Kamu Havası...
Yıllardır, söylediğimiz bir cümle var, o da: ‘’KAMUDA, ÖZELLİKLE DE MİLLİ EĞİTİMDE, BOYUN EĞEREK MAKAM DOLDURANLAR, İŞ VE İŞLEMLERİNİ YÜRÜTÜRKEN DE, BOYUN EĞDİKLERİNİN TESİRİ ALTINDA KALIYOR.’’ Evet, özellikle son dönemde, KAMUDA ÖZELLİKLE DE MİLLİ EĞİTİM CAMİASINDA, 17-25 Aralık sürecinden sonra bazı bilindik jakoben etiketlemelerle kişilere tasmalar takılıp, kulplar bulunarak yargısız infaz derecesinde atama ve yer değiştirme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu yargısız infaz derecesindeki atama ve yer değiştirme işlemlerine ise en son okul yöneticileri görevlendirmelerinde ve okul yöneticilerinin görevden alınmalarında şahit olduk. Bilinmelidir ki, bu şahitliğimiz, ilelebet devam edecektir. Zira; unutulmaya yüz tutmuş haksızlıklar, hukuksuzluklar devir değişse de aynı halleri ve farklı zalim-mazlum yüzleri ile sürdürülmeye devam edilmektedir. Bu bağlamda, üstat Akif ‘in aşağıda yer vermiş olduğum bir şiirinden alıntıyı, sizlere hatırlatmak isterim, ne diyor Akif:
“Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’’
Eski-yeni tabirleriyle iki arada bir derede kalan insanların, hala eskinin ağızları sulandıran, rant getiren birtakım tarafgirlik kokan yanlı tutumlarının sebebiyet verdiği haksızlarını, adeta adetleştirerek sürdürdüğünü görmek YENİ tabirinin gitgide eskidiğini de gözler önüne sermektedir. ‘’Bitaraf olan (Taraf olmayan) bertaraf olur.’’ söyleminin gözdağına karşı ise insanların her alanda tarafsızlıkları yerine tarafgirliklerini konuşturduklarını görebiliyoruz. Aslında, siyasi çekişmeler neticesinde söylenen birtakım söylemler, kamu alanındaki her türlü işleme yanlılık şeklinde sirayet ediyor. Bu yanlılığın, bağımlılığı, bağımlılığın ise bürokrasiyi kendi hizasına çeken bir siyasi konjonktürün günbegün normallleştiren hamlelerini bariz bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Kamudaki eş, dost kayırmacılığının ayet referansına dayandırılacak noktaya çekilip aklandırıldığını esefle izliyoruz. Kamudaki yanlılığın büyüme hızının her geçen gün arttığını, yanlı kadrolaşmanın kamuoyu vicdanında derin yaralar açtığını, her geçen gün vicdanları daha da körüklediğini kör gözlere inat bazılarının gözlerine soka soka göstermeye kararlılıkla yılgınlığa düşmeden devam ediyoruz. Yanlılığın, haksızlıkları beraberinde getirdiğini söylereyerek haksızlıkları ve hukuksuzlukları gösterme çabamız, bazıları nazarında nafile, beyhude olmuş olsa da eş-dost kayırmacılığına ve siyasi vesayet altında olan hükümet konaklarına karşı eşitlik-adalet-hakkaniyet-liyakat gibi kamusal değerlerin eğitimini hem teorik hem de pratik bir şekilde göstermeyi sürdüreceğiz. Yukarıda, Akif’in şiirinden alıntılanmış düzelerde de anlatıldığı üzere kamuda adam kayırmacılığının, yanlılığının tekerrür etmemesi için ders vermeye devam edeceğiz. İnanınız ki, ders alındıkça yanlılığın getirisinden çok götürüsünü öğrenecektir bu toplum. Yanlılık esaretinden kurtulacaktır, eyyamcılıktan vizyonerliğe yükselecektir, kamuda her alanda başta eğitim olmak üzere çıta yükselecektir. Çıta yükseldikçe, OECD ülkeleri arasındaki sıralamamızda istikrarlı bir şekilde yükselme eğilimi ile sıçrama hamleleri gözlenecektir. UNUTULMAMALIDIR Kİ, HER ALANDA UÇACAKSAK EĞER, BU ‘’YENİ’’ DİYEREK ESKİNİN ADETLERİNİ DEVAM ETTİRMEK İLE OLMAYACAKTIR. NE YAZIK Kİ, DÖNEME YENİ DENİLEREK ESKİNİN ADETLERİNİN GELİŞTİRİLDİĞİNİ MÜŞAHEDE EDİYORUZ.
Müşahede ettiklerimiz arasında taşradaki hükümet konağı binalarının içerisinde yer alan devlet dairelerinin ve daire başkanların ağır koltuklarının düştüğü içler acısı durumlar var. Ağır koltukların hafifliği var. Yukarıda, yazıma başlarken dediğim gibi boyun eğerek makam işgal eden kişilerin, koltuğun ağırlığını makama gelme usulünden dolayı kaldıramayarak, o makamı hem içler acısı duruma düşürmesi hem de o koltuğu siyasi kişilerin emrine adeta eskinin adetlerinde olduğu üzere bunu daha da geliştirip güya daha demokratik bir yüzle amede etmesi, günümüzde hükümet konakları üzerindeki demokratik(!) vesayatin boyutunu gözler önüne serebilmektedir. Gün yüzüne çıkan, bu güya demokratik(!) vesayet, iktidar partisi il/ilçe teşkilatlarının hükümet konaklarının en üst katından yönetim-denetim gibi işleri ve işlemleri yürütmesinin iyiden iyiye önünü açıyor. Bu bakımdan diyebiliriz ki, iktidar partisi il/ilçe teşkilatlarının hakimiyeti altındaki hükümet konakları vesayete kapılarını açmıştır. Unutulmamalıdır ki, tarihte de görülmektedir ki, vesayet, dizlerine kapanan, dizlerinin bağını çözen hükümet konakları inşa etmiştir. BU ANLAYIŞ İLE İNŞA EDİLEN HÜKÜMET KONAKLARI SİZCE NE KADAR SÜRE AYAKTA KALABİLİR Kİ? ARTIK, ENKAZINDA ARAŞTIRIRIZ NEDEN AYAKTA KALAMADIĞINI... AMA ATI ALAN ÜSKÜDAR’I ÇOKTAN GEÇMİŞ OLUR... OLAN YİNE GELECEĞİMİZE OLUR... BİR ARPA BOYU YOL ALAMAYAN GELECEĞİMİZE... MÜTEMADİYEN GEÇMİŞİN ENKAZINI BOŞ BOŞ İRDELEYEN GELECEĞİMİZE...
Sonuç olarak, askeri vesayet yüzü, iyice siyasi vesayete dönmüştür. Bu siyasi vesayet yüzü ile hükümet konakları, bürokrasi hak-hukuk pencerelerinden değil, efil efil ya da püfür püfür esinti alan kendilerinin rahatını kaçırmayacak pencerelerden havasını alır. Kamu vicdanı ise kamudaki bu hava ile hep HAVASINI ALACAKTIR.
Yeni soluk diyerek yutturulan, eskinin havasını soluyan kamu, eski nefesini alıp vermeye devam ediyor...
Yahya ASLAN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.