Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğretmen ataması beklentileriyle ilgili olarak, ?Her şey bir plan içindedir. Siz, bütçeniz neye elveriyorsa ona göre görevlendirme yaparsınız, ona göre atama yaparsınız. Eğer bütçeniz buna muktedir değilse siz kalkıp da ben ?hepsini alayım, doldurayım? diyemezsiniz. Ondan sonra da yeni bir sorun başlar. ?Öğretmenlerin maaşları verilmiyor? Bizden önceki dönemde yaşadığımız gibi. Biz bunları yaşamak istemiyoruz ama biz milli bütçemizin yaklaşık yüzde 50?sini eğitime ayırıyoruz? dedi. 

Peki, bu açıklamayı atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarına karşı çözümsüzlüğün itirafı olarak mı değerlendirmek gerekiyor? Yoksa olanaklar ve ihtiyaçlar doğrultusunda kademeli bir çözüm arayışının bir yansıması olarak mı?..
Daha önce defalarca belirtildiği üzere eğitim bir toplumun aynasıdır. Eğitim sistemini sağlam temeller üzerine inşa etmeyen toplumların, geleceksizliğe mahkum olduğu ortadadır. Ülkemiz eğitiminin kronik sorunlarının temelinde öğretmen sorunu başattır ve bu soruna dair çözüm üretmeye bütçe engel değildir ve asla da olmamalıdır. Bir yandan büyüyen Türkiye ekonomisi tabloları çizilip, dünyanın en büyük ekonomik kalkınma modeline ülkemizi örnek gösterip; öte yandan yakıcı bir öğretmen ihtiyacı varken, bu sorunun çözümünde engel olarak maliyet sorununu gerekçe göstermek ciddi bir çelişkidir.
Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamayı, atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarına programlı bir çözüm arayışı olarak görmek mi gerekiyor o zaman? Bunun ne kadar gerçekçi bir değerlendirme olacağı, Şubat ataması konusunda ortaya koyacağı iradeyle sınanacaktır. Başbakanın bu sorunun farkında olduğu, basına defalarca yansımıştır. Özür grubu atamaları konusunda gösterdiği duyarlılığı, umutlu bekleyişini sürdüren atama bekleyen öğretmenler konusunda da göstereceği ciddi bir kamuoyu beklentisidir. Umarız yanılmayız ve en kısa zamanda ilk atama müjdesini de alırız.
ERDEM YENİAY