Memurun Hakkı Ne Olacak!?
2014 yılı memurların kafasının bir hayli karışık geçtiği bir yıl oldu. Malumunuz
2013 yılında yapılan toplu sözleşmenin hayata geçtiği 2014 yılında, memurlar
toplu sözleşmenin avantajlarını(!) görememenin hayal kırıklığını yaşadılar.
Memurlar belki de memuriyet hayatlarında ilk defa, ikinci altı aylık(temmuz)
dönemde zam alamadılar.
Memurlar uzun yıllardır uygulamada olan enflasyon farkının maaşlarına
yansımasını göremediler.
Tabi adama sormazlar mı? Bu yapılan toplu sözleşmede memurlar hakkını
neden alamadı?
2013 yılında yapılan bu toplu sözleşmenin hemen ilk toplantısında neden imza
atıldı?
Bir bayram arefesinde, yarım günlük mesainin dar bir zamanına sığdırılan toplu
sözleşme imzasının amacı; maaşların artmasının dışında, neyin amacını
taşıyordu?
Ülkedeki tüm memurların gelirini belirleyecek, böylesine önemli bir durumun
sözleşmesine, ilk toplantıda imza atan Memur-Sen yetkilileri neyi hesaplamış
olabilir?
Memur-Sen'in memurlar için atılan imzada, büyük bir hesap yanlışlığı var. Bu
hesap, memurun hükümet karşısında, yapmış olduğu hizmetin karşılığı olarak
artan bir zam oranının çok uzağında. Bu hesap, memurun çocuklarının
nafakasını karşılayacak gelirin, artması gereken limitinin çok altında.
Eğer hesaplarda bir yanlışlık varsa, Memur-Sen hesabını neye göre yapmıştır?
Memur-Sen hesabını hükümetin karşısında memuru düşünmeyerek, kendi
ideolojik çıkarları üzerinden yapmıştır.
Memur-sen, 2013'te İstanbul Taksim Gezi Parkı ağaçlarının kesilmeye
çalışıldığı ve bunun karşısında halkın yeşilini korumak için mücadele ettiği
günlerden birkaç ay sonra attığı imza ile memurların hakkını kendi ideolojik
hesabına kurban etmiştir.
Memur-Sen, yöneticileri kişisel menfaatlerini, memurların alacağı hakkın
üstünde görerek, bu konuda verilmesi gereken mücadeleyi vermeyerek, adeta
öncelikle üyesi bulunan memurlara, sonra ülke memurlarına ihanet etmiştir.
Bir tarafta sendika yöneticiliğinden gelme Çalışma Bakanı yardımcısı, bir tarafta
memur adına imza atan memur-sen başkanı. Yanlarında bu sistemden memnun
olan Bakan. Ve kandırılan 2 milyon memur…
Ülkedeki sendikacılığın, görünüşte siyasete yakın temelli olduğunu, siyasetten
menfaat yakalama üzerine olduğunu yıllardır biliyoruz. Bu düzen üzerine kurulu
olan sendikal yapıların, ve bunların oluşturmuş olduğu konfederasyonların,
memurun hakkını korumaktan öte, hükümete veya siyasi yapılara çanak tutan bir
özellikte olduğunu belirtmek gerekir.
Memurlar bu ülkede, çanların kimin için çaldığını, aslında neyin neden
olduğunu bilmelidirler.
Sendikacılığın; hakların alınmasında, partilere veya hükümete yakın bir ideoloji
ile hareket ederek, sendika yöneticilerinin menfaatlerini düşündüğünü, bu
sistemin(!) memurların hakkını çaldığını sorgulamalıdırlar. Dolayısıyla
sendikaların hak kavramını, ideolojilerinin neresine uygun hale getirdiklerini de
iyi bilmelidirler…
Memurlar, herkesin bir ideolojisinin olabileceğini, bu ideolojinin HAK
kavramının temelinde olmazsa, ve hakka imanın hakkın alınması ile özüne
uygun düşeceği bilinmezse, ideolojinin de boşuna olacağını bilmelidirler.
Hıyara % 36, memura % 3, iğne ipliğe % 20, emekliye % 3 verilen,
enflasyonun, zammı kat be kat katladığı bir zamanda, memurlar düzeni gözden
geçirmek zorundadırlar.
Milletvekiline % 10 zam yapıldığını da biliyor musunuz?
Ve bu noktadan sonra, bu sisteme çanak tutan memurun, artık şu söylemi dile
getirmemesi gerektiğine inanıyorum:
Zam alamadık, enflasyon farkı alamadık, gelirimiz eridi…
Birileri alacağını alıyor…
Hem de memur ve öğretmenlerin eliyle…
Muhammet Ali GEZİCİ
AES Marmara Bölge Sorumlusu
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.