Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Kemal Şamlıoğlu İle Röportajı
- Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü olarak özel okullardan sürücü kurslarına, öğrenci yurtlarından rehabilitasyon merkezlerine kadar sektörün hemen her alanına ilişkin düzenlemeler yapıyorsunuz. Özel öğretim kurumlarının şu anki yeri ve büyüklüğü hakkında neler söylersiniz?
Genel Müdürlük olarak oldukça dinamik bir yapıya sahip olduğumuzu öncelikle belirtmek isterim. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, tür ve nicelik olarak azımsanmayacak büyüklükte bir alanda regülasyon faaliyetlerinde bulunuyoruz, kurum sayımız her geçen gün artıyor. Hem nicelik hem de nitelik olarak sektörde yaşanan bu dikey ivmede Bakanlığımızın attığı kararlı adımların etkisi büyük. Zira dönüşüm ve teşvik süreçlerini Bakanlık olarak başarıyla yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz.
Özel öğretim sektöründe bugün itibariyle, 8.894 özel okul (3.015 okul öncesi, 1.430 ilkokul, 1.662 ortaokul, 1.007 temel lise, 1.731 diğer ortaöğretim okulu olmak üzere), 3.930 özel öğrenci yurdu ve 3.522 özel motorlu taşıt sürücüleri kursu, 2.163 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, 1.709 özel öğretim kursu, 4.358 özel çeşitli kurs ve 52 diğer özel öğretim kurumu olmak üzere toplam 24.652 kurumumuzla hizmet veriyoruz.
Özel okulların toplam okullar (resmi+ özel) içindeki yerine baktığımızda ise 2002-2003 öğretim yılında % 2.97 olan toplam okullar içerisinde özel okulların oranının 2012-2013 öğretim yılında % 7.18, 2013-2014 öğretim yılında % 8.5, 2014-2015 öğretim yılında % 10.09, 2015-2016 öğretim yılında % 13.89, 2016-2017 öğretim yılında % 14.31 olduğunu görüyoruz. Genel öğretim içerisinde özel okullara devam eden öğrenci sayımız ise 2002-2003 öğretim yılında 222.992 iken (%1.74) iken 2016-2017 öğretim yılında 1.171.124’e (% 7.8) yükselmiştir. Özel okula devam eden öğrencilerin genel öğretim içerisindeki yerini AB ülkelerindeki oranların yaklaşık %15’lerin üzerine taşımayı hedefliyoruz.
Nüfus artış hızımız ve ekonomik büyümemiz göz önünde tutulduğunda, bu alanda yatırım yapma niyetinde olan girişimcilerin desteklenmesinin kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu görüyoruz. Zira arazi, bina, demirbaş yatırımları, her yıl artan oranda ekonomik işlem hacimleri, sektörel büyüklüklerinin yanı sıra öğrenci maliyetlerini üstlenmeleri, istihdam yaratmaları ve ödedikleri vergilerle, özel okullarımızın, devletimizin üzerindeki kamu hizmeti verme yükünü önemli ölçüde hafiflettiğini söylemek gerekir. Bunun yanı sıra özel okullarımız, oluşturdukları rekabet ortamı ile eğitim ve öğretimin niteliğini artırıyor ve program geliştirme kabiliyetleri, sahip oldukları özgün ve üretken mekanizma itibariyle de yeni eğitim modelleri geliştirme noktasında eğitim sistemimize önemli katkılar sunuyor.
- Önce dershanelerin yakın zamanda da özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin dönüşümleri tamamlandı. Dershane dönüşümlerinin özel öğretim sektörüne yansımaları nasıl oldu sizce?
14 Mart 2014 tarihinde yayımlanan Kanun ile başlayan dershanelerin dönüşümü sürecinde 1.636 dershanenin başka bir özel öğretim kurumuna dönüşümünü gerçekleştirdik ve bu dershanelerden de 1.471’i özel okula dönüşmeyi tercih etti. Neticede dershane dönüşümleri sayesinde 14 özel anaokulu, 16 özel ilkokul, 212 özel ortaokul ve 1.230 özel ortaöğretim kurumunu eğitim camiamıza kazandırmış olduk.
Dershane dönüşümlerine ilişkin yaşanan sürece özgü bir model olarak geliştirilen temel liseler ise, girişimcilerimizin olası mağduriyetlerinin önüne geçmek amacıyla kanuni zorunluluk olarak ortaya konuldu. Halen 1.007 temel lisede 178.786 öğrencimiz öğrenim görüyor. Bununla birlikte temel liselerin geçici bir model olduğunu ve 5580 sayılı Kanun gereğince 2018-2019 öğretim yılı bitimiyle temel liselerin yerine eğitim sistemimizin kalıcı unsurları olan özel liselerimizin faaliyet göstermeye devam edeceğini özellikle vurgulamak isterim.
- Dershanelerin dönüşüm sürecinde yeni bir kurum türü olarak ihdas edilen özel öğretim kurslarının mevcut durumu hakkında neler söylersiniz?
Dershanelerin dönüşümünü öngören Kanun değişikliğinden sonra Ağustos 2015’te, sizin de belirttiğiniz gibi yeni bir kurum türü olarak özel öğretim kursları tanımlandı ve bu kursların Bakanlığımızca belirlenen sekiz bilim grubundan en fazla üçü ile faaliyet gösterebileceği düzenlendi. Ancak üç bilim grubu sınırlamasını öngören yönetmelik değişikliği daha sonra bir KHK ile kapatılan Pak Eğitim İş Sendikası tarafından dava konusu edilerek iptali istemiyle Danıştay’a taşındı. Yüksek Mahkeme, 2015 yılının Aralık ayında üç bilim grubu sınırlaması hakkında yürütmenin durdurulması kararı verdi. Bu karar üzerine bilim grubu sayısını 2016 yılı Nisan ayında beşe çıkardık. Ancak bir yandan da Bakanlığımızın yürütmenin durdurulması kararına karşı yaptığı itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Mayıs 2016 tarihinde haklı bulunarak, Bakanlığın bilim grubu sınırlaması yapmaya yetkili olduğu hükme bağlandı. Sonrasında ise 676 sayılı KHK ile 5580 sayılı Kanun’da düzenleme yapılarak özel öğretim kursları tarafından açılabilecek bilim grubu sayısı bir olarak belirlendi.
Kanunla verilen son süre olan 4 Ağustos 2017 itibariyle tüm özel öğretim kurslarımızın kurum açma izinlerini sekiz bilim grubundan (Türk dili ve edebiyatı, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya ve felsefe) tercih ettikleri bir bilim grubuna göre düzenlemiş bulunuyoruz. Ayrıca kurslarımızın takiplerini MEBBİS üzerinde oluşturulan e-Yaygın Modülünden takip etmeye başladık, bu süreçte dershane gibi çalışma eğiliminde olan, bilim grubu sınırlamasına riayet etmeyen kurumlara kesinlikle müsaade etmeyeceğimizin bilinmesini isterim. Çevrimiçi takiplerle sınıflarda öğrenim gören öğrenciler ve ders veren öğretmenlerin denetimlerini de yapacağız. Belirtilen sınırların dışında faaliyet gösteren kurumlara idari para cezaları uygulayacak, mevzuata aykırılıkta ısrar eden kursların kurum açma ve işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptali yoluna gideceğiz.
- Etüt merkezlerine ilişkin süreçte neler yaşandı?
Özel öğrenci etüt eğitim merkezleri, 5580 sayılı Kanun’da öğrencilerin ders çalışmalarına, ödev ve projelerine yardımcı olmak aynı zamanda ilgi ve istekleri doğrultusunda sosyal, sanatsal, sportif ve kültürel faaliyetlerde bulunan özel öğretim kurumları olarak tanımlamalarına rağmen adeta dershaneler gibi faaliyet göstermeye başlamış ve hatta veliler üzerinde “olmazsa olmaz” algısı oluşturarak “TEOG” hazırlık kurumu haline gelmişlerdi. Bunun üzerine dershanelerin dönüşümüne ilişkin gerekçelerle etüt eğitim merkezlerinin de dönüşüm süreci başladı.
9 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan 687 sayılı KHK ile özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin tanımı 5580 sayılı Kanun metninden çıkarıldı ve KHK’nın yayımlandığı tarih itibariyle faaliyette bulunan merkezlerin 1 Temmuz 2017 tarihi itibariyle faaliyetlerine son vermesi yahut standartlarına uygun başka bir özel öğretim kurumuna dönüşmesi öngörüldü.
Bu kapsamda dönüşüme giren merkezlerden 1.235’i başka bir özel öğretim kurumuna dönüşürken 366 merkez kurucu isteğiyle kapandı, 391 merkeze ise Bakanlık tarafından re’sen kapatma işlemi uygulandı. Dönüşen özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinden 886’sı özel çeşitli kurslara, 294’ü özel öğretim kurslarına, 53’ü özel okula ve 2’si ise özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine dönüşmeyi tercih etti. Bakanlık tarafından yürütülen bu dönüşüm işlemlerinin ardından artık özel öğrenci etüt eğitim merkezi şeklinde bir özel öğretim kurumu kalmamış oldu.
- 678 sayılı KHK ile belediyelerce açılacak destek eğitim kursları ile 687 sayılı KHK kapsamında açılacak sosyal etkinlik merkezlerinin faaliyetleri hangi çerçevede yürütülecek?
Destek eğitim kursları 678 sayılı KHK kapsamında, belediyeler ile il milli eğitim müdürlükleri arasında imzalanan ve Bakanlığımızca onaylanan ortak işbirliği protokolü kapsamında örgün eğitim programlarına destek mahiyetinde tasarlandı. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik olarak açılabilecek bu kurslar için bu güne kadar 45 belediye ile ortak işbirliği protokolü Bakanlığımızca onaylanmış bulunuyor.
Sosyal etkinlik merkezleri ise 687 sayılı KHK hükümleri doğrultusunda yine il milli eğitim müdürlükleri ile belediyeler arasında imzalanan ve Bakanlığımızca onaylanan işbirliği protokolleri çerçevesinde, Bakanlıkça düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatı doğrultusunda Belediyeler tarafından açılabiliyor. Bu kurumlar ile ise ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerimizin çok yönlü sosyal, sportif, kültürel faaliyetlere katılması hedeflendi.
Kamu idaresi olarak belediyelerin güçlü altyapıları, toplumsal faaliyetlerde katma değeri yüksek hizmet sunma yetenekleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bu kapasitenin öğrencilerimizin okul dışı etkinliklerine ciddi katkılarının olacağını düşünüyoruz. Örneğin sosyal etkinlik merkezi binalarımızda öğrencilerin ödev ve projelerine ilişkin araştırmalar yapmalarına imkan verecek içerisinde internet bağlantılı bilgisayarlar, yazıcı, tarayıcı, fotokopi makinesi, kitap ve dergilerin de bulunduğu en az 70 m2’lik bir çalışma odası arıyoruz. Ancak bunun yanında bu merkezlerimizden esas beklentimiz merkezler ile öğrencilere sportif bilgi, beceri ile davranışların kazandırılması. Bu çerçevede Standartlar Yönergesinde yaptığımız düzenleme ile biz, gerekli araç gereçlerle donatılmış en az 100 m2 si kapalı olmak şartıyla en az 250 m2 büyüklüğünde açık veya kapalı spor alanları düzenleneceğini öngördük. Bu alanlar düzenlenirken de yüzme, eskrim, uzak doğu sporları, masa tenisi, voleybol, basketbol, futbol, hentbol, futsal, paintbol gibi popüler sporların yanı sıra okçuluk, binicilik, atlı cirit, kökbörü, güreş (aşırtmalı ve kapışmalı aba güreşi, şalvar güreşi, mas güreşi, kuşak güreşi, yağlı/karakucak/serbest /grekoromen güreş), aşık oyunları, matrak gibi bir kısmı unutulmaya yüz tutmuş geleneksel sporlarımızın da dikkate alınmasını arzu ediyoruz.
- 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin sektöre yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
15 Temmuz darbe girişimi, birçok anlamda ülkemiz için bir dönüm noktası oldu. Bu girişimi idare eden örgütlerin eğitim ve öğretim verme perdesi ardına gizlenerek devletimiz aleyhine kullandıkları bazı kurumlar, malumunuz, bu süreçte çıkarılan olağanüstü hal kararnameleri gereğince kapatıldı. Bu çerçevede yayımlanan 667 sayılı KHK kapsamında 1.060 özel okul, 845 özel yurt ve 352 diğer özel öğretim kurumu olmak üzere toplam 2.257 kurumun ruhsatları iptal edildi, kapatma işlemleri gerçekleştirildi. Kapatılan özel okulların hemen hemen hepsi 2016-2017 öğretim yılından itibaren resmi okul olarak milletimize hizmet vermeye başladı.
Bu noktada, kapanan okullara rağmen özel okula devam eden öğrenci sayılarımızda bir azalma meydana gelmediğini ifade etmek isterim. Nitekim 2 Eylül 2015 ile 2 Eylül 2016 tarihleri arasındaki bir yıllık periyotta 1.021 özel okulumuz Bakanlığımızdan aldıkları ruhsat ile faaliyetlerine başladı. Yaşanan olaylara rağmen özel okulculuğumuzun oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olduğu da bu vesileyle görülmüş oldu.
- İzinsiz eğitim ve öğretim faaliyeti gösteren yerler hakkında ne tür önlemler alıyorsunuz?
Geçtiğimiz yıl Aralık ayında 5580 sayılı Kanun’da yapılan bir diğer değişiklik ile Bakanlığımızdan izin ve ruhsat almadan eğitim ve öğretim faaliyeti gösterdiği tespit edilen yerlere brüt asgari ücretin 20 katı idari para cezası uygulanması öngörüldü. Biz de Genel Müdürlük olarak Valilikler bünyesinde oluşturulan izleme ve koordinasyon komisyonları ile izinsiz faaliyet gösterdiği tespit edilen yerlere vakit kaybedilmeden gerekli yaptırımların uygulanması talimatını verdik. Bu kapsamda da 7 milyon TL’ye yakın idari para cezası kesildi ve aynı zamanda bu yerler Valiliklerce kapatıldı.
Bu düzenleme, izinsiz faaliyetin neden olabileceği olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi açısından oldukça önemli. Böylelikle Bakanlığımızın gözetim ve denetiminde olmayan, kayıt dışı olarak faaliyet göstermek isteyen eğitim kurumlarının etkin bir şekilde önüne geçmeyi hedefliyoruz. Velilerimizin, öğrencilerimizin, personelimizin Bakanlığın tanımadığı bir kurumla yaşayacağı sorunlar bu sayede daha en başından engellenmiş olacak.
Ayrıca FETÖ/PDY, PKK gibi terör örgütlerinin izinsiz eğitim faaliyeti gösteren yerlerde yuvalanmalarının da bu vesileyle önüne geçeceğiz.
- Yabancı sermayeye ilişkin kısıtlama hakkında ne düşünüyorsunuz?
5580 sayılı Kanun gereğince yabancı uyruklu kişiler ülkemizde sadece yabancı öğrencilerin devam edebildiği milletlerarası özel öğretim kurumu açabilirler. Bu kurumlarımız, diplomatik, kültürel, sportif veya diğer nedenlerle ülkemizde bulunan yabancı uyruklu kişilerin çocuklarına hizmet veriyor. Esasında mevzuatımız gayet açık, yabancılar ülkemizde ancak ve sadece milletlerarası okullar açabilir. Buna rağmen yabancı kişilerin ülkemizde kurulan şirketlere ortak olmak suretiyle okul açma eğilimleri gösterdiklerini veya hisse devri ile ortaklık kurduklarını biliyoruz.
Yabancı sermayeye ilişkin mevcut düzenlemede, bir özel öğretim kurumu kurucusu şirket bünyesinde yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişi ortaklığının tespit edilmesi halinde kuruma brüt asgari ücretin 20 katı idari para cezası uygulanması ve yasal olmayan ortaklığın sonlandırılması için süre verilmesi öngörülüyor. Şirketin kendisine verilen süreye rağmen yabancı kişilerle ortaklık ilişkisini sona erdirmemesi veya aynı kurumda ikinci kez yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişi ortaklığının tespiti hâlinde ise kuruma Bakanlık tarafından kapatma yaptırımı uygulanacak.
Biz bu düzenleme ile yabancıların veya yabancı sermayenin ülkemizde milletlerarası okul haricinde başka bir özel okul açamayacağını bir kez daha vurgulamış oluyoruz. Özel öğretim faaliyetlerinin hangi sermaye grupları ile bağlantılı olarak yürütüldüğünü takibe alıyor; bilmediğimiz, görmediğimiz bir “üçüncü kişi”nin özel öğretimi dizayn etmesine müsaade etmiyoruz.
- Eğitim ve öğretim desteğinin yarattığı etkileri ve gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğitim ve öğretim desteği, alt ve orta gelir düzeyindeki ailelerin özel okullarda eğitime erişim imkânı elde etmesini ve kontenjanlarını dolduramayan özel okullarımızın doluluk oranlarının arttırılmasını öngören çift yönlü bir mekanizma olarak geliştirildi. Desteğin özel okullar ve bu okullarda okuyan öğrencilerin sayısında ciddi bir artış sağladığı hem kayıtlarımızdan hem de sosyal ortaklarımızdan gelen dönütlerden açıkça görülüyor. Kaldı ki, destek sürecinin başladığı 2014-2015 öğretim yılından önce, özel okullarda kayıtlı öğrenci sayısı 656.096 iken destek uygulamasının da katkısıyla bugün 1.171.124 öğrencimizin özel okullarda öğrenim görmekte. 2017-2018 öğretim yılında okul öncesinde 6.000, ilkokul, ortaokul ve liselerde 15.000, temel liselerde ise 24.000 olmak üzere toplam 75.000 öğrenci ilk defa bu destekten yararlanma imkânı bulacak. Böylece 2017-2018 öğretim yılında 340 bin öğrenciye teşvik vermeyi hedefliyoruz. 2017-2018 öğretim yılında ise destek kapsamında okul öncesi eğitim kurumlarında okuyan öğrencilere 3.060 TL, ilkokul ve temel liselerde öğrenim gören öğrencilere 3.680 TL, ortaokul ve diğer liselerde öğrenim gören öğrencilere ise 4.280 TL eğitim ve öğretim desteği ödemesi yapılacak. Keza Bakanlığımızın sürecin başladığı 2014-2015 öğretim yılından bu yana özel okullara 2.859.703.255 TL eğitim ve öğretim desteği ödemesi yaptığını da belirtmek isterim.
Geçtiğimiz günlerde Bakanlığımızın resmi internet sitesinde yayımlanan “5580 Sayılı Kanun Kapsamındaki Özel Okullarda Öğrenim Gören/Görecek Öğrenciler İçin Verilecek Eğitim ve Öğretim Desteği Uygulama e-Kılavuzu”nda 2017-2018 öğretim yılı eğitim ve öğretim desteğinin başvuru takvimi ve kişilerin yapacakları işlemler ayrıntılı olarak düzenlendi. Kılavuza göre eğitim ve öğretim desteğinden yararlanmak isteyen öğrenciler e-Okul, özel okullar ise MEBBİS üzerinden 10 Ağustos ila 6 Eylül 2017 tarihleri arasında başvurularını yapabilecek. Tercih yapmaya hak kazanan öğrenciler 7 Eylülde Bakanlığın internet sitesinde yayımlanacak ve aynı gün öğrencilerin tercih işlemleri de başlamış olacak. 14 Eylül’e kadar devam edecek olan tercih sürecinin ardından 15 Eylül’de yerleştirme sonuçları ilan edilecek ve 15-22 Eylül arasında nakil ve kesin kayıt işlemleri yapılacak. Okulların boş kalan kontenjanları için yeniden tercih alınmaksızın öğrencilerin önceki tercihleri doğrultusunda ek yerleştirmeler yapılacak ve 29 Eylül tarihi itibariyle de 2017-2018 öğretim yılı eğitim ve öğretim desteği işlemleri tamamlanmış olacak.
Bakanlığımız ayrıca 2012-2013 öğretim yılından bu yana Organize Sanayi Bölgeleri içinde, 2016-2017 öğretim yılından itibaren ise bu bölgeler dışında açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören öğrencilere de eğitim ve öğretim desteği veriyor. Şu ana kadar bu okullara 264.958.828 TL destek ödemesi yapıldı. Ayrıca Mart ayında Bakanlığımız ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında organize sanayi bölgelerinde özel mesleki ve teknik Anadolu liseleri kurulmasına ilişkin bir protokol imzalandı. Bu protokol ile OSB’lerin içerisinde yer alan özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinin ve bu liselere devam eden öğrencilerin sayılarının artırılması ve yaklaşık 300 OSB içinde, en az 300 özel mesleki ve teknik Anadolu lisesi kurulması hedefleniyor. Verdiğimiz bu desteği mesleki eğitimin geliştirme ve niteliğini daha da artırma düşüncesiyle OSB dışında açılan özel mesleki ve teknik Anadolu liselerine de taşıdık, bu okullarımızı da bu öğretim yılının başında eğitim ve öğretim desteği kapsamında aldık. Böylelikle OSB içinde açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarına verilen eğitim ve öğretim desteğinin başladığı 2012-2013 öğretim yılında 1.130 öğrenciye, 2013-2014 öğretim yılında 4.165 öğrenciye, 2014-2015 öğretim yılında 9.576 öğrenciye, 2015-2016 öğretim yılında 16.259 öğrenciye, 2016-2017 öğretim yılında 20.905 öğrenciye ve yine 2016-2017 eğitim öğretim yılında ilk defa olmak üzere Organize Sanayi Bölgesi dışında açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan 1.125 öğrenciye eğitim ve öğretim desteği verdik.
OSB içinde açılan özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde geçtiğimiz yıl 15 alana destek verilirken bu yıl 20 alanda destek verilecek. OSB dışında açılan liselerde ise 9’u yeni olmak üzere 26 alanı daha teşvik kapsamına almış olduk. Buna göre denizcilik alanı, gemi yapımı, inşaat teknolojisi, kuyumculuk teknolojisi, metalürji teknolojisi, raylı sistemler teknolojisi, seramik cam teknolojisi, tasarım teknolojisi, uçak bakım alanı OSB dışında; bilişim teknolojisi,metalürji teknolojisi, tarım teknolojileri, tasarım teknolojisi, seramik cam teknolojisi ise OSB içinde ilk defa bu yıl destek verilecek alanlar arasında.
Eğitim ve öğretim desteği uygulamasını oldukça önemsiyoruz. Özel sektörün eğitimdeki payının artırılması yönündeki öncelikli politikalarımız çerçevesinde desteğin kapsamının da genişletilmesi üzerine çalışıyoruz.
- Trafik eğitimi konusunda son dönem yenilikler hakkında neler söylersiniz?
Trafik kazaları bu ülkenin en büyük sorunlarından biri ve meydana gelen trafik kazalarının %88’i sürücülerin hatalı davranışlarından kaynaklanıyor. Biz Bakanlık olarak bu hatalı davranışların ve dolayısıyla trafik kazalarının en aza indirgenmesi için özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarımızın müfredatına zorunlu trafik adabı dersini ekledik. Bu derste kursiyerlerimize, trafikte temel değerlerin yanı sıra, sorumluluk, yardımlaşma nezaket ve saygı, feragat ve fedakarlık, sabır, empati, diğergamlık, öfke yönetimi, beden dili, trafikte hak ihlalleri ve trafikte diğerlerinin sürücü davranışlarına etkisi gibi başlıklar altında bir davranış biçimi, bir trafik kültürü aşılamaya çalışıyoruz.
Ayrıca direksiyon uygulama sınavlarımızda beceriye önem verdik, sıkı kurallar koyduk. Çünkü biz, sürücü kurslarımız aracılığıyla verdiğimiz bu eğitimlerde sürücü adaylarına, ‘trafikte tek hatanın bütün doğruları götürebileceğini’ vurguluyor, dikkatlerini çekiyoruz.
Verilen eğitimin ve gerçekleştirilen sınavların denetimlerinde de bir o kadar hassas davranıyoruz. Sürücü kurslarında verilen eğitimlerin sisteme girilen gün ve saatlerde, ilgili eğitim personeli ile yapılıp yapılmadığı ve kayıtlı kursiyerlerin ders devam durumları il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından önceden haber verilmeksizin denetleniyor. Uygulama sınavı denetimlerinde, il ve ilçelerde kurulan komisyonların işleyişleri, güzergahta bulunması gereken unsurları, geri park, L dönüş, 25 metre geri gitme, ani fren ve eğimli yolda duruş-kalkış gibi alanların uygunluğu ve sınav yapıcıların hassasiyetlerini denetleniyor ve bu sayede de uygulamada birliğinin sağlanmasını hedefliyoruz.
Bakanlığımız okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinde trafik bilinci oluşturmak ve toplumsal farkındalığı arttırmak amacıyla Sürücü Eğitimcileri Konfederasyonu (TÜSEKON) ile karayolu trafik güvenliğinin sağlanması yönünde, bireylerin trafik sorununa karşı olan duyarlılıklarının artırılmasının ve toplumsal bir farkındalık oluşturulması amacıyla ise TÜSEKON, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) ile protokoller imzaladı. Bu protokoller ile toplumun her kesimine ulaşmayı trafik kültürünü oluşturmayı umuyoruz.
Ayrıca Karayolları Trafik Kanunu gereğince 2001 yılında yürürlüğe konulan bir Genel Trafik Eğitim Planı var; ancak Plan günün şartlarını karşılamadığından, önümüzdeki dönemde ciddi bir revizyona gideceğiz. Günümüz trafik şartlarını da dikkate alarak bireylerin okul içi ve okul dışı trafik bilinçlerini geliştirmek üzere, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin görüşleri doğrultusunda oldukça yol kat ettiğimiz çalışmamızı önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız.
- Mayıs ayında yürürlüğe giren Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri neler getiriyor?
Devlet, çocukların ve gençlerin eğitime erişimlerine ilişkin tedbirleri aldığı gibi, eğitimleri süresince sağlıklı ve huzurlu bir ortamda barınmalarına ilişkin tedbirleri de almak zorunda. Önceki dönemde mevzuatta sadece özel yurtlar düzenlenmişken yeni düzenlemede barınma hizmeti tabirinin özellikle tercih ettik. Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği ile özel öğrenci yurtlarının yanı sıra öğrenci apartı, öğrenci stüdyo dairesi ve öğrenci pansiyonlarını da ayrı ayrı tanımladık. Böylelikle önceleri Belediyelerden aldıkları ruhsatla sıradan bir ticarethane gibi açılan bu yerlerin denetimini, gözetimini her şeyiyle üzerimize aldık. Bundan sonra ruhsatını Bakanlıktan almamış hiçbir işletme yurt faaliyeti gösteremeyecek, her ne ad altında olursa olsun izinsiz öğrenci barınma hizmeti gösterdiğini tespit ettiğimiz yerlere brüt asgari ücretin 20 katı idari para cezası kesecek ve bu yerleri kapatacağız.
Bunun yanı sıra öğrenci barınma hizmeti vermek isteyen kişilerde arayacağımız kriterleri de değiştirdik, kişilerde lisans mezuniyetini şart koştuk. Lisans mezuniyeti şartını kurum müdürleri için de istedik ve bunun yanı sıra müdür olarak görevlendirilecek kişilerin ‘Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetici Sertifikası’na sahip olmasını öngördük. Bu sertifika eğitimlerinde kurum müdürlerimize hassasiyetlerimizi bir kez daha vurgulayacağız. Hem kurucu ve müdürlerde, hem de barınma hizmeti verecek kurumlarımızda görevlendirilecek personelde devlet memuru olmak için aranan belli suçlardan mahkum edilmemiş olmanın yanı sıra terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya irtibatı olmama şartını ilave ettik.
Barınma hizmeti verecek kurumlardan ortaokul ve imam-hatip ortaokulu öğrencilerine sadece öğrenci yurtlarında, ortaöğrenim öğrencilerine ise öğrenci yurt ve pansiyonlarında barınma hizmeti sunulmasını öngören Yönetmelik, yükseköğrenim öğrencileri için yurt, pansiyon, stüdyo daire ve apart şeklinde dört kurum türünde de hizmet verilebilmesini hüküm altına alıyor.
Yine ortaokul, imam-hatip ortaokulu ve ortaöğrenim öğrencilerine hizmet verecek kurumlar müstakil binalarda; yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti verecek kurumlar ise bağımsız girişi bulunan bir binada veya etrafı ihata duvarıyla çevrili ortak bir taşınmazın üzerinde bulunan ve tamamı kuruma ait birden fazla binada açılabilecek. Düzenlemeye göre öğrenci yurtları en az 40, öğrenci pansiyonları en az 30, öğrenci apartları ile öğrenci stüdyo daireleri ise en az 10 öğrenci kontenjanı ile açılabilecek. Ortaokul, imam-hatip ortaokulu veya ortaöğretim kurumları öğrencilerine barınma hizmeti veren kurumlarda yatakhaneler en az üç, en fazla altı; yükseköğrenim öğrencilerine hizmeti verecek öğrenci yurt ve pansiyonlarında yatakhaneler en az bir veya üç, en çok altı; öğrenci apartları en az bir veya üç, en çok altı; öğrenci stüdyo daireleri ise bir veya üç öğrenci barınacak şekilde düzenlenecek.
Öğrenci barınma hizmeti verecek kurumlarda görev yapacak müdürlerin yönetim kabiliyetlerini arttırmak amacıyla, öğrenci barınma hizmetleri yönetici sertifikası kurs programı hazırladık. Tüm müdürlerin bu programa katılması zorunlu olup hizmet içi eğitimlerin Eylül ayında başlayıp 2018 Nisan’da bitirilmesini planlıyoruz.
Yönetmelik aynı zamanda bina güvenliği noktasında da oldukça hassas ve sıkı kurallar öngörüyor. Buna göre barınma hizmeti verecek kurum binaları her yıl öğretim yılı başlamadan önce yangın güvenliği, elektrik tesisat güvenliği, ısınma sistemi güvenliği, su ve gaz tesisatı güvenliği hususlarında ilgili kurum ve kuruluşlara kontrol ettirilecek. Yine binaların iç ve dış duvarları ile tavan döşemelerinde ahşap ve yanma özelliği yüksek malzemelerden yapılmış giydirmeler kullanılamayacak. Yangın merdivenleri ve kaçış yollarının, acil çıkış kapılarının, ikaz ve otomatik söndürme sistemlerinin nitelikleri de Yönetmelikte ayrıca ifade edilmiş durumda. Kurum binalarında ilgili kurum ve kuruluşlarca yapılan yangın, elektrik, su ve gaz tesisatlarının kontrolleri sonucu düzenlenen raporlarda tespit edilen eksikliklerin öğrencilerin barınması esnasında can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda ise valilikçe kurumun faaliyeti geçici olarak durdurulabilecek.
Ayrıca 25 Ağustos 2017 tarihli KHK ile de barınma hizmeti veren kurumların denetimlerinde tespit edilen eksiklikler için idari para cezası uygulamasını başlatıyoruz.
- İlave etmek istediğiniz herhangi bir husus, vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bakanlık olarak özel okulların eğitim sistemimizin kalitesini yükselten, farklı ve yeni sistemleri güncel olarak takip eden, dinamik ve üretken yönünü geliştirmeyi, istihdam sağlayan yönünü teşvik etmeyi sürdüreceğiz. Teşekkür ediyorum.
Kaynak: www.kamudanhaber.net
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.