EĞİTİM-SEN: EĞİTİM'DE ÇÖKÜŞÜN GÖSTERGELERİ
2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA EĞİTİMDE ÇÖKÜŞÜN GÖSTERGELERİ
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin üçüncü yılına ilişkin sayısal verileri “MEB Örgün Eğitim İstatistikleri 2014-2015” adlı çalışma ile açıklamıştır. Bakanlığın her yıl açıkladığı, ancak özellikle son üç eğitim-öğretim yılına ilişkin veriler, eğitim sisteminin ticarileştirilmesi ve dinselleştirilmesine ilişkin temel eğitim göstergelerini bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan 2014-2015 örgün eğitim istatistikleri, sendikamızın yıllardır ısrarla vurguladığı temel sorunların büyük bir bölümünü içermemesine rağmen, özellikle eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin üçüncü yılı itibariyle kimlerin haklı çıktığını açıkça göstermektedir.
Eğitim Sen’in ve bilim insanlarının bütün eleştiri ve itirazlarına rağmen eğitimde 4+4+4 dayatması ile eğitimde piyasa merkezli dönüşüme paralel olarak, kamusal eğitimin nasıl adım adım tasfiye edildiği, özellikle okullar ve imam hatip okullarının sayısındaki olağanüstü artışı bütün yönleriyle gözlemlemek mümkündür.
Okulöncesi Eğitimde Okullaşma Oranları, Okul ve Öğrenci Sayısı Azalıyor
MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında, 28.625 okulöncesi eğitim veren okul varken, 2014-2015 eğitim öğretim yılında bu sayı 26.972’ye gerilemiştir. Aynı dönemde öğrenci sayısı ise 1 milyon 169 bin 556’dan, 1 milyon 156 bin 661’e düşmüştür. Söz konusu azalışın en önemli nedeni, 4+4+4 dayatmasının belki de en acımasız uygulaması olan okulöncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kaydettirilmesindeki anlamsız ısrardır. MEB, Eğitim Sen’in, eğitim fakültelerinin ve bilim insanlarının bütün itirazlarına rağmen bu konuda gerekli adımları atmamakta ısrar etmekte ve açıkça çocukların geleceği ile oynamaktadır.
Okulöncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları
Eğitim Yılı |
Okul |
Öğrenci |
Öğretmen |
2011/’12 |
28.625 |
1.169.556 |
55.883 |
2012/’13 |
27.197 |
1.077.933 |
62.933 |
2013/’14 |
26.698 |
1.059.495 |
63.327 |
2014/’15 |
26.972 |
1.156.661 |
68.038 |
2012-2013 eğitim-öğretim yılı sonunda MEB’in ilkokula başlama yaşını 66 aydan 69 aya çekmek zorunda kalması sonucunda okulöncesi eğitimdeki okullaşma oranı bir önceki yıla göre çok az bir artış yaşanmıştır. MEB’in her fırsatta çok önemsediğini iddia ettiği okulöncesi eğitimde, artan çağ nüfusuna rağmen okul ve öğrenci sayısında hala istenilen seviyelere ulaşılamamış olması dikkat çekicidir.
Okulöncesinde Okullaşma Oranları
Yıllar |
3-5 yaş |
4-5 yaş |
5 yaş |
2011/’12 |
% 30.87 |
% 44.04 |
% 65.69 |
2012/’13 |
% 26.63 |
% 37.36 |
% 39.72 |
2013/’14 |
% 27.71 |
% 37.46 |
%42.54 |
2014/’15 |
% 32.68 |
% 41.57 |
% 53.78 |
2012-2013 eğitim-öğretim yılında 4+4+4 sistemine geçilmesiyle birlikte okulöncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula başlatılması nedeniyle okullaşma oranı, bütün yaş gruplarında düşüş göstermiş, özellikle 5 yaş grubunda 4+4+4’ün ilk yılında yüzde 65,69’dan önce yüzde 39,72’ye inmiş, daha sonra beklentilerin çok altında artarak yüzde 42,54’e çıkmıştır. Bu yıl ise okulöncesi çağdaki 5 yaş grubu çocukların yüzde 53,78’i okulöncesi eğitim almaktadır.
Eğitimin Ticarileştirilmesi ve Özelleştirilmesinin Kanıtı: Özel Okul Sayısındaki Hızlı Artış
Eğitim Sen, ilk gündeme geldiği günden itibaren eğitimde 4+4+4 dayatmasına yönelik olarak siyasi iktidarın iki temel hedefi olduğunu vurgulamıştır. Bunlardan birincisi 4+4+4 düzenlemesinin asıl amacını oluşturan kamusal eğitimi daha da zayıflatmak ve kamu kaynaklarını özel okullara aktararak özel öğretimi büyük ölçüde devlet desteği ile güçlendirmektir. İkinci temel hedef ise siyasi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisinde biçimlendirerek “eğitimde dindar nesiller yetiştirmek” hedefi ile eğitimi dinselleştirme uygulamalarını hayata geçirmektir.
MEB’in son dört yıldaki örgün eğitim istatistikleri, devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısı belirgin bir şekilde azalırken özel ilkokul ve ortaokul sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci sayısının dikkat çekici bir şekilde artmaya başladığını göstermektedir.
İlkokul ve Ortaokulda Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Resmi)
Eğitim Yılı |
İlköğretim Okul sayısı |
İlköğretim Öğrenci Sayısı |
İlköğretim Öğretmen Sayısı |
||||
2011-2012 |
32.108 |
10.979.301 |
515.852 |
||||
|
İlkokul |
Ortaokul |
İlkokul |
Ortaokul |
İlkokul |
Ortaokul |
|
2012-2013 |
28.177 |
16.083 |
5.426.529 |
5.402.692 |
261.497 |
269.759 |
|
2013-2014 |
27.461 |
16.047 |
5.390.591 |
5.296.380 |
267.171 |
280.804 |
|
2014-2015 |
26.339 |
15.857 |
5.230.878 |
4.754.540 |
273.058 |
273.049 |
|
İlkokul ve Ortaokulda Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Özel)
Eğitim Yılı |
İlköğretim Özel Okul sayısı |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
||||
2011-2012 |
931 |
286.972 |
31.691 |
||||
|
İlkokul |
Ortaokul |
İlkokul |
Ortaokul |
İlkokul |
Ortaokul |
|
2012-2013 |
992 |
904 |
167 381 |
164 294 |
20 546 |
18.926 |
|
2013-2014 |
1 071 |
972 |
184 325 |
182 019 |
21 273 |
21.459 |
|
2014-2015 |
1 205 |
1 111 |
203 272 |
208 424 |
22 194 |
23 016 |
|
2014-2015 eğitim-öğretim yılında devlet okullarının sayısı belirgin bir şekilde azalırken her fırsatta kamu kaynakları ile desteklenen, çeşitli muafiyet ve istisnalar ile açılması teşvik edilen özel ilkokul ve ortaokul sayılarındaki artış sürmüştür. Velilerin çocuklarını özel okullara yönelmesinde kamu eğitim kurumlarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribat belirleyici olmuştur. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiştir.
2014-2015 eğitim-öğretim yılında özel okulöncesi eğitim kurumu sayısı 4.372 olmuştur. 4+4+4 öncesinde ilköğretimde toplam özel okul sayısı 931 iken 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 1.205 özel ilkokul, 1.111 özel ortaokul bulunmaktadır. 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ile 2014-2015 eğitim-öğretim yılını karşılaştırdığımızda özel okul sayısındaki hızlı artış dikkat çekicidir. Bu artışa paralel olarak özel okula giden öğrenci sayısında da belirgin bir artış yaşanmıştır. Son üç yıl içinde özel liselerin sayısı ise 1.033’ten 1.603’e çıkmıştır.
Devlet Tarafından Özel Okullara Aktarılan Kaynak Miktarı
YILLAR |
KURUM SAYISI |
ÖĞRENCİ SAYISI |
TAHSİS MİKTARI (TL) |
2006 |
995 |
115.601 |
263.187.188 |
2007 |
1587 |
181.878 |
684.710.016 |
2008 |
1795 |
205.831 |
830.961.427 |
2009 |
1686 |
216.106 |
862.663.787 |
2010 |
1647 |
223.920 |
906.720.974 |
2011 |
1657 |
240.679 |
1.122.236.610 |
2012 |
1748 |
255.848 |
1.263.384.975 |
2013 |
1738 |
262.906 |
1.407.051.750 |
2014 |
1878 |
289.085 |
1.496.413.034 |
|
|
Toplam |
8.804.329.762 |
Özel okulların artışında belirleyici olan temel etken kamu kaynaklarının özel okullara öğrenci başına yapılan ödemeler üzerinden aktarılmasıdır. 2006 yılında 995 özel okula 263 milyon TL “teşvik” adı altında kamu kaynağı aktarılırken, 2014 yılında teşvik alan özel okul sayısı 1.878, aktarılan kaynak miktarı ise 1 milyar 496 milyon TL olmuştur. Geçtiğimiz 9 yıl içinde toplamda 8 milyar 804 milyon TL kamu kaynağı, her biri birer ticari işletme statüsünde olan özel okullara aktarılmıştır.
Ortaöğretimde Öğrenciler Açık Liseye Yönelerek Örgün Öğretimin Dışına Çıkmaktadır
MEB’in 2013-2014 örgün eğitim istatistiklerine göre açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 12 bin 349 iken, 2014-2015 eğitim öğretim yılında bu sayısı belirgin bir artışla 1 milyon 470 bin 434’e çıkmıştır. Bu artışın temel nedeni muhtemelen TEOG sistemi nedeniyle istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır. MEB’in resmi verileri 4+4+4 ile örgün eğitimin 12 yıla çıktığı tezinin koca bir yalan olduğunu göstermektedir. Sadece son iki yılda açık lisede okuyan öğrenci sayısının yüzde 46’lık bir artışla 458 bin kişi artmış olması bu görüşümüzü doğrulamaktadır.
Devlet desteği ile özel liselerin, özel mesleki ve teknik liselerin sayısı hızla artmıştır
Türkiye’de 2014-2015 eğitim öğretim yılı itibariyle toplam 8 bin 291 özel öğretim kurumu (okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunmaktadır. Özellikle eğitimde 4+4+4 dayatması ile artış gösteren özel okulların resmi okullara oranının tarihte ilk kez yüzde 11’in üzerine çıkmış olması, MEB’in devlet okullarını kendi kaderine terk ederken, özel okulları kamu kaynakları ile desteklemesinin sonucudur.
2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken son üç yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda okul sayısı yaklaşık 10 kat artarak 2014-2015 eğitim-öğretim yılı itibariyle 429’a çıkmıştır. Aynı dönemde özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 17,5 kat gibi astronomik bir artış göstererek 4.348’den 75.890’a yükselmiştir.
Özel Mesleki ve Teknik Liselerin Sayısı
Eğitim Yılı |
Özel Lise Sayısı |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
2011-2012 |
45 |
4.348 |
689 |
2012-2013 |
126 |
17.854 |
2.181 |
2013-2014 |
426 |
54.153 |
7.472 |
2014-2015 |
429 |
75.890 |
7.660 |
Özel meslek ve teknik liselerde okul sayısı yaklaşık 10 kat artarken öğrenci sayısının 17 kattan fazla artmış olmasının en temel nedeni, devletin özel mesleki ve teknik liselere giden öğrenci başına 4.500 TL ile 5.500 TL arasında değişen miktarlarda doğrudan parasal destek sunmasıdır. Bu şekilde özel meslek liselerinde ucuz ve nitelikli işgücü yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Mesleki eğitim alan gençler ise geleceğin yeni işsiz adayları olarak bu okullara yönlendirilmektedir.
2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında İmam Hatip Okulları Resmen “Patlama” Yapmıştır
Eğitim sistemini dini kurallar ve referanslara göre biçimlendirme süreci, eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında belirgin bir şekilde artmış, yıllarca dini eğitim kurumları olarak bilinen imam hatip okulları tartışması yeniden alevlenmiştir. 1996-1997 eğitim-öğretim döneminde 400 binlerde olan imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı 2002-2003 eğitim-öğretim döneminde 71 bine kadar gerilemiş, AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarından çok imam hatiplerin sayısını arttırma derdine düşmesi ile birlikte yeniden yükselmeye başlamıştır.
4+4+4 dayatmasının bütün itirazlara rağmen ısrarla uygulandığı son üç yılda yaşananlar, Türkiye’de eğitim sisteminin yoğun bir dinselleştirme operasyonu ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir.
İmam Hatip Ortaokulu Sayıları (İHO)
|
Bağımsız İHO |
İHL içinde İHO |
Toplam İHO |
2012-2013 |
730 |
369 |
1.099 |
2013-2014 |
946 |
415 |
1.361 |
2014-2015 |
1.219 |
378 |
1.597 |
2012-2013 eğitim-öğretim yılında 730’u bağımsız, 369’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam 1.099 imam hatip ortaokulu varken 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 1.219’u bağımsız, 378’i imam hatip lisesi bünyesinde toplam 1.597 imam hatip ortaokulu bulunmaktadır. İmam hatip ortaokullarındaki sayısal artış sadece okul sayısı ile sınırlı değildir. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında bu sayı 140 bin 15’e yükselmiş, 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise bir önceki yıla göre yaklaşık 3 kat artarak 385 bin 830 olmuştur.
İmam Hatip Liseleri (İHL) ve Okuyan Öğrenci Sayısı
Eğitim Yılı |
Öğrenci Sayısı |
Okul Sayısı |
2002-2003 |
71.100 |
450 |
2003-2004 |
90.606 |
452 |
2004-2005 |
96.851 |
452 |
2005-2006 |
108.064 |
453 |
2006-2007 |
120.668 |
455 |
2007-2008 |
129.274 |
456 |
2008-2009 |
143.637 |
458 |
2009-2010 |
198.581 |
465 |
2010-2011 |
235.639 |
493 |
2011-2012 |
268.245 |
537 |
2012-2013 |
380.771 |
708 |
2013-2014 |
474.096 |
854 |
2014-2015 |
546.443 |
1.017 |
4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 537 İHL’de 268 bin 245 öğrenci varken 2014-2015 eğitim-öğretim yılında İHL sayısı 1.017’ye, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 546 bin 443’e yükselmiştir. AKP’nin yıllarca her açıdan istismar ettiği imam hatip liselerinin eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında önceki yıllarla kıyaslanamayacak kadar hızlı bir artış göstermiş olması dikkat çekicidir.
Türkiye’de okulların fiziki donanım ve altyapı sorunları sürerken fiziki altyapı sorunları en az olan, teknik olarak en donanımlı okulların imam hatibe dönüştürülmesi, siyasi iktidarın kamu okulları arasında siyasi tercihleri üzerinden resmen ayrımcılık yaptığını göstermiştir. AKP hükümetinin imam hatip aşkını yıllar içinde imam hatip ortaokulları ve liselerinin sayısındaki hızlı artışta görmek mümkündür. Türkiye’de imam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda imam hatip okullarında geçtiğimiz yıl toplam 724 bin öğrenci varken, bu yıl bu rakam 932 bine kadar çıkmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı kamu okulları karşısında özel okullara her fırsatta ayrıcalık tanırken benzer bir durum imam hatip ortaokulları ve liseleri için de geçerlidir. Fiziki altyapı sorunları en az olan, teknik olarak en donanımlı okullar imam hatibe dönüştürülmüş; yıllardır çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği nedeniyle sorunlarla baş başa bırakılırken, imam hatip okullarının ödenek talepleri anında yerine getirilmiştir. Bugüne kadar özel okullar ve imam hatip okulları konusunda eğitimle ilgili hemen her konuda ayrımcılık yapmayı kendisine görev edinmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda da ayrımcı uygulamalarını sürdürmüştür.
Siyasi iktidarın yıllardır “arka bahçesi” olarak gördüğü imam hatip okullarına yönelik “pozitif ayrımcılık” her fırsatta karşımıza çıkmaktadır. Çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği ile karşı karşıya kalırken, bugüne kadar hiçbir imam hatip okulunun kaynak sıkıntısı çekmemiş ve talepleri anında yerine getirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımız, Türkiye’de her konuda ve her alanda yaşanan ayrımcı uygulamaların toplumun geleceğinin şekillendiği okullarda yapılmamasıdır. Türkiye’de hiçbir okul türü diğerlerine göre ayrıcalıklı olmamalı, bakanlık politika geliştirirken ve bu politikaları uygularken bütün eğitim kurumlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır.
Taşımalı eğitim uygulamaları artarak devam ediyor
Milli Eğitim Bakanlığı, çeşitli nedenlerle okula erişimde sorunlar yaşayan ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileriyle özel eğitime ihtiyacı olan öğrencileri belirlenen okullara günübirlik taşımaktadır. Türkiye’de 24 yıl önce, 1989-1990 eğitim-öğretim yılında sadece 2 ilde başlayan taşımalı eğitim uygulaması, Türkiye’nin çağ atladığı, ekonomik olarak geliştiği iddialarına karşın günümüzde Türkiye’nin neredeyse bütün illerinde uygulanır hale gelmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), 1989 yılında sadece 2 ilde, 305 ilköğretim öğrencisiyle başlattığı taşımalı eğitimin her geçen yıl kapsamı genişlemiştir. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı itibariyle yararlanan toplam okul 27.921, 10 bin 748 merkez okula taşınmaya başlamıştır. Geçtiğimiz yıl taşınan okul sayısının 23 bin 880 olduğu düşünüldüğünde bir yılda ciddi bir artışın yaşandığı görülmektedir. 2014-2015 eğitim öğretim yılında taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı toplamda 850 bin 405’tir. Ortaöğretimde taşınan öğrenci sayısının 475 bin olduğu hesaba katıldığında, toplamda taşımalı eğitimle taşınan öğrenci sayısının 1 milyon 326 bin gibi ciddi bir rakama ulaştığı görülmektedir.
Sonuç
Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında okullarda yaşanan ve giderek derinleşen sorunlar, acil çözüm bekleyen okula başlama yaşına ilişkin gelişmeler, kalabalık sınıflar, okullarda yeterli altyapının olmaması, fiziki donanım eksiklikleri, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engelleri, eğitim sisteminde yıllardır çözüm bekleyen sorunlardan ayrı ve bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.
Eğitimde 4+4+4 dayatmasının uygulanmaya başlanmasından bu yana okullarda en çok gözlenen sorunlar; 72 ay öncesi çocukların hala okula uyum sağlayamamaları, okula giriş çıkış saatleri, velilerden para toplama uygulamalarının yaygınlığı, temizlik sorunu, imam hatiplerle ortak binaları paylaşan okullarda öğrencilere yönelik çeşitli baskılar eğitim gündeminde ön sıralardaki yerini korumaktadır.
Özellikle son 12,5 yıl içinde, eğitimin büyük ölçüde paralı hale getirilmesine paralel olarak eğitimde dini inançların istismarı ve dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması, son yıllarda eğitimin bütün kademelerinde yaşanan bir sorun olarak dikkat çekmekte, okullarımız adeta belli bir inancın, belli bir mezhebin kuralları ve uygulamaları ile kuşatılmaktadır.
AKP iktidarının eğitim sisteminde yaşanan değişiklikler üzerinden bugüne kadar ortaya koyduğu pratik, her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu “tek din, tek mezhep, tek dil” anlayışı üzerinden “tek tip” hale getirmeye çalışmak olmuştur. Toplumda sürekli yeni kamplaşmalar ve kutuplaştırmalar yaratarak egemenliklerini sürdürmek isteyenler, benzer bir bölünmeyi öğrenciler arasında oluşturmaya çalışmış, bu durum okullarda şiddetin artmasından başka bir sonuç vermemiştir.
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki çürümenin ve mevcut karanlık tablonun öncelikli sorumlusudur. MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmiş, öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir. Öğrencileri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturan bir eğitim sisteminin ne kadar başarılı olacağı ortadadır.
Eğitim Sen olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımız tüm toplumun ve öğrencilerin geleceğini doğrudan olumsuz etkileyecek politika ve uygulamalara derhal son verilmesidir. Bunun için öncelikle hiçbir öğrencinin not ya da sınav baskısı altında kalmadan, kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği bir eğitim sistemi oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve ailelerine dayatmada bulunmamalıdır.
Okulöncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ve her bireyin kendi anadilinde olmasına, demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir.
KAYNAK: www.kamuexpress.com
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.