Yeni Kıyafet Yönetmeliği ve Andımız Resmen Yürürlükte Ancak…
Söz gelimi 16.07.1982 tarihli Kamu
“MADDE 1 - 16/7/1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Bakanlar
MADDE 2 -
Bu değişikliği
Madde 5- 2 nci maddede sözü edilen
Kolsuz ve çok
b) Erkerler;
(Değişik : 07/08/1991-91/2048 B.K.K.)
Madde 6- Resmî
Madde 5- 2 nci maddede sözü edilen
Kolsuz ve çok
b) Erkerler;
(Değişik : 07/08/1991-91/2048 B.K.K.)
c) Ancak bazı
Madde 6-
Değerlendirme:
Şimdi bu düzenlemede eksiklik olarak nitelendirdiğimiz ve konumuzun özünü oluşturan değerlendirmeye geçecek olursak, öncelikle kadınlardan başlamak gerekirse; kadınların ayakkabılarının topuk boyunu, elbisesinin ütüsünü, saçının taranmasını ve toplanmasını, başının örtüsünü ve tırnağının kesilmesini zorunlu tutan mizah konusu komediler kaldırılarak bir ayıp temizlenmiştir.
Ancak yukarıdaki yönetmeliğin yeni hali kısmında da altı çizili olarak belirttiğim gibi kolsuz gömlek, bluz ve elbise kelimelerinin değiştirilmemiş olması bu reformun ruhuna aykırı ve eksik bir düzenlemedir. Zira kolsuz gömlekten kasıt sıfır kol ise bunu anlarım ancak kısa kol gömlek de bunun içine girecek şekilde yorumlanacağı için anlamsızdır. En azından “sıfır kol” şeklinde daha açıklayıcı bir cümle düzenlemesi yapılabilirdi. Bluz ve elbiseye gelince ne mahsuru var ki binlerce kadın günlük hayatta pek ala bluz ve elbise giymektedir, memura yakışmayacak bir durumun olduğunu da sanmıyorum. Varsın giymek isteyen kısa kol gömlek de bluz da elbise de giysin. Kaldı ki zaten giymiyorlar mı? Bu cümlelerin yıllardır zaten uygulanmadığını herkes bilmiyor mu? Dolayısıyla küçük de olsa kadınlarla ilgili bu düzenleme bana göre eksik olmuştur.
Erkeklere gelince tam bir felaket! Takım elbise kravatı anlarım zira evrensel bir giyim tarzı ve şu an dünyada daha makbul ve yaygın bir giyim tarzı erkekler için moda dünyasında henüz yok. Kaldı ki biz erkekler yalnızca resmi görev icabı değil yerine göre özel günlerimizde, düğünlerimizde vs. de takım elbise kravat giyeriz malum. Ancak bunun dışındaki favori, bıyık, saç gibi düzenlemelerin kaldırılmamış olması ciddi bir eksikliktir.
Nitekim yukarıda altını çizerek de belirttiğim gibi “Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, Bıyık tabiî olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez.” Şeklindeki düzenlemelerin değiştirilmemiş olması gerçekten hayret vericidir. Zira bugün hiçbir erkek memur bulamazsınız ki burada sayılan şartlara uygun olsun…Nitekim bilindiği üzere insanları sakalına, bıyığına göre kategorilere ayırmak ve tipine göre yaftalamak önce yakın tarihteki soğuk savaş dönemin sonra da 1980 darbesinin takıntılarındandır malum. Oysa bugün artık bu tür takıntılar çoktan aşılmış mizah dünyamızdaki yerini almıştır. Kaldı ki bu cümleler adeta bir komedi filminde rol olacak mizah karekteri yaratmak gibi bir şey…Dolayısıyla erkeklerle ilgili en azından bu cümlelerin yönetmelikten çıkarılması beklenirdi ki bunun bile yapılmamış olması ciddi bir eksikliktir.
Yeni düzenlemenin dışında kalan Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurların 6. Maddede altı çizildiği üzere kapsam dışında bırakılmış olması ise ayrı bir sorundur. Zira bu memurlar asker değil, diğer kurumlarda çalışan memurlardan farksız sivil kamu çalışanlarıdır. Dolayısıyla üniforma giymediklerine göre diğer memurlara uygulanan düzenlemenin bunları da kapsaması gerekirdi ki ne yazık ki burada da bir eksiklik söz konuşur.
Andımız
Aynı şekilde andımızı düzenleyen İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12. Maddesi de tamamen kaldırılarak 8 Ekim 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Burada da bir taraftan bu konunun değişmemesi gerektiğini hararetle savunurken diğer taraftan adeta Türklüğünden utanırcasına çocuğunu İvçrede'de Amerika'da doğurmak için bu ülkelere giden sözüm ona beyaz Türklere acıyarak gülüp geçtikten sonra, Türklüğü ile her daim şerefle gurur duymuş bir insan olarak, Türklerin reklama falan ihtiyaç duymayacak kadar köklü ve asil bir millet olduğu inancımdan hareketle bu konudaki bazı ideolojik kısır tartışmaları bir kenara bırakarak bundan böyle okul girişlerinde bir düzensizlik yaratır mı acaba sorusuna değinmek istiyorum.
Zira okul girişinde öğrencilerin ve öğretmenlerin bahçede toplanarak bir düzen oluşturması en azından şekil disiplini anlamında okula bir düzen getirmekteydi. Bundan böyle andımız okunmasa dahi girişte öğrencileri bahçede toplamaya gerek var mı yok mu? Doğrusu ben sadece işin burasıyla ilgilenmekteyim. Bu konuda bir yasal düzenleme olmadığına göre muhtemelen her okul kendi yorumuna göre farklı uygulama yoluna gidecektir. Ancak bana göre Liselerdeki tecrübeler dikkate alınarak eğer okulun düzenine ve öğrencilerle öğretmenlerin aynı anda bir arada toplanması hem geç kalmama anlamında otokontrol görevi yaparak hem de öğrencilerin kılık kıyafet ve öğrenciye yakışmayan hallerinin kontrolü anlamında bir fayda sağlayacaksa bu konuda bakanlığın iki satırlık bir yazıyla ülke genelinde birlik sağlamak için düzenleme yapması daha doğru olur diye düşünmekteyim. Aksine eğer bir fayda sağlamayacaksa da çocukları soğukta, sıcakta bahçede dikmenin alemi yok diye de yorumlanarak yine bir yazıyla tüm okullarda birlik sağlanabilir.
Sonuç itibariyle bana göre gecikmiş olan bu düzenlemelerin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
08.10.2013
Cafer GÜZEL
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.