Yahya ASLAN Yazdı :Yalın Eğitim...
12 yıl boyunca aynı partiden kişilerin Milli Eğitim Bakanlığını yürüttüğü ülkemizde hala eğitimin rayında gitmediğine ilişkin hem eğitim camiasında hem de kamuoyunda birtakım serzenişleri duyuyoruz. Ne oluyor da, eğitim bir türlü rayına oturtulamıyor? Eskiden öne sürülen gelenin ve gidenin ayrı partilerden olması ve gelen gidenin yaptığını devam ettirmekten ziyade yıkmayı adet edindiği bahaneleri de olmamasına rağmen hala bu kronik MEB’in rayına oturtulmayışı problemi neden bir türlü çözülemiyor? Çözümsüzlükler sarmalında günübirlik çıkış yolları bu sarmalı daha içinden çıkılmaz bir hale dönüştürüyor. Bu içinden çıkılmaz sarmalları, okullarımızın her yanında ve işleyişinde görmek, hissetmek mümkündür. Şöyle ki;
MEB, en başta biraz sabır yüklemesi yapmalıdır kendine. Zira; o denli sabırsızlık ki, yönetmeliklerde ve diğer ilgili bilumum mevzuatta yapılan değişikliklerin ve yeniliklerin üst üste 2 ders yılında uygulanmadan yine başka bir değişikliğe ya da yeniliğe maruz kaldığını görebiliyoruz. Onun içindir ki, MEB mevzuatı adeta yamalı bohça görüntüsü içerisindedir. Bu durumda, mevzuatı yamalı bohça gibi görünen bir MEB’in bünyesindeki okullar için düzen ve tertip ile ilgili bir değerlendirme yapar iken, büyük bir beklenti içerisine girilmemelidir. MEB’in sivil ayak olmadan keyfi bir şekilde yaptığı zırt pırt mevzuat değişiklikleri (BEN, BUNA SİVİL AYAKSIZ MEVZUAT DİYORUM), vizyoner okul müdürlerini dahi çileden çıkarmaktadır. Bu çileden çıkma hali birçok okul müdürünü, emir eri ablukası altına almıştır. Bu ablukanın ayrıca birçok okul müdürünün yönetimsel gelişimine de engel olduğu kanaatini taşıyorum. Zira; emir eri pozisyonu sorguyu reddeder, sorgu reddedilince işler ezbere ve otomatiğe bağlanmış, tepeden inmeci bir şekilde müdürlerin önüne düşer, onlar önlerine düşeni kara düzenin birer parçası yapmak mecburiyetindedirler.
MEB, 2012 yılında siyasi birtakım ihtiraslar uğruna birkaç milletvekilinin vermiş olduğu kanun teklfi ile adeta dayatılan 4+4+4 eğitim sistemine boyun eğmiş ve okulları iflah olmaz bir çukurun içinde bırakmıştır. Bu çukurun içinde yaklaşık 3 yıldır debelenen okullarımız, bu çukurun dibinden açılan yeni diplere indirilerek, ışıksız hücrelerden farksız yapılar haline getirilmektedir. MEB’in okullarının dünden daha çok ışığa daha çok aydınlanmaya daha çok düzene ihtiyacı vardır. En başta okulların bu ihtiyaçlarını karşılamayan bir MEB’in, sorunsal sarmalında çözümsüzlüğü şiar, derinselliği vizyon edinmiş bir yapı olarak kök salacağını, bir müddet sonra çocuklarımızın eğitiminde ve yetiştirilmesinde hiçbir anlamı kalmayacağını söyleyebiliriz. Bu durum kuşakların nitelik ve kalite olarak daha da DİBE dayanması demektir ki, bu durumda zannımca elde avuçta Merkezi Ortak Sınavlarda 120’de 120 net yaparak tavan yapan bir kuşak (ortalama 4 binleri buluyor) ile övünç ve gurur duyarak kendimizi avutmaktan başka da bir çıkış yolumuz olmayacaktır. Sayın AVCI, kuşaklar GÜNEŞİ GÖRMELİDİR ARTIK.
Halkımıza, sokağa çıkıp MEB’in işleyişi ile ilgili birkaç basit soru sorsak cevap verebileceklerini sanmıyorum. Eğitim camiası içerisinde bile MEB’in işleyişine dair birkaç basit soruya cevap veremeyecek birçok kişi olduğunu düşünüyorum. Bu vaziyetin nedeni MEB’in sürekli ‘’kendimi yeniliyorum’’ ayağı ile eğitimde açtığı derin yaralardır. Eğitim öğretim alanında isim yapmış bir dünya ülkesi yoktur ki, eğitim iç-dış paydaşları eğitimin işleyişine dair mevzulara tama manasıyla vakıf olmasın ya da bu işleyişi ezbere bilmesin. Dünya üzerinde eğitim öğretim alanında bir numara olan FİNLANDİYA başta olmak üzere tüm iskandinav ülkelerinde, Uzak Doğu ülkelerinde ve Asya Kaplanları diye tabir ettiğimiz ülkelerde... Bu ülkelerde, eğitimin işleyişi ile oyuncak gibi oynanmamaktadır. Düzenlemelerin, sabırla uygulandığında eğitim öğretimin bir DÜZENE sokulacağına inanılmaktadır. Onun içindir ki, bir Finli hiçbir zaman bir Türk gibi şu serzenişte bulunmaz, yavrum bizim dönemimizle kıyasladığımda bize öğretilenlerle şu an öğretilenler arasında bir bağ kuramıyorum, aklım almıyor. Şimdi soruyorum, 2 yıl önce şu anki şeklini alan ortaöğretim yerleştirme sistemi için yapılan sınavların isminin bile TEOGS’den ORTAK SINAVLAR’A döndüğünü, hatta liselere yerleştirme için yapılan tercih sürecinde dahi birtakım değişiklikler yapıldığını biliyor musunuz? Sanırım, çoğunuz bilmiyor olabilirsiniz... Ama öyle... Unutulmamalıdır ki, MEB takındığı bu tavırdan vazgeçmezse, sivil ayağı eksik olan her yeniliğinin geri dönütünü olumsuz alacak ve böylelikle yeniden bir değişikliğe gitme mecburiyetinde kalacaktır.
MEB’in düzenleme bekleyen sürüncemedeki mevzularına bakalım bir de (Bir kısmını, MEB kamuoyuna yürürlükte imiş gibi sunmaktadır) ;
1- Nöbet görevlerinin ücretlendirilmesi: Öğretmenlerin haklarını söke söke almak için eylemlilik hali okullarda güçlü ve daha örgütlü bir biçimde devam ediyor, nöbet eylemliliğini engellemeye çalışan tüm yöneticilere sesleniyorum, biliyoruz NÖBET SİZİN SORUMLULUĞUNUZ; AMA BİLMELİSİNİZ Kİ BU EYLEMLİLİKTE ÖĞRETMENLERİN DAVASIDIR... İKİ ARADA BİR DEREDE KALAN YÖNETİCİLER İSE BU EYLEMLİLİĞİ DESTEKLEYEREK, SINIF DAYANIŞMASINI TAMAMA ERDİRMEK İÇİN ADIM ATMALIDIR... SORUYORUM, NÖBET ÜCRETLENDİRİLMESİ EYLEMLİLİĞİ İÇİN SORUMLULUK MU YOKSA HALA OYALAYARAK ÜCRETLENDİRMEYİ GECİKTİREN SORUMSUZLUĞA KARŞI EYLEMLİLİK SAVUNUCULUĞUMUZ MU OLMALIDIR?
2- Okul-Aile Birliği hesapları, neredeyse 3 yıldır öğrenci başı birlik hesaplarına sağlanacak parasal destekleri beklemekte, MEB’in özellikle PARASAL DESTEKLERDE BU KADAR HANTALLIĞIN ARTIK BİLİNÇLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.
3- Destekleyici Eğitim Kurslarında görevli öğretmenler, neredeyse 3-4 aydır (diğerlerine göre daha kısa bir zaman dilimi) bu kurslardaki görevleri karşılığında ek ders birim ücretlerinin 18 TL olmasını beklemekte... ÖLME EŞEĞİM ÖLME SERZENİŞLERİ DUYULUR OLDU ARTIK...
4- Seçmeli ders bolluğunun, okulların çoğunda karmaşık yapının tuzu biberi olarak hizmet ettiğini görüyoruz. Özellikle ortaokullarda... Tabi, bir de küçücük çocukları sırf seçmeli dersleri okusun diyerek özellikle kış mevsiminde hava kararana kadar okullarda tutmamız... Malum, haftalık ders saatleri 35, bir güne 7 uzun bir saat düşüyor...
5- Yönetici görevlendirme sisteminin elle tutulur, gözle görülür bir artısı olmadığı, illerde özellikle okullardaki barış, sevgi, hoşgörü ve huzur ortamını ağır bir şekilde yaraladığı gün gibi ortadadır. Bu sistem yeniden gözden geçirilerek bir yenilik yapılacak üzerinde ama yaraya deva olur mu, orası şüpheli işte, zira artık her yeni olan için yeniliğin üzerinden 1-2 ay geçmeden, sahada pratiğe dökülür dökülmez bir ayağı çukurda olduğu kanaatini getiriyoruz, NİYE Mİ? BAŞTAN BERİ DEDİĞİMİZ GİBİ HER YENİLİĞİN SİVİL AYAĞI EKSİK KALDIĞI İÇİN... BALIK BAŞTAN KOKAR YA O HESAP...
6- Norm belirleme sisteminin sağlam bir zemine (ÇOK KAYGAN) oturtulmadığı için her ders yılında öğretmen mağduriyetleri yaşattıığını, had safhadaki öğretmen ihtiyacının ücretli öğretmen görevlendirmeleri ile karşılandığı, bu nedenle ders yılı içerisinde öğretmen sirkülasyonunun önlenemez durumunun velileri artık kanıksattığını da söylemeden geçemeyeceğim.
7- MEB, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin üzerine süt iş yükü yanında bir de kuru üzüm iş yükünü yıkarak, yöneticiyi ve öğretmeni eğitim-öğretim dışında da kullanma alışkanlığını yüklenerek sürdürdüğünü acayip hislerle takip ediyoruz.
Sonuç olarak, MEB artık teşkilat yapısını en alttan yukarıya kadar özellikle okulların işleyişini daha YALIN ve ANLAŞILIR hale getirilmelidir, uygulamalarını ve mevzuat değişikliklerini (sivil ayağı eksik olmayan) uzun soluklu hale getirmelidir, eğitim öğretim işleri dışında öğretmen ve okul yöneticilerini kullanma huyundan vazgeçmelidir, HÜLASA OKULLARI BU KARMAŞIK YAPIDAN KURTARMALIDIR... UNUTULMAMALIDIR Kİ, EĞİTİMDE KARMAŞIK TEMEL ÜZERİNE BİNA İNŞASI OLMAZ... NİTEKİM, OLMUYOR İŞTE, GÖRÜN ARTIK... EĞİTİMİ SÜRÜNCEMEDEN KURTARIN!
TÜM HALLERE GİREN EĞİTİMİ, ARTIK YALIN HALDE GÖRMEK İSTİYORUZ!
Yahya ASLAN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.