Talat Yavuz! Üyenin Değil Müdürlerin Başkanısın

Talat Yavuz! Üyenin Değil Müdürlerin Başkanısın
Talat Yavuz! Üyenin Değil Müdürlerin Başkanısın

Seçimlere, % 20’nin hatta bazı sandıklarda % 8’in altında katılımın olduğu ve delege sistemi sayesinde üyelerin sadece % 2’sine tekabül eden ve tamamına yakını eğitim yöneticisi olan 150 delegenin desteği ile on iki yıldan beri devam ettiğiniz başkanlık görevine devam edeceğiniz görünmektedir. Seçimlere bu kadar az katılımın olması sizlere bir mesaj vermiyor mu? Seçimlere bu kadar az katılımın olması meşrutiyetinizi tartışmaya açmıyor mu? Sadece 150 delegenin desteğini arkana alarak, Milletin % 52 desteği ile seçilmiş Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin Bakanlık politikalarına yön vermeye çalıştığınız Pazartesi yazılarınızla her konuda ahkâm kesiyorsunuz da seçimlere katılım oranlarını, delege adayı seçilenlerin kaçının yönetici olduğu gibi seçimlerle ilgili verileri niçin kamuoyu ile paylaşmıyorsunuz? Yoksa üyenin hür iradesini hiçe sayarak yangından mal kaçırırcasına büyük bir telaş içerisinde yürüttüğünüz seçim sürecinde gerçeklerin kamuoyuna yansımasını mı istemiyorsunuz?

150 delegeyle değil 7229 tüm üyelerin katılımlarıyla; ister Pendik Stadyumu, ister Tuzla Stadyumu, ister Maltepe Stadyumu veya isterseniz Sultanbeyli Stadyumunda toplanalım. İstediğin TV kanalı da canlı yayınlasın. Tüm üyeler sizi de beni de dinlesin ve daha sonra sandığı tüm üyelerin hür iradelerine sunalım. Bak bakalım sonuç nasıl olacak? Sizin bu konuda bir deneyiminiz oldu. Tüm üyelerin katılımlarıyla yapılan İlksan Delege Adaylığı seçimlerinde; Kartal da bir okul müdürü arkadaşımızın ve İstanbul da bir memur arkadaşımızın gerisinde kaldığınızı hatırlarsınız.

Gerçekleri dile getirenleri hırslarının esiri olmakla itham ediliyorsunuz. Senden daha çok makam ve mevki hırsı olan acaba bir başkası var mı? Eğitim Bir Sen 4 nolu Şube ve Memur Sen İstanbul İl Başkanlıkları yetmezmişçesine üstelik bir de İlksan Delege Adayı olan sen değil misin? Üç dönem değil her dönem diyerek ömür boyu sendikal saltanatlığın önünü açan sen değil misin? On iki yıldan beri şube başkanlığı koltuğuna sıkı sıkı yapışan sen değil misin? 7229 üyeden seni üstün ve ayrıcalıklı kılan bizim bilmediğimiz bir meziyetiniz mi var? Eğer sizin makam ve mevki hırsınız yok ise 7. Olağan Kongrede aday olmayacağınızı söyleyin ve sizi canhıraş destekleyen bir arkadaşımızı başkan adayı yapın da bu konudaki samimiyetinizi görelim. Çünkü makam ve mevki hırsı olmayan bir kişi için on iki yıllık başkanlık görevi herhalde yeterli gibi görülmektedir. Böylece yeni heyecanı ve coşkusu olan arkadaşlarımızın da önünü açmış olursunuz. Sendikamızın da kişilerin menfaat ve ikballerinin aracı olmadığı ve bir dava hareketi olduğunu ispatlamış olursunuz.

Sonucu belli olan 7. Olağan Kongrede tamamına yakını eğitim yöneticilerinden oluşan 150 delegeyle sizleri baş başa bırakıyoruz. Sen 7229 üyenin başkanı değilsin. Sadece okul müdürlerinin başkanısın. Öğretmenler odalarında karşılığın yok. Memur odalarında karşılığın yok. Yardımcı personelin dinlenme odalarında karşılığın yok. Okul bahçelerinde karşılığın yok. Milli Eğitimin koridorlarında karşılığın yok. Bölgemizde 537 civarında kurum bulunduğuna göre müdür odalarının dörtte üçünde de karşılığın yok. Hatta kendi talimatınızla belirlediğiniz 150 delegenin hepsi de seni candan, ciğerden, gönülden desteklediğini düşünmeyin. Kimisi korkudan, kimisi yüzgöz olmayayım diye, kimisi de çıkar ilişkisinden dolayı suni bir destekten ibarettir.

Okul müdürlerinin görev sürelerinin üç dönem olması öneriniz ile bu çıkar ilişkisi su yüzüne çıkmıştır. Bu soylu dava hareketini sırf bir avuç azınlığın menfaati için ne kadar da ayaklara düşürdünüz. Sendikamızı diğer sendikalardan ayıran en belirgin özelliği ilkesel oluşudur. Daha sekiz yıl önce bilmem siz hatırlar mısınız? Genel Başkan Ali YALÇIN, uzun süre görev yapan okul müdürlerinde işletme körlüğü ve durağanlık oluşması nedeniyle; “Ya okulların tapularını verin ya da rotasyonu uygulayın.” Çıkışını nereye koymak gerekiyor? İlkesellik nerede kaldı? Yeter ki, sizlerin konforlu ve şatafatlı saltanatlığınız ömür boyu sürsün öyle mi? Sendikanın ilkeleri ayaklar altına düşmüş, sizin umurunuzda mı? Bu gerçekleri açıklamamız çıkarlarınıza ters düştüğü için ve kamuoyunun gerçekleri öğrenmesinden rahatsız olmanız tatbikî doğaldır. Gerçekleri dile getirenleri hırsların esiri olmakla itham ederek gerçeklerin bilinmesine engel olamayacaksınız. Sizin gibi düşünenler için; ”Güneş balçıkla sıvanmaz.” Atasözü en güzel cevaptır.

Bu seçim sürecinde; sendika yöneticileri, örgütsel gücünü kullanarak telefon ile okul müdürlerini delege adayı yapıtılar. Müdür de kamu gücünü kullanarak, kendi okulundaki üyeleri, okul servisi veya taksilerle toplu halde oy kullanma mahalline taşıdı. Müdür, üyelere kendisine oy vermeleri için tembihte bulunmayı da ihmal etmedi. Delege adayı olan okul müdürünün kendi müdür yardımcısı da Sandık Kurulu Başkanı oldu. Hatta sendika yöneticileri, üyenin hür iradesini hiçe sayarcasına bazı sandıklarda kimlere oy vermeleri gerektiği yönünde bilgilendirme mesajı attılar. Kendileri çalıp kendileri oynadıkları için Pendik’teki seçimlerde sandık kabinlerinin kurulmasına bile gerek görülmemiştir. Allah aşkına bu nasıl bir seçim? Siz bu insanların akıllarıyla ve iradeleriyle dalga mı geçiyorsunuz? Bunların hepsini alt alta koyup topladığımızda sonuç ne çıkıyor? Baas modeli bir seçim karşımıza çıkıyor.

Seçim usul ve esaslarına ters düşen bu uygulamalar; sadece Pendik ilçesine, sadece 4 nolu şubeye mahsus olmayıp, diğer ilçeler ve şubelerde de benzer uygulamalar olmuştur. Bütün bu uygulamalar ışığında şu soruları kendimize sorarak seçim usul ve esaslarına ne derece riayet edildiğini belirleyelim. Seçimlere kalıtım % 20’nin hatta bazı sandıklarda % 8’in altına düşmüştür. Hani nerede kaldı katılımcılık? Kendinizi destekleyeceğini düşündüğünüz okul müdürlerini telefonla delege adayı yapıyorsunuz. Hani nerede kaldı özgürlük? Üyelerin kimlere oy vermesi gerektiği yönünde telefonlarına bilgilendirme mesajları atıyorsunuz. Hani nerede kaldı üyenin hür iradesi? Seçim verileri kamuoyu ile niçin paylaşılmadı? Hani nerede kaldı şeffaflık?

Seçimlerin sendikamızda tatlı bir rekabet ortamının oluşması, teşkilatımızın değerlerine uygun ve kardeşlik hukukunu ön planda tutan bir seçim atmosferi ortamında sendikamızı daha ileriye ve yeni ufuklara taşıyacak heyecanı ve coşkusu olan yeni kadroların ortaya çıkmasına fırsat oluşturacak olan bir seçim süreci, yine bir avuç çıkar ve menfaatçi tarafından engellenmiştir.

Seçimlerin ruhu ve lafzına uymayan bu alavere dalavere işlemler sonucunda talimatla delege adayı gösterilen eğitim yöneticileri, on iki yıl şube başkanlığı görevini yürüten Talat YAVUZ’u tekrar başkan seçmek için önce kendileri delege adayı olmayı başardı. Şimdi ise kendilerine verilen son rolü oynayarak perde kapanacak. Sonucu belli olan 15 Ekim 2022 tarihinde sahnelenecek bu oyun, seyirciye pek tat vermeyecektir. Buna rağmen ısrarla daha önce kurgulanmış bu oyunu izlemek isteyen kardeşlerimize de hayırlı seyirler diliyoruz…

Üyesinin iradesinden korkarak yangından mal kaçırırcasına seçim takvimini hazırlayanları, üyesini sadece aidat ödeyen kelle sayısı değerinde görenleri, koskoca dava hareketi olan bu sendikayı, bir avuç azınlığın menfaat ve ikballerinin aracı haline dönüştürenleri ve hür iradesi ile delege adayı olanlara oy verilmemesi için üyelerine mesaj atanları tarih unutmayacaktır.

Yıldırım DEMİRCİ

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.