Eğitim-İş'ten MEB'e ''Eğitimde Yaşanan Sorunlar'' Raporu

Eğitim-İş'ten MEB'e ''Eğitimde Yaşanan Sorunlar'' Raporu
Milli Eğitim Bakanlığı’nın MYK'mızı daveti üzerine MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ve Daire Müdürlerinin katılımı ile gerçekleşen toplantıda, Bakanlığa sunduğumuz, birebir konuştuğumuz konu başlıkları ile ilgili rapor ekte sunulmuştur.

Raporumuzda yer alan konuların takipçisi olacağız. Bakanlık yetkilileri de aynı yönde beyanlarda bulunmuşlardır.

Ekteki raporda bulunmadığı halde gündeme gelen konular da söz konusu olmuştur.

Bilgilerinize sunulur...

EĞİTİM-İŞ

EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLAR RAPORU

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından son dönemde yapılan bazı değişiklikler ve uygulamalarla bu eğitim-öğretim yılında da milyonlarca öğrenci ve veli, binlerce öğretmen mağdur edilmektedir.

Sınav sistemlerinde ve müfredattaki değişiklikler, dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, uluslararası sınavlardaki başarısızlıklar, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, sözleşmeli öğretmenlik, hukuksuz bir şekilde görevden alma ve ihraçlar, sürgün uygulamaları gibi sorunlar maalesef bu öğretim yılına damgasını vurmuştur.

DERNEKLER VAKIFLAR

Milli Eğitim Bakanlığı son dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı ile bazı Vakıf ve Derneklerle protokoller imzalamakta ve okulların, öğretmenlerin eğitim-öğretime ilişkin asli görevlerini yerine getirmemektedir. Özellikle “değerler eğitimi” adı altında kurs, seminer, panel, gezi… gibi faaliyetlerle sürdürdükleri görülmektedir. Bu protokol kapsamında okulların çok amaçlı salonları, sözkonusu vakıf ve derneklerin hizmetine sunulduğunu dikkat çekmektedir.

Bu durum çoğu zaman Anayasamızda ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan Türk Milli Eğitim Sisteminin Temel İlkeleri ve Amaçlarına da aykırılık teşkil etmektedir.

Bu uygulamalarda görev yapan vakıf, dernek ya da Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinin büyük bir çoğunluğu pedagojik formasyonu olmayan, öğretmenlik yeterliliğinden yoksun kişilerden oluştuğu da bilinmektedir.

Milli Eğitim noktasında öncelikli olarak görünen sorun Diyanet İşleri Başkanlığı, Dernek ve Vakıfların eğitim öğretim sürecine bu denli müdahil olmaları, bu denli sisteme sokulmalarıdır. Bu aynı zamanda kontrolsüz bir eğitim yapısını da aralamakta 15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe girişiminin sebeplerinden ders alınmadığı vurgusunu da güçlendirmektedir.

Bu dernek ve vakıfların büyük bir kısmının cemaat, tarikat yapılanmaları içerisinde oldukları, bağlantılı oldukları da açıktır.

Okullarda Kuran kursu açılması (yaz döneminde ve okul döneminde), toplu namaz, sabah namazında buluşma projeleri etkinlikleri gibi faaliyetlere bakanlığın izin vermesi üzerine yerelde idarecilerin teşvik niteliğinde çalışmaları sonucunda adeta milli eğitimi baltalar nitelik almaya başlamıştır.

Bu uygulamalar Anayasamızın;

Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Hükmüne de açıkça aykırıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın asli görevi belli olup laiklik ilkesini kabul etmiş bir ülkede laiklik ekseninde faaliyet göstermesi kaçınılmazdır. Bu yaklaşımla Milli Eğitim işlerine bu denli dahil edilmesi kabul edilemez.

Son yıllarda en yaygın uygulamalardan biri de öğrencilerin ve velilerin manevi duyguları, yetim çocuklar ön plana alınarak toplanan yardımlardır. Bu uygulama adeta tüm ülkeye yayılmıştır. Bakanlığınıza yaptığımız başvurularda gönüllülük esasının söz konusu olduğu belirtilse de manevi baskı söz yerinde ise mahalle baskısı uygulamayı zorunlu kılmaktadır. Bu durum uygulamaya karşı duran velinin çocuğu ile öğretmeni de karşı karşıya getirebildiği gibi imkanı olmadığı halde yardım zorunluluğu hissetmeye de (çocuğunun mahcup olmaması için) yol açabilmektedir.

Kaldı ki toplanan yardımlar hakkında bakanlığınızdan yazılı olarak istediğimiz bilgilerde ne kadar para toplandığının bakanlığınız kayıtlarında olmadığı anlaşılmaktadır. Okullar kullanılarak toplanan yardımların miktarının kontrolsüzlüğünün yanı sıra harcamadaki kontrolsüzlüğü de sorgular hale getirmektedir.

Bu nedenle okullarımızda Diyanet İşleri, Vakıf ve Dernek Faaliyetlerine izin verilmemesi, protokol yapılmaması öncelikli talebimizdir.

Mülki Amir/ Milli Eğitim Müdürlükleri Uygulamaları

Mülki amirliklerce ya da milli eğitim müdürlüklerince farklı adlar altında projeler uygulanmaya çalışılmaktadır. Ev ziyaretleri, Koçluk sistemi, Danışmanlık sistemi… gibi projelerin hukuki alt yapısı yoktur. Bakanlığın onayı olmaksızın, bilimsel verilere ya da çalışmaya dayanmayan yapılan bu projeler bakanlığı adeta proje çöplüğü haline dönüştürmüştür.

Bakanlıkça bilimsel çalışma yapılarak paydaşlarında katkıları ile oluşturulan projeler dışındaki projelere müsaade edilmemesi gerekir. Aksi halde sonuçları kötü olabilecek uygulamalar olabilir ve tek bir öğretmen ya da öğrencinin zarar görmesi dahi kabul edilebilir değildir.

YER DEĞİŞTİRMELER

Öğretmenlerin yer değiştirme sorununun birçok kaynağı vardır. Bunlardan başlıcaları

  1. Normların güncel (öğretmen alınacak eğitim öğretim yılına göre) olmaması,

Burada öğrenci yerleştirmeleri (İlkokul, Ortaokul, Lise) tamamlandıktan sonra yapılacak bir güncelleme sonrası yer değiştirme yapılması gerekmektedir. Öğrenci yer değişikliğinin öğretmen normunda değişiklik yapmayacağı da göz önüne alınmalıdır.

  1. Emeklilik ya da yöneticilik gibi gerekçelerle boşalacak kadroların yer değiştirmelerde takvim gereği yansıtılamaması,

Bu konuda emeklilik başvurusundan sonra yer değiştirme yapılması ve onayları gelene kadar ilçe emrine atanmaları ile yönetici görevlendirme takviminin öne çekilmesi gerekmektedir.

Böylece öğretmenler bu kadrolardan yararlanabilecekler yöneticiler de oryantasyon dönemini yaz döneminde tamamlayabileceklerdir.

  1. Sistemli ve tüm kadroların yansıtıldığı bir yaklaşımda ikinci kez yer değiştirme yapılması sorunu da çözülmüş olacaktır. Akis halde ikinci kez yapılan işlemlerde birinci işlemde yer değiştirenleri de mağdur edebilmektedir.
  2. Zorunlu hizmette çakılı kalan öğretmenlerin sorunlarının çözümü, bu bölgeler için teşvik sistemine geçilmelidir.

NORM KADRO

Norm güncellemeleri halen okul/ kurum idareleri tarafından sağlıklı yapılamamaktadır. Bunun sonucu olarak da öğretmenlerimiz mağdur olmaktadır.

Bölge normu uygulaması halen tam oturmamış olup hesaplamada nispi sorunlar yaşansa da örneğin 8 saat için bölge normu nedeni ile bir okula gelen öğretmen okulda bir başka öğretmeni norm fazlası yapabilmektedir. Ya da toplam 21 saat ya da 15 saat için tahsis edilen bu kadro sadece tek okul(kadronun bulunduğu) tarafından kullanılmakta ve diğer kurumlar mağdur olabilmektedir. Ders saati nedeniyle kurumda 15 saat artık ders olmaması halinde Bölge normu gereği verilen kadroya yapılacak atamada bu durumun atama döneminde öğretmenlere bildirilmesi, bu öğretmenin bölge öğretmeni konumunda adlandırılması ve okulun mevcut öğretmenlerini norm fazlası yapmaması yönünde bir çalışma yapılabilir.

Halk Eğitim Merkezleri

Halk Eğitim Merkezlerinde yapılan norm güncellemelerinden kaynaklı sorunlar had safhadadır. Ankara Çankaya’da dahi bu sorun görülmüştür. Öğretmen bulunduğu, öğretmenler fiilen derse girdikleri halde norm verilmemiş ya da azaltılmıştır. Bu noktadaki en büyük eleştiri de Halk eğitimin görevlerinin dernek ya da vakıflar kanalıyla yapılacağına ilişkin öngörülerdir. Kaldı ki kadrolu öğretmen varlığı söz konusu iken usta öğretici ya da ücretli öğretmen sistemiyle sorunun çözülmeye çalışılması doğru bir yaklaşım değildir. Halk Eğitim Merkezi Normlarının yeniden güncellenmesi gerekir.

Mesleki Eğitim Merkezleri:

Mesleki eğitim merkezlerinin (eski adıyla çıraklık eğitim) örgün eğitim kapsamına alınması sonucu yayımlanan haftalık ders çizelgesinde meslek derslerinin yok düzeyde olmasının yarattığı sorunların değerlendirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekir

OHAL Kapsamında Açıkta/İhraç olan öğretmenler

Darbe girişimi sonrasında açığa alınan ya da ihraç edilen öğretmenlerin görevlerine iadeleri noktasında özellikle de yargı kararları göz önüne alınarak ivedilikle gerçekleştirilmesi. Suçsuzluğu, bağlantısı olmadığı belirlenen öğretmenlerin iadelerinin sağlanması. Valiliklerce açığa alınanlarla ilgili valiliklerin uyarılarak göreve döndürülmeleri (özellikle Muğla ve Isparta illerinde bariz sorunlar yaşanmaktadır), sosyal çevre incelemesi olumlu öğretmenlerin göreve iadelerinin sağlanması, özellikle de FETÖ bağlantısı bulunmadığı halde hakaret… vs gerekçelerle açıkta bekletilen öğretmenlerin göreve iadelerinin ivedilikle sağlanması hem kamu yararı hem de adalet duygusuna katkı sunacaktır.

KHK ile İhraç edilmişken OHAL Komisyonu marifetiyle göreve dönecek öğretmenlerin göreve dönüşte öğretmenlik mesleğinde istihdam edilmesi, çalıştığı birim (okul) değişikliği uygulanarak kurum(bakanlık) değişikliği uygulanmaması önemlidir. Aksi halde görev dönüşü uygun görülen öğretmenin yeniden cezalandırılması ve hak kaybına yol açabilecektir.

BYLOCK’TAN AÇIĞA ALINAN YA DA İHRAÇ EDİLENLERLE İLGİLİ HATANIN DÜZELTİLMESİ

Basında yer alan ve hükümet yetkililerinden de yapılan açıklamalara konu olan kısaca MORBEYİN grubundaki 11.480 kişi arasında yer alan kamu çalışanlarının ve öğretmenlerin hızlı bir şekilde göreve döndürülmeleri uygun olacaktır.

Bu grupta bulunanlar arasında sendikamız üyesi olanların bilgileri aşağıdadır.

İsimler çıkarılmış olup bakanlığa verilen raporda mevcuttur…

OHAL Uygulamaları

Birçok il/ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ya da okul müdürü tarafından en küçük konuda “OHAL var başına çok kötü şeyler gelebilir” baskısı söz konusu olmaktadır. Bu konuda OHAL ve içeriğini bilmeyen ya da bildiği halde bundan istifade etmek isteyen yöneticilerin uyarılması gerekir.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ

Özellikle okul içi sınav, nöbet, boş ders doldurma ve belleticilik görevleri Psikolojik Danışma Hizmetleri ile bağdaşır görevler değildir. Son yıllarda sıkça gündeme gelen, istismar, şiddet… gibi konularda maksimum görev alan, ortaya çıkaran PDR’cilerin bu özelliklerine de zarar verecek bir uygulamadır.

Bakanlığın açıklaması talebin PDR’cilerden geldiği noktasındaki yaklaşımın bir alt yapısı var ise bunun da kabulü söz konusu olmayıp bu durumda bu görevlerin isteğe bağlı hale getirilmesini öneriyoruz. Böylece talep edenlerin de etmeyenlerin de varlığı ortaya çıkacaktır. Bu noktada sendikamızın da aldığı karar gerekçelerinde de yer aldığı hususlar göz önüne alınarak bu görevi yerine getirmeyen öğretmenlerimize idari işlem uygulanmamasını talep ediyoruz.

Konuya ilişkin 10 Kasım 2017 tarihli yönetmelikte mutlaka düzenleme yapılmalı ve yukarıdaki vurgumuzun yanı sıra yönetmelikte çelişkilerle yer alan ve adeta ortadan kaldırılan Psikolojik Danışman kavramının işlenerek açıklığa kavuşturulması bu alandaki öncelikli talebimizdir.

Yine bu öğretmenlerimize verilen adli durumlara, vakalara bağlı adli ve kolluk makamlarındaki görevlerinin ücretlendirilmesi ve bu ücretlerinin de teşvik edecek şekilde olmasını istiyoruz.

MEB özel okullardaki rehberlik hizmetlerinde çalışacaklar için rehberlik sertifika kursları açmıştır. Bu kurslara Felsefe, Sosyoloji bölümleri mezunları ile Halk Eğitim Öğretmenliği bölümlerinden özel okullar ile sözleşme yapmış kişiler katılabilecektir. 9 ayrı kurs programında yaklaşık 2000 kursiyer alınması planlanmaktadır. Ancak açılan rehberlik kursları ve buradan sertifika alan personelin çalıştırılması yasal değildir.

Bakanlığın, kurs açmak için ileri sürdüğü “ihtiyaç olduğu” gerekçesi de gerçeğe uygun değildir. İlgili hizmeti yürütecek halihazırda 15 bin uzman atanamamıştır ve özel okullarda çalışmak amacıyla iş aramaktadır. Bu mezunların özel sektörde çalışabileceği yegane kurumlar ise okullardır. Ayrıca 2018 Haziran ayında 7000 pdr mezunu ve bir o kadar psikoloji mezunu daha olacaktır ki okullarda rehberlik hizmeti yürütmek için eğitim almış uzman sayısı 30 binlere ulaşacaktır. Açılacak kurslar nedeniyle hizmete dönük eğitim alarak mezun olmuş uzmanlar mağdur olacaktır.

NÖBET SORUNLARI

Nöbet ücreti için eylem süreci başlatan ve diğer sendikalarında katılım ve katkısı ile ücretli hale gelen nöbete ilişkin sorunlar artarak devam etmektedir.

  1. Bu konudaki mali talebimiz eyleme başladığımızda olduğu gibi her nöbet görevi için 6 ek ders ücreti olduğunu belirtmek isteriz.
  2. Birden Fazla Nöbet: Bazı okullarımızda keyfi olmak üzere öğretmenlere haftada birden fazla nöbet görevi verilmektedir. Oysa ki ücretlendirme tek nöbet görevi için yapılmaktadır. Yani haftada 3 gün nöbet tutan öğretmen ile tek nöbet tutan öğretmen aynı ücreti almaktadırlar. Bu konuda bakanlıkla yaptığımız yazışmalarda yapılacak mevzuat düzenlemesinde değerlendirileceği, birden fazla nöbet gibi konulara öğretmenler kurulunda karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna rağmen keyfi uygulamalar da söz konusudur.

Bu noktada talebimiz: Birden fazla nöbet görevinin zorunluluk halinde ve öğretmenle kurulu toplantılarında alınacak kararlara göre uygulanması nokrasında idarelerin bakanlıkça uyarılması, zorunluluk halinde birden fazla nöbet görevi verilecekse her nöbet görevinin ücretlendirilmesi ve isteğe bağlı olarak verilebilmesi için bir an önce düzenleme yapılması.

  1. Nöbetçi Öğretmen Öğle Arası Dinlenme: Özellikle sınıf öğretmenlerimizin yaşadığı bu sorunun çözümü için bakanlık nezdinde yaptığımız yazışmalarda, konunun öğretmenler kurulunca belirlenmesi gerektiği, insani hak olan dinlenme ve beslenme haklarını kullanabilmeleri için idarelerin tedbir alması gerektiği belirtilmişse de idarelerce zorlamalar yapıldığı görülmektedir. Bu noktada da idarelerin uyarılması ve öğretmenler kurulunda da karar bağlanacak tedbirlerin alınmasının sağlanması.
  2. Nöbetçi Öğretmenlerin Boş Derse Girmeleri: Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikte “Nöbetçi öğretmen çeşitli nedenlerden dolayı öğretmeni bulunmayan sınıfın düzenini ve öğrencilerinin etüt çalışması yapmalarını sağlar.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu çok muğlak ve sorunlu bir cümledir. O saatte dersi olan öğretmene de sorumluluk yüklemektedir. Kaldı ki öğretmenin boş dersi doldurması görevi; isteğe bağlı ve ücreti karşılığında olmalıdır.

Herhangi bir öğretmenin örneğin izinli, raporlu olması durumunda bu öğretmenimizden ders ücreti kesilmektedir. Bu öğretmenimizin gelememesinden kaynaklı boş geçen dersin nöbetçi öğretmenince isteğe bağlı olarak doldurulması durumunda kesilen ücretin nöbetçi öğretmene ödenmesi teşvik niteliğinde olacaktır.

  1. Meslek Lisesi Öğretmenleri: Bazı kurumlarımızda sabah erken saatlerden akşam geç vakitlere kadar ders bulunduğu göz önüne alındığında Meslek Liselerimizde görev yapan öğretmenlerin diğer öğretmenlere göre daha uzun zamanlı olduğu açıktır. Bu noktada ücretlendirme açısından düzenleme yapılmasını öneriyoruz.
  2. Özel Eğitim Öğretmenleri: İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında görev yapan özel eğitim öğretmenlerimize ilgili genel müdürlüklerince talimat verilerek teneffüslerde dahi öğrencilerin gözlenmesi istendiği (yani fiilin ve sürekli nöbet tuttukları) halde anlaşılamaz bir şekilde Okul Öncesi ve İlköğretim ile Ortaöğretim Kurumları yönetmeliklerinde “Nöbet Görevi Verilmez” hükmü getirilerek nöbet ücreti almaları engellenmiştir. Bu öğretmenlerimizin kendi öğrencilerini gözlemeleri şartı ile ücret almalarının sağlanmasını talep ediyoruz.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN HAKİM KILINMASI

MEB uygulamalarında hukuk kurallarının hakim kılınması yargı kararlarının koşulsuz uygulanması, bakanlığın güvenilirliği, çalışanların hak arama hürriyetinin güvenceye alınması ve hukuk devleti ilkesi açısından önemlidir.

Bu noktada yapılan bazı yanlış uygulamaları belirtecek olursak;

Fen Ve Sosyal Bilimler Liseleri İle Proje Okullarına Atamalar: Bu okullara yapılacak öğretmen atamalarına ilişkin düzenlemeler yargı tarafından iptal edildiği halde bir düzenleme yapılmamıştır. Davaların sonuçlanmasının üzerinden geçen uzun zamana rağmen bir düzenleme yapılmaması uygulamada da sorunlara yol açmaktadır.

Proje okulları da dahil olmak üzere bu okullarımıza öğretmen ve yönetici görevlendirmelerinde objektif sınav esaslı, sözlü ya da mülakat gibi objektiflikten uzak uygulamalardan kaçınılarak atama yapılması yönünde düzenleme yapılması en yerinde karar olacaktır.

Anadolu Liselerine Sınavla Atanan Öğretmenler: Bu konuda bir çok yargı kararı olmasına rağmen uygulamada özellikle de norm fazlası tespitinde yaşanan sorunlar devam etmektedir. Çözülmesini talep ediyoruz.

Anaokullarına Rehber Öğretmen Normu Verilmesi: Çocuklarımızın duygusal ve psikomotor gelişimi açısından çok önemli bir dönem olan okul öncesi dönemdeki çocuklarımız için Rehber Öğretmen görevlendirilmesi uygulamasının kaldırılmasının ardından yargının ikinci kez verdiği karara rağmen henüz uygulanmaması, aylar geçmesine rağmen yönetmelik değişikliğinin yayımlanmaması bir sorun olarak durmaktadır. Düzenlemenin bir an önce yürürlüğe girmesinin yanı sıra bu okullarımızdan ayrılmak zorunda bırakılan Rehber Öğretmenlerin tekrar aynı kuruma dönmelerinin de sağlanmasını talep ediyoruz.

5. SINIF PİLOT UYGULAMA

Yabancı dil eğitimi için 5. Sınıflarda pilot olarak uygulanan sistemin sonuçlarının bilimsel olarak değerlendirilmesi ve devamı halinde öğrencilerin mahrum kaldığı sanat ve spora ilişkin derslerin ( Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi… ) telafi edilmesi, uygulamanın bilimsel sonuçlarının olumlu olması halinde bu sınıfta seçmeli derslerin kaldırılarak bu derslere kaydırılması aksi pilot uygulamaya son verilerek eski sisteme dönülüp bu durumda mağdur olan ( bu uygulama nedeniyle norm fazlası olan) öğretmenlerin eski görev yerlerine döndürülmelerini talep ediyoruz.

Bu yıl uygulama pilot olduğundan norm fazlası duruma düşen öğretmenlerimiz var ise bu yıla mahsus (pilot uygulamaya son verilene kadar) norm fazlası durumuna getirilmemelerini istiyoruz.

İLKOKUL 1-2-3-4. SINIFLARDA SPOR VE SANAT DERSLERİ

İlkokul 1-2-3-4. sınıflarda; çocukların ilgi ve yeteneklerinin tespit edilerek geliştirilmesi, fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal yönden gelişimlerinin sağlanması açısından ve genel eğitimin tamamlayıcısı olan Görsel Sanatlar, Müzik ve Beden Eğitimi derslerinin branş öğretmenleri tarafından okutulması çok önemlidir.

ALAN DEĞİŞİKLİĞİ

Bakanlıkça yapılan kısmı Alan Değişikliğinin öğretmenlerimizde yarattığı hayal kırıklığı, norm kadro durumu da göz önüne alınarak yeniden ele alınması ve tüm alanlara yönelik bir uygulamaya gidilmesini öneriyoruz.

Alan değişikliğinde 540 saatlik eğitimin Özel Eğitime geçiş için verilen hakkın alanda atama bekleyen öğretmenler de göz önüne alınarak yeniden değerlendirilmesi,

MAAŞ KARŞILIĞI DERS GÖREVİ

12.04.1964 tarihli 439 sayılı yasaya göre düzenlenen maaş karşılığı ders saatlerinin Branş Öğretmenlerinde 15, Sınıf/okul Öncesi Öğretmenlerinde 18, Meslek Dersi Öğretmenlerinde 20 saat olması günümüz şartlarına uygun değildir. Yani 151820 şeklindedir.

Bu noktada bir düzenleme yapılarak tüm öğretmenlerimiz için 15 saat olarak eşitlenmesini talep ediyoruz.

Ayrıca yeni yapılan düzenleme ile işletmelerdeki görevlerin maaş karşılığı olarak değerlendirilmesi uygulamasından da vaz geçilmelidir.

YIPRANMA VE 3600 EK GÖSTERGE

Mesleğimizin zorluğu, sıkışan öğretmen kadrosu, atama bekleyen öğretmenlerimizin fazlalığı da değerlendirilerek emekliliğin teşviki için öğretmenlere de yıpranma verilmesi ve 3600 Ek Gösterge ile emekli olmalarının sağlanmasını talep ediyoruz.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN TENEFFÜS SORUNU

Teneffüs hakları olmaması ve her derslerinin 50 dk. sayılması nedeniyle okul öncesi öğretmenlerine görev yaptıkları her gün için ilaveten ek ders ücreti ödenmesi ya da gerekli tedbirler alınarak teneffüs yapmalarının sağlanması önemlidir.

ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİ

657 sayılı Kanunun ek 32’nci maddesinde öngörülen öğretim yılına hazırlık ödeneğinin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan (Şef, memur, hizmetli,) eğitim çalışanlarına da ödenmesi gerekmektedir.

BELLETİCİLİK GÖREVİ VERİLEN ÖĞRETMENLER

Yatılı ve pansiyonlu okullarda öğrencilerin yeme, yatma, dinlenme, eğitim- öğretim ve benzeri hizmetlerinin yürütülmesinde belletici olarak yapılacak görevlendirmelerde öncelikle okul içi istekliler, yeterli olmadığı taktirde sırasıyla ilçe/il içi istekliler yine yeterli öğretmen bulunamazsa okul, ilçe, il sırasıyla resen görevlendirme yapılmak şartıyla görevlendirme yapılması.

Bu görevler için verilen ücretlerde toplu sözleşmede yeterli olmayan bir iyileştirme yapılarak sadece 24 saat süreyle nöbet tutanlara 2 saat yerine 3 saat ilave ek ders ödenmesi düzenlenmiştir. Bu teşviğin arttırılması aynı zamanda yine aynı maddede yer alan “bunlara ayda ödenecek ek ders ücreti 48 saati geçemez.” hükmündeki “48” saat ibaresinin hem 3’e çıkarılan artışa uyarlanması hem de teşvik mahiyetinde arttırılması gönüllü nöbetçi bulmak açısından uygun olacaktır.

Kaldı ki 7 saat üzerinden yapılacak hesaplamada 49 saat ücret almak üzere görev alanların 48 saat görev yapması söz konusu olmaktadır.

KREŞ YARDIMI

Bu toplu sözleşme kapsamında çalışanlardan 0-4 yaş grubu en az 10 çocuğun bulunduğu okul ya da kurumlarda, ilçelerde ya da illerde bu çocuklara ücretsiz olmak üzere kreş açılması zorunludur. Kreş açılmaması durumunda 0-4 yaş çocuğu bulunan çalışanlara aylık en az 500 TL kreş ücreti ödenmesi,

YİYECEK YARDIMI

19/11/1986 tarihli ve 86/11220 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği hükümleri Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı okul ve kurumlarda çalışan yönetici ve öğretmenler ile diğer çalışanlar için de uygulanması,

SEMİNERLER

Mahalli olarak düzenlenen seminerlerde ücret ödenmesi, ücreti ödenmek üzere mesai saatleri dışında yapılmamasına özen gösterilmesi,

Merkezi Seminer iptallerinden vazgeçilmesi, bu seminerlerin isteğe bağlı yapılması, resen yapılan görevlendirmelerde öğretmenlerin önceden haberdar edilmeleri.

NORMAL EĞİTİME GEÇİŞ SORUNLARI

Normal eğitime geçiş, ikili eğitimin sonlandırılması önemli ve yerinde bir uygulamadır. Fakat uygulama yapılırken;

Öğrencilerin öğretmenlerinde ayrılmalarının (özellikle İlkokul) önlenmesi, şube birleştirilerek kalabalık sınıf oluşturulmaması, (bu tür uygulamaları bu yıl Aydın ve İzmir’de maalesef yaşadık) yapılacak dönüşümün yer değiştirme öncesinde yapılması ve etkilenecek öğretmenlerin mağdur edilmemesi

YÖNETİCİLİKTEN ÇEKİLME

Okul yöneticiliğinden çekilme sistemi yer değiştirme için kullanılmaya açıktır. Kişi bir kurumda açık olduğunda yöneticilikten çekilmekte ve istediği kuruma öğretmen olarak gidebilmektedir. Bu konuda gerekli tedbirin alınması,

ATAMALAR

Her türlü atamada (ilk atama, eğitim kurumu yöneticiliği, görevde yükselme….) sözlü sınavın hakim kılınmasının yarattığı sorunlar nedeniyle Sözlü Sınav uygulamasından vazgeçilmesi,

Kariyer-Liyakat esaslı bir sistemin oturtulması,

DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI

Kurslarda yapılan görevlendirmelerde mutlak suretle öğrenci talebi ve öğretmen talebinin göz önüne alınması yöneticilerden ziyade öğretmenlerin önceliklendirilmesi,

İlkokullarda görev yapan sınıf öğretmenlerimize de DYK da görev verilmesi, özellikle de takviyeye ihtiyacı olan öğrencilerimize yönelik çalışma yapılması,

ATÖLYE VE LABOTARUVAR ÖĞRETMENLERİ AÇIK LİSE DERSLERİ

Mesleki Açıköğretim Lisesi öğrencilerinin ders saatleri okul ders saatleri dışında ve özellikle de hafta sonu yapılmaktadır.

Bu durumun yarattığı hak kaybının yanı sıra işin niteliği de göz önüne alındığında Mesleki Açıköğretim Lisesi öğrencilerinin okullarda gördükleri yüz yüze eğitimlerde görev alan öğretmenlerimizin ek derslerinin yüzde yüz arttırımlı olması,

ATÖLYE VE LABOTARUVAR ÖĞRETMENLERİ İŞLETME GÖREVLERİ

İşletmelerde yapılan görevlerin maaş karşılığı (yüz yüze) sayılmasına ilişkin Danıştay kararının ivedilikle uygulanması ve geçmişe dönük ödemelerin da yapılması.

Ayrıca bu konuda mevzuat düzenlemesi yapılarak değişiklik öncesi duruma dönülmesi.

HALK EĞİTİM VE ANAOKULU ÖĞRETMENLERİ SINAV GÖREVİ

Bu kurumlarımızda çalışan öğretmenler (mesleki eğitimler dahil) ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlarda görev alamamaktadırlar. Bakanlığın böyle bir ayrımı kabul etmeyerek ÖSYM ile konunun çözümü için görüşmesi.

TEMİNDE GÜÇLÜK ZAMMI

05.05.2006 tarih ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 17.4.2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Bakanlar Kurulu Kararına göre öğretmenlere ve yöneticilere ödenmesi gereken Teminde Güçlük Zammının bazı kurumlarca ödendiği bazı kurumlarca ise tüm ortaöğretim kurumlarının Anadolu statüsünde olması ve başkaca gerekçelerle ödenmediği görülmekte olup tüm okul idarecilerinin konu hakkında aydınlatılarak sorunun çözülmesi.

ANADOLU TEKNİK PROGRAMLARININ KAPATILMASI

Ülke genelinde Anadolu Teknik Programlarının (ATP) kapatıldığı ya da azaltıldığı bilgisi gelmektedir. Bu program öğrencilerinin diğer meslek lisesi öğrencilerine göre nispeten başarılı oldukları, aldıkları kültür dersleri nedeniyle üniversiteye hazırlanmada da avantajlı oldukları görülmektedir. Buna rağmen ATP programlarının kapatılması doğru bir yaklaşım değildir. Bu durum okullardaki norm durumunu da açıkça etkileyecektir. Talep olan bu alanların kapatılmaması,

YENİ ORTAÖĞETİME GEÇİŞ SİSTEMİ

Sistemle beraber bugünlerde açıklanması düşünülen eğitim bölgeleri ve sınavla öğrenci alacak okulların tespitinde sendikaların da görüşlerinin alınması, her hangi bir okul türüne zorlama bir yaklaşım izlenmemelidir.

GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVI

2018 yılı için planlama yapılarak sınav takvimi bir an önce açıklanmalıdır.

UZMAN ÖĞRETMENLİK BAŞÖĞRETMENLİK

Öğretmenler arasında konuşulan en temel sorunlardan bir olan bu sorunun bu unvanlar kaldırılarak, 5 yılını dolduran tüm öğretmenlere Uzman Öğretmenlik, 10 yılını dolduran tüm öğretmenler de Başöğretmenlik tazminatı ödenmelidir.

PERFORMANS

2015 yılında bir kez uygulanan ve birçoğu yargı kararı ile iptal edilen performans değerlendirmelerinin bakanlık onayı ile silinmesi, kaldırılması gerekmektedir.

Yeni bir sistem arayışına girilmemesi, öğretmenler arasında gerçek anlamda sorun yaratacak, öğretmenlik mesleğinin mesleki onurunu zedeleyecek uygulamalara imza atılmamalıdır.

Meslek liselerinde uygulamaya başlanan sistem geri alınmalıdır.

BAKANLIK BİRİMLERİ ARASI KOORDİNASYON SORUNU

Örneğin norm kadroyu ve yer değiştirmeyi etkileyen haftalık ders çizelgelerinin değiştirilmesinin zamanlaması, okul dönüşümlerinin zamanlaması, ikili eğitimden normal eğitime geçiş işlemleri, kapatılan, açılan şubeler, okulun kapanması işlemlerinin koordinasyonsuz bir şekilde yapılması birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.

MÜFREDAT VE SINAV SİSTEMLERİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN ÖNERİLERİMİZ

Eğitim-İş; okul öncesinden doktora eğitiminin sonuna kadar bütün çocukların ve yetişkinlerin her kademe ve türde eğitim hakkından sonuna kadar eşit ve nitelikli olarak yararlanmalarını varlık sebebi olarak kabul eder. Bu kabul edilirlik bireylerin önlerini-geleceklerini sınavlarla, eğitim seçeneksizlikleriyle, örgün eğitim dışına bırakılmayla, gelir dağılımındaki çarpıklarla, eğitim ortamlarındaki adaletsizliklerle kesilmesine, gerekli fırsat ve olanak eşitliğinin sağlanmamasına, çocukların hak ettikleri tür ve nitelikte eğitime kavuşamamasına karşıdır.

Bu temel vurgulamamız ışığında:

• 15 Eylül 2017 saat 22:00’de Sayın Cumhurbaşkanın ABD ziyareti öncesinde havaalanında yaptığı "TEOG kaldırıldı" açıklaması eğitim gündemimizi kökten değiştirmiştir. Bu açıklamayı Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet YILMAZ ve bakanlık bürokrasisi ve milyonlarca veli televizyonlardan öğrenmiştir.

• Oysa MEB’in TEOG uygulamasını değiştirmeye-kaldırmaya yönelik bir çalışması yoktur. Keza 18 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanan 2017-2018 çalışma ( iş) takviminde TEOG sınavlarının 29-30 Kasım 2017 ve 25-26 Nisan 2018 tarihlerinde yapılacağı belirlenerek kamuoyuna ve eğitim paydaşlarına duyurulmuştur. Ayrıca Bakanlık bu yıl ilk kez sınavlarda açık uçlu soruların sorulacağı ve bu soru örneklerinin de ne şekilde olacağını EBA sistemine koyarak veli ve öğrencilerle paylaşmıştır.

• Bu yıl TEOG sınavına girecek 1 milyon 200 bin öğrenci ve aileleri TEOG sınavının kaldırıldığını Milli Eğitim Bakanı İsmet YILMAZ’ın bir taksi durağındaki açıklamalarıyla öğrenmiştir.

• Eğitim sistemimiz belki de Cumhuriyet tarihimizin en kaotik ve buhranlı bir dönemindedir. Öğretim programı değişikliklerinin kamuoyunda kabul görmemesi, basılan kitapların Sayın Cumhurbaşkanı'nın da belirttiği gibi büyük yanlışlar içermesi, okulların baş etmek zorunda oldukları fiziksel ve ekonomik zorluklara çözüm üretmek yerine yeni sorunların üretildiği bir dönemde Bakan Yılmaz’ın "elmastan kıymetli bir eğitim sistemimiz var" açıklaması sistemi yönetenlerin toplumla alay ettiklerini düşündürmektedir.

• Türk Eğitim sisteminin ilk üç sıradaki sorunu, eğitime erişememe, bilimdışı eğitim programları ve verilen eğitimin nitelikli olmamasıdır. Bu gün bir çocuk hakkı olan "Eğitim Hakkı"nı kullanamayan ve ülkenin her köşesinde hak ihlâli yaşayan çocuklarımız için acil olarak yapılması gereken eğitim alt yapısının geliştirilmesidir. Kalabalık sınıf mevcutları, ikili eğitim ve ilkokulların halen %30’unda uygulanan birleştirilmiş sınıflı eğitim gibi fiziki alt yapı sorunlarının çözülmesi zorunluluktur. Zorunlu eğitim yaşındaki çocukların örgün eğitim sistemi içine alınması gerekir. Eğitim materyallerinin ve eğitim ortamlarının ülke genelinde dengeli bir şekilde sağlanması için kısa vadeli bir eğitim planı ile ( Kalkınma Bakanlığı-Maliye Bakanlığı ve MEB) büyük bir eğitim yatırım seferberliği başlatılarak alt yapı sorunu çözülmelidir. Özellikle büyükşehirlerde imar planlarında eğitim arsası olarak belirlenen yerlere, vasfı değiştirilen eğitim arsalarına, yeni yerleşim birimlerine çağ nüfusu dikkate alınarak çocukların ilgi, istidat ve isteklerine cevap verecek türde akademik lise, meslek lisesi, ortaokul, ilkokul ve önokul binaları yapılmalıdır.

• Öğretmenlerin istihdamı ve çalışma koşullarıyla ilgili olarak (özlük ve ekonomik şartlarını da ele alan) bir meslek kanunu çıkarılmalıdır. Ülke genelinde nitelikli-deneyimli öğretmen istihdamını sağlayacak bir ücretlendirme politikası diğer kamu yönetimi rejiminden ayrıştırılarak değerlendirilmelidir.

• Ölçme değerlendirme sistemi yeniden bilimsel ölçütlerle ele alınmalıdır. Sınıf geçeme sistemi, not sistemi ve sınav (okul yazılıları) dışındaki yeterlikleri ölçen bir ölçme değerlendirme sistemi hayata geçirilmelidir.

• Ülkemizde 184 üniversite mevcuttur ve bu üniversitelerin çoğunda eğitim fakülteleri ya da fen edebiyat gibi temel bilimler fakülteleri mevcuttur. Her ilin eğitim sorunlarının çözümünde üniversiteler çözümün bir parçası gibi hareket edecek bir yapılanma kurulabilir. Çünkü eğitim bir bütündür ve tüm paydaşlar bilimsel ölçütlerle bu bütünlüğü sağlamakla görevli olmalıdır.

• Gerek MEB, gerek YÖK karar verme yetisini kaybetmiştir. Bir kişi dilek ve temennileriyle MEB'in ve YÖK'ün kararlarını, planlarını değiştirmekte eğitimi yaz-boz tahtasına kolayca çevirebilmektedir. Bu iki kurumun bundan sonra bu tür davranışlar içerisine girmemesi için bağımsız bir şekilde oluşacak (TBMM aracılığıyla) bir EĞİTİM BİLİM ÜST KURULU kurulmalıdır. Bu kurulun belirleyeceği kısa-orta ve uzun vadeli bir eğitim ana planı (üzerinde konsensüs oluşturulmuş) topluma güven verecektir. Eğitimde başarı sağlamış ülkelerde olduğu gibi kurulacak ARGE Merkezinde; üniversitelerin Program Geliştirme, Eğitim Teknolojisi, Ölçme ve Değerlendirme uzmanlık alanlarından organik destek alarak bu uzmanlık alanlarındaki strateji belirleme, planlama, uygulamayı izleme ve geliştirme çalışmaları bilimsel bir temele dayandırılmalıdır.

• Son olarak eğitim sistemimizin en üst danışma organı EĞİTİM ŞÛRASI bütün paydaşların katılımıyla (Şûra katılımcı yönetmeliği eski yapısına dönüştürülerek) acilen toplanmalıdır. Şûranın gündemi "ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş" olmalıdır. Toplanacak bu şûrada ülkemiz tarihinde yapılan sınav şekillerinin tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi, sonuçlarının irdelenmesi, çağdaş eğitim sistemlerinin incelenmesi ve toplumsal uzlaşının sağlanması ile oluşacak ve değiştirilmesi düşünülmeyecek seçeneklerin kamuoyu ile paylaşılması zorunluluktur.

• Tüm bu hazırlıklar ve alt yapı çalışmaları yapılmadan, sınav sisteminde değişiklik yapılması kabul edilemez.

YENİ SINAV SİSTEMİ : ÖOYS : ÖZEL OKULLARA YÖNLENDİRME SINAVI

Milli Eğitim Bakanlığı, TEOG yerine getirilen liselere giriş sınavı ile ilgili örnek soruları yayınladı. Sözel sorularda çok paragraflı metinler yer alırken, sayısal sorularda ise grafik, resim ve tablolara yer verildi.

Öncelikle sorulara baktığımızda öğrencilerden okuduğunu anlamayı, bilgilerini kullanmayı ve yorumlamayı, eleştirel düşünebilmeyi, analiz ve sentez yapabilmeleri beklenmektedir. Bugüne kadar bilgi ve kavrama basamağından daha çok sorular sorulurken bir anda analiz ve sentez basamağına geçiş yapılmıştır.

Ancak altı ay gibi kısa bir sürede kavrama basamağındaki soru tarzı ve anlatım tarzından analiz ve sentez gerektiren anlatım tarzına geçmek mümkün değildir. Bunun için en az 4 yıllık eğitim gerekmektedir. Bu durum yıllardır TEOG’a hazırlanan öğrencilerimizi mağdur edecektir. İlkokul 1. sınıftan itibaren test odaklı hazırlanan çocuklardan birden ALES tipi sorularda başarılı olmalarını beklemek balık tutmayı öğretmediğiniz çocuğa “balina yakala” demektir. Tavsiye olarak bu tür sorulardan sadece bir kaçının sınavda yer alması uygun olabilir ama tamamı böyle olmamalıdır.

Zorluk düzeyi çok yüksek sorular nedeniyle, birçok öğrenci sınava girmekten vazgeçebileceği gibi özel derse olan ihtiyaç da artacaktır. “Sınav kaldırılacak, çocuklarımız yarış atı olmaktan kurtarılacak, çocuklarımız dershanelere mahkum edilmeyecek” gibi söylemlerin ne kadar temelsiz olduğu, aksine daha çok sınav ve daha çok eşitsizlikle karşı karşıya kalacağımız bir kez daha kanıtlanmıştır.

Sınav sistemleriyle oynamak yerine öncelikle eğitim sistemimiz bu sorulara göre şekillendirilmeli, öğretmenler de bu sorulara göre eğitilmeliydi. Ama ne eğitim sistemimiz, ne öğretmenler ne de öğrenciler bu hızlı geçişe hazırdır. Başarılı olabilecek bir sistem en az 11 yıl boyunca uygulanabilir olmalıdır. Çünkü sistem gereği bu öğrenciler 11 yılın sonunda gerekli dönüt vermeye ancak başlarlar.

Öğrencilerin dört yıl boyunca emeğini heba edecek bir uygulama söz konusudur ve büyük mağduriyetler yaratacaktır. Bugünden tezi yok akılcı, bilimsel, eşit, toplumun kabul ettiği daha adil bir sistem getirilene kadar bu yıl eğrisi ve doğrusuyla eski sistemle devam edileceği açıklanmalıdır.

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.