Eski Türkiye’de Öğretmenler Kalemle Poz Verirdi

Eski Türkiye’de Öğretmenler Kalemle Poz Verirdi
Korku kültürü ile bir yere varılamaz.

Korku kültürü ile ülke gelişemez ve kalkınamaz.

Korku kültürü ile insanlar arasında bir güven meydana gelemez.

Korku kültürü ile samimiyet ve ikiyüzlülükten uzak bir ahlak anlayışı tesis edilemez.

Korku kültürü insanları baskılar, tehdit eder, özgürlük alanlarını kısıtlar.

Korku kültürünün olduğu yerden adam gibi sevgi ve saygı da çıkmaz.

Çıkarsal ilişkiler pik seviyesindedir.

Kimin eli kimin cebinde belli değildir korku kültürünün olduğu ortamda.

Kabalık devamlı prim yapar.

Nezakat saflık ve aptallık gibi görülür.

Ve günün sonunda herkes ektiğini biçer elbette.

Korku kültürü Doğan CÜCELOĞLU Hoca’nın tabiriyle değişimin ve gelişimin önünde en büyük engeldir aslında.

Pekala korku kültürünü yenmek ve korku dağlarını aşmak için ne yapmalı?

Cesaretli olmalıyız.

Korkutmak ve gözdağı vermek isteyenlerin dillerine gülüp geçmeliyiz.

Çünkü böyle bir devirde korkutarak insanları yönetme ya da idare etme anlayışı gülünçtür.

Unutulmamalıdır ki korkulu gözler, gözdağı verenlerin emellerine hizmet eder.

Ve korku ağlarını böyle böyle örer.

Cesaret olmazsa insanda, insan korka korka başına çorap örer.

O zaman cesaretli olmalıyız.

Korkularımıza ve korkutanlara asla prim vermemeliyiz.

Bu sefer ülkem insanını korkutan bir öğretmen...

Hem de din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni...

İslam kavramının barış anlamına geldiğini söylüyor belki de...

Müminin elinden ve dilinden emin olunan demek olduğunu öğretiyor öğrencilere kim bilir...

Lakin aklının ucunda ve dilinin ucunda olanları meydana dökünce ortaya silahlı pozu ve şu sözleri dökülüyor: ‘‘Biz de senin emrindeyiz Aga. 600 Metreden nokta atışı...’’

Bu öğretmene sormak isteriz:

1- Kendini kolluk kuvveti mensubu mu görüyorsun?

2- İçişleri Bakanı’nın yasal manada emrindekiler polisler ve jandarmalardır. Silah kullanma yetkisi de bunlardadır. Sen, bu durumda yasaların dışına çıkmış olmuyor musun? Görev ve yetki gasbına yeltenmiyor musun?

3- Silah yerine ifa ettiğin öğretmenlik mesleğine daha çok yakışacak olan kalemi niye tercih etmedin? Bir elinde kalem ile masa başında kitap okurken poz verip ‘‘Emrindeyiz aga.’’ deseydin daha kıyak olmaz mıydı? Bu pozla öğretmenleri rencide ettiğinin farkında mısın?

4- Silah ile poz vererek ve ‘‘... nokta atış...’’ diyerek kimleri hedef alıyorsun? Ve o hedef aldıkların kuş mu da ‘‘... nokta atış...’’ falan diyorsun? Ülke insanıysa vay halimize vay!

5- Silahlı pozlarınla ve üzerine ettiğin sözlerinle senin elinden ve dilinden kim emin olacak?

6- Kendini avcı, bir grup insanı da av olarak mı görüyorsun? Yazık çok yazık!

Ziya Selçuk Bey’e çağrımdır:

Sosyal medyadaki sevimli, tatlı ve içimizi ısıtan mesajlarınızın bu öğretmenin meslekte kalmasına izin vermemesi gerekir. Yoksa lafla peynir gemisini yürüttüğünüzü düşüneceğiz.

İNŞALLAH ÜLKEME BARIŞ VE KARDEŞLİK DİLİ HAKİM OLUR.

İNŞALLAH BU DA SON OLUR...

Saygılarımla...

Yusuf SEVİNGEN

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.