Okul Yöneticilerine Yapılan Haksızlıklar

Okul Yöneticilerine Yapılan Haksızlıklar
Geçen hafta yazdığım, “Eğitim Liderlerini Ne Hale Düşürdük?” başlıklı yazımdan sonra bu konunun biraz daha işlenmesi gerektiğini düşündüm. Aklını, duygularının esiri haline getirmemiş, ucu kime dokunursa dokunsun, her konuyu cesaretle tartışmaya yüreği yetenler için yazıyorum.

  Eğitim  sisteminin en  önemli ve en  zor görevini sınıflarda  öğretmenler yapar. Bakanlığın bütün birimleri ve bütün  yöneticilerinin yapıp ettikleri,  sınıftaki  öğretmenin  işini  kolaylaştırmak içindir. Bu bakış açısı ile aslında bütün  yöneticiler, amir olma  özellikleri bir tarafa  kolaylaştırıcı  güç konumundadırlar. Doğal olarak  eğitimciler,  sistem içerisinde  çeşitli unvan ve konumlarda bulunur, ancak temelde öğretmenlik vardır.  Ülkemizde,  yöneticileri ile  aynı  eğitim  seviyesinde olan  çalışanlar, en çok  eğitimsistemimiz  içinde vardır. Bu  durum, üzerinde durulmaya  değer bir  ayrıntıdır.

 

Eğitim   sistemimiz   içindeki   yöneticilerin  yetkin olması, saygın olması,  yüklenen   sorumluluğa   paralel   güçle donatılmış olması  önemlidirEğitim  liderinin  gücü ; başta kendi becerisi,  sistemin  verdiği yetki ve sağlanan imkânlarla ilgilidir. Bu üçü bir  araya  geldiği oranda  kurumlar  liderlere  kavuşmuş  olur. Yetkisiz ve imkânsız beceri tutsaktır. Tam da bu nokta da benim iddiam şudur: Bugün  eğitim  lideri dediğim  okul müdürlerinin, ilçe milli  eğitim  müdürlerinin  gücü  aşınmıştır. Bunun çok  nedenleri  vardır. Ben bir  önceki yazımda bu konuyu mali  boyutusoruşturma -denetleme  boyutu  ve toplumun bakışı yönleriyle değerlendirmeye  çalışarak bir  sistem   eleştirisi  yapmıştım.

 

Şimdi kısaca tekrar özetleyecek olursam:  Okul  müdürlerinin,  okullarına  maddi kaynak oluşturmada bütün yolları kapatılmış ve yerine bir çözüm getirilmemiştir. Ek  ders  konusunda farklı okul türlerindeki müdürler arasında adaletsizlikler vardır. Alo 147 ve BİMER, yanlış kullanılarak en çok okul müdürlerinin başına iş açılmıştır. Okul müdürleri kolay suçlanır olmuştur. Suçlamalar karşısında, soruşturmalar sonucu haklarında idari teklifler yapılmaktadır. İdari teklif uygulamasının yazılı hiçbir kriteri bulunmamaktadır. İşin ilginç yanı, bizim soruşturma sistemimiz, idari teklifi ceza kabul etmez ve itiraz halinde disiplin kurulunda görüşmez. Disiplin cezası  kaldırıldığı  halde görev yeri değişen veya görevinden alınan onlarca idareci var. Getirilen bütün teklifler idare tarafından uygulanır. Bence asıl ceza, getirilen idari tekliftir. Sistem idareciyi görevden alıyor veya görev yerini değiştiriyor. İtibari zedelenmiş, onuru örselenmiş bir gidişin, mahkeme kararıyla bir de dönüşü oluyor. İlçe milli eğitim müdürlerinin durumu da çok farklı değildir.

 

Sistem içerisinde bir şekilde hayat bulmuş bir düzenleme, adaletsiz olsa da bazılarımız için avantajlar sağlayabilir. Yapılan işin farklı zorlukları olabilir ve bu zorluklara göre düzenleme yapılması anlamlıdır. Ancak bu farklılıklar açıklanabilir, kabul edilebilir olmalıdır. Objektif düşünebilen eğitimciler, kendilerine avantaj sağlasa bile adalet duygusunu zedeleyen her düzenlemeye karşı durabilmelidir. Bu konu dile getirildiğinde rahatsız olmamalıdır. Adaleti sağlamak için birilerinin mağdur edilmesi, kazanılmış haklarının elinden alınması gerekmez. Böyle durumlarda az alanı yukarı çekerek yukarıda eşitlemek en mantıklı yoldur. Meslekçi arkadaşlarımızın, mağduriyet yaşayan diğer branşlardan arkadaşlarımızın hak arayışlarına, kendilerine zarar verebileceği düşüncesiyle karşı durmalarını anlamsız buluyorum. Birimize yapılan yanlışın herkesçe kınanmadığı, güzel ve doğru olanın herkesçe alkışlanmadığı bu çelişkili eğitim camiasını ne zaman ortak bir paydada birleştirmeyi başaracağız?

 

Dile getirdiğimiz her problem için; “Neden yazıyorsunuz, sendika olarak hükümete söyleseniz de çözülse.”  Deniliyor. Eğitim alanında sendikamızın çözdüğü onlarca problemi hiç kimse unutmasın. Eğitim sistemimizin neresine el atsanız yılların birikmiş dağ gibi problemleriyle karşılaşıyorsunuz. Eğitim kamuoyunda tartışılmayan, kitlelerin ortak talebi haline gelmemiş ve çözüm yolları üretilmeyen hangi problem kendiliğinden çözüldü? Görüşme yapmak, problem çözme yolunun en son aşamasıdır. Yazdığımız her yazıya önyargılarla yorum düşen eğitimci arkadaşlarım için, öğrencileri adına üzülüyorum. Siz neyi çözdünüz beyler? Kimin bir derdini sordunuz? Hangi fedakârlığı yaptınız? Gerçek kimliğinizle gelin bütün konuları günlerce tartışalım, bütün eleştirilerinize verilecek cevabımız fazlasıyla vardır.

 

Talat YAVUZ-Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı  

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.