ÇEKİN ELİNİZİ ÖĞRETMENLERİN YAKASINDAN

ÇEKİN ELİNİZİ ÖĞRETMENLERİN YAKASINDAN
Mebpersonel.com yazarı Yusuf İPEKLİ yazdı ; Güya dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en özverili ve en saygıdeğer öğeleriydi ya da öyle olacaktı. Yine güya yeni nesiller öğretmenlerin eseri olacaktı. Bu kadar yoğun gündem içinde nereden çıktı öğretmen(lik), özveri, saygınlık, yeni nesiller demeyin hemen…

 Son zamanlarda özellikle öğretmenler üzerinde(n) oynanan oyunlar üzerinden kazanç sağlamaya çalışanların fazlalaştığını bilmeyenimiz kalmadı. Hatta öğretmenler hakkında dakika başı ortaya atılanların oluşturduğu dalgalanmalara Mısır’ daki sağır sultan bile şahit artık. 

            Öğretmenler toplumların en özverili unsurları oldular olmasına ama toplumun saygıdeğer öğeleri olamadılar çünkü...
             Yeni nesiller iyisiyle kötüsüyle öğretmenlerin eseri oldu olmasına da öğretmenler hak ettikleri yerler de olamadılar bir türlü.
           
Siber saldırı gibi algı yönetimine yönelik sosyal medya saldırısı altında ne yapacağını, neye inanacağına şaşırır oldu öğretmenler.
           
Şimdi öğretmenlerle ilgili yapılan yalan yanlış yayınlara / yaşanan olaylara / ortaya atılan spekülatif anlayışlara / bu hususların öğretmenler üzerinde meydana getirdiği harabiyete değinelim.
            İçinde bulunduğumuz süreçte facebook gibi sosyal medya adı verilen internet yayıncılığı moda haline geldi.
            İyi niyetli oluşumları tenzih ediyorum ama hemen her önüne gelen, eğitime kıyısından kulağından bulaşmış kişiler bile kurdukları(!) web siteleri ya da facebook sayfaları aracılığıyla ortaya çıktılar. Bu siteler / sayfalar kendilerini ispat etme, çok okunma, eğitim kamuoyunu yönlendirme gayretleri için öyle haberler yapmaya başladılar ki sormayın gitsin.
            Üstelik bu siteler makam / mevki peşinde koşanların atlama tahtasına da dönüşmedi değil.
            Adeta top yekûn bir siber saldırı içindeyiz.
            Bu sitelerin / sayfaların saniyeler içinde kamuoyuna yansıyan belli başlı yayınları arasında öğretmenlere nöbet ücreti, öğretmenlikte yılan hikâyesine dönen kariyer basamakları, yönetici görevlendirme işlemleri, bu konuda yürütmeyi durdurma(ma) kararları, 3600 ek gösterge meselesi, rotasyon hususu, ek derslere zam, kurslar, görev yeri veya derecelere göre maaş farkı gibi hem öğretmenle diğer kamu çalışanlarının arasını açarak toplumsal ayrışmaları körükleyecek, hem ekonomik sıkıntılar içinde kıvranan öğretmenin ağzına bir parmak bal çalan hem de öğretmeni hayal kırıklıklarına uğratan ve rencide eden haberler var. 
            Atanamayan öğretmenler sorunuyla ilgili yapılan yayınlar ise bir yandan umut dağıtırken diğer yandan umutları tüketiyor.
            Aman yarabbi!
            Başlığı oldukça ilgi çekici olmasına rağmen içeriği bomboş olan bu haberlere dur denile(bi)cek mi merak ediyorum doğrusu. Yine bu yayınlara kim(ler) dur diyebilecek, hangi babayiğit öğretmene yakın dura(bile)cek acaba…
            Ya da bu yayınları birileri bilerek mi yap(tır)ıyor.
            Neyse ki eskiden bu görevi baskı sayısı oldukça yüksek gazeteler yapardı. O büyük büyük gazetelerin manşetlerine ya da üçüncü sayfalarına konuk olurduk. Adımız genellikle vahşiye çıkar(ılır)dı.
            Oysa bu tür sitelerde / sayfalarda eğitimin genel ve güncel sorunları gerçek anlamda ele alınsa ne güzel olurdu.
            Müfredat programları irdelenseydi örneğin,
           
Okulların para meselesine dil ucuyla değil de hakiki anlamda dokunulsaydı,         Personel yokluğu enine boyuna yazılabilseydi,
           
Öğretmenlerin ekonomik sorunları çözüm önerileriyle dile getirilseydi,
            Öğretimden çok eğitim önerilebilseydi,
           
Medya ve eğitim / öğretim ilişkisi dert edinilseydi,
            Öğretmenlerin sanki çok kazanan birinci sınıf devlet memurlarıymış gibi haziranda % 20, aralıkta % 25 vergi dilimine girmesi tartışılabilseydi,
           
Yönetici görevlendirmeleriyle ilgili elle tutulur haberler yapılabilseydi,
            O arada kadrolaşma problemine yansız yaklaşılabilseydi,
           
Okulların asayişi yanında öğretmenlerin can güvenliği paylaşılabilseydi,
            Aday öğretmenlerle ilgili yapılan yayınlarda ideolojik yaklaşımlardan kaçınılabilseydi ne güzel olurdu.
            Mevcut durum sadece öğretmenler için geçerli değil, diğer kamu çalışanları için de durum aynı dediğinizi duyuyorum.
            Haklısınız.
            Amacımız elbette içinde bulunduğumuz mesleğin mensuplarının sorunlarından yola çıkarak diğer meslek mensuplarının da dikkatini çekmek. 
            Elbette sorunları sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin kısaca kamuoyunun gündemine taşımak.
            Öğrenilmiş çaresizlik denilen beladan kurtulmak için kafalarda soru işaretleri bırakabilmek.
            Yine elbette sorunlarımızı ve beklentilerimizi ilgililerin ilgisine sunmak.
            Beklentilerimiz neler öyleyse, değinelim.
            Biz öğretmenler kandırılmak istemiyoruz.
            Biz öğretmenler özverili çalışmalarımızın yanında saygınlık istiyoruz.
            Biz öğretmenler çocuk ve veli ile aramıza para girmesin istiyoruz.
            Biz öğretmenler uğraşı alanımızda devamlılık istiyoruz.
            Biz öğretmenler okumak, sinemaya / tiyatroya gidebilmek; yılda bir takım elbise alabilmek için ekonomik sıkıntılarımızdan kurtulmak istiyoruz.
            Biz öğretmenler can güvenliği istiyoruz.
            Biz öğretmenler bizim üzerimizden kazanç elde edilmesin istiyoruz.
            Biz öğretmenler bizim adımıza mücadele edenlerin bizim sorunlarımızla ilgilenmelerini istiyoruz.   
            Biz öğretmenler öğrencilerimize yasaksız, özgür, mutlu, hakka uygun yarınlar hazırlamak için çalışma yolundaki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
            Kısaca biz öğretmenler sadece ve sadece kendimize gelmek istiyoruz, mutlu olmak istiyoruz.
            O zaman
İbrahim TENEKECİ’ nin dediği gibi ''Yürürsen yakındır, bakarsan uzak.'' anlayışı içinde son çağrımız şu.    
            Ey bizim adımıza söz söyleyenler;
            1- Ya beklentilerimize cevap veriniz.
            2- Ya bizi kandırmayınız.
            3- Ya da çekin elinizi yakamızdan.

 

Yusuf İpekli

Mebpersonel.Com  özel  haber

Bu yazının tüm hakları Mebpersonel.Com'a aittir. İzin alınmadan veya açık  kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılır.



                  

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.