiliyor muyuz?

Yoksa sırf  parasal  olarak  zarar etmemek için hayat içinde kurduğumuz tüm düzenler insanlarımızın, yurttaşlarımızın zararına ve kötülüğüne mi  çalışıyor?

Pekala insanımızı, yurttaşlarımızı kötülüklerden ve zararlardan koruyucu neden olamıyoruz?

Bizler muhafazakarlığı nasıl anlıyoruz?

SADECE  ‘KENDİSİNE MÜSLÜMAN’ OLARAK MI?

Gariban insanımızı niçin sağlık ve eğitim alanlarında zararlardan koruyamıyoruz?

Onların bu alanlarda uğradığı zararlar ve kötülükler karşısında neden yanında değiliz?

Neden kurulan düzen içinde zararlara ve kötülüklere mahkum kılıyoruz onları?

O zaman susun da güldürmeyin kendinize.

Sonra insanlar, size bakıp  muhafazakarlığı  tuvalette avuç içi kadar üzerine idrar sıçratmama ve bulaştırmama olarak algılıyor, anlıyor ve hissediyor. Sizlere sorular da buralardan geliyor zaten. Küçük, önemsiz ve gereksiz konulardan  yani. Siz ise bunları fırsat bilip dini meseleleri istismar ettikçe ediyorsunuz,  insanlara güya cennete  giden yolları açıyorsunuz,  ne ölçünüz ne sınırınız ne izanınız var, bir de serde fıkıh bilginizi konuşturacaksınız ya iyi üfürüyorsunuz nasıl olsa bilimdeki gibi  ispatı  yok.

Her neyse, bu konuda biraz doluyum onun için yazdıkça yazıyorum ne yapayım,  biz konumuza devam edelim.

Ey ahali!

Sormak isterim sizlere:

MUTTAKİ, MUHAFAZAKAR, MÜSLÜMAN OLARAK  NAM  SALANLAR VE CAKA SATANLAR,  İNSANLARI  GERÇEKTEN   KÖTÜLÜKLERDEN VE ZARARLARDAN KORUYUCULUK YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ  NE ZAMAN YAPACAKLAR?

Cevap: Allah’ı ve dinini çıkarları için kullanmayı bıraktıklarında... Şunu biliyoruz ki Allah müslümanı kullanır, müslümanmış gibi olan ise Allah’ı...

Saç telini koruyan  kadın ile sakal  teline  zarar getirmeyen erkeğin  koruyuculuğu yalnızca sakal ve saç tellerine midir?

Yazar  Soner YALÇIN’ın  ‘Saklı Seçilmişler’ kitabında kurulan gıda düzeninin,   insanların sağlıklarına nasıl kastettiği ve  sağlıklarıyla nasıl oynadığı  bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. İdrak edene tabi.

Adaletsizlikler, eşitsizlikler, rant  vs. de  kurulu eğitim düzeninin içinde çocuklarımızı yedi bitirdi, tüm kötülüğünü ve zararını çocuklarımıza yedirdi.

Fakir fukara, garip gureba hayatın içinde her türlü zararı ve kötülüğü yiyor.

Kim koruyacak bu insanları?

Kendileri mi?

Ekmek peşinde iken üzüm gibi eziliyorlar hayatın içinde onlar.

Olabilir mi bu durumda?

O zaman kendisini muhafazakar, müslüman, muttaki olarak tanıtanlar salat ederek (dayanışma göstererek)  o insanlarla sadede gelecekler ve fiziklerini insanın bozulan kimyasının içine koyacaklar.

İnancımız şudur ki Allah insanın ameli olması için yükümlülükler veriyor ve  bu yükü insanın sırtında hafifletiyor. İşte insanın kötülükler ve zararlar ile bozulan kimyasının düzeltilmesi ya da yerine getirilmesi,  Allah’ın kullandığı kimselerin aralarında gösterdikleri  salat (dayanışma)  ile mümkün olabilir. Ve  salat (dayanışma) ve Allah’ın yardımı-izni ile içinde bulunulan durumdan çıkılabilir.

Yani gelinen noktada  yol ayrımındayız artık.

İki yol var:

Ya müslümansın ya da kendisine müslüman. Tercih,  cüz-i iradenizin.

Bakınız,  yıllar önce Yavuz ÇETİN isimli sanatçımız, şunları söyleyerek boğazın derin sularına kendini bırakıp  ayrılmıştı aramızdan:

Bana öğretilen her şey

Bana önerilen her şey

Bana dayatılan yaşantı

İşe yaramaz bir çöplük

Yarattığınız sistemler

Kullandığınız yöntemler

Yaşamak istemem artık aranızda

Yaşamak istemem istemem istemem

Belki de terslik bende

Yapamadım bu düzende

Kaçacak delik arar oldum

Sürüngenler şehrinde

Eğitilmiş köpekler

Doymak bilmez maymunlar

Yaşamak istemem artık aranızda

Yaşamak istemem istemem istemem

Benden bir ruhsuz yaratmayı

Nasıl başardınız?

Benden bir hissiz yaratmayı

Nasıl başardınız?

Benden bir uyumsuz yaratmayı

Nasıl başardınız?

Benden sizden biri yaratmayı

Nasıl başardınız?

Yaşamak istemem artık aranızda

Yaşamak istemem istemem istemem

KENDİSİNİ VE ÇEVRESİNİ,   KÖTÜLÜKLERDEN VE ZARARLARDAN KORUYAN İNSANLARA NE MUTLU!

KENDİSİ  VE ÇEVRESİ  İÇİN  KÖTÜLÜĞE VE ZARARA KARŞI  BAYRAK  AÇANLARA NE MUTLU!

YELKENLERİ SUYA İNDİRİP  İNSANLARA  HAYAT İÇİNDE  ZARAR VEREN-KÖTÜLÜK YAPAN  BOZUK KURULU DÜZENE AYAK UYDURANLAR, O DÜZENİN DÜMEN SUYUNDA OLANLAR, SİZLER İSE MUTSUZLUĞA VE İÇ HUZURSUZLUĞUNA MAHKUMSUNUZ.

UNUTMAYINIZ   TERCİH, CÜZ-İ İRADELERİNİZİN!

NOT:  HER ŞEY ALLAH’TA BÜTÜNLEŞİR, BU NEDENLE  ALLAH’IN PARÇALARINI KORUYUNUZ, BU BAZEN İNSAN OLUR BAZEN BİR KADIN BAZEN BİR ÇOCUK  BAZEN BİR HAYVAN BAZEN BİR AĞAÇ... KORUYUCULUK BU KADAR DERİN VE  GENİŞTİR...  AMA SİZLER BUNLAR ÜZERİNDE  EFENDİ OLMAK  İÇİN  SIĞ VE DAR DÜŞÜNÜYORSUNUZ... HALBUKİ TEK EFENDİ, ALLAH’TIR...  ANLAYANA TABİ...

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.