Dershanelerin okula dönüşümünde amaç sadece dönüştürmek olmamalıdır!
Yayınlanma:
En son ne zaman dönüştürdük hatırlamıyorum ama herhangi bir şeyi başka bir şeye dönüştürme fikri, içinde birçok riski barındırmaktadır.
Özellikle de eğitimde dönüştürme işlemini biraz daha yakından incelemek gerekir.
Bugün konuşulan, dershanelerin okula dönüştürülmesidir. Özellikle, ilçe ve şehir merkezlerinde konumlandırılmış olan yüzlerce hatta binlerce dershaneden söz ediliyor. Çoğunlukla eğitim öğretim için tasarlanmamış binalarda, üstelik birkaç adım uzağında şehrin tüm olumsuzluklarının da yaşanabileceği ortamlarda bulunan dershanelerin okula dönüştürülmesinin eğitime katkılarına çok dikkatli bakmak gerekiyor.
Bir okulun olmazsa olmazı; bahçesi, laboratuvarları, kütüphanesi, çok amaçlı derslikleri, sanat atölyeleri ve spor alanlarıdır. Bugüne kadar standartlar bu şartlar göz önüne alınarak oluşturulmuştur. Ancak asıl amaç “dönüştürme” olunca bu standartlardan vazgeçilmiştir. Belirli bir süre için bundan vazgeçildiği ifade edilse de bu belirli sürede “okul” özelliği taşımayan binalarda öğrencilerin “eğitim” alması ne kadar uygun olacaktır?
Bununla birlikte unutulmaması gereken bir başka unsur da bunca yıl yalnızca öğretim hedeflemiş hatta bunu da sadece çoktan seçmeli sınavlara odaklanarak yapmış kurumların bundan sonra oluşturdukları bu alışkanlıklarından kurtulmaları ne kadar mümkün olacaktır?
Bugüne kadar sadece sonuç odaklı çalışmış olan dershanelerin süreç odaklı çalışmaları hiç gerçekçi görünmüyor. Unutmayalım ki dershaneler bugüne kadar sürekli sınav başarıları ile gündemde kalmışlardır. Dershanelerden öğrencilerin sadece çoktan seçmeli sınavlarda sıralamaya girmelerinin, iyi bir puan almalarının ve bir üst eğitim kurumuna yerleşmelerinin sağlanması beklenirken, okullardan beklentiler çok daha yüksektir çünkü okulların hedefleri ve sorumlulukları çok daha fazladır. Çocukların ve gençlerin sosyalleşmesi, meraklarının arttırılması, sanata ve spora ilgi duyanların desteklenmesi ve tüm bu süreçlerde yeteneklerini keşfederek sağlıklı birer birey olmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bunun ne kadar zor ve hayati bir görev olduğunu yaşayanlar bilir. Ayrıca bu ciddi bir kültürdür. Yani düne kadar salt sınav başarısını hedeflemiş insanlardan yarın bunun tersini beklemek iyimserlik olacaktır.
Hiç fırsat verilmeden bunun anlaşılamayacağını düşünenler olacaktır. Ancak onlara şunu da hatırlatmak isterim ki üzerlerinde deneme yapılacak olanlar bizim çocuklarımız, gençlerimiz ve geleceğimizdir.
Bir okulun deneyim kazanması, özellikle eğitim alanında yeterliliğini göstererek bir okul kültürü oluşturması, düşünülemeyecek kadar çaba ve zaman gerektiren bir olgudur. Yani “Bir başlansın bakalım, nasıl olsa zamanla her şey yoluna girer.” mantığının beraberinde çok ciddi sorunları da getireceğini unutmamak gerekir.
Dönüşüm sürecinin hayata geçeceği kesindir. Peki, bundan sonrası için ne yapılabilir? Bu anlamda süreci yöneten Millî Eğitim Bakanlığı bürokratlarına büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Dönüşen okulların kadrolarına belirli oranlarda mutlaka okul deneyimli yönetici ve öğretmen şartı getirilebilir. Ayrıca oluşturulacak ekiplerle bu okullara ciddi anlamda rehberlik etmek, onları sık aralıklarla denetlemek gerekecektir. Belki de bunun için maarif müfettişlerinden bir ekip oluşturulması ve tüm sürecin bir merkezden izlenmesi dönüşüm sürecine katkı sağlayabilir.
Amaç sadece dönüştürmek olmamalıdır!
Ömer ORHAN
MEB
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.