Nagehan Hanım’a Açık Mektup
Dikkat çekip infial yaratan sözlerinizi aşağıya alıyorum ve sözleriniz üzerinden yazıma hız katacağım. Hızımı alamazsam kusuruma bakmayınız... Sizin gibi benim de dilimin kemiği yok.
Başlayalım o zaman, sözleriniz şöyle:
"Hani neredesiniz öğretmenler? Okullar açılsın diye ses çıkardığınızı duyamadık bugüne kadar."
Hani neredesiniz öğretmenler? sorusunu bir gazeteci olarak şöyle sormalısınız: Öğretmenlerin tamamı hala aşılanmadı, hani aşılanacaktı, neredesiniz Sayın Sağlık Bakanı, Sayın Milli Eğitim Bakanı?
Sayın Alçı, öğretmenler canlı derslerde ter dökerek zaten sorumluluklarını ve görevlerine layıkıyla yerine getiriyorlar. Siz ise öğretmenlerin hala aşılanmamış olmasını, bir gazeteci bilinciyle ya da sorumluluğu ile devlet yetkilerine soracak ve bunun üzerine yürüyecek cesarette değilsiniz. Gelin görün ki belli aralıklarla kaleme aldığınız yazılarda öğretmenlere içinizdeki kızgınlığı göstere göstere yürüyorsunuz. Eğitim öğretim halkasının en sahipsiz, en güçsüz ve en yetkisiz kesimleri olan öğretmenlere kafayı takmışsınız. Neyin günahını öğretmenlerden çıkarıyorsunuz sahiden?
Sormak isterim size. Sağlıklı bir eğitim-öğretim ortamında öğretmenlerin öğrencileriyle buluşması için öğretmenlerin aşılanmasının gerekliliğini ifade eden bir gazetecilik faaliyetiniz ya da eyleminiz oldu mu? Biz, bu bağlamda ses değil, gıka bile razıyız. Gıkınız çıktı mı yani? Bunun için gecenizi gündüzünüze katacak ne yaptınız? Öğretmenler, uzaktan eğitim sürecinde mesleklerinin gereği olarak gecelerini gündüzlerine katıyorlar hem de katbekat... Siz, gazeteci olarak arada bir öğretmene kırıcı laf söylemek için yer arıyorsunuz?
Okullar açılsın diye ses çıkardığınızı duymadık bugüne kadar, diyerek öğretmenlere hesap soracak hadsizliği de yaptınız. Halbuki öğretmenler bağıra bağıra ders anlatıyorlar, sesleri kısıla kısıla, seslerini son raddesine kadar kullanıyorlar. Siz, gazeteci olarak yukarıda da dediğim üzere sağlıklı eğitim öğretim ortamı için sesi bırakalım, gık diyebiliyor musunuz? Tabii devletin yetkililerine... Yoksa öğretmene köşenizden sallamak en kolayı...
Öte yandan okulların açılıp kapanmasına öğretmenler karar vermiyor. Okulların açılması için gerekli koşulları sağlayacak olan da öğretmenler değil. Öğretmenlerin yetki ve görev kapsamına çıkarak iş yapması ve eylemde bulunması hadsizlik olmaz mı? Siz, bu sözleri yetkisi bulunan ve karar mercisinde olan kişilere yöneltmelisiniz. Öğretmenlere yönelik bu sözleriniz, öğretmenlerle alakalı değildir yani kelalakadır.
Nagehan Hanım!
Öğretmenler, okulların açılıp kapanmasında bir yetkiye, sorumluluğa, göreve sahip değildir. Karar alıcılar öğretmenler değildir. Öğretmenler ders verendir. Ve dersini de vermektedir. Anlıyor musunuz? Sorumlu, yetkili arıyorsanız tepeden başlayın.
Nagehan Hanım!
Bir gazeteci olarak devlet yetkililerine soracağınız soru oklarını neden öğretmenlere yöneltiyorsunuz hala?
Nagehan Hanım!
Bakalım, Sayın Ziya SELÇUK’un başında olduğu MEB, öğretmenlere yöneltilen ve yeterince gına gelen soru oklarınıza karşı şöyle tokat gibi cevaplar vererek öğretmenlere pervasızca sözlü saldırılarınızın önüne geçebilecek mi?
Sayın Ziya SELÇUK, dilerim tokat gibi cevabıyla sizi susturur. İşte o zaman Sayın SELÇUK’un öğretmenlere dönük naif ve ponçik sözlerinin bir anlamı ve değeri olur.
Yoksa Sayın Ziya SELÇUK, artık öğretmenler için güvenli bir liman olamaz. Naif ve ponçik sözlerinin de kalplerde bir yeri olmaz.
Öğretmenlere saygı ve sevgi beslemeniz, her şeyin müsebbibi olarak öğretmenleri görmekten vazgeçmeniz dileğiyle...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.