MEB Üzerinden Vatana İhanet Ediliyor!

MEB Üzerinden Vatana İhanet Ediliyor!
Milli Eğitim Bakanlığının dersanelerin kapatılması ile ilgili adımı bu ülkenin gençleri için önemli bir adım..

 Milli Eğitim Bakanlığının dersanelerin kapatılması ile ilgili adımı bu ülkenin gençleri için önemli bir adım.  

Atılması gereken, yapılması yıllardır beklenen bir adımdı.

Dersin derste öğrenilmesi gerekliliği, okulun tek ve yeterli birer eğitimle öğrencileri her anlamda hayata hazırlıyor olması her öğretmenin, her velinin gönlünde yatan bir aslandı. 

Sınav sitseminin, çocukların düşünme gücünü şıklarla sınırlandırdığını, kendini iafede edemeyen şık yoksa cevap veremeyen nesiller yetiştirdiğimizi hepimiz görüyorduk.

Türkiye gerçekleri, sosyal olanakların yetersizliği, ulaşım şartları ve maddii imkansızlıklar ile pek çok şeyin birleşerek gençleri masa başında dirsek çürüten, gelecekleri için dört duvar sacayağı (dershane, okul, ev) arasından çıkamayan birer robota dönüştürdüğümüzü herkes kabulleniyordu. 

İlkokuldan itibaren  belli sınıflarda başlayan dersane koşturmacası, ailelerin o senelere yaklaşan çocukları için kaygı ile hazırlandıkları ciddi dershane ücretleri sistemimizin en derin yaralarından biriydi. 

Öğrencilik hayatına başlayan hemen her öğrenci, her veli dershane sektörünün kölesi oluyordu.

Değişmeliydi. 

Derhanecilik sistemi üzerimize bir sülük gibi yapışmış vereceği faydadan fazlasını istemeye bile değil direkt emmeye başlamıştı.  

2004 yılında “Yenilenen Eğitim Sistemi” ile hedef iyice dillendirilmiş, bu düzenin yıkılması gerekliliği pek çok eğitimci bilim insanı tarafından desteklenmişti. 

Ancak pasta öyle büyüktü ki, bu adımı atmaya hiç bir dönemde hiç kimsenin gücü, çıkarı veya bağlantıları yetmedi. 

Farklı algılar yaratıldı, en olumlu adımın bile önü kesildi, öğrenciler bir şekilde dershanelere daha bağımlı hale getirildi. Algı zihniyeti çabayı yendi. 

O pastadan en büyük dilimi almaya devam edebilmek için kimse pastanın malzemesi durumuna gelen, iliği kemiği kurutulmuş kesimden söz etmiyordu bile. 

Anlaşıldı ki, bu adımı atmak çıkar ilişkileri ile kurulmuş pek çok ilişkiyi yok saymak, kendini dipsiz kutuya atmak, belki de bindiği dalı kesmekten başka bir şey değildi. 

Ama gerekli idi. 

Bazı değişimler vardır alt yapı süreci pek kimseyi rahatsız etmez ve siz bunu projesi ile pilot uygulaması ile kademeli olarak uygularsınız. Dönütleri aldıkça sistemdeki hataları görür, asıl uygulamada o hataları düzeltirsiniz. 

Ancak, hepimiz biliyoruz ki işin içine giren çıkar adım atmayı engeller. Dört tarafınız sarılır, üzerinizde oluşturulan baskı denemenize bile izin vermez.

İşte bu durumlarda topluma maddi manevi zarar veren noktayı görür ve olabildiğince kararlı bir şekilde adımı atmak zorunda kalırsınız. 

Tabi yeterince dürüstseniz ve önce toplumsal fayda deyip kendinizi feda edebiliyorsanız.
 
Nabi Avcı.

Bu riski alan isim oldu. 

Adım atıldı. 

Aşamalı olarak geçiş için süreler verildi. Milyarlarca liranın harcandığı, gençlerin en verimli zamanlarının sömürüldüğü bu sisteme karşı, dershaneler temel liselere dönüştürüldü. Her anlamda risk alınarak, seçim öncesi, oy meselasi denmeden önemli olanın gençler olduğu savunuldu.. 

Diğer hedeflerin olabilir ama bu hayalin başka türlü bir geçiş süreci yoktu.

Nabi Avcı ve ekibi elini taşın altına soktu. 

!!!

Sonuç,

Malesef yapılan işlerin yapan kişiye göre değerlendirildiği bir dönemde yaşıyorduk ve adımın belki gerçekten Bakanlığın “millî” olan kısmı olduğunu her kesim ve her dönem için önemli ve değerli bir adım olduğunu göremedik.

İpin ucunu kaçırdık. Yapılan iş isterse dünyanın en güzel işi olsun yaprıtan işimize gelmiyorsa, karalamaktan çekinmez hâle geldik. 

Objektifliğimizi tamamen yitirdik.

Amaç sadece saldırmak ise kaybeden sadece ülke olur. 

Dersaneler konusundaki tutarsız saldırılar, bizi kaybeden olmaya götürmek üzere.

Ne olur elinizi vicdanınıza koyun. 

Dersanelerin kapanması, öğrencilerin okulda aldıkları eğitimin girecekleri hayata hazırlamada yeterli olması, okulların ve öğretmenlerin bir noktadan sonra bu gerçekle hareket edip programlarını ona göre kurgulaması elzemdir. 


Bizler Türk öğretmenlerinden bahsediyoruz. Bizler Türk eğitim sisteminden bahsediyoruz. Unutmayın, biz kendimize güvenmeyi unuttuğumuz anda kaybeden oluruz. 

İstedikten sonra başaramayacağımız şey de yoktur. 

Kimlerin torunları olduğumuzu, hangi şartlarda neleri başardığımızı asla unutmayız.

Şimdi yapılacak olan Millî Eğitim Bakanlığı üzerinden yapılan vatana ihaneti durdurmak el birliği ile bu harika dönüşümü tamamlamaktır. 

Yeniden okullarındaki eğitime dönecek öğrencileri düşünmek bir adım sonrası için neler yapılacağını konuşmak zamanıdır.

Evet derhaneleri yapı itibari ile kumarhane ile eşdeğer tutamazsınız ama ince çizgileri kaçırıp konuyu istediğiniz noktadan keser ve sadece görmek istediğiniz noktaya bakarsanız da bu ülke için sağlıklı bir adım da atamazsınız. 

Hangi tarafta olursanız olun,

Millî Eğitim Bakanlığı üzerinden gençlerimize ve bu vatana ihanet etmeyin!

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.