MEB'DE SESSİZLİK SENFONİSİ
Yayınlanma:
Nabi AVCI döneminde Milli Eğitim Bakanlığında çalışmalar gürültü patırtı çıkarmadan, sessiz ve derinden yürütülüyor.
Nabi AVCI başarısını, çalışmalarını başta MEB Müsteşarı Doç.Dr.Yusuf TEKİN olmak üzere, Müsteşar Yardımcılarıyla, Genel Müdürleriyle, Özel Kalemiyle, Bakan Danışmanlarıyla birlikte uyum içerisinde; eğitimin öznesi ve paydaşı Sendikalar ve Sivil Toplum Örgütleri ile sürekli istişare halinde bir ekip ruhu içerisinde yapıyor olmasına borçlu. Nabi Bey, iyi bir orkestra şefi ve orkestrasını şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde ahenk içerisinde yönetiyor.
Ekibiyle birlikte baskılara aldırmadan ve eğitimin özneleriyle çatışmaya girmeden ''Sessizlik Senfonisi''ni dinletirken bir yandan da reformlarını sessiz sedasız yürürlüğe koyuyor.
Her bir sessizlik senfonisi, sesi soluğu duyulmayan, popüler ve medyatik suniliklere muhtaç olmayacak kadar mütevazi, emanet edilen görevi yerine getirmek pahasına bedel ödemeyi göze alabilecek kadar cesur ve kesin inançlı, dik duruşlu uyumlu kadrolarla icra edildi.
Sessizlikten besteler yapıldı. Neler mi?
* Başbakan'ın bir sözünde dershanelerin kapatılması konusunu tüm Bakanlarıma dememe rağmen bir türlü kapatılamadı sözü ve dershaneleri kapatma sürecinin Nabi Hoca'ya nasip olması sıradan bir iş değildir. Sıradışı işleri sıradan olmayan kişilerin yapabileceğini gösterdi Nabi Hoca bizlere...
* Öğretmenlere karşı sevecen yaklaşımıyla bir iletişim ustası olduğunu gösteren Nabi AVCI, bu yaklaşımının karşılığını da 1930'dan beri 84 yıldır yürürlükte olan 1702 Sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkındaki Kanun ile 1943'den beri yürürlükte olan 4357 Sayılı İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif Ve Cezalandırılmalarına Ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık Ve İçtimai Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına Ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'da olduğu gibi neredeyse Cumhuriyetle yaşıt kanunları ciddi bir direnişle karşılaşmadan yürürlükten kaldırabilmesiyle aldı.
* Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik ile Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik bu senfoni çerçevesinde bestelendi sessizce…
* Milli Eğitim Bakanlığında gerçekti hayal oldu denen taşra rotasyonu sessiz sedasız yapıldı.
* 2010 yılından bu tarafa çıkartılamayan norm kadro yönetmeliği ile beraber Öğretmen atama dışındaki tüm yönetmelikler hazırlanıp çıkartıldı. Öğretmen atama yönetmeliği de önümüzde ki ay çıkıyor..
* İl içi ve il dışı atamalar sorunsuz bir şekilde gerçekleşti. İl içi atamalar 2 kez yapılarak mağduriyetler giderilmeye çalışıldı.
* Yıllardır kangren halini almış okul dönüşümleri ve norm kadro güncellemeleri konusunda çok ciddi çalışmalar yapıldı.
* 14 yıldır yapılamayan şube müdürlüğü sınavı ve atamaları yapıldı.
* Yönetici görevlendirme yönetmeliği tüm müdürlerin ve yardımcılarının görevden alınmasına rağmen kamuoyu nezdinde kabul gören ve çok fazla itiraz edilmeyen bir yönetmelik olarak algılanıyor.
* Yıllardır hiç kimsenin cesaret edemediği ; 65 yaşından emekliliği bekleyen yüzlerce yönetici ile yollar ayrılarak yeni bir jenerasyonun yönetim kademesinde önü açıldı.
* 2014 yılı içerisinde 150 bin eğitim çalışanı sesiz sedasız yer değiştirdi. Kültür Bakanlığının kadrosunun 3 bin olduğu düşünülürse yapılan işin büyüklüğü ve önemi ortaya çıkar.
* Okulların yeniden yapılandırılması ve liselerin dönüştürülmesi süreci..
Daha burada saymadığımız birçok reform niteliğinde değişikliğin gerçekleştirilmesi bu dönemde sessizce icra edildi. Milli Eğitim Bakanlığında yıllardır sistemin tıkanmasında başrol oynayan birimin İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü olduğu anlaşıldı. Nabi Hoca'nın buraya yapmış olduğu müdahale ile , sanki Bakanlığa sihirli bir el değmiş gibi tüm yönetmelikler peş peşe yayınlanırken , öğretmenlerimizin ve yöneticilerimizin atama ve yer değiştirme işlemleri zamanında ve hiç sorunsuz bir şekilde yapılıyordu.
Biz alışkın değildik sessizlik senfonilerine… Gürültü patırtı içerisinde kimin ne dediği, ne yaptığı anlaşılmadan yapılan kavgalı gürültülü kaotik, hayata, insana istismar edeceği malzemeler gözüyle bakan, hegemonya kurmaya yönelik düzenlemelere alışmıştık.
Sessizlik senfonisinin ruhumuzu özgürleştiren nağmeleri bizi ters köşe etti açıkçası… Bazılarımız alışamadık buna… Çünkü; biz bir Ortadoğu toplumuyduk. Ve bu müzik bize yabancıydı.
Sessizlik senfonisin orkestra şefi Nabi Hoca için bir Bakanımız bakın nasıl bir tanım yapıyor.
" Nabi Hoca Mercedes motoru gibidir . Sessiz ve derinden çalışır ama sağlam çalışır"
Evet bu kelimeler Nabi Hoca'nın geldiği günden bu tarafa , gürültü patırdı çıkartmadan sessiz ve derinden birçok işi hallettiğini gösteriyor.
Ne derlerse desinler, eğitim camiası ve biz bu senfoniyi sevdik.
ABDULLAH HAKEM
MEB
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.