Okullarda Büyük Tehlike!
Konu ile alakalı olarak başımdan geçen bir olayı size aktarayım: Bir gün bir
Yıllardır madde bağımlılığı üzerinde yüzlerce binlerce etkinlikler, projeler, istatistikler, vb yapılmıştır; fakat istenilen sonuca ulaşılamamıştır. Tabii ki azim ve kararlılıkla mücadele edilerek hayatları kurtarılan gençler vardır fakat diğer taraftan başka gençler bu tür tuzaklara düşebilmektedir.
Bugün, gerek sigara gerek diğer maddeleri bırakma noktasında birçok program ve yöntem mevcuttur. Fakat bu yöntemlerin uygulanmasında insanın kendi iradesi, azim ve kararlılığı olmazsa hiçbir anlamı olmayacaktır. En iyi yöntem insanın iradesini kullanıp aniden “bıraktım” deyip, bırakmasıdır. Bir insan sigarayı beyninde bitirmediği sürece hiçbir yöntem ona fayda vermeyecektir.
İnsan kendi kendisinin doktoru olmalıdır.
İstanbul Emniyeti tarafından İstanbul'daki lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, ekonomik durumu çok kötü olan ailelerin çocuklarının daha fazla alkol, sigara ve esrar tükettikleri belirlendi. Bu araştırmaya göre:
Bu ekonomik durumu kötü olan öğrencilerin % 51'i en az bir kez sigara,
% 7'si en az bir kez esrar içtikleri,
% 36,3'ünün ise alkollü içki kullandıklarını tespit edilmiştir.
Ailelerin eğitim düzeyleri madde kullanımını etkilemektedir. Mesela, annesi üniversite mezunu olan gençler, akranlarına oranla daha az sigara ve esrar içerken buna karşın daha çok alkol tüketebilmektedirler.
Madde kullanımında, yaşanılan çevrenin de etkisi büyüktür. Madde kullanımı büyükşehirlerde daha yaygınken küçük şehirlerde madde kullanımı biraz daha düşmektedir. Hatta aynı şehrin farklı ilçelerinde bile madde kullanım oranları değişebilmektedir.
Madde bağımlılığı suni bir ihtiyaçtır. Fakat önlem alınmazsa en zaruri ihtiyaçtan bile güçlü hale gelebilmektedir. Güçlü derken bireyin davranışlarını olumlu veya olumsuz yönlendirme noktasında bütün dürtülerin üzerine çıkabilmektedir. İnsan bedenini bir otomobile benzetirsek “kişinin iradesi” onun şoförü olarak düşünebiliriz. Yani, irade bireyin söz ve davranışlarını kontrol etmektedir, yönlendirmektedir. Madde bağımlılığına kapılmış bir insanın “yönetim mekanizmasındaki iradesi” devre dışı kalarak yerine “bağımlı olduğu madde” geçecektir. Önceden bireyin söz ve davranışlarını iradesi yönlendirirken artık “bağımlı olduğu madde” yönetecektir. Bu anlamda “irade” ve “bağımlılık” arasında bir ters orantı vardır. Bir insan bir şeye ya da bir insana ne kadar çok bağımlı ise o kadar iradesi zayıf demektir.
Bu satırları okuyan sigara veya madde bağımlısı dostların bana kızdığını duyar gibiyim. Fakat, madde bağımlılığı belirli bir dozda alındığı zaman kişinin sinir sistemine etki ederek akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, bağımlılık yaratan, toplum içerisinde sosyal ve iktisadi çöküntüler meydana getiren maddelerin kullanımıdır. Madde kullanımı sonrasında bireyde -bilimsel ifadeyle- "Sahte İyi Oluş Hali" yaşanabilmektedir ve bireyi geçici olarak rahatlatması onu çöküşe biraz daha hazır hale getirmektedir.
Madde bağımlılığının belirtileri:
Geceleri sık sık dışarı çıkıyorsa ve eğlence mekânlarına gitmeye başlamışsa
Takıldığı arkadaş ortamlarından ve ev dışındaki hayatından çok fazla konuşmuyorsa
Aşırı stresli ve çelişkili davranmaya başlamışsa
Uyku düzeni bozulmuşsa
Göz çevresinde kızarmalar ve donuk bakışlar oluyorsa,
Elde ve vücutta daha önce görmediğiniz titremeler varsa.
"Nasıl olsa ben alışmam, bir defa denemekten ne çıkar, istediğim zaman bırakırım" gibi düşüncelerle çocuklarımız uyuşturucu bağımlısı haline gelebiliyorlar.
Zayıf bir kişilik yapısı ve kaygı yaratan durumlardan kaçma eğilimi, sorumluluktan uzak, dış denetimli sosyal bağımlılık kişilik özellikleri…
Duygusal ve ruhsal bakımdan olgunlaşmamış olma, hazza ve zevke aşırı eğilimli bir yapı…
Kötü alışkanlıklara sahip arkadaşlar…
Aile içi iletişim ve duygusal paylaşımlarda yetersizlik ve verimsizlik…
Gençlerin bu tür zararlı maddelerin ağına düşmemesi için gerek öğretmenlere gerek velilere ve gerekse yöneticilere büyük görevler düşmektedir. Bunlardan en önemlisi bir yanlış varsa en başta bizim o yanlışı terk etmemiz gerekmektedir. Eğer biz bahane bulursak çocuklarımız da kullanmak için bahane bulacaklardır. Bu maddeleri kullananlar hem kendilerine zarar veriyorlar, hem kendi çocuklarına örnek oluyorlar hem de bir sonraki nesle aktarma konusunda “taşıyıcı görevi” yapıyorlar ki bence en önemlisi budur. Yani, bizden sonraki nesillere bu maddeleri miras bırakarak onların da vebalini yüklenmiş oluyoruz ...
Mesut KAYMAKÇI
Eğitimci - Yazar
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.