hani ben öğretmen olacaktım, ,beyaz önlüğümle okul koridorlarında gezecektim?

Hani sınıfa girince günaydın arkadaşlar diyecektim?

Hani tebeşir tozuyla bir ülke yaratacaktım?

Bir 24 Kasım sabahına neşeyle uyanacaktım da, bir kolonya şişesine bir çift çoraba mücevher gözüyle bakacaktım?

Hani ben bir harfe 40 yıl köle olunacak insan olacaktım?

Hani ben öğretmenler odasındaki dolabıma umutlarımı yerleştirecektim?

Yıllarca okudum, emeklerimin karşılığını alacaktım hani, nerde?

Hani bizler evlenip anne baba olacaktık?

Belki bir gün çocuğumuzla okula gidip öğrencilerimizin çocuğumuzla nasıl şakalaştıklarını uzaktan seyredecektik?

Hayal dünyası işte!..

Neden hep biz öğretmenlerin umutları ağır yaralı? Neden gülmelerimiz yaşam ünitesine bağlı? Neden öğretmenler, öğretmen Günlerinde intihar ediyor? Neden öğretmen anneleri bir torun gülüşünü görmeden ölüyorlar? Öğretmen babaları neden hala en ucuz sigaralarla kanser oluyor? Herkesin mutlu hayatını biz neden inzivaya çekilerek uzaktan seyrediyoruz? Tek sucumuz okumak mıydı? Bu ülkeyi sevmek mi yoksa suçumuz?

Bu ülkenin çocuklarının dersine KCK sanıkları bile girdi, ama biz derse giremedik.

Bu ülkede hayvan yetiştiricileri insanların dersine girdi, ama biz giremedik.

Teröristlerle iş birliği yapanlar müdür yardımcısı oldu, biz öğretmen olamadık.

2002' de yetmiş bindi sayımız şimdi yedi yüz bin olduk.

Aileleri de katarsak 3.5 milyonluk bir ülke kurabiliyoruz yani...

Bu sorun ne zaman bitecek, biter mi peki?

Bu öğretmenler ne zaman beyaz kefen giyip mezara gitmek yerine takım elbise giyip okula gidecek söyler misiniz?

Akıllısından geçtim, biz ne zaman kara tahtanın içinde değil de basında olacağız?

Atamadığınız gibi siyasi etiketi basıp azarladığınız öğretmeniniz olarak haykırıyorum ki:

Biz ne sağcıyız ne solcuyuz, ne şucuyuz, ne bucuyuz toptan, biz öğretmenliğe gönül vermiş eğitim neferleriyiz, karanlıkları yok edecek münevver insanlarız, biz peygamberlik mesleği yaparak kimsesizler kimsesinin şefaatine nail olmak isteyen ilim aşıklarıyız.

Sayın Başbakan,  heybelerimize umut doldurup size iltica etmişken bizden bu kaçış neden?

Hira'dan havalanan güvercin misali size iltica etmişken umudumuzu taşlamanın manası ne?

Ben üç dönem oyumla kapınıza geldim, neden bana oyunu da al git diyorsunuz?

Acaba oyumu alıp çoktan gitmem gerekirken kaldığım için mi bunları bana reva görüyorsunuz?

Belki de haklısınız, oy dediğin de güvercin misali vakti gelir uçar gider. İnsanlık ve öğretmenlik aşkı baki…

Anadolu Eğitim Sen “Öğretmen”