ÇÖZÜM SÜRECİNDE DENİZ BİTMİŞTİR
Turgut Özal iktidarında Körfez Savaşları ve Halepçe vakası bahane edilerek yaklaşık 1,5 milyon Irak Kürt'ü Türk vatandaşlığına alınmıştır. Türkiye'nin asli unsuru olan Türk nüfusunu, oransal bağlamda azaltmayı hedefleyen bu hamle AKP iktidarı döneminde de sürmüş ve Suriye'den 1,2 milyon Kürt'e daha vatandaşlık verilmiştir. Suriye'deki 3,5 milyonluk Türk varlığı ise Irak'ta olduğu gibi kaderine terk edilmiştir.
Ümmetçi anlayışı gereği Cumhuriyet değerlerini çiğneyerek Panİslamizm politikası güden Tayyip Erdoğan, bu hedefine ulaşmak amacıyla Kürt kozunu kullanarak oy elde etmiştir. Kendi eliyle semirttiği Kürt siyasi hareketi ise HDP aracılığıyla AKP'yi tek başına iktidar koltuğundan indirmiş bulunmaktadır.
HDP ise yalnızca Kürt hareketiyle ülkenin bölünemeyeceği anlaşılınca ortak Türk kimliğiyle sorunu olan bütün etnik kesimleri bünyesinde toplayarak nihai hedefine ulaşmak amacına yönelmiştir.
Bütün bu süreçte, günübirlik oy devşirme arzusuyla milli kimlik niteliğini aşındıran her türlü ödün AKP tarafından verilmiştir.
PKK terör teşkilatı neredeyse aklanıp paklanmış, eli kanlı teröristbaşına imaj çalışmaları yapılmış, teröristlerin ayağına çadır mahkemeleri götürülmüş, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" levhaları sökülmüş, TRT Kürt kanalı kurularak bölgedeki dört ülkeye dağınık ve birbirlerinin dilini anlamayan Kürtlerin Kırmançi lehçesi etrafında birleşmesine neden olunmuş, Aynel Arap (Kobane) bahanesiyle yapılan kalkışmada Türk bayraklarının yakılmasına, Atatürk heykellerinin kırılıp yerlerde sürüklenmesine dahi ses çıkarılmamış, Kürt kökenli Türk vatandaşlarının ayrılıkçı kanadı evin terbiyesiz ve şımarık çocuğuna dönüştürülmüş ve daha nice olguda dünyanın aklıbaşında hiçbir ülkesinin kendisi için kabul etmeyeceği ölçüde geniş davranılmıştır.
Süreç; teröristbaşı Apo'nun serbest bırakılmasına, milli birliğin başkoşulu olan resmi dilimiz Türkçenin tekliği yanına etnik bir dilin eklenmesine, Anayasa'yla birlikte Anadolu ve Trakya'dan Türk kavramının silinmesine, ilk adımda özerklik, sonrasında federasyon ve nihayetinde vatanın parçalanması sürecine giden taleplere dayanmıştır.
Günübirlik siyasi polemikler ve gayrı milli medyanın bombardımanı altında demokratikleşme, Türkiyelileşme gibi süslü kavramlarla bıçağın kemiğe dayandığı gerçeğinin üzeri örtülmektedir.
Temel ilkeleri tarihi varlık nedenimiz olan Anayasa'mızın yerine "Apoyasa" getirilmek istenmesi asla kabul edilemez. Buna yeltenenler "Hıyanet-i vataniye" suçu işlemeye heves ettiklerinin farkında olmalıdır.
Hangi parti ya da siyasi görüşten olursa olsun bütün yurtseverlere büyük görev düşmektedir. Çözüm sürecinde verilebilecek her şey verilmiş, deniz bitmiştir.
Daha fazlasını zorlamak iç savaşa ve sonrasında demokrasiyi kesintiye uğratacak bir müdahaleye yol açacaktır. Böylesi bir durumda ise kimin kaybedeceği çok açıktır.
Atatürk'ün kapsayıcı Türk ve Türk milleti kavramının ısrarla ve inatla dışında duranlar, HDP'nin barajı geçmesiyle de ne oldum delisi gibi davranan, etnik ırkçı ve gerçek "faşist" kafalardır.
"Biji serok Obama" diye bağırarak Amerikan köpekliği yapan, İsrail kuklası kıçı kırık Kürdistan heveslilerini demokrat sanmak da ayrı bir ahmaklıktır.
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"
ATASEN
Ata Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.