Sendikacılıkta Baş Gösteren Tefeci Kafa
Bu bakımdan, çoğunluğa sahip bir sendikayı, sırf nicel yönden üstün olduğu için başarılı saymak, büyük yanılgı içinde olunduğunun bir göstergesidir.
Öncelikle belirtmeliyim ki, her alanda başarı ve kazanım için emek, alın teri ve çalışma bir zorunluluktur. Zira; başarının ve kazanımın nişanesi ve tacıdır bunlar.
Çalışma, alın teri ve emek olmadan elde edilen başarı ve kazanım, tefeci kazanımı ve başarısıdır. Yani, emeksiz ve çalışmadan olduğu için haksız kazançtır. Bu yönleriyle de insanları tembelliğe özendirir ve insanların üretebilecekleri güçlerini, özelliklerini ve yeteneklerini pasivize ederek silip süpürür. Yani, bireyi, her alanda etkisiz ve yetkisiz kılar. Onun için örgütlü birey değil, çoğunluk içindeki birisi tercih edilendir.
Gelelim, sendikacılığın tefeciliği andıran yönünü/anlayışını/bakışını ve günümüzde baş gösteren bu kafa yapısını açmaya.
Nasıl ki, tefeci, bir verir, on alırsa, günümüzde de bu durumun sendikal açıdan bakıldığında boyut değiştirerek devam ettiği görülecektir. Tefeci kafa yapısı, keşiflerle kendisine yeni alanlar bularak, kendisini başka alanlarda sergilemektedir.
Şöyle ki;
Bir sendika, mülakat/atama/görevlendirme zamanlarında alanlara çıkıp aracılık hüneri ile kendisini göstererek prim yapıyorsa, bu zamanlar dışında normal zamanlarda hiç ama hiç sendikal alanlarda ve meydanlarda boy göstermiyorsa, lakin her yıl üye sayısında da bir artış sağlıyorsa, o artışın kaynağı emek ve çalışma ya da sendikal gereklilikleri ifa değildir. Tam da bu nedenle, bu durum, ‘bir bit yeniği var’ algısı ile izlenir.
- böyle olunca, üye sayısına kilitlenmiş bir sendika, paraya odaklanmış tefeci gibidir. Yani, bu nitelikteki bir sendika, bir kişiye, 1 MÜDÜR KOLTUĞU VERİR, 5 YA DA 10 ÖĞRETMENİ ÜYE OLARAK ALIR. Böylece, tabii olarak, mütemadiyen üye sayısında da artış olur. Bir ilimizdeki yönetici mülakatlarında, bir sendikanın müdür/müdür yardımcısı olacaklarda aradığı özellikler arasında fişlemeyi andıran bir yöntemle ‘çok üye yaptı’ ifadesinin kullanılmış olması da bunun bir teyididir. Burada, güya başarılı sendikacılığın verdiği ile aldığı arasındaki farka bakılırsa, tefeciliğin faizine paralel bir izdüşüm görülebilir.
Sanırım, Sayın KONCUK da aşağıdaki paylaşımı ile bu yöne dikkat çekiyor olabilir:
SENDİKACILIĞI, TEFECİ BAKIŞ, ANLAYIŞ, MANTIK VE ZİHİN DÜNYASI İLE GÖRÜP TEFECİLİĞE EVİRİP ÇEVİRENLERİ, ALLAH GÖRÜYOR, BİLİYOR VE İŞİTİYOR.
ÇOK SÖZE GEREK YOK.
SÖMÜRÜ VE HAKSIZ DÜZEN İÇİNDEKİ TEFECİ KAFALARI, ALLAH’A HAVALE EDİYORUZ... BU KURULU DÜZEN, ELBETTE SONSUZ DEĞİLDİR...
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.