Beklenen Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği nihayet Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yayımlanan yönetmeliğin bazı maddelerinin elle tutulur yanının bulunmadığı, bariz bir şekilde doğuracağı olumsuz sonuçları öngörülerek düşünülmektedir. Bu yönetmelikte göze ilişen ilk şey, bu konuda herkesle mutabık olduğumu tahmin ediyorum, ADAY ÖĞRETMENLERİN ASİL ÖĞRETMENLİĞE GEÇİŞİ İLE İLGİLİ KONULAN MADDELERİDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Zira; tüm sendikalar (her zamanki gibi biri hariç) da bu maddelerle ilgili aynen benim düşündüğüm, sizin düşündüğünüz gibi düşünmektedir. Binlerce olumsuz geri dönütü olan ‘’mülakat’’ uygulaması, MEB’in üzerinde tıpkı bir kene gibi yapışmış durumda, anlaşılan odur ki binlerce tepki bile bu kenenin MEB’in üzerinden sökülüp atılması için yeterli olmuyor demek ki. Özellikle aday öğretmenler açısından çetin olduğu kadar hak, hukuk ve özgürlüklerini de askıya alacakları bir süreç, aşağıdaki söz konusu yönetmelik maddeleri uyarınca başlatılarak, aday öğretmenler ADETA kıskaca alınıp kıstırılacaktır. İŞTE ADAY ÖĞRETMENLERİ DARALTACAK, BUNALTACAK, KISTIRACAK O MADDELER:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Aday Öğretmenlik İşlemleri
Adaylık işlemleri
MADDE 15 – (1) Aday öğretmenler, en az bir yıl fiilen çalışmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamak kaydıyla, Bakanlıkça yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü sınava girmeye hak kazanır.
(2) Aday öğretmenlerin; atama ve intibak işlemleri İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, performans değerlendirmeleri, adaylık dönemindeki eğitimleri ile yazılı ve sözlü sınavlarına ilişkin iş ve işlemler Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü koordinesinde yürütülür.
Performans değerlendirmesi
MADDE 16 – (1) Aday öğretmenler, görev yaptığı eğitim kurumunda ve eğitim ortamında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3 Performans Değerlendirme Formu üzerinden, göreve başladığı ilk dönemde bir, takip eden dönemde ise iki defa olmak üzere, değerlendiriciler tarafından toplamda üç defa değerlendirilir. Değerlendiriciler; il millî eğitim müdürünce görevlendirilecek maarif müfettişi, aday öğretmenin görev yaptığı eğitim kurumu müdürü ve eğitim kurumu müdürünün görevlendirdiği danışman öğretmenden oluşur. Değerlendiriciler birden fazla aday öğretmenin performansını değerlendirebilir; ancak, aynı değerlendirici birden fazla sıfatla aynı aday öğretmenin performansını değerlendiremez.
(2) İlk değerlendirme aday öğretmenin görev yaptığı eğitim kurumunda eğitim kurumu müdürü ve danışman öğretmen tarafından bireysel olarak ayrı ayrı yapılır. İkinci değerlendirme aynı şekilde, üçüncü değerlendirme ise maarif müfettişi, eğitim kurumu müdürü ve danışman öğretmen tarafından ayrı formların bireysel olarak doldurulması suretiyle bir arada yapılır.
(3) Performans değerlendirmesi, bir dönemde en az iki ay fiilen öğretmenlik görevi yapan aday öğretmenler hakkında uygulanır. 657 sayılı Kanun ve diğer kanunlar uyarınca aylıksız izin almak suretiyle geçirilen süreler, her türlü kanuni izin ve sağlık raporları ile fiilen öğretmenlik görevi dışındaki geçici görevlendirmelerde geçen süreler bir dönemde iki ay fiilen öğretmenlik görevi yapma süresinden sayılmaz.
(4) Üçüncü fıkrada belirtilen nedenlerle performans değerlendirmesi için öngörülen asgari çalışma süresinden daha az süre görevde bulunanların değerlendirmeleri takip eden dönemde/dönemlerde yapılır.
(5) Değerlendiricilerden biri ya da birden fazlasının bulunmadığı hallerde;
a) Maarif müfettişi yerine il millî eğitim müdürü tarafından, il millî eğitim müdür yardımcıları, ilçe millî eğitim müdürleri, il ve ilçe millî eğitim şube müdürleri ve şahsa bağlı eğitim uzmanları,
b) Eğitim kurumu müdürü yerine ilçe millî eğitim müdürü tarafından, ilçe millî eğitim müdürlüğüne bağlı diğer eğitim kurumları yöneticileri,
c) Danışman öğretmenin yerine eğitim kurumu müdürü tarafından eğitim kurumundaki diğer öğretmenler, eğitim kurumunda danışman öğretmen olarak görevlendirilecek öğretmen bulunmaması halinde ise ilçe millî eğitim müdürü tarafından aynı ilçede görev yapan diğer öğretmenler,
arasından resen görevlendirme yapılır.
(6) Bir dönemde kesintisiz iki ayı geçen rapor veya izin kullanma gibi hâllerden dolayı değerlendirme yapamayacaklar ile ölüm, devlet memurluğundan çıkarılma, istifa, görevden uzaklaştırılma, yer değiştirme ve benzeri nedenlerle değerlendirme yapamayacakların yerine beşinci fıkradaki usulle görevlendirme yapılır.
(7) Tamamlanmış değerlendirmeler hariç olmak üzere, ölüm, devlet memurluğundan çıkarılma ve istifa dışındaki sebeplerle görevlerinden ayrılan değerlendiriciler, varsa performans değerlendirmeye ilişkin bilgi ve belgeleri, süreçte değerlendirilmek üzere yerlerine görevlendirilenlere ulaştırması için eğitim kurumu müdürüne tutanakla teslim eder.
(8) Aday öğretmenlerin; boşanmış olsalar dahi eşleri, ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil) kan ve kayın hısımları ve evlatlıkları değerlendirici olarak görevlendirilemez.
(9) Birinci, ikinci ve üçüncü değerlendirme puanları; her bir değerlendirme için değerlendiricilerin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak ayrı ayrı belirlenir. Nihai performans değerlendirme puanının belirlenmesinde; birinci değerlendirme sonucunun yüzde onu, ikinci değerlendirme sonucunun yüzde otuzu, üçüncü değerlendirme sonucunun ise yüzde altmışı dikkate alınır. Buçuklu puanlar bir üst tam puana tamamlanır. Nihai performans değerlendirme puanı yüz üzerinden en az elli ve üzerinde olan aday öğretmenler performans değerlendirmesinde başarılı sayılır ve sınava girmeye hak kazanır.
(10) Performans değerlendirmesinde başarılı olamayan aday öğretmenler, aday öğretmen unvanını kaybeder ve memuriyetle ilişikleri kesilir. Ancak bunlardan aday öğretmenliğe başlamadan önce ilgili mevzuatına göre devlet memurluğunda adaylıkları kaldırılarak asıl memurluğa atanmış olanlar, Bakanlıkta kazanılmış hak aylık derecelerine uygun memur kadrolarına atanır. Başarısız olan aday öğretmenlerin başarısızlığa neden olan durumları değerlendiriciler tarafından belgelendirilir.
Yukarıda sayılan maddeler aslına bakılırsa, birilerinin elinde koz olabilmeye o denli müsaittir ki, bu koz bir sindirme, yıldırma, pes ettirme, boyun eğdirme aracı olarak çok rahat kullanılabilir. Bana sorsanız öyle bir adaylıktan asalete geçiş sistemi yap ki, aday öğretmenin canı çıksın, boğulsun. Tam da bu getirilen yeni sistem, biçilmiş bir kaftandır derim. Bu yapılacak yanlılığa meyili olan her nevi değerlendirmeler için kantarın topunu kaçırmaya o kadar müsait diyebiliriz ki, ileriki günlerde sonuçları görüldükçe bu öngörümüz daha perçinlenecek. Zira; GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ. Yanlılığa elverişli değerlendirmelerin haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı da bir meyili vardır, bu bakımdan çoğalacak haksızlıklar ve hukuksuzluklar ile baş edilemeyeceğinden bir yere kadar bu yönetmelik öğretmenlerin atama ve yer değiştirmeleri ile ilgili iş ve işlemleri idare edebilecektir. Sonra,kullanım süresi dolduğu an terk edilecektir. Ama o zamana değin ÖLEN ÖLMÜŞTÜR, KALANLAR İSE BİZİMDİR. Laf lafı açmışken, şunu ifade etmeden geçemeyeceğim. TES Genel Başkanı İsmail KONCUK, müdürlerin seçiminde mülakat uygulaması getirildiğinde, buna olan karşıtlığının gerekçesini şöyle açıklıyordu:
‘’Karşıtlığım, kesinlikle mülakat önyargılarından kaynaklı değildir. Bilakis, Türkiye’de mülakatlı seçimlerdeki yaşanmışlıklardandır. Onun için mülakat uygulamasından önce mülakat komisyonunda görev alacak olan kişilerin, hak, hukuk, adalet, liyakat gibi temel ilkeleri gözetebilmesi için bu kişilerin o makamlara bir göbek bağı ile ya da boyun eğerek gelmelerinin önüne set çekilmelidir. Bu sağlandığı an, zaten mülakatların da adalet, eşitlik, liyakat gibi altyapıları, herkeste mülakatlara karşı güven duygusu oluşturacaktır. Bu güven duygusu ile değerlendiricilerin puanlarına olan güven duygusu sarsılmaz olacaktır. Ve MÜLAKATIN ADALETİ, EŞİTLİĞİ, LİYAKATİ DİLLERE DESTAN OLACAKTIR. BU MÜLAKAT, BAŞ TACIDIR. AMA TÜRKİYE’DE HEP TERSİNİ GÖRDÜĞÜMÜZ MÜLAKATLAR, EĞİTİM ÖĞRETİMİN DAHA İLERİYE GİTMESİNE HATTA BİR ARPA BOYU YOL ALAMAMASINA DA BİR NEDENDİR. NE YAZIK Kİ, YANLI İL-İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ, ŞUBE MÜDÜRLERİ, OKUL MÜDÜRLERİ GÖREVLENDİRMELERİNDEN DOLAYI EĞİTİM ÖĞRETİM KONJONKTÜRÜ YAZILI OLMAYAN DEĞERLENDİRMELERE HAZIR DEĞİLDİR, ONUN İÇİN BU DEĞERLENDİRMELERDEN HEP HAKSIZLIKLARA MARUZ KALAN CANI YANMIŞ İNSANLAR ÇIKMAKTADIR. HÜLASA; CAN YAKICIDIR, CAN SIKICIDIR...’’
Sayın KONCUK’un sözlerini düşündüğümüzde, sözlerinin o kadar haklılık payı var ki, demeden geçemeyiz sanırım. Çünkü bu ülkede mülakatlar, siyasi, ideolojik fişlemeler gölgesinde yapılmıştır hep. Aday öğretmenlerin performansını değerlendirecek olan kişilerin değerlendirme sürecinde kullanacağı değerlerdirme ölçütlerini içeren söz konusu yönetmeliğin EK-3’ünün, 4 yılını dolduran yöneticilerin değerlendirme kriterlerini barındıran Yöneticilerin Görevlendirme Yönetmeliği EK-1’inden ne farkı olacaktır? EK-1, yöneticilere ne kadar adalet, eşitlik, liyakat, hak, hukuk verdi ki; aday öğretmenlerin güya performansını değerlendirecek bu EK-3 kriterleri aday öğretmenler için adalet, eşitlik, liyakat, hak, hukuk gözcüsü olacak? Daha geçen yıl yaz aylarında 4 yılını dolduran müdürlerin değerlendirme süreçlerinde görmedik mi müdürlerin hangi etiketlerle fişlenerek acımasızca iplerinin nasıl çekildiğini? İpliği pazara çıkarılmış olunan bu tip değerlendirmelerin, eğitim öğretim ortamlarında büyük infiallere gebe olduğunu da hatırlatmak isterim. NE İLGİNÇTİR Kİ, OKUL MÜDÜRLERİ KENDİLERİNİN DEĞERLENDİRİLECEĞİ BENZER KRİTERLER İLE MAİYETLERİNDEKİ ADAY ÖĞRETMENLERİ DEĞERLENDİRECEKLERDİR... BİLİNMELİDİR Kİ, KENDİLERİNE KARŞI NE KADAR ADİL VE EŞİT DAVRANILIYORSA, ONLAR DA O KADAR OLACAKLAR... NASIL Kİ, KANUN YÖNETMELİĞE, ÜST ASTA AHKAM KESİYORSA; EĞER Kİ BU SÜREÇLERDE ADALET, HAK, HUKUK İLKELERİ İLE HAREKET EDİLMEZSE RACON KESEN KESENE BİR DURUM İÇİN MAHAL VERİLMİŞ OLUNUR Kİ, İŞTE O ZAMAN RACON KESME HALİ HASIL OLABİLİR... PARTİ ORGANLARI, HÜKÜMET KONAKLARINDAKİ DEVLET DAİRELERİ GİBİ ÇALIŞIR...
Başbakanımız Sayın DAVUTOĞLU’nun, son yıllardaki yanlılık kokan her nevi TÜM sözlü ve performans değerlendirmelerin üstüne, bir de MEMUR SEN kongresinde ‘’Ayrımcılık, iltimas kültürünü tümden yıkacağız.’’ vaadi son 13 yıldır hükümet olan bir partinin genel başkanının dilinde, iltimasın varlığının hala sürdüğünün de apaçık itirafı değil de nedir? Bilinmelidir ki, iltimasın yıkılmadığı bir devlet, kurum ve kuruluşlarındaki her nevi değerlendirmelerin liyakat ilkeleri çerçevesinde yapılacağının güvencesini de veremez. Unutulmamalıdır ki, liyakat zemini olmayan, ‘’BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR.’’ anlayışının egemen olduğu bir yerde iltimas-liyakat savaşının galibi her zaman iltimas olacaktır. İLTİMASIN yüz kızartıcı suçlarını ve ayıplarını, iltiması yıkan mutat sözler değil, liyakatı tüm devlet kurum ve kuruluşlarındaki her nevi yapılan değerlendirme alanlarında temelli, sağlam ve payandalı bir şekilde inşa edilen bir pratik örtebilir ancak. Bu durumda söylenebilir ki, teorik kabuğundan çıkamayan liyakatın pratiklerini, kabına sığdırılamaz olduğu an görebiliriz. Yani demem odur ki, LİYAKAT KÜLTÜRÜNÜ, HER ALANDA ‘’İLTİMAS’’IN DÖNÜP DE YÜZÜNE BAKMAYANLAR OLUŞTURACAKLARDIR... YOKSA, LİYAKAT LAKLAKTAN ÖTEYE GEÇEMEZ... DEVLET, SAYIN KONCUK’UN DEDİĞİ ÜZERE LİYAKATIN ALTYAPISINI HAZIRLAR, TOPLUM ZATEN KENDİNİ ONA GÖRE POZİSYON ALARAK YAVAŞ YAVAŞ HAZIRLAYACAKTIR... İLTİMASIN LİYAKATA DÖNÜŞÜMÜ, BİR NEVİ EVRİMSEL BİR DÖNÜŞÜM DE DENEBİLİR...
Sonuç olarak, aday öğretmenler, anlaşılan odur ki, pazardan alınan meyve-sebze gibi tartılıp alınacak, malum ve makul değerlendirme süreçlerinde kantarın topu da kaçabileceği için tartıda haksızlığı yaşayacaklara, şimdiden geçmiş olsun... HAKSIZLIK ZEMİNİ OLAN HER ŞEYE BOYUN EĞİP GIK DEMEDİK, SONRA ‘’YOK EBENİN ÖREKESİ’’ DİYİP BIYIK ALTINDAN KARGALAR BİLE BUNA GÜLER MAYTABINI GEÇTİK, AMA GELİNEN NOKTADA VE BU GİDİŞATTA, HAKSIZLIKLARIN VERDİĞİ ACI İLE ZOR BELA KENDİMİZİ ‘’GAK’’ ÇIĞIRTKANLIĞI İLE HAKSIZLIKLARIN ÖNÜNE BAŞ KOYAN SENDİKALARIN KAPISINA ATACAKMIŞIZ GİBİ GÖRÜNÜYOR... SIKÇA YAZIMDA SÖYLEDİĞİM ÜZERE, YİNELİYORUM YİNE, GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ...
NOT 1: 2014 YAZ AYINDA, EFTEN PÜFTEN KRİTELERİ KULLANARAK YAPILAN DEĞERLENDİRME SONUÇLARINA GÖRE BİNLERCE MÜDÜRÜ ÇEŞİTLİ SİYASİ FİŞLEMELERLE GÖREVDEN ALIRSANIZ, ADAY ÖĞRETMENLERİN ASALETE GEÇMESİ İÇİN GETİRİLEN PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ VE MÜLAKAT İÇİN DE, MEDYADA ‘’AK ÖĞRETMEN KADROLAŞMASI’’ BAŞLIKLARININ ÖNÜNÜ ALAMAZSINIZ... BU ALGI, RESEN OLMADI, FİŞLENMİŞ KİŞİLERİ İÇEREN ÇİZELGELER, BİR PARTİNİN TEŞKİLATLARININ DEVLETİN TEŞKİLATLARI GİBİ ÇALIŞTIĞINA DAİR BELGELER GÖRÜLDÜKTEN SONRA OLDU... 657’DEKİ LİYAKAT’A VARMAYAN ELLERİNİZLE; HAKSIZ, ADİL OLMAYAN YANLI ELLERİNİZLE; BİZZAT SİZLER; YANİ MALUMLAR YAPTINIZ BU YIKILMASI MÜMKÜN OLMAYAN YÜKSELEN DEĞİL, GİTGİDE DERİNLEŞEN ALGIYI...
Darphane para basar ya, işte onun gibi MEB de ‘’ASALETİ ONAYLANMIŞTIR’’ İBARESİ İLE MAKUL ADAY ÖĞRETMENİN ASALETİNİ tasdikleyerek ÖĞRETMEN basacak GİBİ GÖRÜNÜYOR... BAKALIM, BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE MEB, DARPHANE GİBİ ÇALIŞIP ‘’MEBHANE’’ Mİ OLACAK?
NOT 2: MÜDÜRLER 50 KRİTERLE ADAY ÖĞRETMENLERİ DEĞERLENDİRECEKMİŞ, ELLİ 50 KRİTERLE DEĞERLENDİRSİNLER, DEĞERLENDİRMEDE ADALET OLMADIKTAN SONRA NE YAZAR... HUKUKSUZLUĞU MAHKEME KARARLARI İLE TESCİLLİ 4 YILINI DOLDURAN MÜDÜRLERİN DEĞERLENDİRMELERİ, MAHKEMELERDEN DÖNDÜ DE NE OLDU... MAHKEME KARARLARI GEREĞİ YAPILAN DEĞERLENDİRMELERDE DE MÜDÜRLERİN KAÇINILMAZ AKIBETİ YİNE AYNISI OLDU... HÜLASA; BU DURUMDA VE KOŞULLARDA ELLİ 50 KRİTER OLSA NE YAZAR İŞTE...
NOT 3: SORUYORUM SİZE;
YÖNETMELİKTEKİ ÖĞRETMEN TEHCİRİ, 100 YIL ÖNCEKİ ERMENİ TEHCİRİ KADAR MEDYADA YANKI UYANDIRDI MI ACABA?
EVET, İLK ETAPTA 12 YILINI DOLDURAN SONRAKİ ETAPTA 8 YILINI DOLDURAN ÖĞRETMENLERE YAPILACAK OLAN, SONUÇLARI AĞIR OLABİLECEK OLAN TEHCİRE KARŞI GÜR BİR SADA İLE HAYKIRALIM:
‘’HEPİMİZ ÖĞRETMENİZ...’’
Yahya ASLAN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.