
Eğitim Bir Sen'den Çarpıcı Açıklamalar...
Eğitim Bir Sen'den Çarpıcı Açıklamalar
Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı: "İsmail Koncuk Bakanla pazarlığa oturduğunu unutmuş"
2012 yılının son gününde Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı'ya öğretmenlerin alan değişikliğiiptali, Öğretmenlere Kılık Kıyafet Serbestliği,Eş Durumu Atamaları,Öğretmen Atamaları,Öğretmene Ek Ödeme ,Kariyer Basamakları kısacası gündeme dair herşeyi sorduk.
İşte Eğitim Bir Sen’in Mevzuat Ve Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı'ya Yapılan Röportaj.
Sayın Başkanım mebpersonel.com’da Eğitim Bir Sen’in Mevzuat Ve Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan röportaj yapacağımızı yazdıktan sonra birçok öğretmenden size sorulması için sorular aldık. Soruları sizinle paylaşacağız ama bu yoğun temponuzda bize vakit ayırdığınız için öncelikle teşekkür ediyoruz.
Başkanım bir yılı geride bırakıyoruz. 2013 yılının şimdiden herkese hayırlı olmasını dilerken, geride bıraktığımız 2012 yılına ilişkin değerlendirmenizi istesek ne söylersiniz?
Ramazan Çakırcı: Yeni yılın tüm insanlığa hayırlar getirmesini, sıkıntısız, sorunsuz geçmesini diliyorum. 2012’yi eğitim çalışanları açısından değerlendirecek olursak; yeni eğitim sisteminin hayata geçirilmiş olması, Milli Güvenlik Dersinin kaldırılarak eğitimin asker gölgesinden arındırılması, öğrencilere kılık kıyafet serbestîsi getiren ama başörtüsü sınırlaması içerdiği için defolu yönetmelik diye tabir ettiğimiz yeni düzenleme, Toplum, taleplerinin dikkate alınıyor olmasının belirtisi olan Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler gibi seçmeli din eğitimi hakkının verilmesi, Toplu Sözleşme Hakkının yasalaşması gibi sayabileceğimiz birçok değişiklik söz konusudur. Bu yönüyle 2012 değişim yılı diyebiliriz.
Bunlar şüphesiz önemli değişikliklerdir. Fakat bu değişiklikler yapılırken çok önemli bir konu ihmal edildi. O da, eğitimcilerle gönül köprüsü kurulamadı. Eğitimciler adeta küstürülerek, yıllardır değişmesi için mücadele ettikleri konularda yapılan değişikliklerin tadını çıkarmaları engellendi. Yeni eğitim sistemi hayata geçirilirken yapılan işçilik hataları bazı mağduriyetler üretti. Milli Eğitim Bakanlığı, adeta hafıza kaybı yaşamış gibi aldığı kararların bir başka noktayı tahrip edeceğini önceden öngöremediği kararları yüzünden yoğun eleştirilere maruz kaldı. Eleştiriler yüzde yüz haklı eleştirilerdi. Umarım 2012 Bakanlık için ders alınan ve bir daha aynı hataları yapmamak üzere yemin edilen bir yıl olur.
Sayın Başkanım gündeme dair sorularımıza geçmeden önce 2013 yılı için eğitim camiasına ne söylemek istersiniz?
Ramazan Çakırcı: Önümüzde yılların biriktirdiği sorunlar var. Bu sorunların çözümü için uğraşıyoruz. Sorunlar kalp gözü, sır kapısı mantığı ile kendiliğinden çözülmüyor. Örgütlü gücümüz sayesinde çözüme zorlayabiliyoruz. Sendika olarak çözüme kavuşturduğumuz bütün konular sendikalı sendikasız herkesi rahatlatıyor. Eğitim çalışanlarının neredeyse yüzde 40’a yakını hala örgütsüz. Ama biz biliyoruz ki bütün kazanımlar örgütlülükle elde ediliyor. Öyleyse 2013 örgütsüz olan eğitim çalışanlarının da örgütlü yapıya dahil olduğu yıl olsun.Eğitim-Bir-Sen olarak çalışanları örgütlü gücümüze güç katmaya davet ediyorum.
Sayın Başkanım geçtiğimiz hafta mebpersonel.com olarak sizle yaptığımız görüşmede alan değiştirip pişman olan öğretmenler için bakanlığın Haziran ayında öğretmenlerin kendi alanlarına dönüşleri için bir çalışma yaptığını beyan ettiniz ve bu açıklamanızdan sonra Sayın Bakan Dinçer alan değiştirip pişman olan öğretmenlerin eski yerlerine dönme şartıyla alanlara geçebileceklerini açıkladı bu süreçte sitemize alan değişikliği yapıp pişman olan öğretmenler den bir çok mesaj geldi ve bu mesajlarda mutsuz olduklarını Haziran ayı beklenmeden Şubat ayında alanlarına dönmek istediklerini yazdılar. Başkanım, alan değişikliği sonucu pişman olan öğretmenlerin kendi alanlarına dönüşü nasıl sağlanmalıdır bu konuda ki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Alan değişikliği yıllardır birçok eğitimcinin dört gözle beklediği önemli bir ihtiyaçtı. Ama il içi isteğe bağlı yer değişikliği sonrası işleme alınıp üretilecek kapasite ile il dışı ve özür grubu tayin taleplerinde rahatlama amaçlanması gereken değişiklik, bütün atama takvimlerinin sonuna yerleştirildi. Bütün uyarılarımıza rağmen atama takvimindeki yeri değiştirilmeyen alan değişikliği çok önemli işlev görecekken sadece alan değiştirmek isteyenlerin işine yaramış oldu. Bu maksimum fayda prensibine aykırı bir durumdur. İl dışı ve özür grubu tayinlerinde sınıf öğretmenliği branşında sembolik sayıda ilde boşluk açıldığından tayin talebi yerine gelmeyen kitle haklı olarak Bakanlığa karşı öfkesini ifade eti ve meslekte küskünler kervanına katıldı. Hal bu ki alan değişikliği önerdiğimiz şeklide başa alınmış olsaydı şu ana 8 bin civarında norm açığı oluşan yerler tayin taleplerinde Bakanlığın elini rahatlatacak, eğitimci açısından ise talebinin karşılanmasını sağlayacaktı.
Biz sendika olarak bir defa alan değişikliğinin mayıs-haziran aylarında tamamlanmasını istemiştik. Alan değişikliğinde öncelikle branşı tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji mezunlarının sosyal bilgiler ile fen ve teknoloji derslerine öncelikli olarak atanmalarını istemiştik. Ama bakanlık bu alanlardan mezun olanları liselere atamaya zorladı. Liselere atamalarını yaptı. Bu son derece yanlış oldu. O süreçte bakanlık bizleri çok yordu. Ayrıca yine öğretmenlere sağlıklı düşünme imkânı da verilmedi. Her şey oldubittiye getirildi. Diğer taraftan üzüm yeme değil bağcı dövme derdinde olan bazı sendikalara fırsat oluştu. Alan manipülasyona açık hale geldi.
Şuan gelinen nokta da yan alan üzerinden alan değiştiren bazı öğretmenlerimiz yeni alanlarından memnun değiller ya da okul yöneticisi iken alan değiştirdikleri için yöneticiliklerinden olmuş durumdalar. Özellikle alanlarından memnun olmayan öğretmen ve yöneticilerimiz görevlerine geri dönmeleri için bakanlık yetkilileri ile defalarca görüşmemiz oldu.Bakanlığın şuan geldiği nokta bu öğretmenlerimizin alanlarına dönme imkânının sağlanması noktasıdır. Bakanlık alan değişikliği iptalinde şöyle bir sınırlama getirirse bunu kabul etmemiz mümkün olmaz. Özellikle iller arası özür durumuna bağlı yer değiştirmek için alan değiştiren öğretmenlere geldiğiniz illere dönmek şartıyla alan değişikliğinden vazgeçebilirsiniz denilirse bu öğretmenlerle dalga geçmek olur.Burada alan değişikliği iptalini isteyenlerin, şubat tatilinde taleplerinin karşılanmasında ısrarcısıyız.
Mebpersonel.com: değişiklik sonrası öğretmenlerde serbest kıyafet uygulaması talep ediyorlar. Sanırım sendikanızın 2 Ocak’ta bu konuda sivil itaatsizlik eylemi olacak. Bu konuda ne kadar kararlısınız?
Ramazan Çakırcı: Öğrencilerin Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde değişiklik yapılması talebini biz dile getirmiş ve bakanlığa da yazmıştık. Bakanlık öğrencilerde kılık kıyafeti serbest bıraktı bu noktadan bakarsak teşekkür etmemiz lazım. Ama bakıyoruz ki kılık kıyafeti serbest bıraktı ama başörtüsü yasağını da meşrulaştırdı. Neden? Çünkü yönetmelikte öyle bir defo bıraktı ki evlere şenlik... Düşünün bir öğrenciye Kur’an-ı Kerim dersinde başını örtebilirsiniz diyorsunuz. Aynı öğrenciye bir sonraki derste başını aç demek çelişik bir durum değil mi? Ben Bakanlığı anlayamıyorum. Bakanlıkta bunu izah edemiyor. Yönetmelikteki “başı açık” yıllardır özgürlük taleplerini yükselten geniş kitleyi son derece üzdü.
Diğer yandan stajyer öğretmenlerin uygulama stajlarında kılık kıyafet engeliyle karşılaşması üzerine konuyu KİK toplantısına taşıdık ve çözüm talep ettik. Öğrencilerin üniversite ortamlarındaki haklarını kullanmalarının doğru olacağı kanaatimizin yönergede değişiklik yapılarak hayata geçirilmiş olması mağduriyet yaşayan öğrenciler kadar bizi de sevindirdi. Bu konuda Bakanlığa teşekkür ediyoruz.
Kamu kurum ve kuruluşlarında kılık kıyafet dayatması ise maalesef devam ediyor. Sendika olarak kamusal alan yalanının son bulması, kılık kıyafetin serbestîsi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Bunun için ülke genelinde 2 Ocak’ta sivil itaatsizlik eylemi yapacağız. Serbest kıyafetlerle derslere gireceğiz. Başörtüsü ile derse girecek öğretmenler dâhil herkes yönetmeliği fiilen yok sayacaklar. Yönetmelik değişene ve insan merkezli, özgürlük merkezli yeni bir yönetmelik yapılana kadar bu adımlarımız devam edecektir.
Sayın Başkanım Bakanlığın İl Emri Uygulamasını kaldırmasıyla birlikte özür grubu atamalarında mağduriyetler oluştu. Bakanlık bu mağduriyetleri çeşitli uygulamalar ile giderme yoluna gitti fakat şuan binlerce öğretmen özellikle de eş durumundan dolayı ataması yapılmadığı için mağdur ve Hükümet ayağında Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik birçok beyanında bu öğretmenlerin mağdur olduğunu söylüyor ve bu öğretmenler 2013 Şubat’ta mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyorlar. Başkanım, özür durumundan dolayı mağdur olan öğretmenler konusunda ki görüşleriniz alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Özür durumuna bağlı yer değişikliği eğitim camiasının kanayan yarasıdır. Toplumumuzun temeli ailedir. Aileyi böldüğünüz zaman verimliliği de düşürürsünüz. Aile bütünlüğü parçalanmış bir öğretmen ne kadar sağlıklı bir eğitim verebilir. Aile bütünlüğü bozulmuş bir öğretmeni sınıfa sokmak hem öğretmene hem de öğrenciye zulümdür. Bir öğretmen; bir baba, bir anne, bir eş olarak çocuğundan eşinden uzak olduğu zaman dersinde nasıl verimli olabilir. Bu öğretmene deniliyor ki ataman yapılmıyorsa aylıksız izne ayrıl. Öğretmen zaten zor şartlarda yaşamını sürdürüyor. Aslında burada empati kültürümüzün gelişmediğini görüyoruz. Burada empati yapmaları gerekenler şüphesiz karar vericilerdir. Biz şubat ayında mutlaka özür durumuna bağlı yer değişikliği imkânının verilmesini istiyoruz. Konuyu görüştüğümüz bakanlık yetkililerine anlatıyor. İzah ediyoruz. Kısacası sendikal baskı oluşturuyoruz. Biz geçen yıl Milli Eğitim Bakanı ile görüşerek ara dönem özür durumuna bağlı yer değişikliği yapılmasını sağlamıştık.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmede özür durumuna bağlı yer değişikliği hakkı verildi. Bu görüşmeden bir saat sonra Bakan Dinçer bir sendika genel başkanını çağırıyor görüşüyor. Bu görüşmeyi sendika internet sitesinde şöyle anlatıyordu;“12.12.2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığından gelen davet üzerine, saat 18:30’da, Genel Başkan İsmail Koncuk Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer’le bire bir görüştü. Görüşmede bir çok konu gündeme geldi.
Son günlerin en flaş konusu olan özür grubu tayinleri görüşmede gündeme geldi. Sayın Ömer Dinçer, Genel Başkan İsmail Koncuk’a önümüzdeki yıl istemeyecekseniz, 2011 yılı içinde tayin isteklerini alalım, ancak önümüzdeki yıl da isteyecekseniz, bu yıl da bu hakkı vermeyeceğim, bu konuda söz verin dedi. Bunun üzerine Genel Başkan İsmail Koncuk, tamam önümüzdeki yıl istemeyeceğiz, ancak bu konuda çıkaracağınız yönetmeliğe karşı açılacak davalara karışmam, dedi.” Şeklinde yazıyordu. Peki, bu sendika geçen yıl neyin pazarlığını, neyin satışını yaptı? Bakana verdikleri söz neydi? Bunun anlamı; bu sendika 2012 yılında ve daha sonraki yıllarda özür durumuna bağlı yer değişikliğinden vazgeçti ve bu konuda pazarlığa oturdu, anlamına gelmez mi? Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Şimdi Bakan çıkıp bu sendikaya “biz geçen yıl bu konuyu sizinle anlaşmadık mı? Niye oyunbozanlık yapıyorsunuz?” dese ne diyecekler merak ediyorum. Bakanla pazarlığa oturanların pazarlığa oturduklarını kendileri unutmuş olabilirler ama herkesi unutkan sanmasınlar. Yukarıda ifade ettiğim satırlar hala sitelerinde kayıtlıdır.
Sayın Başkanım Öğretmelerin yer değiştirmeleri konusunda sorunları bitmiyor. Mevzuat konularındaki Eğitim Bir Sen’in en yetkin kişisi olarak herkesten daha iyi bildiğinizi biliyoruz. Öğretmen sirkülâsyonu yaşanan bölgelerde Bakanlık öğretmenleri bu bölgelerde tutmak için nasıl bir çalışma yapmalıdır. Ayrıca öğretmenlere becayiş hakkında ki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Öğretmen istihdamında sorun yaşanan bölgelerde, öğretmenlerin daha uzun süre çalışmaları için mutlaka bu bölgelerde çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli, ya da bu bölgelerde çalışma cazip hale getirilmelidir. Dezavantajlı yerlerde çalışan öğretmenlere pozitif ayrımcılık yapmazsanız, burada öğretmenin uzun süre kalmasını da sağlayamazsınız. Aslında sorun burada. Eğitim Bir Sen olarak isteğimiz öğretmenin bu yörelerde kalmalarını teşvik edecek ciddi iyileştirmeler yapılmasıdır. Kalkınmada öncelikli yöre tazminatı verilmesi gibi farklar oluşturulmalıdır.
Becayiş hususuna gelince becayişi biz önemsiyoruz. Geçmişte becayiş pazarları kurulmasından dolayı soğuk yaklaşılan bu uygulama her geçen gün adeta zorunluluk haline geliyor. Tüm başvuruların internet ortamında alınarak kişilerin birbirlerini görmeden becayiş yapılabilme imkânı var. Bakanlığa bu konuda becayiş sistemi ile ilgili daha önce önerilerimiz oldu. 2013 yılında becayiş imkânı mutlaka verilmelidir. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirmeye ilişkin önerilerimiz arasında becayiş konusu da yer almaktadır. Önümüzdeki yıl bu hakkı alacağımızı düşünüyorum.
Sayın Başkanım şimdi ki sorumuz ise kanayan bir yara olan atama bekleyen öğretmenler konusu. Eğitim Bir Sen Olarak atama bekleyen öğretmenler için Bakanlıktan 2013 yılı Şubat ayında 30 bin Ağustos ayında ise 70 bin öğretmen atanması için talepte bulundunuz. Atama Bekleyen öğretmenler Şubat'ta 30 binöğretmen ataması istiyor. Bu konuda ki görüşlerini alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı:Sendika olarak öğretmenler gününde açıkladığımız “Dünya ve Türkiye’de Öğretmenlik” raporumuzda öğretmen ihtiyacını net olarak ortaya koyduk. OECD ortalamaları baz alındığında ülkemizin öğretmen ihtiyacı 285 bindir. Bunun mutlaka 30 bini şubat ayında 70 bini ise Ağustos ayında atanmalıdır. Bu talebimizi her platforma taşıyor ve gerekli diplomatik görüşmelerimizi sürdürüyoruz. KİK toplantısında ana gündem yaptık. Bakan ve Bakan Yardımcısı ile yaptığımız görüşme başta olmak üzere her ortamda bu konuya özel paragraf açıyoruz.
Sayın Başkanım son sorumuz Öğretmen ve öğretim elemanlarının “Ek Ödeme” mağduriyeti konusunu sormak istiyorum. Eğitim Bir Sen olarak Ek Ödeme toplu sözleşmede birinci gündemimiz olacak dediniz ve toplu sözlşeme masasından kamuoyuna yansıyan bilgilerde bunu teyit etti. Fakat masada bu mağduriyet giderilemedi. Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu; Hükümetin önünde üç seçim olduğunu ve önümüzde ki toplu sözleşmelerde Ek Ödemeyi alacağınıza olan inancını ifade etti. Ayrıca Ek Ödeme İle, Kariyer Basamaklarının karıştırılmaması gerektiğini açıkladı. Başkanım, bu hususta ne söylemek istersiniz?
Ramazan Çakırcı: Geçen yıl ek ödeme mağduriyetimizle ilgili ciddi gündem oluşturduk. Haklılığımızı duymayan kalmadı. Masanın birinci gündemi olacak dedik ve masanın en önemli gündemi oldu. Öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödemeleri ile ilgili eğer masadaki olumlu hava son gece değişmeseydi ve ek ödeme masadan çekilmeseydi ilk toplu sözleşme mutabakatla sonuçlanabilirdi.
Ek ödeme konusu bizim için olmazsa olmazların başındaydı. Ek ödeme yoksa imza da işte yok dedik ve gereğini yaptık. Biz şuan ek ödemeyi hükümetin öğretmen ve öğretim elemanlarına ödemesi gereken bir borç olarak görüyoruz. Biz alacaklıyız ve bunu 2013 yılında toplu sözleşme masasında mahsuplaşacağız inşallah.
2012 yılının son gününde Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı'ya öğretmenlerin alan değişikliğiiptali, Öğretmenlere Kılık Kıyafet Serbestliği,Eş Durumu Atamaları,Öğretmen Atamaları,Öğretmene Ek Ödeme ,Kariyer Basamakları kısacası gündeme dair herşeyi sorduk.
İşte Eğitim Bir Sen’in Mevzuat Ve Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı'ya Yapılan Röportaj.
Sayın Başkanım mebpersonel.com’da Eğitim Bir Sen’in Mevzuat Ve Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan röportaj yapacağımızı yazdıktan sonra birçok öğretmenden size sorulması için sorular aldık. Soruları sizinle paylaşacağız ama bu yoğun temponuzda bize vakit ayırdığınız için öncelikle teşekkür ediyoruz.
Başkanım bir yılı geride bırakıyoruz. 2013 yılının şimdiden herkese hayırlı olmasını dilerken, geride bıraktığımız 2012 yılına ilişkin değerlendirmenizi istesek ne söylersiniz?
Ramazan Çakırcı: Yeni yılın tüm insanlığa hayırlar getirmesini, sıkıntısız, sorunsuz geçmesini diliyorum. 2012’yi eğitim çalışanları açısından değerlendirecek olursak; yeni eğitim sisteminin hayata geçirilmiş olması, Milli Güvenlik Dersinin kaldırılarak eğitimin asker gölgesinden arındırılması, öğrencilere kılık kıyafet serbestîsi getiren ama başörtüsü sınırlaması içerdiği için defolu yönetmelik diye tabir ettiğimiz yeni düzenleme, Toplum, taleplerinin dikkate alınıyor olmasının belirtisi olan Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler gibi seçmeli din eğitimi hakkının verilmesi, Toplu Sözleşme Hakkının yasalaşması gibi sayabileceğimiz birçok değişiklik söz konusudur. Bu yönüyle 2012 değişim yılı diyebiliriz.
Bunlar şüphesiz önemli değişikliklerdir. Fakat bu değişiklikler yapılırken çok önemli bir konu ihmal edildi. O da, eğitimcilerle gönül köprüsü kurulamadı. Eğitimciler adeta küstürülerek, yıllardır değişmesi için mücadele ettikleri konularda yapılan değişikliklerin tadını çıkarmaları engellendi. Yeni eğitim sistemi hayata geçirilirken yapılan işçilik hataları bazı mağduriyetler üretti. Milli Eğitim Bakanlığı, adeta hafıza kaybı yaşamış gibi aldığı kararların bir başka noktayı tahrip edeceğini önceden öngöremediği kararları yüzünden yoğun eleştirilere maruz kaldı. Eleştiriler yüzde yüz haklı eleştirilerdi. Umarım 2012 Bakanlık için ders alınan ve bir daha aynı hataları yapmamak üzere yemin edilen bir yıl olur.
Sayın Başkanım gündeme dair sorularımıza geçmeden önce 2013 yılı için eğitim camiasına ne söylemek istersiniz?
Ramazan Çakırcı: Önümüzde yılların biriktirdiği sorunlar var. Bu sorunların çözümü için uğraşıyoruz. Sorunlar kalp gözü, sır kapısı mantığı ile kendiliğinden çözülmüyor. Örgütlü gücümüz sayesinde çözüme zorlayabiliyoruz. Sendika olarak çözüme kavuşturduğumuz bütün konular sendikalı sendikasız herkesi rahatlatıyor. Eğitim çalışanlarının neredeyse yüzde 40’a yakını hala örgütsüz. Ama biz biliyoruz ki bütün kazanımlar örgütlülükle elde ediliyor. Öyleyse 2013 örgütsüz olan eğitim çalışanlarının da örgütlü yapıya dahil olduğu yıl olsun.Eğitim-Bir-Sen olarak çalışanları örgütlü gücümüze güç katmaya davet ediyorum.
Sayın Başkanım geçtiğimiz hafta mebpersonel.com olarak sizle yaptığımız görüşmede alan değiştirip pişman olan öğretmenler için bakanlığın Haziran ayında öğretmenlerin kendi alanlarına dönüşleri için bir çalışma yaptığını beyan ettiniz ve bu açıklamanızdan sonra Sayın Bakan Dinçer alan değiştirip pişman olan öğretmenlerin eski yerlerine dönme şartıyla alanlara geçebileceklerini açıkladı bu süreçte sitemize alan değişikliği yapıp pişman olan öğretmenler den bir çok mesaj geldi ve bu mesajlarda mutsuz olduklarını Haziran ayı beklenmeden Şubat ayında alanlarına dönmek istediklerini yazdılar. Başkanım, alan değişikliği sonucu pişman olan öğretmenlerin kendi alanlarına dönüşü nasıl sağlanmalıdır bu konuda ki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Alan değişikliği yıllardır birçok eğitimcinin dört gözle beklediği önemli bir ihtiyaçtı. Ama il içi isteğe bağlı yer değişikliği sonrası işleme alınıp üretilecek kapasite ile il dışı ve özür grubu tayin taleplerinde rahatlama amaçlanması gereken değişiklik, bütün atama takvimlerinin sonuna yerleştirildi. Bütün uyarılarımıza rağmen atama takvimindeki yeri değiştirilmeyen alan değişikliği çok önemli işlev görecekken sadece alan değiştirmek isteyenlerin işine yaramış oldu. Bu maksimum fayda prensibine aykırı bir durumdur. İl dışı ve özür grubu tayinlerinde sınıf öğretmenliği branşında sembolik sayıda ilde boşluk açıldığından tayin talebi yerine gelmeyen kitle haklı olarak Bakanlığa karşı öfkesini ifade eti ve meslekte küskünler kervanına katıldı. Hal bu ki alan değişikliği önerdiğimiz şeklide başa alınmış olsaydı şu ana 8 bin civarında norm açığı oluşan yerler tayin taleplerinde Bakanlığın elini rahatlatacak, eğitimci açısından ise talebinin karşılanmasını sağlayacaktı.
Biz sendika olarak bir defa alan değişikliğinin mayıs-haziran aylarında tamamlanmasını istemiştik. Alan değişikliğinde öncelikle branşı tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji mezunlarının sosyal bilgiler ile fen ve teknoloji derslerine öncelikli olarak atanmalarını istemiştik. Ama bakanlık bu alanlardan mezun olanları liselere atamaya zorladı. Liselere atamalarını yaptı. Bu son derece yanlış oldu. O süreçte bakanlık bizleri çok yordu. Ayrıca yine öğretmenlere sağlıklı düşünme imkânı da verilmedi. Her şey oldubittiye getirildi. Diğer taraftan üzüm yeme değil bağcı dövme derdinde olan bazı sendikalara fırsat oluştu. Alan manipülasyona açık hale geldi.
Şuan gelinen nokta da yan alan üzerinden alan değiştiren bazı öğretmenlerimiz yeni alanlarından memnun değiller ya da okul yöneticisi iken alan değiştirdikleri için yöneticiliklerinden olmuş durumdalar. Özellikle alanlarından memnun olmayan öğretmen ve yöneticilerimiz görevlerine geri dönmeleri için bakanlık yetkilileri ile defalarca görüşmemiz oldu.Bakanlığın şuan geldiği nokta bu öğretmenlerimizin alanlarına dönme imkânının sağlanması noktasıdır. Bakanlık alan değişikliği iptalinde şöyle bir sınırlama getirirse bunu kabul etmemiz mümkün olmaz. Özellikle iller arası özür durumuna bağlı yer değiştirmek için alan değiştiren öğretmenlere geldiğiniz illere dönmek şartıyla alan değişikliğinden vazgeçebilirsiniz denilirse bu öğretmenlerle dalga geçmek olur.Burada alan değişikliği iptalini isteyenlerin, şubat tatilinde taleplerinin karşılanmasında ısrarcısıyız.
Mebpersonel.com: değişiklik sonrası öğretmenlerde serbest kıyafet uygulaması talep ediyorlar. Sanırım sendikanızın 2 Ocak’ta bu konuda sivil itaatsizlik eylemi olacak. Bu konuda ne kadar kararlısınız?
Ramazan Çakırcı: Öğrencilerin Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde değişiklik yapılması talebini biz dile getirmiş ve bakanlığa da yazmıştık. Bakanlık öğrencilerde kılık kıyafeti serbest bıraktı bu noktadan bakarsak teşekkür etmemiz lazım. Ama bakıyoruz ki kılık kıyafeti serbest bıraktı ama başörtüsü yasağını da meşrulaştırdı. Neden? Çünkü yönetmelikte öyle bir defo bıraktı ki evlere şenlik... Düşünün bir öğrenciye Kur’an-ı Kerim dersinde başını örtebilirsiniz diyorsunuz. Aynı öğrenciye bir sonraki derste başını aç demek çelişik bir durum değil mi? Ben Bakanlığı anlayamıyorum. Bakanlıkta bunu izah edemiyor. Yönetmelikteki “başı açık” yıllardır özgürlük taleplerini yükselten geniş kitleyi son derece üzdü.
Diğer yandan stajyer öğretmenlerin uygulama stajlarında kılık kıyafet engeliyle karşılaşması üzerine konuyu KİK toplantısına taşıdık ve çözüm talep ettik. Öğrencilerin üniversite ortamlarındaki haklarını kullanmalarının doğru olacağı kanaatimizin yönergede değişiklik yapılarak hayata geçirilmiş olması mağduriyet yaşayan öğrenciler kadar bizi de sevindirdi. Bu konuda Bakanlığa teşekkür ediyoruz.
Kamu kurum ve kuruluşlarında kılık kıyafet dayatması ise maalesef devam ediyor. Sendika olarak kamusal alan yalanının son bulması, kılık kıyafetin serbestîsi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Bunun için ülke genelinde 2 Ocak’ta sivil itaatsizlik eylemi yapacağız. Serbest kıyafetlerle derslere gireceğiz. Başörtüsü ile derse girecek öğretmenler dâhil herkes yönetmeliği fiilen yok sayacaklar. Yönetmelik değişene ve insan merkezli, özgürlük merkezli yeni bir yönetmelik yapılana kadar bu adımlarımız devam edecektir.
Sayın Başkanım Bakanlığın İl Emri Uygulamasını kaldırmasıyla birlikte özür grubu atamalarında mağduriyetler oluştu. Bakanlık bu mağduriyetleri çeşitli uygulamalar ile giderme yoluna gitti fakat şuan binlerce öğretmen özellikle de eş durumundan dolayı ataması yapılmadığı için mağdur ve Hükümet ayağında Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik birçok beyanında bu öğretmenlerin mağdur olduğunu söylüyor ve bu öğretmenler 2013 Şubat’ta mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyorlar. Başkanım, özür durumundan dolayı mağdur olan öğretmenler konusunda ki görüşleriniz alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Özür durumuna bağlı yer değişikliği eğitim camiasının kanayan yarasıdır. Toplumumuzun temeli ailedir. Aileyi böldüğünüz zaman verimliliği de düşürürsünüz. Aile bütünlüğü parçalanmış bir öğretmen ne kadar sağlıklı bir eğitim verebilir. Aile bütünlüğü bozulmuş bir öğretmeni sınıfa sokmak hem öğretmene hem de öğrenciye zulümdür. Bir öğretmen; bir baba, bir anne, bir eş olarak çocuğundan eşinden uzak olduğu zaman dersinde nasıl verimli olabilir. Bu öğretmene deniliyor ki ataman yapılmıyorsa aylıksız izne ayrıl. Öğretmen zaten zor şartlarda yaşamını sürdürüyor. Aslında burada empati kültürümüzün gelişmediğini görüyoruz. Burada empati yapmaları gerekenler şüphesiz karar vericilerdir. Biz şubat ayında mutlaka özür durumuna bağlı yer değişikliği imkânının verilmesini istiyoruz. Konuyu görüştüğümüz bakanlık yetkililerine anlatıyor. İzah ediyoruz. Kısacası sendikal baskı oluşturuyoruz. Biz geçen yıl Milli Eğitim Bakanı ile görüşerek ara dönem özür durumuna bağlı yer değişikliği yapılmasını sağlamıştık.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmede özür durumuna bağlı yer değişikliği hakkı verildi. Bu görüşmeden bir saat sonra Bakan Dinçer bir sendika genel başkanını çağırıyor görüşüyor. Bu görüşmeyi sendika internet sitesinde şöyle anlatıyordu;“12.12.2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığından gelen davet üzerine, saat 18:30’da, Genel Başkan İsmail Koncuk Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer’le bire bir görüştü. Görüşmede bir çok konu gündeme geldi.
Son günlerin en flaş konusu olan özür grubu tayinleri görüşmede gündeme geldi. Sayın Ömer Dinçer, Genel Başkan İsmail Koncuk’a önümüzdeki yıl istemeyecekseniz, 2011 yılı içinde tayin isteklerini alalım, ancak önümüzdeki yıl da isteyecekseniz, bu yıl da bu hakkı vermeyeceğim, bu konuda söz verin dedi. Bunun üzerine Genel Başkan İsmail Koncuk, tamam önümüzdeki yıl istemeyeceğiz, ancak bu konuda çıkaracağınız yönetmeliğe karşı açılacak davalara karışmam, dedi.” Şeklinde yazıyordu. Peki, bu sendika geçen yıl neyin pazarlığını, neyin satışını yaptı? Bakana verdikleri söz neydi? Bunun anlamı; bu sendika 2012 yılında ve daha sonraki yıllarda özür durumuna bağlı yer değişikliğinden vazgeçti ve bu konuda pazarlığa oturdu, anlamına gelmez mi? Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Şimdi Bakan çıkıp bu sendikaya “biz geçen yıl bu konuyu sizinle anlaşmadık mı? Niye oyunbozanlık yapıyorsunuz?” dese ne diyecekler merak ediyorum. Bakanla pazarlığa oturanların pazarlığa oturduklarını kendileri unutmuş olabilirler ama herkesi unutkan sanmasınlar. Yukarıda ifade ettiğim satırlar hala sitelerinde kayıtlıdır.
Sayın Başkanım Öğretmelerin yer değiştirmeleri konusunda sorunları bitmiyor. Mevzuat konularındaki Eğitim Bir Sen’in en yetkin kişisi olarak herkesten daha iyi bildiğinizi biliyoruz. Öğretmen sirkülâsyonu yaşanan bölgelerde Bakanlık öğretmenleri bu bölgelerde tutmak için nasıl bir çalışma yapmalıdır. Ayrıca öğretmenlere becayiş hakkında ki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı: Öğretmen istihdamında sorun yaşanan bölgelerde, öğretmenlerin daha uzun süre çalışmaları için mutlaka bu bölgelerde çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli, ya da bu bölgelerde çalışma cazip hale getirilmelidir. Dezavantajlı yerlerde çalışan öğretmenlere pozitif ayrımcılık yapmazsanız, burada öğretmenin uzun süre kalmasını da sağlayamazsınız. Aslında sorun burada. Eğitim Bir Sen olarak isteğimiz öğretmenin bu yörelerde kalmalarını teşvik edecek ciddi iyileştirmeler yapılmasıdır. Kalkınmada öncelikli yöre tazminatı verilmesi gibi farklar oluşturulmalıdır.
Becayiş hususuna gelince becayişi biz önemsiyoruz. Geçmişte becayiş pazarları kurulmasından dolayı soğuk yaklaşılan bu uygulama her geçen gün adeta zorunluluk haline geliyor. Tüm başvuruların internet ortamında alınarak kişilerin birbirlerini görmeden becayiş yapılabilme imkânı var. Bakanlığa bu konuda becayiş sistemi ile ilgili daha önce önerilerimiz oldu. 2013 yılında becayiş imkânı mutlaka verilmelidir. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirmeye ilişkin önerilerimiz arasında becayiş konusu da yer almaktadır. Önümüzdeki yıl bu hakkı alacağımızı düşünüyorum.
Sayın Başkanım şimdi ki sorumuz ise kanayan bir yara olan atama bekleyen öğretmenler konusu. Eğitim Bir Sen Olarak atama bekleyen öğretmenler için Bakanlıktan 2013 yılı Şubat ayında 30 bin Ağustos ayında ise 70 bin öğretmen atanması için talepte bulundunuz. Atama Bekleyen öğretmenler Şubat'ta 30 binöğretmen ataması istiyor. Bu konuda ki görüşlerini alabilir miyiz?
Ramazan Çakırcı:Sendika olarak öğretmenler gününde açıkladığımız “Dünya ve Türkiye’de Öğretmenlik” raporumuzda öğretmen ihtiyacını net olarak ortaya koyduk. OECD ortalamaları baz alındığında ülkemizin öğretmen ihtiyacı 285 bindir. Bunun mutlaka 30 bini şubat ayında 70 bini ise Ağustos ayında atanmalıdır. Bu talebimizi her platforma taşıyor ve gerekli diplomatik görüşmelerimizi sürdürüyoruz. KİK toplantısında ana gündem yaptık. Bakan ve Bakan Yardımcısı ile yaptığımız görüşme başta olmak üzere her ortamda bu konuya özel paragraf açıyoruz.
Sayın Başkanım son sorumuz Öğretmen ve öğretim elemanlarının “Ek Ödeme” mağduriyeti konusunu sormak istiyorum. Eğitim Bir Sen olarak Ek Ödeme toplu sözleşmede birinci gündemimiz olacak dediniz ve toplu sözlşeme masasından kamuoyuna yansıyan bilgilerde bunu teyit etti. Fakat masada bu mağduriyet giderilemedi. Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu; Hükümetin önünde üç seçim olduğunu ve önümüzde ki toplu sözleşmelerde Ek Ödemeyi alacağınıza olan inancını ifade etti. Ayrıca Ek Ödeme İle, Kariyer Basamaklarının karıştırılmaması gerektiğini açıkladı. Başkanım, bu hususta ne söylemek istersiniz?
Ramazan Çakırcı: Geçen yıl ek ödeme mağduriyetimizle ilgili ciddi gündem oluşturduk. Haklılığımızı duymayan kalmadı. Masanın birinci gündemi olacak dedik ve masanın en önemli gündemi oldu. Öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödemeleri ile ilgili eğer masadaki olumlu hava son gece değişmeseydi ve ek ödeme masadan çekilmeseydi ilk toplu sözleşme mutabakatla sonuçlanabilirdi.
Ek ödeme konusu bizim için olmazsa olmazların başındaydı. Ek ödeme yoksa imza da işte yok dedik ve gereğini yaptık. Biz şuan ek ödemeyi hükümetin öğretmen ve öğretim elemanlarına ödemesi gereken bir borç olarak görüyoruz. Biz alacaklıyız ve bunu 2013 yılında toplu sözleşme masasında mahsuplaşacağız inşallah.
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.