‘’ADAMLIK’’ VE GİBİ OLMAK

‘’ADAMLIK’’ VE GİBİ OLMAK

3 Temmuz'da ‘'Sendikacılıkta Arabesk Dönem'' başlığıyla yazdığımız yazımızda aynen kelimesi kelimesine şöyle demiştik;

İbrahim Sadri’nin müzik eşliğinde şiir okumalarını anımsatan bir sahne, bir eğitim
 
sendikası genel başkanı kürsüye geliyor. Duygusal dozu yüksek bir konuşma
 
yapıyor. Kemancı en damar nağmelerini çalmakta, bağlamacı adeta bağlamasını
 
konuşturuyor…’’ demiştik.
 
Geçen süreç bizi tamamen doğrular nitelikte gelişti. Sanki bugünü o
 
günden görmüşüz... Biz, yazımızda İbrahim Sadri’nin müzik eşliğinde duygusal
 
şiir okumalarını örnek vermiştik. Sendikalarımız da adeta bizi doğrulamak
 
istercesine ‘’Adam Gibi Sendikayız’’ başlıklı açıklama yapıyorlar. ‘’Adam Gibi’’
 
biliyorsunuz İbrahim Sadri’yi, İbrahim Sadri yapan şiirin adıdır. Biz 3 Temmuz’da
 
İbrahim Sadri örneğini vererek;
 
‘’Türk Sendikacılığının boynu bükük Küçük Emrah’lara değil;  gücünü  tabanından,
 
teşkilatından alan eylem yapmak için eylem yaparak, eylem yapmayı fetişleştirip
 
sendikacılığın en önemli silahı olan eylemliliği paspas yapmayan sendikal duruşlara
 
ihtiyacı var.
 
Sendikacılığın en önemli silahı olan eylemliliği etkisizleştirmeye kimsenin ama
 
hiç kimsenin hakkı yoktur. Eylem yapmak için eylem yapanlar bugün hızla eriyip
 
eylem yapamaz hale gelmişlerdir. Sendikacılık slogan atma sanatı değil; sonuç
 
alma sanatıdır. Bakanın çıraklığına atıfta bulunarak, ‘’Ne zaman ustalığa terfi
 
edeceksin?’’ Sorusunu soranlar, kamuoyuna kendi çıraklıkların hesabını vermek
 
durumundadırlar.’’ Demiştik.
 
Aradan bir ay geçti. Açıklama, yine İbrahim Sadri’nin sözleriyle ‘’Adam Gibi
 
Sendikayız’’. İbrahim Sadri o meşhur şiirinde;
 
Beni yola koyduğunda ayrılmanı sevdim
 
Yalnız olduğumu anladığımda, ayakta kalmamı sevdim
 
Yıkılmamı sevdim, seni her hatırladığımda. Diyor.
 
Kamu çalışanları sizi kenara koydukça, yetkiyi kaybettikçe, yalnızlaştıkça,
 
yıkıldıkça ‘’yıkılmadım ayaktayım’’ melodileri mırıldanmak arabesk değil de nedir?
 
Kalmanı sevmedim
 
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
 
Ben yangını sevdim.
 
Ben seni hiç sevmedim ki
 
Ben yangını sevdim
 
Ben seni hiç sevmedim ki
 
Ben sevdim mi adam gibi severim.
 
Diyordu İbrahim Sadri.
 
‘’Durumu’’ yönetemeyenler ‘’algıları’’ ve ‘’duyguları’’ yönetmeye yelteniyorlardı. Bizim
 
tam da anlatmak istediğimiz buydu zaten.
 
Denize düşmüş gül gibi, ateşe düştükçe yangını sevme paranoyası…
 
Arabesk sendikacılık duyguları yönetmeye taliptir. Bu nedenle de gerçekçilikten
 
uzaktır. Uzak olduğu ölçüde de battıkça gerçeklerden uzaklaşılır. Hayal dünyasında
 
idealize edilmiş fanus içerisindeki bir formda yaşanmaya çalışılır.
 
Napolyon savaşta İspanya'yı yenmiş. İspanya Kralı siz ancak para ve mal için
 
savaşırsınız, biz ise namusumuz ve şerefimiz için savaşırız demiş.
 
Bunun üzerine Napolyon:
 
- Evet insanın neyi eksikse onun için savaşır. Demiş.
 
Bazı şeylerin altını ısrarla çizmek o kavramın zıddını da çağrıştırır. Evet herkes
 
kendinde olmayanı arar. ’’Adam Gibi Sendikayız’’ açıklaması bir nevi kendi kendine
 
telkin algısı yaratır. İnandırıcılığı olmaz. Şüphen mi var ki açıklama yapıyorsun?
 
Denir.
 
Bir siyasinin vakti zamanında bir sözü vardı: ‘’Amerika gibi olacağız diyenler, zihinsel
 
olarak ikinciliği kabullenmişlerdir. Onlar asla birinci olamazlar.’’ Demişti.
 
Gibi olmak, aslına özenmektir. İkinciliğe razı olmaktır. Ama asla, aslı olamazlar.
 
Çünkü her şey aslına rücu eder. Asıl asıldır. Gibi de gibi…
 
Birilerini ikbal tacirliği ile suçlayıp, onların başarılarına dil uzatarak kendi
 
başarısızlığınızı perdelemeye çalıştığınızda kendi başarısızlığınızla övünmek gibi
 
arabesk bir duruma düşersiniz.
 
‘'Bugün baharı yaşıyoruz, yarın sırtımızı dayadıklarımız giderse halimiz
 
nice olur. Korkusunu değil, her şart ve durumda en büyük olmanın hazzını
 
yaşıyoruz.’’dediğinizde; İbrahim Sadri’nin ‘’Adam Gibi’’ şiirindeki;
 
Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını,
 
Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı,
 
Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman,
 
Dizelerinde olduğu gibi kendi baharınızın yalnızlığında, kendinizin en büyük olduğu
 
hülyalarına dalarak, kanayan yaralarını yalarken kendi kanınızda boğulmanın
 
tuhaflığını yaşarsınız.
 
Sami DURAN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

1 Yorum