Murat Bilgin: Eski Hamamın Yeni Tasları Olmayacağız!

Murat Bilgin: Eski Hamamın Yeni Tasları Olmayacağız!
Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Murat Bilgin Sendika sitesinde ki köşesinde kaleme almış olduğu "Eski Hamamın Yeni Tasları Olmayacağız!" yazısı.
Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Murat Bilgin'in  gündeme dair yazmış olduğu o yazısı

Eski Hamamın Yeni Tasları Olmayacağız!

 Toplumsal ve fikri sorumluluklarını unutanlar, kişisel ve ailevi hayatlarını kendilerine ‘Kâbe’ yaparlar” diyor, Dr. Ali Şeriati.

 

Baki olan Allah’tır, biz varlık şiirinde küçük bir noktayız. Yapabileceğimiz, insanlık tarihine Hakk’tan yana bir harf çizebilmek ve bir kelime içinde yer alabilmektir. Belki daha yücesi Hakk’tan yana bir beyitin içinde yer alabilmektir.

 

Eğitim-Bir-Sen, bugüne kadar zalim ve mağrur darbeci jakobenler karşısında, ülkenin kara günlerinde milletin yanında ve milletle beraber büyük fedakârlık ve direnç sürecinde inşa olmuş ve milletimizin takdirlerine şayan olmuş medeniyet havzamızın en büyük sivil toplum örgütüdür.

 

Demokrasimiz ve ülkemizin ulaşmış olduğu seviyeye katkımızın bilincindeyiz ve gelecek için de sorumluluklarımızın farkındayız. Maalesef yaşadığımız zaman diliminde bunca tecrübeye, bilim ve teknolojinin gelişmişliğine rağmen, insanlığın -aynı ölçüde ters orantılı olarak- paylaşım, iyilik ve ahlak konusunda gerilediğine şahit oluyoruz. Bilim ve teknolojinin ahlak normu üretemediğinin/üretemeyeceğinin fakat ahlaki bir kör dönüşüme de sebep olduğunun bilincindeyiz. Tam da bu noktada tarih bize yeni bir görev yüklüyor. Bu görev içeride ve dışarıda yozlaşma değirmeni olarak işleyen çarkları durdurmak, milleti kendi tarih,  kimlik ve coğrafyasıyla buluşturacak sistemler ve kurumlar inşa edip faaliyetler sürdürmektir.

 

Bugüne kadar bu doğrultuda önemli mesafeler aldık, büyük işler başardık, şimdi bu mücadeleye ivme katma zamanıdır. Ulaştığımız güç bizi yeni iş ve adımların arifesine getirdi. Hem içeride mevzi haklar elde etmek yerine külli kuşatıcı işler yapmak hem de dışarıda ümmeti birleştirecek kurumsal ve işlevsel adımlar atarak insanlığa katkıda bulunmak zamanıdır.

 

Tembellik dinimiz ve insanlık onuruyla bağdaşan bir tutum değildir. Yeni başarılar kazanmaksızın geçen her günümüz ziyandır. O halde önümüzde daha zorlu yürüyüşler boyunca mücadele edilecek sorunlar, sarılacak yaralar ve açılacak yeni hesaplar vardır.

Coğrafyamız I. Dünya Savaşı’nın artçılarıyla sallanmaya devam ediyor ve her dem suni şoklarla tetiklenerek bölgesel ve küresel enerjimiz tüketiliyor. Ama ümmet endişeye kapılmasın; biz peygamberlerin, âlimlerin ve bilgelerin baktığı yerden bakmayı amaçlıyoruz. İnsanların özgür, ülkelerin bağımsız olduğu, emperyalist baskıların ve iç mahfillerin farklılıkları ayrılık gerekçesi olarak kullanan çıbanbaşı fitne kaynaklarını fark ettik. Bölgenin ve dünyanın tek ve en büyük gücü biziz demiyorum fakat sınırları koruyarak buharlaştıracak çözümü bu topraklarda üretebilmeliyiz.

 

Biz Müslümanız, varlık sebebimizi hatırlamalıyız. Bunu Şeyh Şamil, Çar I. Nikola için şöyle ifade ediyordu: “Söyle O’na! Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz, tek başıma ve son nefesime kadar yine mücadele edeceğim.” Aynı kıbleye dönüyor ve aynı şeyleri görüyorsak, tavrımız ve duruşumuz bu olmalıdır. Bu varlık-yokluk mücadelesinden yine aynı kıble ve yürekle yeryüzünde fitneye diz çöktürme mücadelesinde ilerliyoruz. Bunlar bazılarına hamaset gelebilir. Ancak şunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız ki, imanımız ve ideallerimiz küresel tağuti güçlerin yok etmek istediği nihai hedeftir.

 

Müslümanlar, bugünkü konumlarına layık değil. Mağlubiyet, onu kabul edene yapışır. Yeryüzü Allah’a aittir ve onda nefes alıp veren her âdemoğlunun eşit hakkı vardır. Bunu ülkemizden başlamak üzere her alanda ve boyutta yaşama geçirmek için yürüyeceğiz.

 

Özlük ve özgürlük mücadelemiz, eğitimcilerin salt geçim ve yaşam standardı meselesi değil, ülkenin eğitime ve geleceğine verdiği önemin yükseltilmesi mücadelesidir de. Ülkenin ve yeryüzünün maddi imkânlarının kimin tarafından ne için ve nasıl kontrol edildiği mücadelesidir de. Unutmamalıyız ki, güçlü ve geniş bir orta sınıfı olmayan hiçbir toplum, eşitlik, adalet ve özgürlükleri garanti edemez.

 

Tarihin hiçbir döneminde hak, eşitlik ve özgürlük mücadelesi kolay olmamıştır. Güçlüklerden çekinerek ya da tembellik ederek elde ettiğimiz mevzileri şahsi menfaatler uğruna harcamaya kalkar, yüksek ideallerden vazgeçersek, emin olun, Cenab-ı Allah, bu ideallerin sancağını daha yükseklere taşıma gayretinde olan başka bir topluluğa yardım edecektir.

 

Bizler kadro hareketiyiz. Okullarımızda, yeni görevlerimizde asla eski hamamın yeni tasları olmayacağız. Neyzen Tevfik, “Hamam yine o hamam, varsa, bir tas değişti” diyor ya, ‘yumruk yine o yumruk, varsa, bir el değişti’yi asla kendimize dedirtmeyeceğiz. Farkımızı ortaya koyacağız. Geçmişte birçoğunun yaptığı gibi, davamızın muhafazasını birilerinin küçük çıkarlarının muhafızlığına asla indirgemeyeceğiz.

 

81 ilde 120 şubede demokrasi şölenimiz sürüyor. Ve şube kongrelerimizi yapıyoruz. Bu süreçte Türkiye’ye örnek olacak manzaralara tanık oluyoruz. Yoğun katılımlar, herkesin zevk ve heyecanla katıldığı seçim süreçleri yaşıyoruz. Bazı şubelerimizde Türkiye seçimlerine eş değer coşku yaşanıyor. Eleştiriye açık bir seçim süreci yaşıyoruz. Biz şunu çok iyi biliyoruz, ertelenmiş eleştiri hataya en büyük davetiyedir. Ali Şeriati’nin deyimiyle, “Eleştirinin olmadığı yerde putçuluk başlar” ve hatayı ayıklamadıkça o hata, hata olmaktan çıkıp zamanla teşkilatta alışkanlığa dönüşür, ahlak haline gelmeye başlar. Bu bilinçle eleştiri kültürünü teşkilatlarda yaşatıyoruz. Ben buna “kadirşinas itaatsizlik” diyorum. İnsani ve İslami ölçüyü aşmadan yarınları inşa etme eleştirisi.

 

Ve şunu çok iyi biliyoruz ki, teşkilatçılık anlık ilişki, iletişim ve sığınmaları güçlü aidiyetlere, yol arkadaşlığına ve dava adamlığına dönüştürme sanatıdır. Bu teşkilat, bugüne kadar bunu başarmış, bundan sonra da bu minvalde yoluna devam edecektir.

 

Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan, “Büyük rüyalarla geçmişse ömür/Hiç yanmam ölümün her çeşidine” diyor. Bizim büyük rüyalarımız var. Ülkemiz, milletimiz, İslam âlemi ve insanlık için ardımızda sadaka-i cariye nevinden hizmetler bırakmak istiyoruz. Çabamızı, gayretimizi kendimizi değil, başkasını kendimize tercih etmeye dönük maveraî bir bakışla anlamlandırıyor, işlerimizi “Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olanınızdır” umdesiyle bereketlendiriyoruz.

 

Rabbim gayretlerimizi/gayretlerinizi boşa çıkarmasın, yarınlarımızı bugünden daha dolu, daha bereketli, daha müreffeh, daha başarılı kılsın. 


HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.